- Katılım
- 22 Şub 2015
- Mesajlar
- 2,450
- Tepkime puanı
- 1,446
- Puanları
- 17
- Yaş
- 64
Saranın ve Cinli Hastaların Hakikatı ve İlacı
BÖLÜM 1
1- Saranın Hakikati
Sara, insanın aklının gitmesi ile hasıl olur ki; bayılan veya kendini kaybeden insan ne konuştuğunu, ne yaptığını bilmez. Bu da iki türlüdür:
1- Beyin damarlarında veya beyinde olan herhangi bir rahatsızlık sebebi iledir ki; bu tıbbîdir. Hastalığın şekli şöyledir: Hasta bayılır, ağzından köpük gelir, vücudu kasılır, bazen dilini ısırır, yüzünün rengi değişir, gözleri bir noktaya takılıp kalır. Bu hal, iki veya üç dakika, en fazla beş dakika sürer. Beyindeki rahatsızlığın fazla olması sebebi ile kasılma ve dişlerini sıkma olayı olmadan bu hastalık bir veya iki saatte sürebilir. Maalesef hastalık tıbbî olduğu halde doktorlar bu hastalığı tedavi etmekten acizdirler.
2- Bu bayılma türüne yakın bir cinnî bayılma, yani cinlerin insanın vücuduna girerek bayıltması da vardır ki, aynen beyinden gelen bir rahatsızlık gibi olur. Onu gören doktor, hastalığın beyinden olduğunu söyler. Fakat beyin filmi veya elektrosu çekildiğinde, beyinde herhangi bir şey gözükmez.
Cinlerin, insanların vücutlarına girerek başka bayıltma usulleri de vardır ki, hasta bu bayılma türünde ya ölü gibi yatar yahut da çığlıklar atar. Bunlara ilerde misaller vereceğiz. Önce saranın bazı kısmının cinlerden olduğuna Kur'an ve hadisten delil verelim:
سورة البقرة (2) ص 47.
الّÙØ°Ùين٠يÙأْكÙÙ„Ùون٠الرّÙبÙا لا٠يÙÙ‚ÙومÙون٠إÙلاّ٠كÙÙ…Ùا ÙŠÙÙ‚Ùوم٠الّÙØ°ÙÙŠ ÙŠÙتÙØ®ÙبّÙØ·Ùه٠الشّÙيْطÙان٠مÙن٠الْمÙسّ٠ذÙÙ„Ùك٠بÙØ£ÙنّÙÙ‡Ùمْ Ù‚ÙالÙواْ Ø¥ÙنّÙÙ…Ùا الْبÙيْعÙ
Ù…Ùثْل٠الرّÙبÙا ÙˆÙØ£ÙØ*Ùلّ٠اللّه٠الْبÙيْع٠وÙØ*ÙرّÙم٠الرّÙبÙا ÙÙÙ…ÙÙ† جÙاءه٠مÙوْعÙظÙØ©ÙŒ مّÙÙ† رّÙبّÙÙ‡Ù ÙÙانتÙÙ‡ÙÙ‰Ù ÙÙÙ„ÙÙ‡Ù Ù…Ùا سÙÙ„ÙÙÙ ÙˆÙØ£ÙمْرÙه٠إÙÙ„ÙÙ‰ اللّه٠وÙÙ…Ùنْ عÙاد٠ÙÙØ£ÙوْلÙـئÙك٠أÙصْØ*Ùاب٠النّÙار٠هÙمْ ÙÙيهÙا Ø®ÙالÙدÙون٠{275}
"Faiz yiyenler, ancak şeytanın dokunup çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar." (Bakara: 275) İmam Kurtubî, "bu ayet, cinin insanı çarpıp saralattığına işarettir." buyuruyor.
Cinin insanın cesedine girmesi Allah'ın Kitab'ı, Rasulullah'ın sünneti, sahabeden bazıları ile müslümanların imamları tarafından sabit olmuş, kabul edilmiş bir gerçektir.
Ümmü Eban, binti Elvazia'dan, o da babasından rivayet ediyor; "Babam, mecnun olan oğlunu veya kız kardeşinin oğlunu Rasulüllah'ın yanına götürdü ve "Ey Allah'ın Rasulü, yanımda oğlum veya kız kardeşimin oğlu var, size dua buyurmanız için getirdim" dedi. Bir şeyin üzerine binili olarak (deve veya at) elleri de bağlı olduğu halde getirdiler. Rasulüllah, "Onu bana iyice yaklaştırın, arkası benden tarafa olsun." buyurdu, dediğini yaptım. Rasulüllah elbisesinin arkasını yukarı kaldırdı ve onu vurmağa başladı. Elini o kadar kaldırıyordu ki, koltuğunun altı gözüküyordu. Bu esnada "çık ey Allah'ın düşmanı" diyordu. Baktım çocuğun bakışları değişti, düzgün bir şekilde bakıyordu. Sonra Rasulüllah onu önüne oturttu, biraz su ile yüzünü mesh etti ve ona dua etti. Sonra ben ondan daha iyisini görmedim." (Ahmed, Ebu Davud)
Bu hadiste, ihtiyaç ve zaruret esnasında cinnî olan hastanın dövülmesine işaret vardır.
İmam-ı Ahmet'in Müsned'inde Yaleb, Mürre'den rivayet ediyor; "Rasulüllah ile bir seferde idik. Yolda bir çocuk ile oturan bir kadına rastladık. Kadın, Peygamberimize, "bu çocuğuma bir bela isabet etti, günde kaç defa oluyor bilmiyorum." dedi. Peygamberimiz, "Onu bana ver." buyurdu. Ben de onu Rasulüllah'a verdim. Çocuğun ağzını açtı ve onun ağzına üç defa nefes etti ve hakaretvari bir şekilde, "Ben Allah'ın kulu ve Rasulüyüm, sus ey Allah'ın düşmanı!" dedi. Sonra çocuğu annesine verdi ve biz sefere devam edip gittik. Sonra geri döndüğümüzde kadın üç koyun ile duruyordu. Efendimiz çocuğun durumunu sordu. Kadın, "Seni hak olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki çocuğun hiçbir şeyi kalmadı. Şimdi bu koyunları otlatıyor. Koyunların bir tanesini Rasulüllah'a hediye etti. Efendimiz de kabul buyurdular."
İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor: "Bir kadın oğlu ile Rasulüllah'ın yanına geldi ve "Ya Rasulüllah oğlumda cinlerden rahatsızlık var. Sabah akşam bizi rahatsız ediyor" dedi. Peygamberimiz çocuğu eli ile mesh etti ve ona dua etti. Çocuk kustu ve çocuğun ağzından bir köpek yavrusu çıktı ve kaçıp gitti."
Ata bin Ebiy Rebah'dan mervidir. "İbni Abbas bana dedi ki, "sana cennetlik bir kadın göstereyim mi?" Ben de "Evet" dedim. Şu siyah kadındır. Rasulüllah'a geldi, "Ya Rasulüllah beni sara tutuyor ve açılıyorum, bana dua et." Rasulüllah "istersen dua edeyim, Allah sana afiyet versin, istersen sabr et karşılığında cenneti kazan." Kadın, "Ben sabrediyorum, dua edin üstüm açılmasın." dedi. Efendimiz dua etti. (Müslim bi şerhi Nevevi) Bu kadının sarası cinlerdendi.
Abdurrahman b. Ebu Leyla'dan o da babasından rivayet ediyor: "Biz Rasulüllah ile beraber oturuyorduk, bir Arabi geldi ve "Ya Rasulüllah benim kardeşim rahatsız" dedi. Efendimiz "rahatsızlığı nedir?" buyurdu. "Cinlendi" dedi. Efendimiz "git onu bana getir" dedi. Gitti getirdi ve Peygamberimizin elleri arasın?, oturttu. Ben Peygamberimizin şu duayı okuduğunu işittim. Fatiha, Sûre-i Bakara'nın evvelinden dört ayet, Sûre-i Bakara'nın 163-164. ayetleri, Ayet-el Kürsi, Sûre-i Bakara'nın 285-286. ayetleri, Ali İmran'ın 18. ayeti, Araf Sûresi'nin 54. ayeti, Sûre-i Sarfat'ın 1'den 10'a kadar ayetleri, Sûre-i Haşr'ın sonu, Sûre-i Cin'in ilk üç ayeti, Ihlas, Felak ve Nas. Arabî bir şeyi kalmadı iyileşti" dedi. (Sünen-i İbni Mace)
İmam-ı Eş'ari, ehli sünnet vel cemaat makalelerinde dediler ki, "Cin saralının bedenine girer." Allah'u Teâlâ'nın da ayette buyurduğu gibi; "Faiz yiyenler ancak şeytanın dokunup çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. " (Bakara: 275)
Ahmed İbni Hanbel'in oğlu bir gün babasına, bazılarının cinin insan bedenine girdiğini inkâr ettiğini söyledi. Ahmed Ibni Hanbel, "Ey oğlum, onlar dillerinin konuştuğunu yalanlıyorlar." dedi.
Taberi tefsirinde, Sûre-i Bakara'nın 275. ayeti için "sara ve cin çarpması" demektedir.
İmam Kurtubî ise saranın cinlerden olduğunu inkâr edip doktorluk olduğunu iddia edenler delidir demektedir.
Tabakalı Ashab-ı İmam-i Ahmed'de olduğu gibi, cin saralı olan kadının dilinden Imam-ı Ahmed'in gönderdiği tehditli habere "baş üstüne Ahmed isterse Irak'ı terk ederiz" dedi. Ahmet Ibni Hanbel'in arkadaşı Ebu Bekr'in nalını ile cariyenin yanına gittiğinde ise ona,"Ben bu cariyeden çıkmıyorum, sana itaat etmiyorum. O İbni Hanbel idi ki, Allah ve Rasulüne itaat ederdi, biz de ona itaat ile emr olunduk" sözü açık bir delildir ki, cin insanın içine girer.
Yukarıda verdiğimiz delillerden de anlaşıldığı gibi, cin insanın içine girer ve onu sara tutmasına sebep olur. Cinin başka bir şekilde daha insana musallat oluşu vardır ki, bu bazen çok açık alamet ile bilinir ki, sapasağlam bir insanın bir anda aklı gider mecnun oiur. Bunu bir misal ile açıklayalım:
18-19 yaşlarında bir kızı bana getirdiler. O gün hiçbir şeyi yokken mecnun olmuş. Ne konuştuğunu nerede olduğunu bilmiyor. Üzerine okudum. Cin içinden çıkar çıkmaz kız Allah (c.c.)'ın izni ile uykudan uyanır gibi kendine geldi.
Bir başka şekli daha vardı ki, cin insanın herhangi bir uzvuna girer ve orası devamlı ağrı ve sancı içinde olur. Doktorlara giderler doktorlar senin hiçbir şeyin yok deyip gönderir. Hatta bazen insanın ayaklarına girerler ve yürümez hale sokarlar. Böyle bir kız geldi, okuyunca cin içinden çıktı ve kız yürümeye başladı.
••• Sara hakkında tabibler ne diyor?
SARA (EPİLEPSİ)
Genellikle şuur kaybı ile birlikte olan ve nöbetlerle giden bir sinir sistemi hastalığıdır. Tıpta, "epilepsi" olarak bilinir. Bir sara nöbeti beyin fonksiyonunda kısa süreli bir bozukluk olarak tarif edilebilir. Bir grup beyin hücresi ani olarak elektrik deşarjı göstermekte ve nöbet ortaya çıkmaktadır. Nöbeti başlatan asıl sebebin sinir hücreleri arası akım geçişiyle vazifeli maddelerarası (nörotransmitterler) dengesizlik olduğu sanılmaktadır.
Sara, yaygın, (büyük nöbet ve küçük nöbet) veya fokal (kısmî nöbetler) olabilir. Yaygın nöbetlerde şuur kaybı vardır. Fokal nöbetlerde şuur, sinir sisteminin bazı mesafelerinde kalabilir. Anormal elektrik deşarjı beynin belli bir bölgesindedir. Ancak komşu bölgelere yayılıp, yaygın nöbete dönüşebilir.
