sağdan soldan üstten alttan yukardan aşağıdan kıyıdan köşeden haberler

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,158
Puanları
17
Yaş
48
Konum
ankara
Kolombiya’daki Antik Tapınakta Zümrüt Dolu Çömlekler Bulundu

Kolombiya’daki arkeologlar, bir tapınakta ve bitişiğindeki mezarlarda, içinde figürinler ve zümrütler bulunan sekiz seramik çömlek buldular.

Muisca bölgesinde bulunan bir ofrendatario. C: Francisco Correa
Antik Muiska (Chibcha olarak da bilinir) halkı, yaklaşık 600 yıl önce “ofrendatario” adı verilen çömlekleri üretti. Uygarlığı o dönemde bölgede gelişen bir halk olan Muiskalar, metal işçiliği becerileriyle ünlüydü ve çalışmaları, altından yapılmış efsanevi bir şehir olan El Dorado efsanesine ilham vermiş olabilir.

1537 ve 1540 yılları arasında İspanyollar bölgeyi işgal etti ve Muiska’ların çoğu savaş sırasında veya hastalık nedeniyle öldü. Yıkılmaya rağmen, Muiskalar direndi ve binlerce torunları bugün hâlâ yaşıyor.


Arkeologlar, Kolombiya’nın günümüz başkenti Bogota yakınlarında bulunan antik bir Muiska kasabasının kalıntılarında tapınak ve mezarları ortaya çıkardılar. İnşaat çalışmaları öncesinde kazı çalışmaları yapan arkeolog Francisco Correa liderliğindeki bir ekip, bölgedeki yol yapımından önce yapılan kazılarda ofrendatario’ları buldu.

Sitede bulunan bir ofrendatario’nun iç kısmı. Antik Muisca halkı, içine metalik figürler ve zümrütler yerleştirmiş. C: Francisco Correa
Figürlerin bazıları yılanlara ve diğer hayvanlara benziyor, diğerleri ise daha çok başlıklara, asalara ve silahlı insanlara benziyor. Ofrendatarioların bulunduğu tapınak atalara tapınmayla ilgili olabilir.

Correa, “Kurulması çok zor, sanırım bir tür ata kültü vardı.” diyor. “Bunlar gibi Ofrendatariolar diğer antik Muiska alanlarında da bulunmuştu ve bir çeşit adak olarak kullanılmış olabilir. İçinde genellikle metal figürinler ve zümrütler içeren eserler vardı.”

Sitenin kazısı sırasında bulunan çeşitli eserler C: Francisco Correa
Correa, tapınak ve ofrendatarioların Muiskalar tarafından tapılan tanrılarla da ilişkili olabileceğini belirterek, Ay ve Güneş ile ilişkili olanlar da dahil olmak üzere Muiskaların çeşitli tanrılara taptıklarını söylüyor.

Metal işçiliği efsanesi

Muiskalar, metal işçiliğinde uzman olarak kabul ediliyor. İspanyollar Muiskalar ile karşılaştığında, özellikle altın eserlerine hayran kaldılar. Yakınlarda altın madeni yoktu, bu da antik Muiska halkının metal için diğer gruplarla ticaret yaptığını gösteriyor.

Ofrendatarioların içinde zümrütler bulundu. C: Francisco Correa
Muiska metal işçiliğinin – özellikle de altın işçiliğinin – El Dorado efsanesine ilham verip vermediğine gelince, Correa, grubun belirli törenler sırasında bir şefin altın parçacıkları içeren bir merhemle kaplı göründüğü bir geleneğe sahip olduğunu söylüyor. Correa, bu töreni “bu efsanenin motivasyonlarından biriydi.” diyerek açıklıyor. Törene İspanyollar da tanık olmuştu ve töreni kroniklerine kaydettiler. Muiska’ların altın işçiliği ile birlikte bu hikaye, efsaneye de ilham verdi.
 

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,158
Puanları
17
Yaş
48
Konum
ankara
Dalgıçlar, Roma’nın Çöküş Dönemine Ait Sikkeler Keşfetti

İspanya’daki serbest dalışçılar, Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküş dönemine tarihlenen altın sikkeler buldu ve sonra yetkililere haber verdi.

