Gömüü Gelenekleri. merak edenler için

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,648
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
ÖLÜ GÖMME GELENEĞİ

Friglerde Ölü Gömme



Frigler’de başlıca iki farklı ölü gömme adeti vardır. Soylular ve zenginler için uygulandığı düşünülen bu tür ölü gömmelerin Frigya’da uzun süre uygulandığı anlaşılmaktadır. Yoksul halkın ise gömüldüğü ya da yakıldığı düşünülmektedir. Ancak yoksul halka ait mezarlar daha yeterli sayıda bulunamadığı için bu konuda bir şey söylemek için erkendir.

Ölü gömme adetlerinin biri kaya mezarlarına gömme idi. Frig döneminden kalma bir çok kaya mezarlarına rastlanmıştır. Midas şehri yakınlarında ve Frig topraklarının büyük bölümünde kaya mezarlarına rastlanmıştır. Bazıları anıt-mezar şeklinde olan bu kaya mezarları ne yazık ki defineciler (hatta Romalıları da katarsak yüzyıllar boyu) ağır tahribata uğramışlardır.

Frigler’in en tanınmış ölü gömme adetleri ise tümülüsler yani tepe şeklinde yığma mezarlardır. Gordion’da ve Ankara’da sık olmak üzere diğer Frig şehirlerinde de rastlanılan tümülüs adetinin Frigler’e Trakya’dan geldiği düşünülmektedir. Ahşap mezar odasının üzerine toprak yığarak oluşturulan tümülüslerde çeşitli şekillerde yapılmışlardır.

“Frygia tümülüslerindeki mezar odalarının ahşap konstrüksiyonu ileri bir tekniğin eseridir. Ölüler önceleri yakılmadan ahşap sedirler üzerinde uzatılmış, MÖ 7. yüzyılın sonlarından itibaren de , büyük bir olasılıkla batıdan, Yunanistan üzerinden gelen etkilerle yakılmaya başlanmıştır. Ahşap mezar odasına ölü ve ölü armağanlarının bırakılmasından ve ahşap çatının kapatılmasından sonra, odanın üzeri büyük bir yığma tepeyle örtülürdü. Mezar odasının üzerine yığılan tepenin yapımında bazı kurallara uyulması zorunluydu; aksi takdirde binlerce ton ağırlığındaki toprak yığınının ahşap mezar odasının üzerine yapacağı baskıyı önlemek olanaksızdı. […]Mezar odasının çatısı çatılıp, bunun üzerine taş ve toprak yığıldıktan sonra bir daha açılması olanaksızdı. Ancak tek tehlike mezar soyguncuları idi. Bu nedenle mezar odasının yer seçiminde dikkatli olmak gerekiyordu. Toprak yığını altında kalan mezar odalarının yeri büyük tümülüslerde tam ortada, zirvenin tam altına gelen bölümdeydi. […] Alçak tümülüslerde, mezar odasının yerini gizleyebilmek esastı ve bu nedenle mezar odaları merkezden uzak yerlere yerleştirilirdi.”

En meşhur tümülüs kuşkusuz Midas Tümülüsü ya da diğer adıyla Büyük Tümülüs’tür. Burada yapılan kazılarda bronz ölü eşyaları, ahşap eserler ve bir çok arkeolojik eser bulunmuştur.


Urartularda Ölü Gömme

Urartular’ın ölülerini nasıl defin ettiklerini ne yazılı belgelere ne de resimsel anlatımlara aktarmamışlardır. Gelenekler veya yapılan törenler kendileriyle beraber geçmiş zamana gömülmüşlerdir. Bizim bu konudaki bilgilerimiz arkeolojik kazılarda ve yüzey araştırmalarında elde ettiğimiz sonuçlarla açıklanmaktadır.

Urartular ölülerini, ya yakarak/kremasyon ya da yakmadan ceset gömme/inhumasyon olarak defin etmişlerdir. Kremasyon gelenekte, cesedin yakılması sonucu arta kalan kemikler urne adı verilen kaplara doldurularak gömü işlemi gerçekleştiriliyordu. Urneler ya kaya mezarlarındaki nişlere veya direk toprağa açılan çukurlara yanlarına destekler konularak gömülüyordu. Küpe, kolye veya mühür gibi sunular urnenin içine bırakılıyor, tunç kemer gibiler ise urnenin yanına gömülüyordu. Ceset gömüler ise değişik türde yapılmış mezarlara defin ediliyordu. Ölenin ekonomik gücü mezar mimarisinin tipini belirliyordu. Urartu geleneğindeki mezar tipleri:

1. Mezarlıkta toprağa açılan çukurlara gömü;
Van - Dilkaya’da, Van Kalesi Höyük’te, Kalecik Kalesinde ve Ayanis Kalesinin doğusundaki mezarlık alanlarında ortaya çıkarılmıştır. Cesetler çukura hoker tarzında yatırılıyor ve yanlarına da basit sunular bırakılıyordu.