Saranın bir kısmının sebebi bilinmez. Bunlar bilhassa çocuklukta başlar. İbni Sina, Kanun ismindeki tıp kitabında; sara hastalığını anlatırken cinden bahsetmektedir. Burada diyor ki; hastalıklara birçok maddeler sebep olduğu gibi, cinnin hâsıl ettiği hastalıklar da vardır ve meşhurdur. Sara hastalığının bir kısmı kafa içi hastalıklarından dolayıdır (kafa yaralanmaları, beyin tümörleri ve beyin damarları hastalıkları). Diğer bir kısım vakalar beyin dışı hastalıklara bağlıdır (kan şekeri azlığı, kanda üre artışı, kalb sektesi, bazı ilâçlar ve alkol alımı). Sara vakalarının % 6 kadarında da sebep titrek ışıktır. Bunların çoğuna da televizyon seyretmek sebep olur.
Büyük nöbet (Grand Mal):
Tonik-klonik nöbet de denen bu nöbet, halk arasında sara denince akla gelen nöbettir, herhangi bir yaşta başlayabilir. Büyük nöbet birçok safhadan meydana gelir. Aura denen ilk safhada hasta kaşıntı, koku, tat, mide ağrısı gibi bir his duyar. Böylece hasta nöbet geleceğini hissedebilir. Her zaman olmayabilir.Bundan sonra tonik safha başlar, hasta şuurunu kaybeder ve ayakta ise düşer. Bu düşmenin tedbirsiz olması, yâni düşerken kendini civarındaki ateş, su, uçurum gibi tehlikelerden veya hafif kazadan korunmaya kalkmaması, çok mühim bir hususiyettir. Hastanın bütün kasları aynı anda kasılır. Bu sebeple önce, bir çığlık duyulur. Hasta nefes alıp, veremez ve morarır. Ayrıca idrar ve dışkısını kaçırabilir, dilini ısırabilir. 30 saniye sonra derin bir nefes alır ve klonik safha başlar. Bu safhada kaslar bir kasılıp bir gevşediğinden vücutta silkinti hareketleri ortaya çıkar. Çene ve dil hareketleri sonucu tükürük köpük haline gelir. Bu safha da 30 saniye sürer ve sonra gevşeme safhası başlar ve hasta derin bir uykuya dalar. Görünüş komaya benzer ama hasta her an uyandırılabilir.
Küçük nöbet (Petit Mal):
Daha çok çocukluk çağında başlar. Ancak erişkinlikte de sürebilir, büyük nöbetlere yerini bırakabilir. Nöbete kısa süreli şuur kaybı eşlik eder. Bunların bir kısmında hasta tutulduğunda dik dik anlamsızca karşıya bakar. 10-15 saniye sürer ve gözden kaçabilir. 6-12 yaşında başlar. Bir kısmı daha nâdirdir ve kollarda ani hareketle belirli kısa süreli şuur kaybıyla kendini gösterir. Daha çok delikanlılık döneminde görülür. En az görülen tipinde hasta aniden şuursuz olarak yere düşer; fakat, hemen şuur yerine gelir geri kalkar. Bu da 2-6 yaşlarında başlar.
Fokal (Parsiyel) nöbetler:
Genellikle hastalığın yeri, beynin temporal lobudur. Koku, tat, işitme, görme halusinasyonları, hafıza bozukluğu gibi belirtiler olur. Genellikle ruhi değişiklikler eşlik eder. Nöbet sırasında şuur genellikle bozulur ama kaybolmaz, irâde dışı ağız hareketleri, yalanma, yutkunma sık görülür. Psikiyatrik hastalıkları taklit eder görünümünde olabilir.
Fokal nöbetlerin bir kısmı da adım adım ilerler tarzdadır (Jacksonian Epilepsi). Bunda deşarj bir yerde başlamakta ve komşu yerlere yayılmaktadır. Meselâ, bu nöbet bir el parmağından başlar ve omuzda sona erer; hasta son vaziyette asker selâmı verir gibidir. Bu nöbette şuur kaybı olabilir de olmayabilir de. Bu hastaların bir kısmında nöbetin olduğu kısım felçli kalır (Tedd felci).
Teşhis: Kesin teşhis, nöbetin görülmesi ile konur. Ancak bu her zaman mümkün olmaz. Nöbetin tarifi yardımcı olabilir. Byin eletrosu (Bkz. Elekroense falografi) teşhis koydurursa da bazen nöbetler arasında normal olabilir. Teşhisten sonra sebebin ne olduğu önemlidir. Genç erişkinlerde aniden başlayan tipi, genellikle beyin tümörüne bağlıdır. Yaşlılarda ise beyin damarları hastalığına bağlıdır. Ayırım için kafa filmleri ve bilgisayarlı kesitli beyin tomografisi (ÇAT, BBT) gibi tetkikler yapılır.
Tedavi: Sosyal, psikolojik tedavi ve ilâçlarla yapılır. Çocuksa okula devam etmelidir. Erişkinler, ağır işlerde çalışmaktan kaçınmalıdır. Adlî açıdan hastalar araç kullanamaz. Nöbeti teşvik eden faktörlere (meselâ bir kısmında televizyon seyretmek bir kısmında ruhî sıkıntı tetik çekebilir) dikkat etmelidir. Nöbet sırasında hasta yaralanmaktan korunmalı ve genel olarak ateşli, keskin, sivri ve sert cisimlerden uzak tutulmalıdır.
Başlıca sara ilâçları; fenitoin, fenobartial, karba-mazepin, süksinitin ve diazepam gibi ilâçlardır. Hiltit veya şeytan tersi adındaki zamkı, sara hastası koklarsa iyi olur. Asa foetide denilen bu zamk, esmer, pis kokulu reçine olup, antspasmodik olarak, yâni sinirleri teskin edici olarak Avrupa'da.toz, hap ve ihtikan şeklinde adele ve sinir gerginliğini gidermek için kullanılmaktadır.
Status epileptikus (Bitmeyen nöbet): Hiçbir iyileşme zamanı olmayan devamlı birnöbettir. Çabuk kontrol edilmezse hasta ölebilir. Tedavisi Gcil olup, öncelikle solunum yolları açık tutulur. En iyi ilâcı klonazepam'dır. (Sağlık ansiklopedisi)
2- Cin Çarpan İnsanda Uykuda Olan Rahatsızlıklar
1. Uzun zaman sağa sola döner uyuyamaz, iyice dinlendikten sonra uyur.
2. Sebepsiz yere devamlı üzülür ve gece boyu devamlı sıkılır.
3. Bazı insanları görür onlardan çok sıkılır, korkar bir yerden yardım bekler yardım da göremez.
4. Çok korkunç rüyalar görür.
5. Rüyasında kedi, köpek, kurt, tilki, aslan, inek, fare gibi hayvanlar görür.
6. Dişlerini sıkar.
7. Uykuda çok ağlar veya güler veya çığlık atar.
8. Uykuda ah vah eder.
9. Uykuda şuursuz olur, kalkıp yürür.
10. Yüksek bir yerden düşüyormuş gibi olur.
11. Kendisini kabirde, pis yerlerde, korkunç yollarda görür.
12. Garip insanlar görür, siyah, çok kısa boylu, çok uzun boylu.
13. Çizgi gibi çok garip şeyler görür.
3. Cin Çarpan İnsanda Uyanık İken Olan Rahatsızlıklar
1. Sebepsiz yere başı ağrır.
2. ibadet etmekte, Allah'ı zikr etmekte çok zorlanır.
3. Beyin yorgunluğu.
4. Kasılma ve sinirlenmek.
5. Tembellik
6. Herhangi bir uzvunda doktorların sebep bulamadığı bir ağrı ve sancı.
4- Cin Çarpması (Bedenin içine Girmesi)
1. Cin bedenin tamamına girer. Bedende ağrı, sancı ve titreme olur.
2. Herhangi bir uzva girer. Kol, ayak ve dil gibi.
3. Uzun zamandır cesettedir.
4. Gelir, vurur ve gider, daima cesedde kalmaz.
Bu uykuda ve uyanık iken olan sebeplerin hiç birisi olmadan cinin varlığını, cesedde olduğunu şu şekilde anlarız.
Hastanın kulağına okumaya başlayınca cin içeride ise açık alametler gözükmeye başlar. Hastanın bayılması, çığlık atması, titremesi, elini gözlerine kapatması gibi.
5. HASTAYI TEDAVİ ETME PROGRAMI
1. TEDAVİ EDECEK KİŞİNİN SIFATLARI
1. Ehli sünnet akidesi olan, itikadında yanlışlık olmayan ve ehli sünnet akidesini iyi bilen birisi olması.
2. Yaşantısına da ona göre olması.
3. Allah (c.c.)'ın ayetlerinin cinlere tesir edeceğine inanması.
4. Cin ve şeytanın hallerini bilmesi.
5. Şeytanın insanı nereden vuracağını iyi bilmek. Hastanın içindeki, cin'e "çık bunun içinden" dediğinde, "sana itaat ediyorum ve senin kerametin olarak çıkıyorum" dediğinde, "Allah'a ve Rasulüne itaat etmiş olduğun halde çık" demek.
6. Okuyanın evli olması iyidir.
7. Allah (c.c)'dan korkmak ve takva sahibi olmak, ayak kayması olunca hemen tevbe ile telafi edip bir daha o hataya düşmemek.
8. Haramlardan son derece sakınmak.
9. Allah (c.c.)'ı çok zikredenlerden olmak. (Kâmil bir şeyhden vird almış ise onu ara vermeden yapmak.) Rasulüllah (s.a.v.)'in gösterdiği ölçüler ile ki, bu bir kale misalidir. O kaleye girince Allah (c.c.)'ın izni ile düşmandan emin olunur.
10. Halis niyetli olup, Allah (c.c.) için yapıp, şöhret ve mal sevgisinden uzak olmak.
11. insan, Allah (c.c.)'a yakın, şeytandan uzak olursa, edep, ahlak ve zikrini ziyade ederse, Allah (c.c.)'ın izni ile şeytanını mağlub eder, dolayısı ile hastanın şeytanına da da tesiri olur. insan bunlardan aciz olur, zikr, ahlak, ilim sahibi olmazsa zaten kendi nefsine ve şeytanına mağlub olur, kendi şeytanına mağlub olan başkasına nasıl galib olur?
12. Kâmil bir veliden izin alırsa iyi olur.
2. Hasta
1. hasta huzurda olacak, arkasından kendi olmadan okunma olmaz. eğer kadın ise beraberinde mahremi veya başka kadınlar olacak, güzel kapanmış olacak, açılmamaya çok dikkat edecek.
2. hasta allah (c.c.)'ı çok zikir edecek, beş vakit namazlarını kılacak, şarkı türkü dinlemeyecek, televizyon seyretmeyecek. diğer haramlardan da elinden geldiği kadar kaçacak.
3. okunma esnasında, evde resim (canlı resmi) olmayacak. hasta deli veya baygın değilse abdestli olacak.
4. üzerinde ayet ve Resulüllah (s.a.v.)'den gelen dualar haricinde karalamasyon muskaları yakacak.
5. okuma usulü şu şekilde yapılacak?
Peygamberimiz (s.a.v.)'in ilerde anlattığımız bir hastayı okuduğu tertip üzere okuyacak ki, o da şöyledir.
hafif sesle;
1. Fatiha,
سورة الÙاتØ*Ø© (1) ص 1
بÙسْم٠الله٠الرّÙØ*ْمن٠الرّÙØ*ÙيمÙÙ {1} الْØ*Ùمْد٠للّه٠رÙبّ٠الْعÙالÙÙ…Ùين٠{2} الرّÙØ*ْمـن٠الرّÙØ*Ùيم٠{3} Ù…ÙالÙÙƒÙ ÙŠÙوْم٠الدّÙين٠{4}
Ø¥ÙيّÙاك٠نÙعْبÙد٠وإÙيّÙاك٠نÙسْتÙعÙين٠{5} اهدÙÙ†Ùــــا الصّÙرÙاط٠المÙستÙÙ‚Ùيم٠{6} صÙرÙاط٠الّÙØ°Ùين٠أÙنعÙمتÙ
عÙÙ„ÙيهÙمْ غÙير٠المÙغضÙوب٠عÙÙ„ÙيهÙمْ ÙˆÙلا٠الضّÙالّÙينÙ{7}
2. Sûre-i Bakara'nın ilk dört ayeti,
سورة البقرة (2) ص 2.