Akdeniz kıyısındaki Portitxol Körfezi’nde dalış yapan iki insan sikkeleri buldu. C: Alicante Üniversitesi
İspanyol kıyıları boyunca yüzen iki amatör dalgıç, 1.500 yıllık altın sikkelerden oluşan büyük bir koleksiyon keşfetti.

Luis Lens Pardo ve Cesar Gimeno Alcala, aileleri ile birlikte bir Akdeniz kıyı kenti olan Xàbia’da tatil yaparken bu eserleri keşfetti. İkili, çevreyi güzelleştirmek adına serbest dalış yaparak çöpleri toplama niyetiyle şnorkel ekipmanı kiralamıştı. Ancak Lens Pardo, 23 Ağustos günü Portitxol koyunun dibinde parıldayan bir sikke görünce çöpten çok daha fazlasını bulmuş oldular.

Lens Pardo, incelemek için derine indiğinde, sikkenin küçük bir delikte olduğunu fark etti. Sikkeyi temizledikten sonra Yunan ya da Romalı yüzüne benzer antik bir resim gördü. Meraklanan Lens Pardo ve Gimeno Alcala, geri dönüp deliğe isviçre çakısı ile yeniden serbest dalış gerçekleştirdiler ve çakının burgu kısmını kullanarak toplam sekiz adet sikke çıkardılar.)

İspanya kıyılarına gömülmüş su altı istifindeki sikkeler. C: Xàbia Kent Konseyi
Buldukları şey karşısında şaşkına dönen Lens Pardo ve Gimeno Alcala ertesi gün yetkililere haber verdi. “Bulduğumuz sekiz sikkeyi aldık, biraz suyla birlikte cam bir kavanozun içine koyduk.” diyor Lens Pardo. Çok geçmeden Alicante Üniversitesi, Soler Blasco Arkeoloji ve Etnoloji Müzesi arkeologları, İspanyol Sivil Koruma Sualtı Timi ve Xàbia Kent Konseyi kazı ve eserleri incelemek için bir araya geldi.

Arkeologların yardımıyla MS 364-408 yılları arasına ait 53 altın sikkenin yer aldığı oldukça ağır bir koleksiyon buldular. Her bir sikke 4,5 gram ağırlığındaydı. Sikkeler çok iyi korunmuştu. Dolayısıyla arkeologlar yazılarını kolaylıkla okuyabildi ve resimlerin Roma İmparatorlarını tasvir ettiğini fark etti. Alicante Üniversitesi’nin bir açıklamasına göre tanımlanamayan bir sikkenin haricinde imparatorlar arasında I. Valentinian (3 sikke), II. Valentinian (7 sikke), I. Theodosius (15 sikke), Arcadius (17 sikke) ve Honorius (10 sikke) bulunuyordu. Aynı zamanda, içinde değerli eşyaların tutulmuş olabileceği bir sandıktan kalma üç adet bakır çivi ile bozulmuş kurşun kalıntıları da bulunuyordu.


Alicante Üniversitesi Antik Tarih Profesörü Jamie Molina Vidal açıklamasında istifin Avrupa’daki bilinen en büyük Roma altın sikke koleksiyonu olduğunu belirtiyor. Vidal’e göre sikkeler aynı zamanda bir bilgi hazinesi ve Batı Roma İmparatorluğu’nun son dönemine ışık tutabilir.

4. yüzyılın sonları 5. yüzyılın başlarından kalma sikkelerden biri. C: Xàbia Kent Konseyi; Alicante Üniversitesi
Sikkelerin, Batı Roma’nın sonunu belirleyen saldırılar esnasında kasıtlı olarak gömülmüş olabileceği düşünülüyor. O dönemde saldırılar barbarlar, İber Yarımadası’nın Roma dilindeki adı olan Hispanya’ya gelmesi ve 409’da Romalıları yenilgiye uğratması esnasında gerçekleşti.