2. Taş sandık mezar;
Toprağa açılan çukurun etrafının yassı taşlarla örülmesi ve üstününde sal taşlarıyla kapatılmasından oluşur. Van-Dilkaya’da, Çavuştepe ve Giyimli’de, Bingöl Karlıova Suçatı nekropolünde ve Harmantepe’de bulunmuştur. Hoker tarzında yatırılan cesetlerin yanına sunular bırakılmıştır.

3. Küp veya Pitos Mezarlar;
Harmankaya, Suçatı ve Van Kalesi Höyükte ortaya çıkarılmıştır. Cesetler, toprağa dik gömülen küplerin içerisine, yanlarına veya yakınlarına sunular bırakılıyordu. Suçatı küp mezarında kırılmış ve kullanılmaz duruma getirilmiş tunç kemer ve tunçtan yayvan bir sunu kasesi ile fibulalar ele geçmiştir.

4. Kaya Mezarları;
Urartu mezar geleneğinde en önemli yeri bu tip mezarlar alır. Urartu topraklarında kayalık tepelere kurulan kalelere veya yakınlarındaki kayalara oyularak yapılan bir veya çok odadan oluşan mezarlardır, özellikle beyler veya krallar için yapılmışlardır. Anadolu’nun her tarafında uzun yıllar kullanılan kaya oda mezar geleneğini Urartular başlatmışlardır. Van Kalesi’nde, Varto Kayalıdere’de, Erzurum Umudumtepe’de Tercan Şirinlikale’de, Palu Kalesinde, İran-Bastam’da, Tutak Atabindi ve Dayıpınarı köylerinde ve Doğubeyazit Kalesinde en güzel örnekleri görülebilir. Kaya Mezarları kayaya oyularak yapılan tek veya çok odadan oluşurlar. Duvarlarında nişler bulunur veya sunu çukurları ve sekilere yer verilmiştir. Doğubeyaziteki mezar iki katlı ve cephesinde iki insan ve bir sunu keçi’nin işlendiği kabartma yer alır. Van Kalesindeki Horhor veya Argişti Mezar cephesinde Urartulara ait en uzun kitabe yazılmıştır.

5. Taş Oda Mezarlar;
Yönetici sınıfın oturduğu kalede veya hemen yakınında kayalık alan yoksa toprağın açılmasıyla oluşan geniş çukurlara düzgün işlenmiş taşlardan yeraltı odası veya odaları yapılmıştır. En güzel örneklerini Erzincan Altıntepe’nin güney yamacına mezar terasında görüyoruz. Diğer örnekler, Doğubeyazit Tanıktepe Köyünde Patnos Kamışlı Köyü ve Van Dilkaya Höyükte bulunmaktadır.

6. Urne Mezarlar;
Yakılan cesetlerin geriye kalan kemiklerin konulduğu omzunda delikler bulunan 60-70 cm. arasında değişen yüksekliklerdeki kaplardır. Bunlar ya direk toprağa, kaya yarıklarına veya kaya mezarlarındaki duvarlara oyulmuş nişlere bırakılmaştadır. Örnekleri, Patnos Atabindi kaya mezarı, Van Kayalıklarının güneydoğu tarafındaki küçük boyutlu kaya mezarı ve Şirinlikale mezarlarıdır.


Hititlerde Ölü Gömme



Hitit devrinde Anadolu halkı genelde ölülerini gömmekteydi. I. Hattuşili vasiyetinde şöyle yazmaktadır: "Cesedimi yıka, gerektiği gibi. Beni göğsüne bastır ve göğsünde tutarak beni toprağa göm…" Ancak imparatorluk döneminde Hitit kral ve kraliçelerinin öldüklerinde yakıldıklarına dair metinler de bulunmaktadır. Arkeolojik veriler Orta ve Güneydoğu Anadolu’da erken Tunç çağından başlayarak ölü gömme ve ölü yakmanın birlikte varolduğunu göstermektedir.

