Gūmūş lahit icinda altin kapli kafa tasi..trabzon hatirasi

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,648
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
Trabzon’da Hristiyanlığı MS. 3. Yüzyılda Eugenios adlı bir keşiş yaymıştı. Hristiyanlığı yayarken Paganizm inancında olan yerli halkla çatışmıştı. Paganistler; güneşe, aya, ağaca, hayvanlara, kutsal atfedilen varlıklara taparlardı… Egenios ve arkadaşları MS. 281 yılında Boztepe’deki bir mabette bulunan Paganist Mithras’un heykeli tepeden atarak kırmışlar. Bunun üzerine Trabzon’un hakimi Romalılar Eugenios ve arkadaşlarını yakalayarak işkence edip öldürmüşlerdi. Trabzon’da Hristiyanlığı yayan ilk kişi olan Eugenios’un cesedini, arkadaşları doğduğu evin yanı başına gömmüşlerdi.

Trabzon İmparatorluğunu kuran Alexios Kommenos’un (1204-1222) ilk işi, bin yıl önce yaşamış olan Aziz Eugenius’u baş Aziz ilan etmiş ve gömüldüğü yere Hagios Eugenios Kilisesini yaptırmış. Aziz Eugenios’in kafatasını altınla kaplatmış, üzerini değerli taşlarla süslemiş ve kilisenin güneyinde gümüş bir lahit içerisine yerleştirmiş. Trabzon’un fethinden önce de Kilisenin önde gelenleri Aziz Eugenias’un kemiklerini mermer bir blok içerisine koyarak binanın altına gömmüşler.

Bu kilise bugünkü Yenicuma Camisi… Gümüş lahit ve mermer blok yerinde mi bilmiyorum.

Trabzon sikkelerinin bir yüzünde imparatorun, diğer yüzünde ise Aziz Eugenios’un resmi bulunmaktadır. Şehir surlarının kuzeyinde, kule yanındaki şapelde I.Aleksios ve diğer imparator freskleri arasında Aziz Eugenios’un asker elbiseleri giymiş freski bulunuyordu.

Esentepe Mahallesinde Boztepe yamaçlarında zaman içerisinde yıkılan ve talan edilen bir de Mağara Kilisesi vardı. Kommenoslar zamanında hapishane olarak kullanılan bu kaya kilisesinde MS. 452’de Kapadokya Rahibi Stb Sava’nın yaşadığı ve kiliseyi Manastıra dönüştürdüğü kaydediliyor. Kaya kilisesinde bir de vaftiz kuyusu vardı.

Trabzon’da Hristiyanlığı yayan bir de Aziz Andrea vardı. Aziz Andrea da, İmparator Diocletianus zamanında Trabzon’a gelmiş, Kemerkaya Mahallesinde bir mağarada yaşayarak Hristiyanlığı yaymaya çalışmış. Andrea, Hz. İsa’nın oniki havarisinden biri, Pazarkapı Mahallesinde Molla Nakip Camisi Andrea Kilisesi olarak yapılmıştı. Kilise fetihten sonra camiye çevrilmiş.

Çömlekçi’deki o kilise ve papazın evi!

Çömlekci’de bugün Hüsnü Köktuğ Camisi olarak kullanılan St. Elefterios Kilisesini Cenevizliler yapmış. Trabzon tarihinde Ceneviz ve Venedikliler önemlidir. Trabzon’un bir dönemler ticareti Ceneviz ve Venediklilerin kontrolünde idi. Kalepark’ı da Cenevizliler yapmıştı.

Çömlekçi’deki bu Kilise mübadele sonrasında terk edilmiş, bir süre depo olarak kullanılmış ve 1953 yılında Hüsnü Köktuğ adlı vatandaş tarafından camiye dönüştürülmüş.

İşte bu Kilisenin Boztepe tarafında 50-60 metre güneyinde kalın taş duvarlarla çevrilmiş, Çömlekçi dönüşüm projesi çerçevesinde TOKİ tarafından istimlak edilmiş harap ve her an yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya olan iki katlı bir tarihi ev var.

tarihi-ev2-001.jpgBu ev, Ali, Ömer, Dursun ve Ayhan Sürmen kardeşlerin annelerinin baba evi! Dede Hacı Dursun Sürmen, görkemli evi muhtemelen 1930’lu yıllarda devletten satın almış.

Sürmen ailesi yakın zamana kadar bu görkemli evde otururlardı.

Bu evin zemin katının altında geniş bir su deposu varmış. Yağmur suları bu depoya bağlanmış. Bu depo evin günlük ihtiyaçlarını karşılıyormuş. Ayrıca güney yamaçlardan gelen sızıntı sular da arka tarafta bir başka büyük depoda birikirmiş. Kiliseye de bu depodan su verilirdi…

Ev, bir tünelle Kiliseye bağlı! Papaz; kiliseden eve, evden kiliseye çoğu zaman bu tünelle ulaşırmış. Tünel, 1.65 yüksekliğinde eni de 80 cm. idi.

Bağlantı tüneli şu an çökmüş mü, bilmiyorum. Çökse bile kalıntılar ortadadır.

Evde bir de vaftiz odası var. Bu oda, üst kata çıkan merdivenin yanında, karanlık ve oldukça küçük! Bu odayı Sürmenler çamaşırhane, tavanın üst kısmındaki gizli bölmeyi ise kasa olarak kullanmışlar.

Evin eskiden çatı katı efsunlu olarak nitelendirildi. Kimileri evin cinli olduğunu söylerdi. Çatı katı hava karardığında küçük sineklerin istilasına uğrardı. Çatı katına gece kimseyi çıkarmazlardı. Evin bahçesinde üç kök incir ağacı vardı. Gece incirlere çıkan mutlaka düşerdi. O nedenle gece incir ağaçlarına çıkılmazdı.

Evin bahçe duvarının doğu tarafında, su deposunun bitişiğinde bir boş oda vardı. Odanın duvarında mum yakma yerleri bulunurdu. 40 yıl öncesine kadar Yunanistan’dan evi ziyarete gelenler, bu odaya girer, ağlar ve mum yakardı.

Evin altındaki su deposunun altında da, dikdörtgen şeklinde kahverengi mermer kaplı bir lahit mezar vardı. Bu mezar bu muhtemelen Eleftirois’in mezarı idi.

Elefterios Kilisesinin Papazının evi, değişik zamanlarda define avcıları tarafından yoklanmış! Etrafı taş duvarla çevrili ev, tescilli olmasına rağmen şu anda iskelet halinde, her an yıkılabilir!

Eskiden, büyük, küçük tüm kiliselerin yanında, yakınında papazların evi vardı. Bugün camilerin yanındaki imam evleri gibi!

***

Yazının son paragrafı hariç yukarıdaki bilgilerin birçoğu bilinen, tarihi kaynaklarda yazılı bilgiler. Son paragrafta Papazın evi ile ilgili yazdıklarımı çok az kişi bilir. Bilenlerin sayısı da bir elin parmaklarını geçmez!

Trabzon’un her yanı tarihi kalıntılarla dolu!
 
Üst