TARİHİ DEĞİŞİMLER VE SEMBOLLER
Kartal ile Yılanın Mücadelesi
Büyük Saray Mozaikleri Müzesi, İstanbul'da Sultanahmet Meydanı'nındaki Arasta Pazar'da yer alan mozaik müzesidir. Müze binası, üzerine Sultanahmet Camii Çarşısı'nın yapıldığı Büyük Saray'ın (Bukaleon Sarayı), tabanı mozaiklerle kaplanmış olan peristil (ortası açık sütunlu avlu) bölümünün kalıntıları üzerine inşa edilmiştir. Peristilin diğer bölümlerine ait mozaikler de bulundukları yerden müze binasına getirilmiştir.
Büyük Saray Mozaikleri Müzesi, 1953 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ne bağlı olarak açıldı, 1979 yılında Ayasofya Müzesi'ne bağlandı. 1982'de Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Avusturya Bilimler Akademisi arasında yapılan bir anlaşmayla gerçekleşen son restorasyonun 1987'de bitmesiyle, müze bugünkü halini aldı.
Konstantinopolis'te Büyük Saray mozaiklerinin yeriMozaiklerin içinde bulunduğu peristil, üzerine sonraki dönemlerde Sultanahmet Camii çarşısının yapıldığı, M.S. 450 - 650 yıllarından kalma Büyük Saray'ın bir parçasıydı. Peristil, dönemin önemli yapılarından Aya Sofya ve Aya İrini ile uyumlu olması için, bu yapılarla yaklaşık aynı eksende inşa edilmişti.
İskoçya'nın Edinburg kentindeki St. Andrews Üniversitesi'ne mensup araştırmacılar 1930'larda yaptıkları kazılarda, sarayın orta taraçasında bu büyük peristili ve birkaç başka yapıyı ortaya çıkardı. Yeraltı kubbelerinden oluşan yapay bir taraçanın üzerindeki bu yapılar yaklaşık 4.000 m[SUP]2[/SUP]'lik bir alanı kaplıyordu.
I. Jüstiniyen zamanında (527 - 565) peristil yenilenirken, zemini bugün müzede bulunan mozaiklerle kaplandı. Böylece mozaiğin 6. yüzyılın ilk yarısında, çok büyük ihtimalle I. Jüstiniyen tarafından yaptırıldığı ortaya çıktı.
Anadolu'da ortaya çıkan mozaik tekniği, yüzyıllar boyunca Yunanistan ve İtalya'da geliştirilmişti. Büyük Saray'daki bu mozaiklerin yapımı için muhtemelen Bizans İmparatorluğu'nun her köşesinden ustalar bir araya toplanmıştı.
Mozaiklerde işlenen konular ve tasfir edilen hayvanların çoğu mitoljik canlılardır. Grifonlar, ejderhalar gibi, ama çok bilinen hayvanların tasfirlerine de yer verilmişti kartal ve yılan gibi...
Eski medeniyetlerden kalma iki önemli simge, yılan ve kartal. Günümüzde çok sık rastladığımız bu sembollerin ne anlama geldiğini gerçekten biliyor muyuz?
Kartal sembolü; eski çağlarda Sümer’ler ve Hitit’lilerde rastlanır. Sümer’lerde Lagaş kentinin simgesi: çift başlı kartaldır.Bu sembol onlardan Bizanslılara geçmiştir.Kartal motifi ilk kez, MÖ.3000 sonları ve 2000 başlangıcında, mezopotamya’da görülmüştür.
Hıristiyanlıkta Kartal Sembolizmi
Latince Yuhanna İncili için ağzında ilk sözcükleri kavramış olan kartal tasfiri.
(Vitray, St Mary's Church, Oxford).
İsa Mesih’in göğe yükselişi ile özdeşleştirilir
Bizans’ta: devlet ve kilisenin, tek bedende, bir arada tutulup yönetildiğini simgelemekteydi.
Bizans bayrağında da Çift başlı olarak ta kullanılmıştır.
Koruyucu ve hakimiyet sembolü olarak ve kötü güçlerden koruduğuna inanılıyordu.
Bizans İmparatorluğunun simgesi olan çift başlı kartal, günümüzde polis amblemlerinde kullanılıyor. Yine her zamanki gibi gücü ve koruyuculuğu ifade ediyor farklı olan tek şey ise artık Bizans’ı değil Türkiye’ye Cumhuriyetinin koruyucu gücünü temsil ediyor.
Hıristiyanlıkta Yılan Sembolizmi
Yılan, insanoğlunun cennetten kovulmasına neden olan kötüğü,kurnazlığın simgeleyen bir hayvan olarak bilinir.
Hıristiyanlar için yılan,kaçınılması gereken ve karanlık ve şeytanla ilişkilendirilirdi.
Tıbbın gelişmesiyle yılan sembolünde bir aydınlanma yaşadı ve eczanelerin sembolü haline geldi.