“Altın sikke setleri çok yaygın değildir.” diyen Molina Vidal göre, yakınlarda batan bir geminin henüz keşfedilmediği göz önüne alınırsa birilerinin sikkeleri barbarlardan gizlemek için kasıtlı olarak gömdüğünü söylemek mümkün. Çünkü Portitxol sahili İberya’dan ayrılan gemilerin Mollarca ve İbiza’nın da yer aldığı Balear Adaları’na doğru yola çıkmadan önce uğradığı yerdir.


“Keşif, bizlere bir dünyanın-Roma imparatorluğu’nun- yok oluşunu bildiriyor.” diyerek devam ediyor Molina Vidal.

İspanya’daki 1.500 yıllık istifi kazarken alanı inceleyen sualtı arkeologları. C: Xàbia Kent Konseyi; Alicante Üniversitesi
Sikkeler üzerine yapılan bir çalışma, altın istifin zengin bir toprak sahibine ait olduğunu ileri sürüyor. Molina Vidal bunun sebebini 4. ve 5. yüzyıllarda şehirlerin düşmesine ve gücün şehir dışındaki büyük Roma köylerine kaymış olmasına bağlıyor.

“Ticaret yok olmuştu ve zenginlik kaynakları tarım ve hayvancılıktan geçiyordu. Barbarlar topraklarına girdiğinde toprak sahiplerinden biri, aileler tarafından zenginlik göstergesi olarak saklanan altın sikkeleri toplamış ve onları bir sandığın içinde sahile gömmüş olabilir. Ve daha sonra onları geri almak için dönmediğine göre ölmüş olmalı.” şeklinde varsayımlarını paylaşıyor Molina Vidal.

Şimdiya kadar dalgıçlar gömülü istifte 53 altın sikke buldu. C: Xàbia Kent Konseyi; Alicante Üniversitesi
Sikkeler tam anlamıyla araştırıldıktan sonra Xabia’daki Blasco Arkeoloji ve Etngorafi Müzesi’nde sergilenmeye başlanacak. Bu süre içinde Valensiya hükümeti çevrede daha fazla eser olması durumu için bölgedeki arkeolojik sualtı kazılarında kullanılmak üzere 17.800 Euro ayırdı. Bundan önce Portitxol Sahili; gemi çapası, amfora, seramikler, metal kalıntılar ve deniz yolculuğuna ait antik eşyalar gibi çeşitli keşiflere ev sahipliği yapmıştı.
 

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,158
Puanları
17
Yaş
48
Konum
ankara
Gümüşhane’deki Antik Kentte Urartu Savaşçı Kemeri Bulundu

Roma İmparatorluğunun 15. Lejyonu’nun 600 yıl hüküm sürdüğü Gümüşhane’deki Satala Antik Kenti’nde, Urartulara ait savaşçı kemeri bulundu.


Satala Antik Kenti’nde henüz dört yıl önce başlayan kazı çalışmalarında; Urartu dönemine ait, üzerinde baş tanrı Haldi ile bitki ve hayvan sembollerinin yer aldığı savaşçılara ait bronz kemer ve taş figürler bulundu.

Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde, Sadak köyü sınırlarında, Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırındaki dört büyük lejyondan 15. Apollinaris Lejyonu’nun 600 yıl hüküm sürdüğü Satala Antik Kenti’nde; 25 dönümlük alanda kazılar yürütülüyor.



( NOT : SAĞDAN SOLDAN GÖRDÜĞÜM HABERLERDEN ALINTI YAPIYORUM RESMİ PROSÜDÜRÜ BİLMİYORUM EĞER YASAL SIKINTI OLURSA YÖNETİMDEKİ ARKADAŞLAR PAYLAŞIMLARI SİLSİN LÜTFEN)
 

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,158
Puanları
17
Yaş
48
Konum
ankara
Bursa'da altın avcıları Uludağ'dan akan derelerde toprakları eleyip doğal altını bulup günde servet kazanıyor. Günlük 1 ton 500 kilo toprak eleyen altın avcıları gram gram altın bulup yüklü miktarda kazanç elde ediyor. 6 yıldır derelerde doğal altın aradığını dile getiren Emre Aydın, "Kaynağına denk geldiğimizde günde 15 gram altın (7.500 TL) bulduğumuz oldu." ifadelerine yer verdi.

