Kim okur bilmem...

Kafkaslı

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
3 Nis 2016
Mesajlar
2,911
Tepkime puanı
3,668
Puanları
23
Çıplak geldiğimiz dünyaya yine çıplak bedenimize sarılı kefenimiz eşlik eder. Üç gün sonra çürüyecek ve yaratıldığımız toprağa karışıp gideceğiz. Hiç olarak geldik ve hiç olarak terk edeceğiz.

Yatlar, katlar, hanlar, hamamlar, saraylar sizin olsun. Yaşarken hiç olabilmeyi nasip et bana Allah’ım diyebilen kaç kişiyiz. Sürekli gözümüz dışarıda birbirimiz ile rekabet ederek nereye varacağız. Evet, yarışacağız ama hayır ve hasenatta. Yarışacağız ilimde irfan da. Yarışacağız dinimizi yaymakta ve sünneti hatırlatmakta.

Kısa yoldan zengin olma hayalleri kuran adam sana da selam olsun. Zengin bir koca bulup şöyle rahat bir hayata kavuşmak isteyen bacım sana da selam olsun. Gözü yüksekte olan ve oralara ulaşmak için her yolu mübah gören kardeşim seni de unutmadık. Her şeyi küçümseyen, kibrinden burnunun ucunu görmeyenler sizler olmadan olur mu?

Tüm bu anlattıklarıma itirazı olan varsa beri gelsin. Yaşamayan görüp duymayan varsa sorunu başka yerde değil kendinde arasın. Bu anlattığım tipler gözümüzün içine baka baka devam ediyor hayatına. Sürekli yüksek makamlardan, yüksek frekanslardan bahsediyor.

Makam mevki nedir ki? Hepimizi aynı son bekliyor. Yarın günü geldiğinde bizim içinde kazanlar kurulacak ve geldiğimiz yere toprağa karışıp gideceğiz. Büyüklenmek veya kendini büyük göstermek gereksiz.

Olması gereken yükseldikçe alçalmaktır. Kişi hangi makama gelirse gelsin edebi, ahlakı elden bırakmamalıdır.

Günümüzde insanlar bulundukları makamları bir güç aracı olarak kullanırlar. Yaşamın her alanında bu güç zehirlenmesini yaşayanlarla karşılaşmamız mümkün. Hadi böylesine basiretsiz insanları bir şekilde anlarım. Çünkü yapıları buna müsaittir.

Lakin benim derdim bu tür insanlara eyvallah etmekte neyin nesidir. Sırf işim düştü veya düşecek diye lafı gediğine koymaktan kaçınırız. Doğruya doğru eğriye eğri demekten geri dururuz. Menfaatlerimiz uğruna beyaza siyah demek iş değil.

Kime sorsanız bu durumdan muzdariptir. Lakin iş icraata gelince adım atmayız. Kişi bu konuda değişime önce kendinden başlamalıdır. Sana göresi bana göresi yoktur bu işin. Eğer ortada bir haksızlık hukuksuzluk varsa buna dur demek bizim başlı başına vazifelerimiz arasındadır.

Çekinmek, korkmak geri durmak Müslüman’a yakışmaz. İnsanın onuru her şeyden önce gelir. Eğer bugün bu gidişata dur demez isek, çocuklarımıza bırakacağımız sahte ve samimiyetten yoksun bir geleceği varın siz düşünün.

Birçok insan övülmek, ilgi çekmek, insanların beğenisini ve saygısını kazanmak için mevki makam sahibi olmayı arzular. Bu arzularına kavuşabilmek için çok büyük bir hırsla çalışır, çabalar. Hatta hayatının büyük bir bölümünü bu amaç uğruna boşa harcar.

Bu tarz insanların tek bir amacı vardır. Bu dünya da güç sahibi olmak, insanlar tarafından tanınmak ve saygı görmek. Elde ettiği bu imkânları da yine kendi nefsinin isteklerini karşılamak için kullanmak başlıca hedefleridir.

Kendi iç yolculuğunu tamamlamış, iç dünyasına olan yolculuğunu tamamlamış ve yaradılış gayesini anlamış olan, şahsiyetini bulmuş, inancını kemale erdirmiş insanlar ise bu şekilde büyüklenme ihtiyacı duymazlar. Ne ise o. Ya oldukları gibidir ya göründükleri gibi.

Karşısındakilere kuş bakışı bakmaz, öyle aksi bir bir tutum içerisine asla girmezler. Hayatta hiç kimseyi küçümsemeyecek kadar büyük olmadıklarını bilirler. Ve buna göre davranmayı ihmal etmezler.

İnsanoğlu küçümsediği her şey için elbet bir gün bedel öder. Kendini bulunmaz Hint kumaşı sanan, küçük dağları ben yarattım edasıyla ortalıkta dolaşanlar ve burnu Kaf dağında olanlar çok ama çok büyük bir yanılgı içerisindedirler.