Semboller toplumu etkileyen bütün unsurlardan etkilenip yeni anlamlar kazanırlar Bizans İmparatorluğundan kalan bu iki sembol gibi..
Alıntıdır.
Kartal ile Yılanın Mücadelesi
Büyük Saray Mozaikleri Müzesi, İstanbul'da Sultanahmet Meydanı'nındaki Arasta Pazar'da yer alan mozaik müzesidir. Müze binası, üzerine Sultanahmet Camii Çarşısı'nın yapıldığı Büyük Saray'ın (Bukaleon Sarayı), tabanı mozaiklerle kaplanmış olan peristil (ortası açık sütunlu avlu) bölümünün kalıntıları üzerine inşa edilmiştir. Peristilin diğer bölümlerine ait mozaikler de bulundukları yerden müze binasına getirilmiştir.
Büyük Saray Mozaikleri Müzesi, 1953 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ne bağlı olarak açıldı, 1979 yılında Ayasofya Müzesi'ne bağlandı. 1982'de Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Avusturya Bilimler Akademisi arasında yapılan bir anlaşmayla gerçekleşen son restorasyonun 1987'de bitmesiyle, müze bugünkü halini aldı.
Konstantinopolis'te Büyük Saray mozaiklerinin yeriMozaiklerin içinde bulunduğu peristil, üzerine sonraki dönemlerde Sultanahmet Camii çarşısının yapıldığı, M.S. 450 - 650 yıllarından kalma Büyük Saray'ın bir parçasıydı. Peristil, dönemin önemli yapılarından Aya Sofya ve Aya İrini ile uyumlu olması için, bu yapılarla yaklaşık aynı eksende inşa edilmişti.
İskoçya'nın Edinburg kentindeki St. Andrews Üniversitesi'ne mensup araştırmacılar 1930'larda yaptıkları kazılarda, sarayın orta taraçasında bu büyük peristili ve birkaç başka yapıyı ortaya çıkardı. Yeraltı kubbelerinden oluşan yapay bir taraçanın üzerindeki bu yapılar yaklaşık 4.000 m[SUP]2[/SUP]'lik bir alanı kaplıyordu.
I. Jüstiniyen zamanında (527 - 565) peristil yenilenirken, zemini bugün müzede bulunan mozaiklerle kaplandı. Böylece mozaiğin 6. yüzyılın ilk yarısında, çok büyük ihtimalle I. Jüstiniyen tarafından yaptırıldığı ortaya çıktı.
Anadolu'da ortaya çıkan mozaik tekniği, yüzyıllar boyunca Yunanistan ve İtalya'da geliştirilmişti. Büyük Saray'daki bu mozaiklerin yapımı için muhtemelen Bizans İmparatorluğu'nun her köşesinden ustalar bir araya toplanmıştı.
Mozaiklerde işlenen konular ve tasfir edilen hayvanların çoğu mitoljik canlılardır. Grifonlar, ejderhalar gibi, ama çok bilinen hayvanların tasfirlerine de yer verilmişti kartal ve yılan gibi...
Eski medeniyetlerden kalma iki önemli simge, yılan ve kartal. Günümüzde çok sık rastladığımız bu sembollerin ne anlama geldiğini gerçekten biliyor muyuz?
Hıristiyanlıkta Kartal Sembolizmi
Latince Yuhanna İncili için ağzında ilk sözcükleri kavramış olan kartal tasfiri.
(Vitray, St Mary's Church, Oxford).
İsa Mesih’in göğe yükselişi ile özdeşleştirilir
Bizans’ta: devlet ve kilisenin, tek bedende, bir arada tutulup yönetildiğini simgelemekteydi.
Bizans bayrağında da Çift başlı olarak ta kullanılmıştır.
Koruyucu ve hakimiyet sembolü olarak ve kötü güçlerden koruduğuna inanılıyordu.
Bizans İmparatorluğunun simgesi olan çift başlı kartal, günümüzde polis amblemlerinde kullanılıyor. Yine her zamanki gibi gücü ve koruyuculuğu ifade ediyor farklı olan tek şey ise artık Bizans’ı değil Türkiye’ye Cumhuriyetinin koruyucu gücünü temsil ediyor.
Hıristiyanlıkta Yılan Sembolizmi
Yılan, insanoğlunun cennetten kovulmasına neden olan kötüğü,kurnazlığın simgeleyen bir hayvan olarak bilinir.
Hıristiyanlar için yılan,kaçınılması gereken ve karanlık ve şeytanla ilişkilendirilirdi.
Tıbbın gelişmesiyle yılan sembolünde bir aydınlanma yaşadı ve eczanelerin sembolü haline geldi.
Semboller toplumu etkileyen bütün unsurlardan etkilenip yeni anlamlar kazanırlar Bizans İmparatorluğundan kalan bu iki sembol gibi..
Alıntıdır.