بÙسْم٠الله٠الرّÙØ*ْمن٠الرّÙØ*ÙيمÙÙ
الم {1} Ø°ÙÙ„Ùك٠الْكÙتÙاب٠لا٠رÙيْب٠ÙÙيه٠هÙدًى لّÙلْمÙتّÙÙ‚Ùين٠{2} الّÙØ°Ùين٠يÙؤْمÙÙ†Ùون٠بÙالْغÙيْب٠وÙÙŠÙÙ‚ÙيمÙون٠الصّÙلاةÙ
ÙˆÙÙ…ÙمّÙا رÙزÙقْنÙاهÙمْ ÙŠÙÙ†ÙÙÙ‚Ùون٠{3} والّÙØ°Ùين٠يÙؤْمÙÙ†Ùون٠بÙÙ…Ùا Ø£ÙنزÙل٠إÙÙ„Ùيْك٠وÙÙ…Ùا Ø£ÙنزÙÙ„Ù Ù…ÙÙ† Ù‚ÙبْلÙÙƒÙ ÙˆÙبÙالآخÙرÙØ©Ù Ù‡Ùمْ ÙŠÙوقÙÙ†ÙونÙ{4}
3. sûre-i bakara'nın 163-164. ayetleri,
ÙˆÙØ¥ÙÙ„ÙـهÙÙƒÙمْ Ø¥ÙÙ„ÙÙ‡ÙŒ ÙˆÙاØ*Ùدٌ لاّ٠إÙÙ„Ùه٠إÙلاّ٠هÙو٠الرّÙØ*ْمÙن٠الرّÙØ*Ùيم٠{163} Ø¥Ùنّ٠ÙÙÙŠ Ø®Ùلْق٠السّÙÙ…ÙاوÙات٠وÙالأÙرْض٠وÙاخْتÙلاÙÙ٠اللّÙيْل٠وÙالنّÙÙ‡Ùار٠وÙالْÙÙلْك٠الّÙتÙÙŠ تÙجْرÙÙŠ ÙÙÙŠ الْبÙØ*ْر٠بÙÙ…Ùا ÙŠÙÙ†ÙÙع٠النّÙاس٠وÙÙ…Ùا Ø£ÙنزÙل٠اللّه٠مÙن٠السّÙÙ…Ùاء٠مÙÙ† مّÙاء ÙÙØ£ÙØ*ْيÙا بÙه٠الأرْض٠بÙعْد٠مÙوْتÙÙ‡Ùا ÙˆÙبÙثّ٠ÙÙيهÙا Ù…ÙÙ† ÙƒÙلّ٠دÙآبّÙØ©Ù ÙˆÙتÙصْرÙÙŠÙ٠الرّÙÙŠÙاØ*Ù ÙˆÙالسّÙØ*Ùاب٠الْمÙسÙخّÙر٠بÙيْن٠السّÙÙ…Ùاء ÙˆÙالأÙرْض٠لآيÙات٠لّÙÙ‚Ùوْم٠يÙعْقÙÙ„Ùون٠{164}
4. Ayet-el kürsi,
اللّه٠لا٠إÙÙ„Ùـه٠إÙلاّ٠هÙو٠الْØ*Ùيّ٠الْقÙيّÙوم٠لا٠تÙأْخÙØ°Ùه٠سÙÙ†ÙØ©ÙŒ ÙˆÙلا٠نÙوْمٌ لّÙÙ‡Ù Ù…Ùا ÙÙÙŠ السّÙÙ…ÙاوÙات٠وÙÙ…Ùا ÙÙÙŠ الأÙرْض٠مÙÙ† Ø°Ùا الّÙØ°ÙÙŠ ÙŠÙشْÙÙع٠عÙنْدÙه٠إÙلاّ٠بÙØ¥ÙذْنÙÙ‡Ù ÙŠÙعْلÙÙ…Ù Ù…Ùا بÙيْن٠أÙيْدÙيهÙمْ ÙˆÙÙ…Ùا Ø®ÙلْÙÙÙ‡Ùمْ ÙˆÙلا٠يÙØ*ÙيطÙون٠بÙØ´Ùيْء٠مّÙنْ عÙلْمÙه٠إÙلاّ٠بÙÙ…Ùا Ø´Ùاء ÙˆÙسÙع٠كÙرْسÙيّÙه٠السّÙÙ…ÙاوÙات٠وÙالأÙرْض٠وÙلا٠يÙؤÙودÙÙ‡Ù Ø*ÙÙْظÙÙ‡ÙÙ…Ùا ÙˆÙÙ‡Ùو٠الْعÙÙ„Ùيّ٠الْعÙظÙيم٠{255}
5. Sûre-i Bakara'nın 285-286. ayetleri,
آمÙن٠الرّÙسÙول٠بÙÙ…Ùا Ø£ÙنزÙل٠إÙÙ„Ùيْه٠مÙÙ† رّÙبّÙÙ‡Ù ÙˆÙالْمÙؤْمÙÙ†Ùون٠كÙلٌّ آمÙن٠بÙاللّه٠وÙÙ…ÙلآئÙÙƒÙتÙÙ‡Ù ÙˆÙÙƒÙتÙبÙÙ‡Ù ÙˆÙرÙسÙÙ„Ùه٠لا٠نÙÙÙرّÙق٠بÙيْن٠أÙØ*Ùد٠مّÙÙ† رّÙسÙÙ„ÙÙ‡Ù ÙˆÙÙ‚ÙالÙواْ سÙÙ…ÙعْنÙا ÙˆÙØ£ÙØ·ÙعْنÙا غÙÙْرÙانÙك٠رÙبّÙÙ†Ùا ÙˆÙØ¥ÙÙ„Ùيْك٠الْمÙصÙير٠{285} لا٠يÙÙƒÙلّÙÙ٠اللّه٠نÙÙْساً Ø¥Ùلاّ٠وÙسْعÙÙ‡Ùا Ù„ÙÙ‡Ùا Ù…Ùا ÙƒÙسÙبÙتْ ÙˆÙعÙÙ„ÙيْهÙا Ù…Ùا اكْتÙسÙبÙتْ رÙبّÙÙ†Ùا لا٠تÙؤÙاخÙذْنÙا Ø¥ÙÙ† نّÙسÙينÙا Ø£Ùوْ Ø£ÙخْطÙأْنÙا رÙبّÙÙ†Ùا ÙˆÙلا٠تÙØ*ْمÙلْ عÙÙ„ÙيْنÙا Ø¥Ùصْراً ÙƒÙÙ…Ùا Ø*ÙÙ…ÙلْتÙه٠عÙÙ„ÙÙ‰ الّÙØ°Ùين٠مÙÙ† Ù‚ÙبْلÙÙ†Ùا رÙبّÙÙ†Ùا ÙˆÙلا٠تÙØ*ÙمّÙلْنÙا Ù…Ùا لا٠طÙاقÙØ©Ù Ù„ÙÙ†Ùا بÙÙ‡Ù ÙˆÙاعْÙ٠عÙنّÙا ÙˆÙاغْÙÙرْ Ù„ÙÙ†Ùا ÙˆÙارْØ*ÙمْنÙا Ø£Ùنت٠مÙوْلاÙÙ†Ùا ÙÙانصÙرْنÙا عÙÙ„ÙÙ‰ الْقÙوْم٠الْكÙاÙÙرÙين٠{286}
6. Ali İmran'ın 18. ayeti,
سورة آل عمران (3) ص 52
Ø´ÙÙ‡Ùد٠اللّه٠أÙنّÙه٠لا٠إÙÙ„Ùـه٠إÙلاّ٠هÙÙˆÙ ÙˆÙالْمÙلاÙئÙÙƒÙØ©Ù ÙˆÙØ£ÙوْلÙواْ الْعÙلْم٠قÙآئÙÙ…Ùاً بÙالْقÙسْط٠لا٠إÙÙ„Ùـه٠إÙلاّ٠هÙو٠الْعÙزÙيز٠الْØ*ÙÙƒÙيم٠{18}
7. Araf sûresi'nin 54. ayeti,
سورة الأعرا٠(7) ص 157
Ø¥Ùنّ٠رÙبّÙÙƒÙم٠اللّه٠الّÙØ°ÙÙŠ Ø®ÙÙ„Ùق٠السّÙÙ…ÙاوÙات٠وÙالأÙرْض٠ÙÙÙŠ سÙتّÙة٠أÙيّÙام٠ثÙمّ٠اسْتÙÙˆÙÙ‰ عÙÙ„ÙÙ‰ الْعÙرْش٠يÙغْشÙÙŠ اللّÙيْل٠النّÙÙ‡Ùار٠يÙطْلÙبÙÙ‡Ù Ø*ÙØ«Ùيثاً ÙˆÙالشّÙمْس٠وÙالْقÙÙ…Ùر٠وÙالنّÙجÙوم٠مÙسÙخّÙرÙات٠بÙØ£ÙمْرÙه٠أÙلا٠لÙه٠الْخÙلْق٠وÙالأÙمْر٠تÙبÙارÙك٠اللّه٠رÙبّ٠الْعÙالÙÙ…Ùين٠{54}
8. Sûre-i Mü'minun'un son üç ayeti
سورة المؤمنون (23) ص 349
ÙÙتÙعÙالÙÙ‰ اللّÙه٠الْمÙÙ„Ùك٠الْØ*Ùقّ٠لÙا Ø¥ÙÙ„Ùه٠إÙلّÙا Ù‡Ùو٠رÙبّ٠الْعÙرْش٠الْكÙرÙيم٠{116} ÙˆÙÙ…ÙÙ† ÙŠÙدْع٠مÙع٠اللّÙه٠إÙÙ„Ùهاً آخÙر٠لÙا بÙرْهÙان٠لÙه٠بÙÙ‡Ù ÙÙØ¥ÙنّÙÙ…Ùا Ø*ÙسÙابÙه٠عÙند٠رÙبّÙه٠إÙنّÙÙ‡Ù Ù„Ùا ÙŠÙÙْلÙØ*٠الْكÙاÙÙرÙون٠{117} ÙˆÙÙ‚ÙÙ„ رّÙبّ٠اغْÙÙرْ ÙˆÙارْØ*Ùمْ ÙˆÙØ£Ùنت٠خÙيْر٠الرّÙاØ*ÙÙ…ÙينÙ{118}
9. Saffat 1'den 10'a kadar,
سورة الصاÙات (37) ص 446
ÙˆÙالصّÙاÙÙ‘Ùات٠صÙÙّاً {1} ÙÙالزّÙاجÙرÙات٠زÙجْراً {2} ÙÙالتّÙالÙÙŠÙات٠ذÙكْراً {3} Ø¥Ùنّ٠إÙÙ„ÙÙ‡ÙÙƒÙمْ Ù„ÙÙˆÙاØ*Ùدٌ {4} رÙبّ٠السّÙÙ…ÙاوÙات٠وÙالْأÙرْض٠وÙÙ…Ùا بÙيْنÙÙ‡ÙÙ…Ùا ÙˆÙرÙبّ٠الْمÙØ´ÙارÙÙ‚Ù {5} Ø¥ÙنّÙا زÙيّÙنّÙا السّÙÙ…Ùاء الدّÙنْيÙا بÙزÙينÙة٠الْكÙÙˆÙاكÙب٠{6} ÙˆÙØ*ÙÙْظاً مّÙÙ† ÙƒÙلّ٠شÙيْطÙان٠مّÙارÙد٠{7} Ù„Ùا ÙŠÙسّÙمّÙعÙون٠إÙÙ„ÙÙ‰ الْمÙÙ„Ùإ٠الْأÙعْلÙÙ‰ ÙˆÙÙŠÙقْذÙÙÙون٠مÙÙ† ÙƒÙلّ٠جÙانÙب٠{8} دÙØ*Ùوراً ÙˆÙÙ„ÙÙ‡Ùمْ عÙØ°Ùابٌ ÙˆÙاصÙبٌ {9} Ø¥ÙلّÙا Ù…Ùنْ Ø®ÙØ·ÙÙ٠الْخÙطْÙÙØ©Ù ÙÙØ£ÙتْبÙعÙÙ‡Ù Ø´ÙÙ‡Ùابٌ Ø«ÙاقÙبٌ {10}
10. Sûre-i Haşr'ın sonu,
سورة الØ*شر (59) ص 548
Ù„Ùوْ Ø£ÙنزÙلْنÙا Ù‡ÙØ°Ùا الْقÙرْآن٠عÙÙ„ÙÙ‰ جÙبÙل٠لّÙرÙØ£ÙيْتÙÙ‡Ù Ø®ÙاشÙعاً مّÙتÙصÙدّÙعاً مّÙنْ Ø®ÙشْيÙة٠اللّÙÙ‡Ù ÙˆÙتÙلْك٠الْأÙمْثÙال٠نÙضْرÙبÙÙ‡Ùا Ù„ÙلنّÙاس٠لÙعÙلّÙÙ‡Ùمْ ÙŠÙتÙÙÙكّÙرÙونÙ{21} Ù‡Ùو٠اللّÙه٠الّÙØ°ÙÙŠ Ù„Ùا Ø¥ÙÙ„Ùه٠إÙلّÙا Ù‡Ùو٠عÙالÙم٠الْغÙيْب٠وÙالشّÙÙ‡ÙادÙØ©Ù Ù‡Ùو٠الرّÙØ*ْمÙن٠الرّÙØ*Ùيم٠{22} Ù‡Ùو٠اللّÙه٠الّÙØ°ÙÙŠ Ù„Ùا Ø¥ÙÙ„Ùه٠إÙلّÙا Ù‡Ùو٠الْمÙÙ„Ùك٠الْقÙدّÙوس٠السّÙÙ„Ùام٠الْمÙؤْمÙن٠الْمÙÙ‡ÙيْمÙن٠الْعÙزÙيز٠الْجÙبّÙار٠الْمÙتÙÙƒÙبّÙر٠سÙبْØ*Ùان٠اللّÙه٠عÙمّÙا ÙŠÙشْرÙÙƒÙونÙ{23} Ù‡Ùو٠اللّÙه٠الْخÙالÙق٠الْبÙارÙئ٠الْمÙصÙوّÙر٠لÙه٠الْأÙسْمÙاء الْØ*ÙسْنÙÙ‰ ÙŠÙسÙبّÙØ*Ù Ù„ÙÙ‡Ù Ù…Ùا ÙÙÙŠ السّÙÙ…ÙاوÙات٠وÙالْأÙرْض٠وÙÙ‡Ùو٠الْعÙزÙيز٠الْØ*ÙÙƒÙيم٠{24}
11. Sûre-i Cin'in ilk üç ayeti,
سورة الجن (72) ص 572
Ù‚Ùلْ Ø£ÙÙˆØ*Ùي٠إÙÙ„Ùيّ٠أÙنّÙه٠اسْتÙÙ…Ùع٠نÙÙÙرٌ مّÙن٠الْجÙنّ٠ÙÙÙ‚ÙالÙوا Ø¥ÙنّÙا سÙÙ…ÙعْنÙا Ù‚Ùرْآناً عÙجÙباً {1} ÙŠÙهْدÙÙŠ Ø¥ÙÙ„ÙÙ‰ الرّÙشْد٠ÙÙآمÙنّÙا بÙÙ‡Ù ÙˆÙÙ„ÙÙ† نّÙشْرÙك٠بÙرÙبّÙÙ†Ùا Ø£ÙØ*Ùداً {2} ÙˆÙØ£ÙنّÙه٠تÙعÙالÙÙ‰ جÙدّ٠رÙبّÙÙ†Ùا Ù…Ùا اتّÙØ®Ùذ٠صÙاØ*ÙبÙةً ÙˆÙÙ„Ùا ÙˆÙÙ„Ùداً {3}
12. İhlas, Felak ve Nas sûreleri okuyup, hastanın sağ kulağına üflenir.