Doğada oldukça fazla olan ve Uludağ'da eski maden yataklarından kopup gelen vahşi altını arayan meraklıları derelerin getirdiği su kenarlarındaki toprakları eleyerek gram gram altın topluyor. Bursa'da da doğadan vahşi olarak altın toplayan bu işin meraklısı çok sayıda kişi bulunuyor. Bu işi yapan meraklılar geçmiş tecrübelerine dayanarak derelerde altının nerelerden çıkacağını tahmin edip; dere kenarlarındaki toprakları makine yardımıyla eliyor. Günlük 1 ton 500 kilo toprak eleyen altın avcıları gram gram altın bulup hatırı sayılır kazanç elde ediyor. Kaçak olarak define kazarak altın arayanlara nispeten derelerden altın toplamanın yasal olduğunu belirten meraklılar; Türkiye'de bu işi yapan on binlerce kişinin bulunduğunu belirtiyor.

Bir günde 15 gram bulan var! Uludağ'dan akan derelerde altın arıyorlar

"GÜNDE 15 GRAM ALTIN BULDUĞUMUZ OLDU"
6 yıldır derelerde doğal altın aradığını ifade eden Emre Aydın, "Altın avcısıyım. Bu işe 6 yıl önce hobi olarak başladım. Bu altın doğada her yerde bulunuyor. Bu sadece aramasını ve yerini bileceksin. Biz 6 yıllık tecrübemizle nerelerden çıktığını tespit edebiliyoruz. Bu iş için makine aldık. Bu makine sayesinde günde 1 ton 500 kilo toprağı eleyebiliyoruz. Bu işi hobi olarak devam ettiriyoruz. Ben başka bir işte çalışıyorum hafta sonları 2 gün tatilim var, onu da altın arayarak değerlendiriyorum. Kaynağına denk geldiğimizde günde 15 gram altın bulduğumuz oldu. 6 yıl içinde 500 gram altın topladım" dedi.
Bir günde 15 gram bulan var! Uludağ'dan akan derelerde altın arıyorlar

"ALTIN ARAYANLARIN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRIYORUZ"
Altın bulmada işleri kolaylaştıran toprak eleme makine üreticisi Erhan Cem Öztürk, "Biz altın arayanların işini kolaylaştırıyoruz. Makine imalatı yapıyoruz. Bu makine sayesinde de insanlar çok daha rahat şekilde çalışabiliyor. Altın doğada vahşi olarak var. Herkes el yordamıyla çıkartıyor. Bizim makine bu işi kolaylaştırıyor. Bize sorulan çok fazla soru var. Bu işin kanuni olup olmadığını soruyorlar. Maden arama ruhsatlı alanlarda altın aramak mevzuata aykırı, onun dışında doğadaki bütün derelerde altın aramanın bir sakıncası yok. Dünya üzerinde altınının büyük oranı bu şekilde vahşi olarak doğada bulunuyor. Vahşi altın madenlerdekinden çok daha fazla" şeklinde konuştu.
Bir günde 15 gram bulan var! Uludağ'dan akan derelerde altın arıyorlar

Bir günde 15 gram bulan var! Uludağ'dan akan derelerde altın arıyorlar

Bir günde 15 gram bulan var! Uludağ'dan akan derelerde altın arıyorlar
 

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,158
Puanları
17
Yaş
48
Konum
ankara
Bursa'nın dünyaca ünlü tarihi ilçesi İznik'te geçen hafta çıkarılan iki lahitin ardından yeniden defineciler yine işbaşında

Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı olmak üzere 4 medeniyete başkentlik yapan İznik'te neredeyse her gün bir tarihi eser gün yüzüne çıkarılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı geçtiğimiz günlerde üzerinde kabartmalar olan 2 lahit daha çıkardı. Lahitler İznik Müzesinde koruma altına alındı. Daha önceden İznik Elbeyli'de bir kuyuda can veren, defineciler İznik'e bağlı bir çok bölgeyi talan etti. Tepelik bir alanda bulunan tarlayı delik deşik eden defineciler burada roma dönemine ait mezarları talan etmeye devam ediyor.