Öyle insanlar var ki sürekli kendisini değişmez, bulunmaz ve olmazsa olmaz olarak görürler. Kelimelerine ben diye başlayım, yine ben olmasam diye deva ederler. Her halükarda elden bırakmadıkları tek kelime bendir. Ben ben ben… Farkında değiller ki onlar olmasa da hayat devam ediyor. Mezarlıklar ben olmasam diyen milyonlarla dolu.

Şimdi sizlere bir sorum olacak. Hayatınızdaki en büyük zenginlik nedir desem. Acaba cevabınız ne olurdu?

İnsanların onca peşinden koştuğu başta para olmak üzere, mal, mülk, altın, gümüş, yatlar, katlar, hanlar, hamamlar aklınıza her ne geliyorsa bunların hiç birisi bir zenginlik ibaresi değildir.

En başta insanın gönlü zengin olmalı. Ama bir zenginlik var ki her babayiğidin harcı olmayan. İşte oda bütün bu şeyleri elinin tersiyle bir kenara itmektir. Zenginliklerin en büyüğü de budur.

Bütün dünya telaşını ve bu dünya ya ait olan ne varsa hepsini bir kenara bırakabilmek zenginliklerin en güzelidir. Önemli olan zengin olmak güçlü olmak veya makam mevki sahibi olmak değildir. Önemli olan hiç olabilmektir.

Hiçlik makamı asilerin makamıdır diyor bir düşünür. Bu en güzel tarif olsa gerek. Her şeyi bir kenara bırakmak için ancak asi olmak gerekir.

İnsan kendini hiçe saymayı bilmeli. Aksi takdirde hiçlikten kurtulamaz.

Mevlana, kişi nefsine uyarak benlik sevdasına kapılmasının önemini ve bunun getireceği faydaları şöyle dile getirmiştir. Kim benliğinden kurtulursa bütün benlikler onun olur. Kendisine dost olmadığı için herkese dost kesilir. Nakışsız ayna haline gelir ve değer kazanır. Çünkü bütün nakışları karşısına tekrar aksettirir.

Dünya makamına herkes sahip olabilir. Eğer bir yolda ilerliyorsanız bu yolda merdivenleri tırmanırken etrafınızdakilere selam vermeyi unutmayın. Eğer olurda bir gün inmek mecburiyetinde kalırsanız yine o insanlara ihtiyaç duyacaksınız.

Atalarımızın ne de güzel sözleri vardır. “İnsan ne oldum değil, ne olacağım demeli” Hayatımız da tam olarak buna tekabül ediyor. Hayatta her duruma göre kendimizi hazır vaziyette tutmalıyız. Nice makam sahipleri bir anda normal vatandaş, ne zengin insanlar bir günde fakir, ne sağlıklı insanlar bir anda hasta, ne akıllı insanlar da bir anda deli olabiliyor.

Baştan sona bütün dünya lezzetlerinin tamamı geçici olarak bizlere verilmiştir. İnsanoğluna makam da, zenginlik de, sağlık-sıhhat de geçicidir. Önemli olan elde olanın değerini kaybetmeden bilmektir.

Eğer ki bizler, kendimize yakışan bir biçimde yaşamayı becerebilirsek, düştüğümüz zaman elimizden tutup kaldıracak birileri bulunur. Ben güçlüyüm kalkarım diye inat etmenin anlamı yoktur.

Bazı zamanlar gelir insan hiçbir şey yapmak istemez. Üzerinde sanki bir el, sürekli baskı yapıp sizi yerinizden kaldırmamaya gayret ediyor. Yerinizde yapışıp kalırsınız.

Ama üzerinizde bir elin olduğunu bilerek kalkmaktan vazgeçerseniz işte o zaman kaybedersiniz. Her zaman kalkmaya gayret etmeli ve başarabilmelisiniz.

Bütün bunları gerçekleştirirken dahi bir hiç olduğunuz aklınızdan çıkarmayın. Dünya da herkes bir şey olma derdinde. Gitmemiz gereken istikametin tam tersine doğru yol aldık durmadan ilerliyoruz.

Diğer tarafta hiçlik makamına doğru yol alan yok. Ah şu benliğimiz bizi istikametimizden saptırdı gidiyor.
 

deli firat

DOĞACI
Katılım
2 Ara 2015
Mesajlar
4,241
Tepkime puanı
7,027
Puanları
24
Yaş
49
Konum
Türkiye
Emeğine yüreğine sağlık ustam ne oldum değil ne olacam demeli çıplak geldik çıplak gidecez ordada sadece ameline göre ikram alacak kralda olsan hamalda eşitsin mağrurlanma kibirlenme burda mal mülk evlat değil seni sadece amelin kurtarır
 
Son düzenleme:

Metalicvoice

Operatör
Katılım
29 Ocak 2019
Mesajlar
1,320
Tepkime puanı
1,857
Puanları
23
Konum
Merkez
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”
Dudak bükülüp önemsenmediğini görünce,
sormuş Hoca: “Sen kimsin?”
“Mutasarrıf”ım demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam…
“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp “Hiiiç.” Demiş
“Daha niye kabarıyorsun be adam, demiş Hoca..
ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım....
 
Üst