سورة الإخلاص (112) ص 604
Ù‚Ùلْ Ù‡Ùو٠اللّÙه٠أÙØ*Ùدٌ {1} اللّÙه٠الصّÙÙ…Ùد٠{2} Ù„Ùمْ ÙŠÙÙ„Ùدْ ÙˆÙÙ„Ùمْ ÙŠÙولÙدْ {3} ÙˆÙÙ„Ùمْ ÙŠÙÙƒÙÙ† لّÙÙ‡Ù ÙƒÙÙÙواً Ø£ÙØ*Ùدٌ {4}
سورة الÙلق (113) ص 604
Ù‚Ùلْ Ø£ÙعÙوذ٠بÙرÙبّ٠الْÙÙÙ„ÙÙ‚Ù {1} Ù…ÙÙ† Ø´Ùرّ٠مÙا Ø®ÙÙ„ÙÙ‚Ù {2} ÙˆÙÙ…ÙÙ† Ø´Ùرّ٠غÙاسÙق٠إÙØ°Ùا ÙˆÙÙ‚Ùب٠{3} ÙˆÙÙ…ÙÙ† Ø´Ùرّ٠النّÙÙÙ‘ÙاثÙات٠ÙÙÙŠ
الْعÙÙ‚Ùد٠{4} ÙˆÙÙ…ÙÙ† Ø´Ùرّ٠Ø*ÙاسÙد٠إÙØ°Ùا Ø*ÙسÙد٠{5}
سورة الناس (114) ص 604
Ù‚Ùلْ Ø£ÙعÙوذ٠بÙرÙبّ٠النّÙاس٠{1} Ù…ÙÙ„Ùك٠النّÙاس٠{2} Ø¥ÙÙ„Ùه٠النّÙاس٠{3} Ù…ÙÙ† Ø´Ùرّ٠الْوÙسْوÙاس٠الْخÙنّÙاس٠{4} الّÙØ°ÙÙŠ ÙŠÙÙˆÙسْوÙس٠ÙÙÙŠ صÙدÙور٠النّÙاس٠{5} Ù…Ùن٠الْجÙنّÙة٠و٠النّÙاس٠{6}
Sonraki Sayfa >>
Saranın ve Cinli Hastaların Hakikatı ve İlacı
BÖLÜM 2
Ahmed b. Salih (R.A.) şöyle buyurdular: Bir cariye satın aldım. Cinler tarafından rahatsız edildi. Hastalandı. Ben de onu azat ettim. Sonra başka bir cariye satın aldım. O da evvelki gibi rahatsızlandı. Birgün seccademin üzerinde otururken birden bir ses işittim. Başımı kaldırdım. Baktım; bir kuş hayali bana selam verdi. Selamını aldım ve ona "Sen kimsin? Allah, senden merhametini esirgemesin!" dedim. O da cevaben; "Ben cinlerdenim, ismim Ebu Zekeriyya. Senin cariyelerine isabet eden hastalıkların şifa bulması için dua öğretmeye geldim. o duayı okursan Allah (c.c.) şifa verir ve cariyelerin iyileşir." kalemi aradım bulamadım. Cin, bana hitaben "Kalem serîr'in altında" dedi. Ben de kalemi ve kağıdı aldım söylediklerini yazdım. Sonra cariyelerime okudum. Ertesi hafta iyileştiler. Hangi hastaya bu duayı okudumsa Allah'ın izni ile iyileştiler."
الØ*Ùمْد٠لله٠الذي رÙÙÙع٠السّÙماÙØ¡Ù ÙˆÙÙˆÙضÙع٠الأرْض٠وÙÙ†ÙصÙب٠الجÙباÙÙ„Ù ÙˆÙأرْسÙل٠الرÙياÙØ*Ù ÙˆÙأظْلÙم٠اللÙيل٠وأضÙاء٠النّÙÙ‡Ùار٠وÙØ®ÙÙ„ÙÙ‚Ù Ù…Ùا ÙŠÙرى٠وÙÙ…Ùا لا٠يÙرÙÙ‰ ÙˆÙÙ„Ùمْ ÙŠÙØ*ْتÙج Ùيه٠إلى عÙوْن٠أØ*Ùد٠مÙنْ Ø®ÙلْقÙه٠سÙبْØ*ÙانÙÙƒÙ Ù…Ùا أعْظÙÙ…Ù Ø´ÙأنÙÙƒÙ Ù„ÙÙ…ÙÙ† تÙÙÙكّÙر٠ÙÙŠ Ù‚ÙدْرÙتÙك٠عÙÙ„Ùوْت٠بÙعÙÙ„ÙوّÙÙƒÙ ÙˆÙدÙÙ†Ùوْت٠بÙدÙÙ†ÙوّÙÙƒÙ ÙˆÙÙ‚ÙÙ‡Ùرْت٠خÙلْقÙك٠بÙسÙلْطاÙÙ†ÙÙƒÙ ÙالمÙعÙادى Ù„ÙÙƒÙ Ù…ÙنْهÙمْ النّاÙر٠وÙالمÙØ°Ùلّ٠لÙÙƒÙ Ù†ÙÙْسÙÙ‡Ù ÙÙÙŠ الجÙنّÙة٠أمÙرْت٠بالدÙعÙاء٠وÙتÙÙƒÙÙÙ‘Ùلْت٠بالإجÙابÙة٠رÙدّ٠قÙضÙائÙك٠دÙعÙاءÙÙ†Ùا اÙسْتÙجÙبْ Ù„ÙÙ†Ùا أنت٠القÙÙˆÙىّ٠ÙÙÙ„Ùيس٠أØ*دٌ أقْوى٠مÙنك٠أنت٠الرÙØ*يم٠ÙÙÙ„Ùيس٠أرْØ*ÙÙ… Ù…Ùنك٠رÙØ*Ùمْت٠يÙعْقÙوب٠ÙÙرÙدÙدْت٠عÙÙ„Ùيه٠بÙصÙرÙÙ‡Ù ÙˆÙرÙØ*Ùمْت٠يÙوسÙÙÙ ÙÙÙ†ÙجّÙيتÙه٠عÙن٠الجÙبّ٠وÙرÙØ*Ùمت٠أيّÙوب٠ÙÙÙƒÙØ´ÙÙْت٠عÙنه٠البÙلاÙء٠اللهÙمّ٠إنÙÙŠ Ø£ÙسأÙÙ„ÙÙƒÙ ÙˆÙأرْغÙب٠إلÙيك٠ÙإنّÙÙƒÙ Ø®Ùير٠مÙسئوÙل٠بÙÙ‡Ù ÙƒÙÙ…Ùنْ سÙألÙÙ‡Ù Ù…Ùنْك٠يا٠قاÙصÙÙ… الجÙبÙابÙرÙة٠يا٠دÙيّÙان٠يÙوْم٠الدÙين٠يÙا Ù…Ùنْ ÙŠÙØ*ْيÙÙŠ الْعÙظÙام٠وÙÙ‡Ùي٠رÙÙ…Ùيمٌ {يس78} Ù†ÙصÙبْت٠لخÙلْقÙك٠أن ÙŠÙÙ…ÙرّÙوا على Ø£Ø*Ùدْ من السّÙÙŠÙÙ ÙˆÙØ£ÙدÙقّ٠مÙن٠الشّÙعْر٠على جÙسْر٠جÙÙ‡ÙنّÙم٠أنت٠اÙبْتÙÙ„Ùيْت٠{ÙÙلانً أو ÙÙلانÙØ© ابن أو بنت ÙÙلان٠أو ÙÙلانÙØ©} بÙÙ‡ÙØ°Ùه٠الأوْجÙاع٠وهذه٠الرÙÙŠÙاØ*٠وهذه٠الأمْرÙاض٠والأسْقÙام٠وأنت٠القÙدÙير٠على الذّÙهاÙب٠بÙها٠يÙا أرØ*Ùم٠الرÙØ*Ùمين٠{ÙˆÙÙ…ÙØ«Ùل٠الّÙØ°Ùين٠كÙÙÙرÙواْ ÙƒÙÙ…ÙØ«Ùل٠الّÙØ°ÙÙŠ ÙŠÙنْعÙق٠بÙÙ…Ùا لا٠يÙسْمÙع٠إÙلاّ٠دÙعÙاء ÙˆÙÙ†ÙدÙاء صÙمٌّ بÙكْمٌ عÙمْيٌ ÙÙÙ‡Ùمْ لا٠يÙعْقÙÙ„ÙونÙ{171البقرة}
- İmam-ı Gazali (R.A.), "Havassul Kuran" isimli kitabında bazı salihlerden naklederek buyuruyor ki; Bir gece bir cariye kalkar ve bevl dilmeyecek bir yere bevleder. Sonra onu sara tutar. Ve ona şu duayı okurlar. Sonra o cariye o hastalıktan kurtulur, bir daha hasta olmaz.
سورة يونس (10) ص 215.
Ù‚Ùلْ Ø£ÙرÙØ£ÙيْتÙÙ… مّÙا Ø£ÙنزÙل٠اللّه٠لÙÙƒÙÙ… مّÙÙ† رّÙزْق٠ÙÙجÙعÙلْتÙÙ… مّÙنْه٠Ø*ÙرÙاماً ÙˆÙØ*ÙلاÙلاً Ù‚Ùلْ آللّه٠أÙØ°ÙÙ†Ù Ù„ÙÙƒÙمْ Ø£Ùمْ عÙÙ„ÙÙ‰ اللّه٠تÙÙْتÙرÙون٠{59}
- Fakih ve Allah dostlarından olan Ahmed b. Musa b. Aciyl, saralılar'a şu ayeti okurdu ve hasta iyileşirdi. Bir daha hastalanmazdı.
سورة يونس (10) ص 215.