Sabahları tarlarını sulamak için gelen tarla sahipleri gördükleri manzara karşısında şaşkına döndü. Artık definecilerden bunaldıklarını ifade eden Semih Türker, "Tarlalar adeta definecilerin yuvası haline geldi. Bir sürü mezar odalarına girmişler bütün kapakları kırıp açmışlar. Tarım arazileri Köstebek yuvası haline geldi. Artık gereğinin yapılmasını istiyoruz" dedi.

İznik'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi



İznik'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi



İznik'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi



İznik'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi



İznik'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi
 

blueverse

Bilgili Üye
Katılım
5 Kas 2018
Mesajlar
352
Tepkime puanı
355
Puanları
9
Şırnak’ın Uludere İlçesi Kanca Jandarma uygulama noktasında durdurulan bir araçta yapılan aramada çok sayıda tarihi eser ele geçirildi. Olay ile ilgili 3 kişi gözaltına alındı.
Şırnak'ın Uludere İlçesi'nde Emniyet Amirliği ile Jandarma'nın koordineli çalışması sonucunda şüpheli bir araç Kanca Jandarma uygulama noktasında durduruldu. Araçta yapılan aramada tarihi eser olduğu değerlendirilen 2 heykel, 1 boğa başı, 1 kandil, 1 kapı tokmağı, 1 bakraç, 1 cam şişe, 1 anahtar başlığı, 297 adet farklı boyutlarda sikke ele geçirildi. Olay ile ilgili 3 şüpheli gözaltına alındı.
Ekli dosyayı görüntüle 298260
 

BayKuSs

Kader Yakışanı Yaşatsın.
Moderatör
Katılım
7 Eyl 2016
Mesajlar
571
Tepkime puanı
575
Puanları
11
Bursa'da altın avcıları Uludağ'dan akan derelerde toprakları eleyip doğal altını bulup günde servet kazanıyor. Günlük 1 ton 500 kilo toprak eleyen altın avcıları gram gram altın bulup yüklü miktarda kazanç elde ediyor. 6 yıldır derelerde doğal altın aradığını dile getiren Emre Aydın, "Kaynağına denk geldiğimizde günde 15 gram altın (7.500 TL) bulduğumuz oldu." ifadelerine yer verdi.

Doğada oldukça fazla olan ve Uludağ'da eski maden yataklarından kopup gelen vahşi altını arayan meraklıları derelerin getirdiği su kenarlarındaki toprakları eleyerek gram gram altın topluyor. Bursa'da da doğadan vahşi olarak altın toplayan bu işin meraklısı çok sayıda kişi bulunuyor. Bu işi yapan meraklılar geçmiş tecrübelerine dayanarak derelerde altının nerelerden çıkacağını tahmin edip; dere kenarlarındaki toprakları makine yardımıyla eliyor. Günlük 1 ton 500 kilo toprak eleyen altın avcıları gram gram altın bulup hatırı sayılır kazanç elde ediyor. Kaçak olarak define kazarak altın arayanlara nispeten derelerden altın toplamanın yasal olduğunu belirten meraklılar; Türkiye'de bu işi yapan on binlerce kişinin bulunduğunu belirtiyor.

Bir günde 15 gram bulan var! Uludağ'dan akan derelerde altın arıyorlar'dan akan derelerde altın arıyorlar

