DUT Ağacının önemi ??

Soru 1: dut ağacının ömrü
soru 2: antik çağda önemi ve değeri
soru 3: dut ağacı dibinden birşeyler bulan oldumu?

sadaka kuyusu gibi yani

Ustam saygılar. Naçizane.. Bilgi. Dünya genelinde yetiştirilen dut ağaçları çeşitleri kısaca sıralayacak olursak; Çin Dutu, Morus Wittiriom Dutu, Morus Trilobota dutu, Ihlamur Dutu, Kırmızı Dut, Himalaya Dutu, morus Notabalis Dutu, Kara Dut, Teksas Dutu, Moğol Dutu, Afrika Dutu, Ak Dut, Morus Cathayana Dutu, Morus Celtidfolia Dutu, Morus Liboensis Dutu, Morus Macroura dutu gibi dünya üzerinde yetiştirilen dut çeşitleridir... Ermeni rum vatandaşlar sıkıca kullanmıştır gömü için.. Birde su bulucular dut çubuğu ile su yatağı bulur.. Selametle

Kolay gelsin ustam.
Dut ağacında öneli olanlar.
Aslında meyvesi olan bütün ağaçlar önemlidir.
Dut ağacının diğerlerinden ayrıldığı tek nokta; gövdesi oyuk olanıdır. Doğu inancına göre imparatorlar bu ağaçla iki dünya arasında yolculuk yapabilirler. Ve senin dut ağacın böyle bir ağaçsa, yakınlarında kapalı bir yer vardır.
Genel olarak ise; kaç tane olduğu , meyve rengi, meyvenin yenilebilirliği önemlidir.
Yaygın olarak söylenen ise ev önlerinde olan dut ağaçlarının , evin penceresinden görünen yakın çevreleri saklama noktası olarak kullanılmıştır.
Şimdi sıra sizde ustam. Ağaç kaç tane , bulunduğu yer ve meyve renkleri ; yani genel olarak özelliklerini söyleyebilirmisin...
Saygılarımla ve Selametle

850.yasında karadut hala meyva verıyomoş

Ermenilerin olmazsa olmaz meshur dut agacı, acı dut tatlı tut , centik yada mıhlanmış olanı hele yanında kuyu varsa tadından yenmezdi.

hatırladığım kadarı ile beyaz dut, ve su kuyusu yanında tek, kucaklasan ellerin zor kavuşur,

forumda derine gömülen konumuz vardı, programlar vasıtası ile etüd çıkarma vs,
ben hala uğraşmaktayım, o konuyu fazla kurcalamak istemezdim ama genellikle dut ağaçlarını yakalaması çok dikkatimi çekti,
evimizin önünde de var, ve birkaç önemli yerde de var,
dut ağacından birçok çalgı aleti de yapılır,

Dut Ağacının Hikayesi
Bir zamanlar birbirlerine aşık iki genç vardı. Kızın adı Tispe ,delikanlının ki ise Piremus idi. Bunlar yanyana evlerde otururlardı. Birlikte büyüdüler ve çocukluklarından beri birbirlerine karşı ask beslerlerdi. Fakat aileleri görüşmelerini istemezler, birbirlerine uygun olmadıklarını düşünürlerdi. Oysa onlar birbirlerini ölesiye seviyorlardı. İki evin arasında gizli bir çatlak vardı aileleri bunu bilmezler onlarda geceleri burda bulusur o aradan birbirlerine seslerini duyurur aşklarını dile getirirlerdi. Bir gece ormandaki ağacın altında buluşmaya karar verdiler. Tispe ağaca Piremus dan önce varmıştı. Gittiğinde avını yeni yemiş ağzından kanlar akan kocaman bir aslanla karşı karşıya geldi. Korkarak bi mağaraya doğru koşmaya başladı. Farkında olmadan yolda boynundaki eşarbını düşürmüştü. O sırada Piremus geldi gördükleri karşısında donup kalmıştı. Kocaman aslan ağzında kanlarla birlikte biricik sevgilisi Tispe nin esarpını parçalıyordu. O an aklına gelen ilk ve tek şey aslanın Tispe yi öldürerek yediğiydi. Tispe siz yaşayamazdı. Aklından geçen
sadece aşkı uğruna canına kıymaktı. Belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı. Kanlar içinde cansız bedeni yere düştü. Tispe ise korkusunu bir kenara atıp bir an önce aşkını görmek için mağaradan çıkmaya karar vermişti. Ağacın altına geldiğinde o korkunç sahneyle yüzleşti. Piremus un cansız vucudu yerdeydi
ve elinde Tispe nin düsürdüğü eşarpını tutuyordu. İlk önce genç kız olanlar karşısında ağlamaktan hiçbir şeyi anlayamamıştı. Ama esarpı ve uzaklaşan aslanı görünce anladı. Bir an ve mağarada düşündüğü o korkunç şey başına gelmisti. Ve onun öldüğünü düşünen Piremus askı uğruna canına kıymıştı. Tispe bir an bile düşünnmeden hançeri aldı ve göğsüne götürdü. Onların aşkı ölesiye bir aşktı ölüm bile onları ayıramazdı. Eğer Piremus aşkı uğruna ölümü göze aldıysa o da hiç çekinmeden canına kıyabilirdi ve hançeri sapladı. Birden vücudu Piremusun bendeninin üstüne yığıldı. O anda tanrılar bu yüce aşkı ölümsüzlestirmek
istediler ve bu ciftin üstünde duran agacı bunların askına adadılar. Piremusun kanını bu ağacın meyvelerine, Tispenin gözyaslarını ise ağacın yapraklarına verdiler. O günden beri kara dut ağacının meyvesinin çıkmayan lekesini, (Piremusun kan lekesini), dut ağacının yaprakları, (Tispenin gözyasları)temizler.. Bilir misiniz dut agacının meyvesinin lekesi çıkmaz ama elinize ağacın yaprağını alır ovuşturursanız lekenin gittiğini göreceksiniz...

Hatırlıyorum da çocukken kabuğundan zurna gibi birşey yapardık. Güzel günlerdi.
Çevrede başka ağaç varmı, kuyuda ve çevrede kırmızı veya siyah taş varmı, kuyudan giden tünel ve oda varmı? Daha sorulacak çok şey var , bu gibi çevreyi görmek çok önemli. Bu arada kuyudan da çevrede başka varmı, kuyu susuz mu gibi.. The Thing Usta yanında kuyu da varmış söz sizin
Kolay gelsin

kırmızı siyah taş vs kalmadı artık orda, dut da gitti, üzerinden yol geçiyor artık, amaaa sakla samanı o yol değişecek

Bulunduğu bölge ve yöreye göre bir çok meyve veren ağaç, eski insanlar tarafından sıkça kullanılmıştır, rum ve ermeniler gibi Türkler de bu saklama yolunu izlemiştir, genellikle yaşlı insanlarda görülmektedir, paralarını saklarken meyve ağacı nişan alınmış olup, evin herhangi bir penceresinden rahatlıkla görülmekte ve takip edilmektedir. Genellikle karadeniz bölgesinde karşılaşılmaktadır,meyve ağaçlarının Başlıcaları kiraz,taflan, armut tur

eyvallah herkese teşekkürler, bu bilgi bana ziyadesiyle yeter,