Ù‚Ùلْ Ø£ÙرÙØ£ÙيْتÙÙ… مّÙا Ø£ÙنزÙل٠اللّه٠لÙÙƒÙÙ… مّÙÙ† رّÙزْق٠ÙÙجÙعÙلْتÙÙ… مّÙنْه٠Ø*ÙرÙاماً ÙˆÙØ*ÙلاÙلاً Ù‚Ùلْ آللّه٠أÙØ°ÙÙ†Ù Ù„ÙÙƒÙمْ Ø£Ùمْ عÙÙ„ÙÙ‰ اللّه٠تÙÙْتÙرÙون٠{59}
- İmam-ı Suyûtî hazretleri, şöyle buyuruyor: Ulemadan bazılarının kitaplarında gördüm ki insanın içine girmiş olan cinni yakmak istediğin zaman sağ kulağına 7 defa Ezan, 1 Fatiha, Felak ve Nas surelerini okursan cin ateşte yanıyormuş gibi yanar.
- Cinlenmiş bir hastaya; bir bardak temiz suya Fatiha, Ayet-el Kürsi, 4 ayet s. cinn'in evvelinden okunur ve su hastanın yüzüne serpilirse Allah (c.c.)'ın izni ile şifa bulur. bu su bir mekana serpilir ise oradaki cinler çıkar bir daha gelmez.
4. CİN HAZIRSA NASIL ANLARIZ?
Cin eğer hastanın içinde ise şu şekilde anlarız;
1. Cin bağırmaya başlar, sızlanır, hatta cinin durumuna göre hastanın dilinden konuşur.
2. Bazen cin ismini söyler.
3. Hasta sağa sola sert bir şekilde bakmaya başlar yahut elini gözlerine koyar.
4. Vücudu titremeye başlar, sağa sola döner.
5. Hasta bayılır ve cin hastanın dilinden konuşur.
5. CİNE ŞU SORULAR SORULUR:
1. Adın ne? Hangi dindensin?
2. Hastaya niçin girdin?
3. Senden başka cin var mı? Varsa kaç kişisiniz ve cesedin neresindesiniz?
4. Herhangi bir sihirbazın hadimi misiniz?
6. CİN MÜSLÜMAN İSE NASIL HAREKET EDİLİR?
1. Hastaya musallat oluşunun sebebi aşk ise, o cin Allah (c.c.)'in azabıyla korkutularak, bunun haram olduğuna inandırılır.
2. Zulümden ise yani üzerine bevledilmiş veya sıcak su dökülmüş ise insanların cinleri göremediği dolayısıyla bunu kasıtlı olarak yapmadığı hatırlatılır.
3. Sebepsiz yere zulmetmek için girmiş ise bu da haramdır.
Eğer çıkarsa Allah (c.c.)'ın fazlına hamdedilir.
7. CESEDDEN ŞU ŞEKİLDE ÇIKARILIR
1. Çıkarken el ve ayak parmaklarından, yahut burun veya ağzından çıkarılır.
2. Çıkmadan evvel "Esselamu Aleyküm" demesini isteriz.
3. Kesinlikle göz, karın gibi yerlerden çıkmamasını tembih ederiz.
4. Hasta kendine geldiği zaman, tekrar Kuran-ı Kerim okuyarak hakikaten çıkıp çıkmadığını anlarız.
5. Cin çıktıktan sonra hasta uykudan uyanmış ve bayıldıktan sonra kendisine gelmiş gibi olur. Arkadaşlarımızdan çok kişi bu olaya şahit oldular.
8. CİN GAYRİMÜSLİM İSE NE YAPILIR?
1. Ona Müslüman olması telkin edilir, Müslüman olursa tövbe etmesini ve hastanın içinden çıkmasını isteriz. Çünkü hastanın içinde durmak hastaya zulümdür, zulüm ise haramdır.
2. İslam'ı kabul etmezse hastadan çıkması sert bir şeklide istenir. Allah (c.c.)'ın fazlı keremi ile çıkarsa çıkar, çıkmazsa hakaretvari bir şekilde dövülür ve çıkarılır. Eğer dövmek icap etmezse dövülmez.
3. Tedavi edenin dövme usulünü veya hastadan cini çıkarma usulünü iyi bilmesi gerekir, aksi takdirde cin hastaya eziyet eder.
4. Cin çıkmamakta ısrar ederse, hastaya Yasin, Ayet-el Kürsi, Sûre-i Cin, Saffat, Duhan, Sûre-i Haşr'ın sonu,Sûre-i Hümeze, İhlas, Felak ve Nas Sûreleri okunur. Çıkmak isterse (dönmek veya okumak suretiyle) bırakılır. Cin zayıf veya tecrübesiz olduğu için çıkamıyorsa Yasin okunur.
9. HASTAYI TEDAVİ EDERKEN RİAYET EDİLMESİ LAZIM OLAN ŞEYLER
1. Hastanın sağ kulağına Kuran-ı Kerîm okunur. Şifa niyetiyle, cin ile konuşmak niyetiyle değil.
2. Okuma esnasında hastanın başı döner, boğazı sıkılır. Daralır fakat cin konuşmaz. Dualar, birkaç defa okunur, cin hazır olmazsa hastaya şu talimat verilir:
a) Beş vakit namaz kılması, uyumadan önce ab-destli yatması tembih edilir.
b) Sabah akşam "La havle vela kuvvete illa billah" okunur.
c) Her yaptığı işte Besmele okunur.
d) Sabah, akşam, Yasin, Duhan, Cin sûreleri okunur, okuma bilmiyorsa okuyandan dinlenir.
e) Hastada cin varsa iyice zayıflayacaktır. Bir ay sonra zayıf ve zelil olduğu halde sana gelecektir.
f) Hastayı tedavi ederken evde Ezan okumanın çok faydası vardır.
Şu ayetler cine çok eziyet verir;
1 - Ayet-el Kürsi
2- Sûre-i Nisa: 167-173.
3- Sûre-i Maide: 23-24.
4- Sûre-i Enfal: 15,
5- Sûre-i Hicr: 16-17,
6- Sûre-i Isra: 110-111,
7- Sûre-i Enbiya: 70,
8- Sûre-i Hac: 19-20,
9- Sûre-i Furkan: 23,
10- Sûre-i Nur: 39,
11-Sûre-i Saffat: 98,
12- Sûre-i Gafir: 78,
13- Sûre-i Fussilet: 44,
14- Sûre-i Duhan: 43-50,
15- Sûre-i Ahkaf: 29-34,
Cin çok kuvvetli ve inatçı ise bu ayetler tekrarlanır. Bağırmaya başlar ve hastanın içine niçin girdiğini haber verir.
Bazen hastaya okumaya başlayınca hasta ağlamaya başlar. O zaman sihri çözmekte olan ayetler yedi defa okunur. Ağlama şiddetlenir ise hastalık sihirdendir. Sihri çözmekte okunacak ayetler şunladır:
1. Araf: 117-122,
2. Yusuf: 81-82.
BÖLÜM 1
1- Saranın Hakikati
Sara, insanın aklının gitmesi ile hasıl olur ki; bayılan veya kendini kaybeden insan ne konuştuğunu, ne yaptığını bilmez. Bu da iki türlüdür:
1- Beyin damarlarında veya beyinde olan herhangi bir rahatsızlık sebebi iledir ki; bu tıbbîdir. Hastalığın şekli şöyledir: Hasta bayılır, ağzından köpük gelir, vücudu kasılır, bazen dilini ısırır, yüzünün rengi değişir, gözleri bir noktaya takılıp kalır. Bu hal, iki veya üç dakika, en fazla beş dakika sürer. Beyindeki rahatsızlığın fazla olması sebebi ile kasılma ve dişlerini sıkma olayı olmadan bu hastalık bir veya iki saatte sürebilir. Maalesef hastalık tıbbî olduğu halde doktorlar bu hastalığı tedavi etmekten acizdirler.
2- Bu bayılma türüne yakın bir cinnî bayılma, yani cinlerin insanın vücuduna girerek bayıltması da vardır ki, aynen beyinden gelen bir rahatsızlık gibi olur. Onu gören doktor, hastalığın beyinden olduğunu söyler. Fakat beyin filmi veya elektrosu çekildiğinde, beyinde herhangi bir şey gözükmez.
Cinlerin, insanların vücutlarına girerek başka bayıltma usulleri de vardır ki, hasta bu bayılma türünde ya ölü gibi yatar yahut da çığlıklar atar. Bunlara ilerde misaller vereceğiz. Önce saranın bazı kısmının cinlerden olduğuna Kur'an ve hadisten delil verelim:
سورة البقرة (2) ص 47.
الّÙØ°Ùين٠يÙأْكÙÙ„Ùون٠الرّÙبÙا لا٠يÙÙ‚ÙومÙون٠إÙلاّ٠كÙÙ…Ùا ÙŠÙÙ‚Ùوم٠الّÙØ°ÙÙŠ ÙŠÙتÙØ®ÙبّÙØ·Ùه٠الشّÙيْطÙان٠مÙن٠الْمÙسّ٠ذÙÙ„Ùك٠بÙØ£ÙنّÙÙ‡Ùمْ Ù‚ÙالÙواْ Ø¥ÙنّÙÙ…Ùا الْبÙيْعÙ
Ù…Ùثْل٠الرّÙبÙا ÙˆÙØ£ÙØ*Ùلّ٠اللّه٠الْبÙيْع٠وÙØ*ÙرّÙم٠الرّÙبÙا ÙÙÙ…ÙÙ† جÙاءه٠مÙوْعÙظÙØ©ÙŒ مّÙÙ† رّÙبّÙÙ‡Ù ÙÙانتÙÙ‡ÙÙ‰Ù ÙÙÙ„ÙÙ‡Ù Ù…Ùا سÙÙ„ÙÙÙ ÙˆÙØ£ÙمْرÙه٠إÙÙ„ÙÙ‰ اللّه٠وÙÙ…Ùنْ عÙاد٠ÙÙØ£ÙوْلÙـئÙك٠أÙصْØ*Ùاب٠النّÙار٠هÙمْ ÙÙيهÙا Ø®ÙالÙدÙون٠{275}
"Faiz yiyenler, ancak şeytanın dokunup çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar." (Bakara: 275) İmam Kurtubî, "bu ayet, cinin insanı çarpıp saralattığına işarettir." buyuruyor.
Cinin insanın cesedine girmesi Allah'ın Kitab'ı, Rasulullah'ın sünneti, sahabeden bazıları ile müslümanların imamları tarafından sabit olmuş, kabul edilmiş bir gerçektir.
Ümmü Eban, binti Elvazia'dan, o da babasından rivayet ediyor; "Babam, mecnun olan oğlunu veya kız kardeşinin oğlunu Rasulüllah'ın yanına götürdü ve "Ey Allah'ın Rasulü, yanımda oğlum veya kız kardeşimin oğlu var, size dua buyurmanız için getirdim" dedi. Bir şeyin üzerine binili olarak (deve veya at) elleri de bağlı olduğu halde getirdiler. Rasulüllah, "Onu bana iyice yaklaştırın, arkası benden tarafa olsun." buyurdu, dediğini yaptım. Rasulüllah elbisesinin arkasını yukarı kaldırdı ve onu vurmağa başladı. Elini o kadar kaldırıyordu ki, koltuğunun altı gözüküyordu. Bu esnada "çık ey Allah'ın düşmanı" diyordu. Baktım çocuğun bakışları değişti, düzgün bir şekilde bakıyordu. Sonra Rasulüllah onu önüne oturttu, biraz su ile yüzünü mesh etti ve ona dua etti. Sonra ben ondan daha iyisini görmedim." (Ahmed, Ebu Davud)
Bu hadiste, ihtiyaç ve zaruret esnasında cinnî olan hastanın dövülmesine işaret vardır.
İmam-ı Ahmet'in Müsned'inde Yaleb, Mürre'den rivayet ediyor; "Rasulüllah ile bir seferde idik. Yolda bir çocuk ile oturan bir kadına rastladık. Kadın, Peygamberimize, "bu çocuğuma bir bela isabet etti, günde kaç defa oluyor bilmiyorum." dedi. Peygamberimiz, "Onu bana ver." buyurdu. Ben de onu Rasulüllah'a verdim. Çocuğun ağzını açtı ve onun ağzına üç defa nefes etti ve hakaretvari bir şekilde, "Ben Allah'ın kulu ve Rasulüyüm, sus ey Allah'ın düşmanı!" dedi. Sonra çocuğu annesine verdi ve biz sefere devam edip gittik. Sonra geri döndüğümüzde kadın üç koyun ile duruyordu. Efendimiz çocuğun durumunu sordu. Kadın, "Seni hak olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki çocuğun hiçbir şeyi kalmadı. Şimdi bu koyunları otlatıyor. Koyunların bir tanesini Rasulüllah'a hediye etti. Efendimiz de kabul buyurdular."
İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor: "Bir kadın oğlu ile Rasulüllah'ın yanına geldi ve "Ya Rasulüllah oğlumda cinlerden rahatsızlık var. Sabah akşam bizi rahatsız ediyor" dedi. Peygamberimiz çocuğu eli ile mesh etti ve ona dua etti. Çocuk kustu ve çocuğun ağzından bir köpek yavrusu çıktı ve kaçıp gitti."
Ata bin Ebiy Rebah'dan mervidir. "İbni Abbas bana dedi ki, "sana cennetlik bir kadın göstereyim mi?" Ben de "Evet" dedim. Şu siyah kadındır. Rasulüllah'a geldi, "Ya Rasulüllah beni sara tutuyor ve açılıyorum, bana dua et." Rasulüllah "istersen dua edeyim, Allah sana afiyet versin, istersen sabr et karşılığında cenneti kazan." Kadın, "Ben sabrediyorum, dua edin üstüm açılmasın." dedi. Efendimiz dua etti. (Müslim bi şerhi Nevevi) Bu kadının sarası cinlerdendi.
Abdurrahman b. Ebu Leyla'dan o da babasından rivayet ediyor: "Biz Rasulüllah ile beraber oturuyorduk, bir Arabi geldi ve "Ya Rasulüllah benim kardeşim rahatsız" dedi. Efendimiz "rahatsızlığı nedir?" buyurdu. "Cinlendi" dedi. Efendimiz "git onu bana getir" dedi. Gitti getirdi ve Peygamberimizin elleri arasın?, oturttu. Ben Peygamberimizin şu duayı okuduğunu işittim. Fatiha, Sûre-i Bakara'nın evvelinden dört ayet, Sûre-i Bakara'nın 163-164. ayetleri, Ayet-el Kürsi, Sûre-i Bakara'nın 285-286. ayetleri, Ali İmran'ın 18. ayeti, Araf Sûresi'nin 54. ayeti, Sûre-i Sarfat'ın 1'den 10'a kadar ayetleri, Sûre-i Haşr'ın sonu, Sûre-i Cin'in ilk üç ayeti, Ihlas, Felak ve Nas. Arabî bir şeyi kalmadı iyileşti" dedi. (Sünen-i İbni Mace)
İmam-ı Eş'ari, ehli sünnet vel cemaat makalelerinde dediler ki, "Cin saralının bedenine girer." Allah'u Teâlâ'nın da ayette buyurduğu gibi; "Faiz yiyenler ancak şeytanın dokunup çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. " (Bakara: 275)
Ahmed İbni Hanbel'in oğlu bir gün babasına, bazılarının cinin insan bedenine girdiğini inkâr ettiğini söyledi. Ahmed Ibni Hanbel, "Ey oğlum, onlar dillerinin konuştuğunu yalanlıyorlar." dedi.
Taberi tefsirinde, Sûre-i Bakara'nın 275. ayeti için "sara ve cin çarpması" demektedir.
İmam Kurtubî ise saranın cinlerden olduğunu inkâr edip doktorluk olduğunu iddia edenler delidir demektedir.
Tabakalı Ashab-ı İmam-i Ahmed'de olduğu gibi, cin saralı olan kadının dilinden Imam-ı Ahmed'in gönderdiği tehditli habere "baş üstüne Ahmed isterse Irak'ı terk ederiz" dedi. Ahmet Ibni Hanbel'in arkadaşı Ebu Bekr'in nalını ile cariyenin yanına gittiğinde ise ona,"Ben bu cariyeden çıkmıyorum, sana itaat etmiyorum. O İbni Hanbel idi ki, Allah ve Rasulüne itaat ederdi, biz de ona itaat ile emr olunduk" sözü açık bir delildir ki, cin insanın içine girer.
Yukarıda verdiğimiz delillerden de anlaşıldığı gibi, cin insanın içine girer ve onu sara tutmasına sebep olur. Cinin başka bir şekilde daha insana musallat oluşu vardır ki, bu bazen çok açık alamet ile bilinir ki, sapasağlam bir insanın bir anda aklı gider mecnun oiur. Bunu bir misal ile açıklayalım:
18-19 yaşlarında bir kızı bana getirdiler. O gün hiçbir şeyi yokken mecnun olmuş. Ne konuştuğunu nerede olduğunu bilmiyor. Üzerine okudum. Cin içinden çıkar çıkmaz kız Allah (c.c.)'ın izni ile uykudan uyanır gibi kendine geldi.
Bir başka şekli daha vardı ki, cin insanın herhangi bir uzvuna girer ve orası devamlı ağrı ve sancı içinde olur. Doktorlara giderler doktorlar senin hiçbir şeyin yok deyip gönderir. Hatta bazen insanın ayaklarına girerler ve yürümez hale sokarlar. Böyle bir kız geldi, okuyunca cin içinden çıktı ve kız yürümeye başladı.
••• Sara hakkında tabibler ne diyor?
SARA (EPİLEPSİ)
Genellikle şuur kaybı ile birlikte olan ve nöbetlerle giden bir sinir sistemi hastalığıdır. Tıpta, "epilepsi" olarak bilinir. Bir sara nöbeti beyin fonksiyonunda kısa süreli bir bozukluk olarak tarif edilebilir. Bir grup beyin hücresi ani olarak elektrik deşarjı göstermekte ve nöbet ortaya çıkmaktadır. Nöbeti başlatan asıl sebebin sinir hücreleri arası akım geçişiyle vazifeli maddelerarası (nörotransmitterler) dengesizlik olduğu sanılmaktadır.
Sara, yaygın, (büyük nöbet ve küçük nöbet) veya fokal (kısmî nöbetler) olabilir. Yaygın nöbetlerde şuur kaybı vardır. Fokal nöbetlerde şuur, sinir sisteminin bazı mesafelerinde kalabilir. Anormal elektrik deşarjı beynin belli bir bölgesindedir. Ancak komşu bölgelere yayılıp, yaygın nöbete dönüşebilir.
Saranın bir kısmının sebebi bilinmez. Bunlar bilhassa çocuklukta başlar. İbni Sina, Kanun ismindeki tıp kitabında; sara hastalığını anlatırken cinden bahsetmektedir. Burada diyor ki; hastalıklara birçok maddeler sebep olduğu gibi, cinnin hâsıl ettiği hastalıklar da vardır ve meşhurdur. Sara hastalığının bir kısmı kafa içi hastalıklarından dolayıdır (kafa yaralanmaları, beyin tümörleri ve beyin damarları hastalıkları). Diğer bir kısım vakalar beyin dışı hastalıklara bağlıdır (kan şekeri azlığı, kanda üre artışı, kalb sektesi, bazı ilâçlar ve alkol alımı). Sara vakalarının % 6 kadarında da sebep titrek ışıktır. Bunların çoğuna da televizyon seyretmek sebep olur.
Büyük nöbet (Grand Mal):
Tonik-klonik nöbet de denen bu nöbet, halk arasında sara denince akla gelen nöbettir, herhangi bir yaşta başlayabilir. Büyük nöbet birçok safhadan meydana gelir. Aura denen ilk safhada hasta kaşıntı, koku, tat, mide ağrısı gibi bir his duyar. Böylece hasta nöbet geleceğini hissedebilir. Her zaman olmayabilir.Bundan sonra tonik safha başlar, hasta şuurunu kaybeder ve ayakta ise düşer. Bu düşmenin tedbirsiz olması, yâni düşerken kendini civarındaki ateş, su, uçurum gibi tehlikelerden veya hafif kazadan korunmaya kalkmaması, çok mühim bir hususiyettir. Hastanın bütün kasları aynı anda kasılır. Bu sebeple önce, bir çığlık duyulur. Hasta nefes alıp, veremez ve morarır. Ayrıca idrar ve dışkısını kaçırabilir, dilini ısırabilir. 30 saniye sonra derin bir nefes alır ve klonik safha başlar. Bu safhada kaslar bir kasılıp bir gevşediğinden vücutta silkinti hareketleri ortaya çıkar. Çene ve dil hareketleri sonucu tükürük köpük haline gelir. Bu safha da 30 saniye sürer ve sonra gevşeme safhası başlar ve hasta derin bir uykuya dalar. Görünüş komaya benzer ama hasta her an uyandırılabilir.
Küçük nöbet (Petit Mal):
Daha çok çocukluk çağında başlar. Ancak erişkinlikte de sürebilir, büyük nöbetlere yerini bırakabilir. Nöbete kısa süreli şuur kaybı eşlik eder. Bunların bir kısmında hasta tutulduğunda dik dik anlamsızca karşıya bakar. 10-15 saniye sürer ve gözden kaçabilir. 6-12 yaşında başlar. Bir kısmı daha nâdirdir ve kollarda ani hareketle belirli kısa süreli şuur kaybıyla kendini gösterir. Daha çok delikanlılık döneminde görülür. En az görülen tipinde hasta aniden şuursuz olarak yere düşer; fakat, hemen şuur yerine gelir geri kalkar. Bu da 2-6 yaşlarında başlar.
Fokal (Parsiyel) nöbetler:
Genellikle hastalığın yeri, beynin temporal lobudur. Koku, tat, işitme, görme halusinasyonları, hafıza bozukluğu gibi belirtiler olur. Genellikle ruhi değişiklikler eşlik eder. Nöbet sırasında şuur genellikle bozulur ama kaybolmaz, irâde dışı ağız hareketleri, yalanma, yutkunma sık görülür. Psikiyatrik hastalıkları taklit eder görünümünde olabilir.
Fokal nöbetlerin bir kısmı da adım adım ilerler tarzdadır (Jacksonian Epilepsi). Bunda deşarj bir yerde başlamakta ve komşu yerlere yayılmaktadır. Meselâ, bu nöbet bir el parmağından başlar ve omuzda sona erer; hasta son vaziyette asker selâmı verir gibidir. Bu nöbette şuur kaybı olabilir de olmayabilir de. Bu hastaların bir kısmında nöbetin olduğu kısım felçli kalır (Tedd felci).
Teşhis: Kesin teşhis, nöbetin görülmesi ile konur. Ancak bu her zaman mümkün olmaz. Nöbetin tarifi yardımcı olabilir. Byin eletrosu (Bkz. Elekroense falografi) teşhis koydurursa da bazen nöbetler arasında normal olabilir. Teşhisten sonra sebebin ne olduğu önemlidir. Genç erişkinlerde aniden başlayan tipi, genellikle beyin tümörüne bağlıdır. Yaşlılarda ise beyin damarları hastalığına bağlıdır. Ayırım için kafa filmleri ve bilgisayarlı kesitli beyin tomografisi (ÇAT, BBT) gibi tetkikler yapılır.
Tedavi: Sosyal, psikolojik tedavi ve ilâçlarla yapılır. Çocuksa okula devam etmelidir. Erişkinler, ağır işlerde çalışmaktan kaçınmalıdır. Adlî açıdan hastalar araç kullanamaz. Nöbeti teşvik eden faktörlere (meselâ bir kısmında televizyon seyretmek bir kısmında ruhî sıkıntı tetik çekebilir) dikkat etmelidir. Nöbet sırasında hasta yaralanmaktan korunmalı ve genel olarak ateşli, keskin, sivri ve sert cisimlerden uzak tutulmalıdır.
Başlıca sara ilâçları; fenitoin, fenobartial, karba-mazepin, süksinitin ve diazepam gibi ilâçlardır. Hiltit veya şeytan tersi adındaki zamkı, sara hastası koklarsa iyi olur. Asa foetide denilen bu zamk, esmer, pis kokulu reçine olup, antspasmodik olarak, yâni sinirleri teskin edici olarak Avrupa'da.toz, hap ve ihtikan şeklinde adele ve sinir gerginliğini gidermek için kullanılmaktadır.
Status epileptikus (Bitmeyen nöbet): Hiçbir iyileşme zamanı olmayan devamlı birnöbettir. Çabuk kontrol edilmezse hasta ölebilir. Tedavisi Gcil olup, öncelikle solunum yolları açık tutulur. En iyi ilâcı klonazepam'dır. (Sağlık ansiklopedisi)
2- Cin Çarpan İnsanda Uykuda Olan Rahatsızlıklar
1. Uzun zaman sağa sola döner uyuyamaz, iyice dinlendikten sonra uyur.
2. Sebepsiz yere devamlı üzülür ve gece boyu devamlı sıkılır.
3. Bazı insanları görür onlardan çok sıkılır, korkar bir yerden yardım bekler yardım da göremez.
4. Çok korkunç rüyalar görür.