"GÜNDE 15 GRAM ALTIN BULDUĞUMUZ OLDU"
6 yıldır derelerde doğal altın aradığını ifade eden Emre Aydın, "Altın avcısıyım. Bu işe 6 yıl önce hobi olarak başladım. Bu altın doğada her yerde bulunuyor. Bu sadece aramasını ve yerini bileceksin. Biz 6 yıllık tecrübemizle nerelerden çıktığını tespit edebiliyoruz. Bu iş için makine aldık. Bu makine sayesinde günde 1 ton 500 kilo toprağı eleyebiliyoruz. Bu işi hobi olarak devam ettiriyoruz. Ben başka bir işte çalışıyorum hafta sonları 2 gün tatilim var, onu da altın arayarak değerlendiriyorum. Kaynağına denk geldiğimizde günde 15 gram altın bulduğumuz oldu. 6 yıl içinde 500 gram altın topladım" dedi.
Bir günde 15 gram bulan var! Uludağ'dan akan derelerde altın arıyorlar'dan akan derelerde altın arıyorlar

"ALTIN ARAYANLARIN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRIYORUZ"
Altın bulmada işleri kolaylaştıran toprak eleme makine üreticisi Erhan Cem Öztürk, "Biz altın arayanların işini kolaylaştırıyoruz. Makine imalatı yapıyoruz. Bu makine sayesinde de insanlar çok daha rahat şekilde çalışabiliyor. Altın doğada vahşi olarak var. Herkes el yordamıyla çıkartıyor. Bizim makine bu işi kolaylaştırıyor. Bize sorulan çok fazla soru var. Bu işin kanuni olup olmadığını soruyorlar. Maden arama ruhsatlı alanlarda altın aramak mevzuata aykırı, onun dışında doğadaki bütün derelerde altın aramanın bir sakıncası yok. Dünya üzerinde altınının büyük oranı bu şekilde vahşi olarak doğada bulunuyor. Vahşi altın madenlerdekinden çok daha fazla" şeklinde konuştu.
Bir günde 15 gram bulan var! Uludağ'dan akan derelerde altın arıyorlar'dan akan derelerde altın arıyorlar

Bir günde 15 gram bulan var! Uludağ'dan akan derelerde altın arıyorlar'dan akan derelerde altın arıyorlar

Bir günde 15 gram bulan var! Uludağ'dan akan derelerde altın arıyorlar'dan akan derelerde altın arıyorlar

Güzel kazanç valla 👍
 

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,158
Puanları
17
Yaş
48
Konum
ankara
Tunç Çağı Bataklığında Altın ‘Güneş Kasesi’ Bulundu

Avusturya’daki 3.000 yıllık bir yerleşimde kazı yapan arkeologlar, üzerinde alt kısmını süsleyen bir güneş tasviri bulunan altın bir kaseyi gün ışığına çıkardılar.

Fotoğrafta “güneş kasesi” görülüyor. Kasenin alt kısmında kendisinden 11 adet Güneş ışını çıkan bir güneş kursu yer alıyor. Ayrıca kaseyi süsleyen dairesel motifler de var. C: Andreas Rausch
Alandaki kazıları yöneten Arkeolog Michał Sip, “Kasenin alt kısmında 11 adet Güneş ışını ile birlikte bir güneş kursu tasvir edilmiş.” diyor. “Kaseyi yapan zanaatkar (ya da zanaatkarlar) ayrıca kasenin dışını süslerken halkalar ve noktalardan oluşan dairesel bir motif de eklemişler.”

“Kırılgan kase altın bir levhadan şekillendirilmekle birlikte muhtemelen kült ile ilgili bir işleve sahipti.”


“Arkeologlar Antik Avrupa’dan kalma buna benzer 30 kase daha olduğunu biliyorlar fakat bu kase, Avusturya’da bu türe dair ilk ve Alp Hattı’nın doğusunda ikinci buluntu olma niteliğini taşıyor.” diyen Sip, bu kaselerin günümüzde Almanya, İskandinavya ve Danimarka olarak bilinen bölgelerde üretilmiş olduğunu belirtiyor.

Çapı yaklaşık 20 santimetre olan kase, bir insanın elinden çok az daha büyük. Fakat aynı zamanda oldukça sığ; yalnızca 5 santimetre uzunluğunda. Bir analiz, kabın yüzde 90 altın, yüzde 5 gümüş ve yüzde 5 bakırdan oluştuğunu ortaya çıkardı; şimdi araştırmacılar, kasenin hammadelerinin nereden geldiğini keşfetmeyi umuyorlar.