Eldeki metinler Hititlerin ölüleri yakma törenleriyle Homeros’un aktardığı Troyalı Hektor un cenaze töreni arasında büyük benzerlikler ortaya koymaktadır.
O. R. Gurney’in saptadığı bu benzerlikler şöyle özetlenebilir:

1) Cenaze yakılır,
2) ateş içeceklerin dökülmesiyle söndürülür,
3) kemikler yağa bandırılır ya da yağla kaplanır,
4) kemikler keten bezi ya da iyi bir giysiyle kaplanır,
5) küller taş bir odaya yerleştirilir,
6) şölen yapılır. Törenlerin bu denli benzeşmesi Troyalılarla Hititler arasında varolmuş olan güçlü bir kültürel bağa işaret Eski Tunç Çağı Ölü Gömme
< Küp mezarlar :
Mezar tiplarinde ise Anadolu da Erken Tunç Çağı halkının çoğunlukla küpleri tercih ettiğini anlamaktayız. Cesetler bu dönemde pithoslara gömülmüştür , bu da daha kalıcı ve orda yaşayan halkın barınma özelliklerine bağlı , nitelikli olarak pithoslara gömüldüğü düşünülmektedir. Ölü hediyeleri arasında günlük kapların yanı sıra ,özel törenler için kaplarda konulmuş. Cesetler küp içine hoker tarzda yerleştirilmiş ve ölü hediyesi bırakılmış. Küplerin genelde ağız ı doğuya gelecek şekilde dipleri ise batıta bakar şekilde toprak içerisine hafif yatık biçimde gömülmüşlerdir. Küplerin ağzı plaka veya daha küçük taşlar ile kapatılmıştır. Bunun amacı mezar soygunlarını önlemek ve ölülerin içeriden çıkıp dünyaya dönmesini engellemek düşüncesi ile konulmuş olabilir. Küpler içinde özellikle bir kısmında ,birden fazla ölü gömülmesi, küplerin yerinin önüne konulan ve yüzeyden görülebilecek taş veya bir toprak yığını ile yerinin belirlendiği düşünülmektedir. Bazen bir pithos da 6 adet iskelete bile rastlanılmıştır.

Oda mezarlar : Küp mezarlar yanında sandık mezarlarda kullanılmıştır. 30 ayrı merkezde sandık mezar geleneğine rastlanılmıştır. genel olarak Taş sandık mezarlar plaka taşlardan yapılmış ve üzeri düz sal taşları ile kapatılmıştır. Taş sandık mezarların benzerlerine bazen kerpiçten yapılmış şekliyle rastlanılmıştır. Taş sandık mezarlara genelde tek gömü yapılmıştır ancak ikili veya üçlü gömülerede rastlanılmaktadır.

Oda mezarlar genelde yaygın olmasada 9 ayrı merkezde tespit edilmiştir. Taştan örülen duvarların üstü ahşap ile örtülmüştür. En önemli olanı Alacahöyük tür. Ölü gömme törenleri ile ilişkili olarak Alacahöyük Oda mezarları bize çok iyi bilgi vermektedir. Alacahöyük te ölü gömme geleneği il ilgili bir tören düzenlendiği ve bıurada bir kurban törenin yapıldığı anlaşılmaktadır. Kurban edilen hayvanın eti dışarıda yenilmiş ve kalan kafatasları ve sırt kemikleri belli bir düzende mezara yerleştirilmiştir.

Ölü gömme geleneğinde , yemek ile ilgili Girnevaz da da ele geçen kapların içindeki yemek atıklarından yola çıkılarak burada da bir ölü yemeğinden söz edilmektedir. Burada da kurban töreninden sonra bir takım yiyeceklerin mezara bırakıldığı anlaşılmaktadır.

Erken Tunç Çağı ölü gömme törenleri hakkında daha sonraki dönemlere ait olan Hitit metinlerinden daha detaylı olarak ip uçları vermektedir. Hitit dönemindeki bazı textlerde , ölü için yapılan bir takım kurban törenlerinden bahsedilmektedir. Bir metinde ekmeklerin bir altar üzerinde pişirildiği ve koyun kurban edildiği anlatılmaktadır. Birbaşka metinde fırında kurban edilip pişirilen kurbandan bahsedilmektedir. Boğazköy den çıkartılan bir Hurrice metinde Salaşu ritüelinde bir kurban çukuruna bağlı bir dinsel anlatım söz konusudur. Ayrıca tanrı Nerik i sakinleştirmek için kurban törenlerine ait kurban çukurlarından bahsedilmektedir. Hattuşa daki bir ritüel tasvirinde 9 adet kurban çukurundan bahsedilmektedir. Kuş , Koyun , ekmek , küçük heykelcikler bırakıldığı anlatılmıştır. Bir başka metinde Katapa şeklinde söylenen bir kült yerinde kral ve kraliçenin yaşamını sürdürmesi için bir çukur açıldığı anlatılmış.
Arzu eden arkadaşlar görsel ekleyip şenlendirebilir konuyu.. çünkü son bir aylık açılan konularda bu bilgilere çok ihtiyaç duyulmuş... Saygılarımla
 

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,648
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
deli firat ustam vatandaş konu açıyor mekanı güzel ellenmemiş fakat sahada afallıyor çünkü zahmet edip orda kimler yaşamış öğrenmeden biraz uğraşıp yorulup yılıptaa vazgeçiyor en azından eskiler neyi nereye neşekilde koymuşlar katkı olsun istedim
 

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,648
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
Üst