5. Rüyasında kedi, köpek, kurt, tilki, aslan, inek, fare gibi hayvanlar görür.
6. Dişlerini sıkar.
7. Uykuda çok ağlar veya güler veya çığlık atar.
8. Uykuda ah vah eder.
9. Uykuda şuursuz olur, kalkıp yürür.
10. Yüksek bir yerden düşüyormuş gibi olur.
11. Kendisini kabirde, pis yerlerde, korkunç yollarda görür.
12. Garip insanlar görür, siyah, çok kısa boylu, çok uzun boylu.
13. Çizgi gibi çok garip şeyler görür.
3. Cin Çarpan İnsanda Uyanık İken Olan Rahatsızlıklar
1. Sebepsiz yere başı ağrır.
2. ibadet etmekte, Allah'ı zikr etmekte çok zorlanır.
3. Beyin yorgunluğu.
4. Kasılma ve sinirlenmek.
5. Tembellik
6. Herhangi bir uzvunda doktorların sebep bulamadığı bir ağrı ve sancı.
4- Cin Çarpması (Bedenin içine Girmesi)
1. Cin bedenin tamamına girer. Bedende ağrı, sancı ve titreme olur.
2. Herhangi bir uzva girer. Kol, ayak ve dil gibi.
3. Uzun zamandır cesettedir.
4. Gelir, vurur ve gider, daima cesedde kalmaz.
Bu uykuda ve uyanık iken olan sebeplerin hiç birisi olmadan cinin varlığını, cesedde olduğunu şu şekilde anlarız.
Hastanın kulağına okumaya başlayınca cin içeride ise açık alametler gözükmeye başlar. Hastanın bayılması, çığlık atması, titremesi, elini gözlerine kapatması gibi.
5. HASTAYI TEDAVİ ETME PROGRAMI
1. TEDAVİ EDECEK KİŞİNİN SIFATLARI
1. Ehli sünnet akidesi olan, itikadında yanlışlık olmayan ve ehli sünnet akidesini iyi bilen birisi olması.
2. Yaşantısına da ona göre olması.
3. Allah (c.c.)'ın ayetlerinin cinlere tesir edeceğine inanması.
4. Cin ve şeytanın hallerini bilmesi.
5. Şeytanın insanı nereden vuracağını iyi bilmek. Hastanın içindeki, cin'e "çık bunun içinden" dediğinde, "sana itaat ediyorum ve senin kerametin olarak çıkıyorum" dediğinde, "Allah'a ve Rasulüne itaat etmiş olduğun halde çık" demek.
6. Okuyanın evli olması iyidir.
7. Allah (c.c)'dan korkmak ve takva sahibi olmak, ayak kayması olunca hemen tevbe ile telafi edip bir daha o hataya düşmemek.
8. Haramlardan son derece sakınmak.
9. Allah (c.c.)'ı çok zikredenlerden olmak. (Kâmil bir şeyhden vird almış ise onu ara vermeden yapmak.) Rasulüllah (s.a.v.)'in gösterdiği ölçüler ile ki, bu bir kale misalidir. O kaleye girince Allah (c.c.)'ın izni ile düşmandan emin olunur.
10. Halis niyetli olup, Allah (c.c.) için yapıp, şöhret ve mal sevgisinden uzak olmak.
11. insan, Allah (c.c.)'a yakın, şeytandan uzak olursa, edep, ahlak ve zikrini ziyade ederse, Allah (c.c.)'ın izni ile şeytanını mağlub eder, dolayısı ile hastanın şeytanına da da tesiri olur. insan bunlardan aciz olur, zikr, ahlak, ilim sahibi olmazsa zaten kendi nefsine ve şeytanına mağlub olur, kendi şeytanına mağlub olan başkasına nasıl galib olur?
12. Kâmil bir veliden izin alırsa iyi olur.
2. Hasta
1. hasta huzurda olacak, arkasından kendi olmadan okunma olmaz. eğer kadın ise beraberinde mahremi veya başka kadınlar olacak, güzel kapanmış olacak, açılmamaya çok dikkat edecek.
2. hasta allah (c.c.)'ı çok zikir edecek, beş vakit namazlarını kılacak, şarkı türkü dinlemeyecek, televizyon seyretmeyecek. diğer haramlardan da elinden geldiği kadar kaçacak.
3. okunma esnasında, evde resim (canlı resmi) olmayacak. hasta deli veya baygın değilse abdestli olacak.
4. üzerinde ayet ve Resulüllah (s.a.v.)'den gelen dualar haricinde karalamasyon muskaları yakacak.
5. okuma usulü şu şekilde yapılacak?
Peygamberimiz (s.a.v.)'in ilerde anlattığımız bir hastayı okuduğu tertip üzere okuyacak ki, o da şöyledir.
hafif sesle;
1. Fatiha,
سورة الÙاتØ*Ø© (1) ص 1
بÙسْم٠الله٠الرّÙØ*ْمن٠الرّÙØ*ÙيمÙÙ {1} الْØ*Ùمْد٠للّه٠رÙبّ٠الْعÙالÙÙ…Ùين٠{2} الرّÙØ*ْمـن٠الرّÙØ*Ùيم٠{3} Ù…ÙالÙÙƒÙ ÙŠÙوْم٠الدّÙين٠{4}
Ø¥ÙيّÙاك٠نÙعْبÙد٠وإÙيّÙاك٠نÙسْتÙعÙين٠{5} اهدÙÙ†Ùــــا الصّÙرÙاط٠المÙستÙÙ‚Ùيم٠{6} صÙرÙاط٠الّÙØ°Ùين٠أÙنعÙمتÙ
عÙÙ„ÙيهÙمْ غÙير٠المÙغضÙوب٠عÙÙ„ÙيهÙمْ ÙˆÙلا٠الضّÙالّÙينÙ{7}
2. Sûre-i Bakara'nın ilk dört ayeti,
سورة البقرة (2) ص 2.
بÙسْم٠الله٠الرّÙØ*ْمن٠الرّÙØ*ÙيمÙÙ
الم {1} Ø°ÙÙ„Ùك٠الْكÙتÙاب٠لا٠رÙيْب٠ÙÙيه٠هÙدًى لّÙلْمÙتّÙÙ‚Ùين٠{2} الّÙØ°Ùين٠يÙؤْمÙÙ†Ùون٠بÙالْغÙيْب٠وÙÙŠÙÙ‚ÙيمÙون٠الصّÙلاةÙ
ÙˆÙÙ…ÙمّÙا رÙزÙقْنÙاهÙمْ ÙŠÙÙ†ÙÙÙ‚Ùون٠{3} والّÙØ°Ùين٠يÙؤْمÙÙ†Ùون٠بÙÙ…Ùا Ø£ÙنزÙل٠إÙÙ„Ùيْك٠وÙÙ…Ùا Ø£ÙنزÙÙ„Ù Ù…ÙÙ† Ù‚ÙبْلÙÙƒÙ ÙˆÙبÙالآخÙرÙØ©Ù Ù‡Ùمْ ÙŠÙوقÙÙ†ÙونÙ{4}
3. sûre-i bakara'nın 163-164. ayetleri,
ÙˆÙØ¥ÙÙ„ÙـهÙÙƒÙمْ Ø¥ÙÙ„ÙÙ‡ÙŒ ÙˆÙاØ*Ùدٌ لاّ٠إÙÙ„Ùه٠إÙلاّ٠هÙو٠الرّÙØ*ْمÙن٠الرّÙØ*Ùيم٠{163} Ø¥Ùنّ٠ÙÙÙŠ Ø®Ùلْق٠السّÙÙ…ÙاوÙات٠وÙالأÙرْض٠وÙاخْتÙلاÙÙ٠اللّÙيْل٠وÙالنّÙÙ‡Ùار٠وÙالْÙÙلْك٠الّÙتÙÙŠ تÙجْرÙÙŠ ÙÙÙŠ الْبÙØ*ْر٠بÙÙ…Ùا ÙŠÙÙ†ÙÙع٠النّÙاس٠وÙÙ…Ùا Ø£ÙنزÙل٠اللّه٠مÙن٠السّÙÙ…Ùاء٠مÙÙ† مّÙاء ÙÙØ£ÙØ*ْيÙا بÙه٠الأرْض٠بÙعْد٠مÙوْتÙÙ‡Ùا ÙˆÙبÙثّ٠ÙÙيهÙا Ù…ÙÙ† ÙƒÙلّ٠دÙآبّÙØ©Ù ÙˆÙتÙصْرÙÙŠÙ٠الرّÙÙŠÙاØ*Ù ÙˆÙالسّÙØ*Ùاب٠الْمÙسÙخّÙر٠بÙيْن٠السّÙÙ…Ùاء ÙˆÙالأÙرْض٠لآيÙات٠لّÙÙ‚Ùوْم٠يÙعْقÙÙ„Ùون٠{164}
4. Ayet-el kürsi,
اللّه٠لا٠إÙÙ„Ùـه٠إÙلاّ٠هÙو٠الْØ*Ùيّ٠الْقÙيّÙوم٠لا٠تÙأْخÙØ°Ùه٠سÙÙ†ÙØ©ÙŒ ÙˆÙلا٠نÙوْمٌ لّÙÙ‡Ù Ù…Ùا ÙÙÙŠ السّÙÙ…ÙاوÙات٠وÙÙ…Ùا ÙÙÙŠ الأÙرْض٠مÙÙ† Ø°Ùا الّÙØ°ÙÙŠ ÙŠÙشْÙÙع٠عÙنْدÙه٠إÙلاّ٠بÙØ¥ÙذْنÙÙ‡Ù ÙŠÙعْلÙÙ…Ù Ù…Ùا بÙيْن٠أÙيْدÙيهÙمْ ÙˆÙÙ…Ùا Ø®ÙلْÙÙÙ‡Ùمْ ÙˆÙلا٠يÙØ*ÙيطÙون٠بÙØ´Ùيْء٠مّÙنْ عÙلْمÙه٠إÙلاّ٠بÙÙ…Ùا Ø´Ùاء ÙˆÙسÙع٠كÙرْسÙيّÙه٠السّÙÙ…ÙاوÙات٠وÙالأÙرْض٠وÙلا٠يÙؤÙودÙÙ‡Ù Ø*ÙÙْظÙÙ‡ÙÙ…Ùا ÙˆÙÙ‡Ùو٠الْعÙÙ„Ùيّ٠الْعÙظÙيم٠{255}