Altın kase, Güneş’i onurlandıran dini törenlerde kullanılmış olabilir. C: Andreas Rausch
Kase, alanda bulunan büyüleyici tek eser değildi. Kasenin yanı sıra bükülmüş altın tellerden yapılmış iki bilezik ile hala onlara yapışmış durumda olan ve muhtemelen kumaş veya deriye ait olan bazı organik kalıntılar da bulundu. “Şu anda ekip, organik kalıntıların neler olduğunu tespit etmek için DNA testleri yapıyor.” diyor Sip.

“Kase, Tunç Çağı yerleşimindeki evlerden birinin duvarının yakınlarında bulundu. Belki de Güneş’i onurlandıran bir dini tören sırasında altın tellere sarılarak bilinçli olarak bu noktaya koyulmuş olabilir.”

Yerleşim, alanda yazının kullanıldığı dönemden öncesine tarihleniyor; bu durum, kasenin tam olarak ne için kullanıldığını saptamayı zorlaştırıyor. Tarihöncesi yerleşim, günümüz Avusturya’sının Ebreichsdorf adlı kasabasının altında yatıyor ve kazılar, alanda bir tren istasyonu inşaatının başlamasından hemen önce düzenleniyor.

Kase, altın bilezikler ve kumaşın etrafına sarılmış altın teller içeriyordu. C: Andreas Rausch
Yaptıkları kazılar sırasında arkeologlar; yerleşimin günümüzde kurak fakat bir zamanlar bataklık olan güney bölümünde hançerler, iğneler ve bıçakların da dahil olduğu neredeyse 500 adet bronz nesne buldular. Bu nesnelerin hiçbiri zarar görmemiş; bu durum, bataklığın kırılmış eşyaların atıldığı bir çöplük olarak kullanılmadığı anlamına geliyor.

“Bunun yerine bu nesneler, muhtemelen ritüeller sırasında suya atılmışlardı.” diyor Sip. “Kazılar tamamlandıktan sonra alan, Avusturya Federal Demiryollarına teslim edilecek.” Alanda yapılan kazılar ve analizler henüz devam ediyor. Altın kase yakın bir zaman içinde Viyana’daki Kunsthistorisches Müzesi’nde sergilenecek.
 

saftilki

Moderatör
Moderatör
Katılım
5 Eyl 2016
Mesajlar
1,052
Tepkime puanı
597
Puanları
14
Bursa'nın dünyaca ünlü tarihi ilçesi İznik'te geçen hafta çıkarılan iki lahitin ardından yeniden defineciler yine işbaşında

Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı olmak üzere 4 medeniyete başkentlik yapan İznik'te neredeyse her gün bir tarihi eser gün yüzüne çıkarılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı geçtiğimiz günlerde üzerinde kabartmalar olan 2 lahit daha çıkardı. Lahitler İznik Müzesinde koruma altına alındı. Daha önceden İznik Elbeyli'de bir kuyuda can veren, defineciler İznik'e bağlı bir çok bölgeyi talan etti. Tepelik bir alanda bulunan tarlayı delik deşik eden defineciler burada roma dönemine ait mezarları talan etmeye devam ediyor.

Sabahları tarlarını sulamak için gelen tarla sahipleri gördükleri manzara karşısında şaşkına döndü. Artık definecilerden bunaldıklarını ifade eden Semih Türker, "Tarlalar adeta definecilerin yuvası haline geldi. Bir sürü mezar odalarına girmişler bütün kapakları kırıp açmışlar. Tarım arazileri Köstebek yuvası haline geldi. Artık gereğinin yapılmasını istiyoruz" dedi.

İznik'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi



İznik'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi



İznik'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi



İznik'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi



İznik'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi'te defineciler tarlaları köstebek yuvasına çevirdi
memleketimde tıpa tıp benzeri bir tünel keşfi yaptım, küçük tüplü tv güvenlik kamerası akü ile bir delikten soktum, içeride taklibi 40 cm kadar çömlek görüntüledim ama çalışmak nasip olmadı, maden şirketi her yeri mahvetti,,
 
Üst