20 yillik hikaye

mayhem

Co Admin
Co Admin
Katılım
18 Eki 2015
Mesajlar
5,765
Tepkime puanı
5,326
Puanları
24
Direk okuya bilseydik turuva daha şahane olurdu :3:
 

cinahmet

Member
Katılım
5 Ocak 2017
Mesajlar
75
Tepkime puanı
9
Puanları
3
Okudum güzel hikaye tırstım biraz ams işte bu kadar kuvvetli bir büyü veya tılsımı kim yapar nasıl yapar? Aklım almıyor yani bu kadar teferruatı
 

mayhem

Co Admin
Co Admin
Katılım
18 Eki 2015
Mesajlar
5,765
Tepkime puanı
5,326
Puanları
24
Bu konu babile kadar gider .
 

Kristof34

DogacıyıZ
Katılım
13 Eyl 2014
Mesajlar
685
Tepkime puanı
33
Puanları
4
Yaş
48
Konum
İstanbul
20 YILLIK DEFİNE HİKAYESİ
Olay 1998 yılında bir gurup definecinin başından geçti. Manisa'nın Gölmarmara ilçesinde terkedilmiş bir köyün ortasından geçen derenin yatağında, üzerinde yazı ve işaretler bulunan bir kayanın etrafında define olduğunu varsayan 5 kafadar, Manisa'nın Akhisar ilçesinden yola çıktılar. Kazma, kürek, balyoz ve siğilleri yanlarına aldılar, ucuz ve emektar bir dedektörü de çuvala sarıp arabaya sakladılar. Arabadaki beş kişi de umutlarını almışlardı yanına bu en büyük cesaret kaynaklarıydı. Cinlerden ve büyülerden korkmayan yoktu aralarında, fakat gözlerini kararttılar, kurtulmaları gerekiyordu bu hayattan, zengin olmak için çıkmışlardı yola.

Yarım saat sürmeden köye vardılar. Köyde birkaç yıkık kerpiç ev ve ahırdan başka birşey yoktu. Henüz elektrik direkleri bile olmayan çok eski bir yerleşimdi. Devrilmiş toprak duvarların yanlarından geçtiler. Arabanın farından başka bir ışık kaynağı yoktu. Dereye doğru giden yola girdiler. Bu yoldan geçerken içlerinden biri ''Bu köyde neden bir cami yok?'' diye sordu. Köy hakkında bilgisi olan ve kaya ve çevresini ekibe haber veren cevap verdi: ''Bu köy eski bir Ermeni köyü de ondan.''
Dereye giden yola saptılar, aşağıya doğru indiler ve bozuk bir yoldan derenin aktığı yolu izleyerek kayanın olduğu mevkiiye vardılar. Arabayı durdurup dışarı çıktıklarında etraf zifiri karanlıktı. Sabahın 3'ünde gökyüzünde Ay'ı aradılar ama tek bir yıldız bile göremediler. Yanlarında getirdikleri löküsü yaktılar. Kayanın yanına geldiler. Bel hizasında boya sahip bir yüzü traşlanmış bir kayaydı. Löküs ışığında üzerindeki işaretlere baktılar. Altındaki kısmen silinmiş yazıların ne olduğunu anlamaya çalıştılar. Bu eski yazılardan birşey anlamamışlardı. Derenin iki tarafını saran uzun otların ve çıtırdayan kuru ağaçların arasından sert ama ılık bir rüzgar esti o sırada. Herkesi bir tedirginlik sarmıştı ve daha fazla oyalanmamalıydılar. Dedektörü çuvaldan çıkardılar, ışığa yaklaştırıp gerekli ayarlamaları yaptılar. Cihaz çalışıyordu. Kayanın yazılı tarafına doğru yarım daire çizecek şekilde bir alanı taramaya başladılar, bir kaç sigara içtiler bu sırada. Sabırlı olmaları gerekiyordu.

Kayanın baktığı yönde 20 metre ileride dedektör sinyal vermişti. Herkes makinenin çıkardığı sese odaklandı. Birileri kazma ve kürekleri getirdi arabadan, sinyalin geldiği yerin etrafına toplandılar. Başlamaları gerekiyordu. Yeri bulmuşlardı ve kesin olarak burdaydı.
İki kişi kazmayı tutuyordu. Diğerleri küreklerle sırasıyla toprağı boşaltacaklardı. İlk kazmayı vurdular, bunu diğer hamleler izledi. Bu sırada büyük bir gürültüyle gelen soğuk bir rüzgar dalların arasından geçerken ince bir ıslık çaldı. Herkes bir an şaşkın bakışlarla etrafına baktı fakat löküsün aydınlattığı arkadaşlarından başka etrafta görülen bir şey yoktu. İçlerinden en çok korkanlar vazgeçmek istediler. Arabaya binip şu lanet yerden gitmek için arkadaşlarını ikna etmeye çalışıyorlardı. Sesleri titreyen arkadaşlarını sakinleştirip devam etmeleri gerektiğini söyleyen diğerleri kısa bir aradan sonra daha hırslı bir şekilde kazma sallamaya başladı. İlk toprak küreklerle dışarı atıldı. Derken ikinci ve üçüncü defa temizlendi çukur. Bu sefer vurulan kazmalar ağaç köklerine denk geldi, onları şaşırtan şey ise yakınlarda kökleri buraya kadar gelecek ağaç olmamasıydı, bunun yanında fazla da derin kazmamışlardı.
Küreklerin keskin yerleriyle köklere vurmaya başladılar. Bu sırada öyle birşey oldu ki, akılları yerinden oynadı. Derenin aktığı yönden gecenin karanlığında bile çok net seçilen bir deve üzerlerine koşmaya başladı. Deve koştukça da yırtık bir bebek çığlığı duyuluyordu. Anlatılana göre arabaya nasıl bindiklerini hatırlamıyorlardı. Zaten herşeyi orada bıraktılar. Son sürat geri döndüler. Köyden çıkana kadar da duydukları bebek sesi kesilmedi.

Bu açıklanamaz olaydan ne kadar etkilendilerse de orada duran zenginliği en az bebek çığlığı kadar çok akıllarına getiriyorlardı. O derenin kenarında yatan altınları almak için gerekli cesarete gün geçtikçe yaklaşıyorlar, olayın sıcaklığı geçtikçe, tekrar kazı planları yapmaya başlıyorlardı.
Olaydan birkaç hafta sonra kararlarını verdiler ve o büyülü yere tekrar gitmek için hazırlıkları tamamladılar. Bu sefer içlerinden birinin önerisiyle yakınlarda bir köyde yaşayan ünlü bir hocaya danıştılar. Gecenin ilerleyen saatlerinde kapısını çaldıkları hocaya herşeyi anlattılar. Hoca onlara bu olayın ciddi sonuçları olacağını kayanın himayeye alınması gerektiğini ve koruma büyüsü yapacağını anlattı.
Hoca ikna edildi ve aynı gece olayın yaşandığı köye vardılar, aynı bozuk yolu takip ederek, kayanın yanına geldiler. Arabadan inen altı kişi ürkek adımlarla herşeyi bıraktıları kazı alanına doğru yürüdüler. Kazmalar, kürekler, dedektör bile bıraktıkları yerde aynı konumda duruyordu. Fakat kazılan çukur kapanmıştı. Kapatıldığı belliydi çünkü kapanan toprak ıslaktı.
Çok geçmeden hoca soğukkanlı hareketleriyle kazma ve kürekleri çukurun yanına topladı. Dedektörü ise arabaya koymalarını söyledi. Ardından kayanın yanına gitti. Diz çöküp bohçasını açtı. Bir matara su, bir çanak birkaç bez parcası ve arapça yazılı yapraklar çıkardı. Çanağın içini suyla doldurduktan sonra kağıtları içine bıraktı. Belinden çıkardığı bir karış boyundaki hancerle suyu karıştırmaya başladı. Bunları yaparken aynı zamanda birseyler mırıldanıyordu. Diğer beş kişi hocayı izliyor ara ara etrafı kolaçan ediyordu.
Hoca kendinden emin şekilde ayağa kalktı, elinde içinde kağıtları erittiği çanak, diğer elinde, hançer ve koluna serdiği bez parcaları vardı. Yavaşça eğilip üzerinde işaret ve yazıların olduğu kayaya parmaklarını çanağa daldırıp birseyler yazdı. Ardından dualar ve sureler okuyarak hançeri çanağa daldırdı ve eğilip toprağa kayayı ve kazılacak yeri içine alan büyük bir çember kazıdı. Çizilen çemberin içinde bulunan diğerlerinin şaşkın bakışları altında hoca hançeri tekrar suya batırdı ve bez parçalarıyla sildi. Bez parçalarını kayanın üzerine, çanağı ise kayanın dibine bıraktı. Hancerini beline yerleştirdi. Ardından diğerlerinin yanına gelip, ''Birazdan iki alemin kapıları açılacak. Onlar buraya gelecekler. Zaten sizleri tanıyorlar. İkna etmeye çalışacağım. Onları kayadan koparır, düğümü çözersem emaneti alırsınız. Fakat ben okumaya başladığımda çemberden asla çıkmayın, ne görürseniz görün tek kelime etmeyin. Eğer tek kelime ederseniz çember bozulur. Sonrasını hak getire.'' dedi.
Bununla beraber izledikleri şeyden oldukça etkilenen diğerleri gözlerindeki korku ve heyecanla beraber kafalarını sallayarak hocaya uyacaklarını ifade ettiler.
Gökyüzünde dolunay vardı o gece, etraf yeterince aydınlıktı. Herkes yerini aldıktan sonra hoca okumaya başladı. Sesli ve bağıra bağıra sureler okuyor, arada anlamsız kelimeler de savuruyordu. Bir süre sonra kuvvetli bir rüzgar arabanın açık kalan kapılarını kapattı. Bu daha hiçbirşeydi. Ardından yükselen rüzgar yine aynı ıslık sesini beraberinde getirdi. Her yer toza dumana karışmıştı. Gözler korkuyla bakarken suratlar pişmanlıklarını saklayamıyordu. Birden karşıda büyük bir deve sürüsü belirdi. Üzerlerine doğru koşuyordu. Hocanın sesini bastıran bir gürültüyle yaklaşıyorlardı. Derken biri bir adım attı, onu yanındaki tuttu. Develer çemberin etrafından geçip gittiler. Bununla derin bir nefes alan ekip, bu sefer karşılarında atlı süvari birliklerini gördüler. Hoca çıkan her mahlukatta sesini daha çok yükseltiyordu. Atları normal atların iki misli büyüklükte, zırhlı askerler yine üzerlerine doğru yürüdüler. Yanından gelip geçtiler. Kimileri üzerlerinden atladı. Bunu takip eden dakikarda birçok çeşit hayvan ve canavar göründü. Bu olağan üstü şeyler karşısında ne yapacaklarını bilemeyen maceraperestler hayatlarının hatasını yaptıklarını anladılar. Bu karmaşa halinde o bebek çığlığı tekrakulaklarını yırttı. Depremler oldu sarsıldılar. Fakat bir an öyle birşey oldu ki inanılmazdı. Gruptan birinin önünde kendi boyunun iki katı büyüklükte bir aslan kükreyince cemberin içinde görülen bu mahluk adama bir çığlık attırdı. Adam refleks olarak verdiği bu tepkiden sonra yok oldu. Çember bozuldu biraz önceki kıyamet sahnesi ortadan kalktı. Hersey bitmişti. Fakat artık hocayla beraber 5 kisilerdi.
Gün doğana kadar onu aradılar. Hiçbiryerde yoktu. Yaşadıklarının ardından toparlanıp evlerine geldiler. Günlerce atlatamadıkları bu olay onları define maceralarına tövbe ettirdi. Kaybolan adamın ailesi şikayetçi olunca soruşturma açıldı. Teker teker ifade verildi. Tabiki anlatılanlara inanmayan polis, hoca dahil herkesi cinayet şüphelisi olarak cezaevine gönderdi. Davaya birkaç gün kala yani olaydan bir ay kadar sonra adam perişan halde evine döndü. Olanları duyunca polise gidip ifade verdi. Arkadaşları içerden çıktı fakat, bu yaşanan olaya kimse akıl sır erdiremedi.
Bizzat bana anlattığı olaya göre kaybolduğu andan sonra gözlerini bir ormanda açmış. En yakın köye varması birkaç hafta sürmüş. Çok zor şartlar altında hayatta kalmaya çalışmış. En yakın köye oradan sehire ve ardından evine dönmesi bir ayını almış. Ne ben, ne siz, ne de polisler, bu olaya inanmasakta yaşadıklarını dinlerken gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Ayriyetten tutanaklara geçmiş bu olayı anlatırken karşımda korkuyla durması beni biraz olsun inanma yoluna itti. mayhem ustam oldumu?
 
R

remuss

Misafir
Boş beleş ermeni hikâyeleri
milleti tirsitmayin kardeşim
yarısını bile okumadim.
 

avır

Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2016
Mesajlar
117
Tepkime puanı
17
Puanları
4
Bi baksamıydık belki hükmü geçmiştir :)
 

Yörük ali

Aktif Üye
Katılım
9 Ara 2016
Mesajlar
119
Tepkime puanı
6
Puanları
3
ben orda olsaydım hiç biri yanaşamazdı ama kokudan :200:
 

Aslgkn35

Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2017
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ayni olay cok benzer bi olay erzurumda gerceklesiyor yine hoca cember ciziyor ve emanetin uzerinden hayvanlar cikiyor sikinti yok ama en sonunda anadan uryan bir kiz cikiyor ve aralarindan biri allah kelami edince hocayla beraber 4 kisin kafalari kopmus kaziklara gecirilmis bir sekilde yaklasik 2 hafta sonra bulunuyorlar erzurum olur ilcesi eski norpet koyunde
 
Üst