5. Sûre-i Bakara'nın 285-286. ayetleri,
آمÙن٠الرّÙسÙول٠بÙÙ…Ùا Ø£ÙنزÙل٠إÙÙ„Ùيْه٠مÙÙ† رّÙبّÙÙ‡Ù ÙˆÙالْمÙؤْمÙÙ†Ùون٠كÙلٌّ آمÙن٠بÙاللّه٠وÙÙ…ÙلآئÙÙƒÙتÙÙ‡Ù ÙˆÙÙƒÙتÙبÙÙ‡Ù ÙˆÙرÙسÙÙ„Ùه٠لا٠نÙÙÙرّÙق٠بÙيْن٠أÙØ*Ùد٠مّÙÙ† رّÙسÙÙ„ÙÙ‡Ù ÙˆÙÙ‚ÙالÙواْ سÙÙ…ÙعْنÙا ÙˆÙØ£ÙØ·ÙعْنÙا غÙÙْرÙانÙك٠رÙبّÙÙ†Ùا ÙˆÙØ¥ÙÙ„Ùيْك٠الْمÙصÙير٠{285} لا٠يÙÙƒÙلّÙÙ٠اللّه٠نÙÙْساً Ø¥Ùلاّ٠وÙسْعÙÙ‡Ùا Ù„ÙÙ‡Ùا Ù…Ùا ÙƒÙسÙبÙتْ ÙˆÙعÙÙ„ÙيْهÙا Ù…Ùا اكْتÙسÙبÙتْ رÙبّÙÙ†Ùا لا٠تÙؤÙاخÙذْنÙا Ø¥ÙÙ† نّÙسÙينÙا Ø£Ùوْ Ø£ÙخْطÙأْنÙا رÙبّÙÙ†Ùا ÙˆÙلا٠تÙØ*ْمÙلْ عÙÙ„ÙيْنÙا Ø¥Ùصْراً ÙƒÙÙ…Ùا Ø*ÙÙ…ÙلْتÙه٠عÙÙ„ÙÙ‰ الّÙØ°Ùين٠مÙÙ† Ù‚ÙبْلÙÙ†Ùا رÙبّÙÙ†Ùا ÙˆÙلا٠تÙØ*ÙمّÙلْنÙا Ù…Ùا لا٠طÙاقÙØ©Ù Ù„ÙÙ†Ùا بÙÙ‡Ù ÙˆÙاعْÙ٠عÙنّÙا ÙˆÙاغْÙÙرْ Ù„ÙÙ†Ùا ÙˆÙارْØ*ÙمْنÙا Ø£Ùنت٠مÙوْلاÙÙ†Ùا ÙÙانصÙرْنÙا عÙÙ„ÙÙ‰ الْقÙوْم٠الْكÙاÙÙرÙين٠{286}
6. Ali İmran'ın 18. ayeti,
سورة آل عمران (3) ص 52
Ø´ÙÙ‡Ùد٠اللّه٠أÙنّÙه٠لا٠إÙÙ„Ùـه٠إÙلاّ٠هÙÙˆÙ ÙˆÙالْمÙلاÙئÙÙƒÙØ©Ù ÙˆÙØ£ÙوْلÙواْ الْعÙلْم٠قÙآئÙÙ…Ùاً بÙالْقÙسْط٠لا٠إÙÙ„Ùـه٠إÙلاّ٠هÙو٠الْعÙزÙيز٠الْØ*ÙÙƒÙيم٠{18}
7. Araf sûresi'nin 54. ayeti,
سورة الأعرا٠(7) ص 157
Ø¥Ùنّ٠رÙبّÙÙƒÙم٠اللّه٠الّÙØ°ÙÙŠ Ø®ÙÙ„Ùق٠السّÙÙ…ÙاوÙات٠وÙالأÙرْض٠ÙÙÙŠ سÙتّÙة٠أÙيّÙام٠ثÙمّ٠اسْتÙÙˆÙÙ‰ عÙÙ„ÙÙ‰ الْعÙرْش٠يÙغْشÙÙŠ اللّÙيْل٠النّÙÙ‡Ùار٠يÙطْلÙبÙÙ‡Ù Ø*ÙØ«Ùيثاً ÙˆÙالشّÙمْس٠وÙالْقÙÙ…Ùر٠وÙالنّÙجÙوم٠مÙسÙخّÙرÙات٠بÙØ£ÙمْرÙه٠أÙلا٠لÙه٠الْخÙلْق٠وÙالأÙمْر٠تÙبÙارÙك٠اللّه٠رÙبّ٠الْعÙالÙÙ…Ùين٠{54}
8. Sûre-i Mü'minun'un son üç ayeti
سورة المؤمنون (23) ص 349
ÙÙتÙعÙالÙÙ‰ اللّÙه٠الْمÙÙ„Ùك٠الْØ*Ùقّ٠لÙا Ø¥ÙÙ„Ùه٠إÙلّÙا Ù‡Ùو٠رÙبّ٠الْعÙرْش٠الْكÙرÙيم٠{116} ÙˆÙÙ…ÙÙ† ÙŠÙدْع٠مÙع٠اللّÙه٠إÙÙ„Ùهاً آخÙر٠لÙا بÙرْهÙان٠لÙه٠بÙÙ‡Ù ÙÙØ¥ÙنّÙÙ…Ùا Ø*ÙسÙابÙه٠عÙند٠رÙبّÙه٠إÙنّÙÙ‡Ù Ù„Ùا ÙŠÙÙْلÙØ*٠الْكÙاÙÙرÙون٠{117} ÙˆÙÙ‚ÙÙ„ رّÙبّ٠اغْÙÙرْ ÙˆÙارْØ*Ùمْ ÙˆÙØ£Ùنت٠خÙيْر٠الرّÙاØ*ÙÙ…ÙينÙ{118}
9. Saffat 1'den 10'a kadar,
سورة الصاÙات (37) ص 446
ÙˆÙالصّÙاÙÙ‘Ùات٠صÙÙّاً {1} ÙÙالزّÙاجÙرÙات٠زÙجْراً {2} ÙÙالتّÙالÙÙŠÙات٠ذÙكْراً {3} Ø¥Ùنّ٠إÙÙ„ÙÙ‡ÙÙƒÙمْ Ù„ÙÙˆÙاØ*Ùدٌ {4} رÙبّ٠السّÙÙ…ÙاوÙات٠وÙالْأÙرْض٠وÙÙ…Ùا بÙيْنÙÙ‡ÙÙ…Ùا ÙˆÙرÙبّ٠الْمÙØ´ÙارÙÙ‚Ù {5} Ø¥ÙنّÙا زÙيّÙنّÙا السّÙÙ…Ùاء الدّÙنْيÙا بÙزÙينÙة٠الْكÙÙˆÙاكÙب٠{6} ÙˆÙØ*ÙÙْظاً مّÙÙ† ÙƒÙلّ٠شÙيْطÙان٠مّÙارÙد٠{7} Ù„Ùا ÙŠÙسّÙمّÙعÙون٠إÙÙ„ÙÙ‰ الْمÙÙ„Ùإ٠الْأÙعْلÙÙ‰ ÙˆÙÙŠÙقْذÙÙÙون٠مÙÙ† ÙƒÙلّ٠جÙانÙب٠{8} دÙØ*Ùوراً ÙˆÙÙ„ÙÙ‡Ùمْ عÙØ°Ùابٌ ÙˆÙاصÙبٌ {9} Ø¥ÙلّÙا Ù…Ùنْ Ø®ÙØ·ÙÙ٠الْخÙطْÙÙØ©Ù ÙÙØ£ÙتْبÙعÙÙ‡Ù Ø´ÙÙ‡Ùابٌ Ø«ÙاقÙبٌ {10}
10. Sûre-i Haşr'ın sonu,
سورة الØ*شر (59) ص 548
Ù„Ùوْ Ø£ÙنزÙلْنÙا Ù‡ÙØ°Ùا الْقÙرْآن٠عÙÙ„ÙÙ‰ جÙبÙل٠لّÙرÙØ£ÙيْتÙÙ‡Ù Ø®ÙاشÙعاً مّÙتÙصÙدّÙعاً مّÙنْ Ø®ÙشْيÙة٠اللّÙÙ‡Ù ÙˆÙتÙلْك٠الْأÙمْثÙال٠نÙضْرÙبÙÙ‡Ùا Ù„ÙلنّÙاس٠لÙعÙلّÙÙ‡Ùمْ ÙŠÙتÙÙÙكّÙرÙونÙ{21} Ù‡Ùو٠اللّÙه٠الّÙØ°ÙÙŠ Ù„Ùا Ø¥ÙÙ„Ùه٠إÙلّÙا Ù‡Ùو٠عÙالÙم٠الْغÙيْب٠وÙالشّÙÙ‡ÙادÙØ©Ù Ù‡Ùو٠الرّÙØ*ْمÙن٠الرّÙØ*Ùيم٠{22} Ù‡Ùو٠اللّÙه٠الّÙØ°ÙÙŠ Ù„Ùا Ø¥ÙÙ„Ùه٠إÙلّÙا Ù‡Ùو٠الْمÙÙ„Ùك٠الْقÙدّÙوس٠السّÙÙ„Ùام٠الْمÙؤْمÙن٠الْمÙÙ‡ÙيْمÙن٠الْعÙزÙيز٠الْجÙبّÙار٠الْمÙتÙÙƒÙبّÙر٠سÙبْØ*Ùان٠اللّÙه٠عÙمّÙا ÙŠÙشْرÙÙƒÙونÙ{23} Ù‡Ùو٠اللّÙه٠الْخÙالÙق٠الْبÙارÙئ٠الْمÙصÙوّÙر٠لÙه٠الْأÙسْمÙاء الْØ*ÙسْنÙÙ‰ ÙŠÙسÙبّÙØ*Ù Ù„ÙÙ‡Ù Ù…Ùا ÙÙÙŠ السّÙÙ…ÙاوÙات٠وÙالْأÙرْض٠وÙÙ‡Ùو٠الْعÙزÙيز٠الْØ*ÙÙƒÙيم٠{24}
11. Sûre-i Cin'in ilk üç ayeti,
سورة الجن (72) ص 572
Ù‚Ùلْ Ø£ÙÙˆØ*Ùي٠إÙÙ„Ùيّ٠أÙنّÙه٠اسْتÙÙ…Ùع٠نÙÙÙرٌ مّÙن٠الْجÙنّ٠ÙÙÙ‚ÙالÙوا Ø¥ÙنّÙا سÙÙ…ÙعْنÙا Ù‚Ùرْآناً عÙجÙباً {1} ÙŠÙهْدÙÙŠ Ø¥ÙÙ„ÙÙ‰ الرّÙشْد٠ÙÙآمÙنّÙا بÙÙ‡Ù ÙˆÙÙ„ÙÙ† نّÙشْرÙك٠بÙرÙبّÙÙ†Ùا Ø£ÙØ*Ùداً {2} ÙˆÙØ£ÙنّÙه٠تÙعÙالÙÙ‰ جÙدّ٠رÙبّÙÙ†Ùا Ù…Ùا اتّÙØ®Ùذ٠صÙاØ*ÙبÙةً ÙˆÙÙ„Ùا ÙˆÙÙ„Ùداً {3}
12. İhlas, Felak ve Nas sûreleri okuyup, hastanın sağ kulağına üflenir.
سورة الإخلاص (112) ص 604
Ù‚Ùلْ Ù‡Ùو٠اللّÙه٠أÙØ*Ùدٌ {1} اللّÙه٠الصّÙÙ…Ùد٠{2} Ù„Ùمْ ÙŠÙÙ„Ùدْ ÙˆÙÙ„Ùمْ ÙŠÙولÙدْ {3} ÙˆÙÙ„Ùمْ ÙŠÙÙƒÙÙ† لّÙÙ‡Ù ÙƒÙÙÙواً Ø£ÙØ*Ùدٌ {4}
سورة الÙلق (113) ص 604
Ù‚Ùلْ Ø£ÙعÙوذ٠بÙرÙبّ٠الْÙÙÙ„ÙÙ‚Ù {1} Ù…ÙÙ† Ø´Ùرّ٠مÙا Ø®ÙÙ„ÙÙ‚Ù {2} ÙˆÙÙ…ÙÙ† Ø´Ùرّ٠غÙاسÙق٠إÙØ°Ùا ÙˆÙÙ‚Ùب٠{3} ÙˆÙÙ…ÙÙ† Ø´Ùرّ٠النّÙÙÙ‘ÙاثÙات٠ÙÙÙŠ
الْعÙÙ‚Ùد٠{4} ÙˆÙÙ…ÙÙ† Ø´Ùرّ٠Ø*ÙاسÙد٠إÙØ°Ùا Ø*ÙسÙد٠{5}
سورة الناس (114) ص 604
Ù‚Ùلْ Ø£ÙعÙوذ٠بÙرÙبّ٠النّÙاس٠{1} Ù…ÙÙ„Ùك٠النّÙاس٠{2} Ø¥ÙÙ„Ùه٠النّÙاس٠{3} Ù…ÙÙ† Ø´Ùرّ٠الْوÙسْوÙاس٠الْخÙنّÙاس٠{4} الّÙØ°ÙÙŠ ÙŠÙÙˆÙسْوÙس٠ÙÙÙŠ صÙدÙور٠النّÙاس٠{5} Ù…Ùن٠الْجÙنّÙة٠و٠النّÙاس٠{6}
Sonraki Sayfa >>
Saranın ve Cinli Hastaların Hakikatı ve İlacı
BÖLÜM 2
Ahmed b. Salih (R.A.) şöyle buyurdular: Bir cariye satın aldım. Cinler tarafından rahatsız edildi. Hastalandı. Ben de onu azat ettim. Sonra başka bir cariye satın aldım. O da evvelki gibi rahatsızlandı. Birgün seccademin üzerinde otururken birden bir ses işittim. Başımı kaldırdım. Baktım; bir kuş hayali bana selam verdi. Selamını aldım ve ona "Sen kimsin? Allah, senden merhametini esirgemesin!" dedim. O da cevaben; "Ben cinlerdenim, ismim Ebu Zekeriyya. Senin cariyelerine isabet eden hastalıkların şifa bulması için dua öğretmeye geldim. o duayı okursan Allah (c.c.) şifa verir ve cariyelerin iyileşir." kalemi aradım bulamadım. Cin, bana hitaben "Kalem serîr'in altında" dedi. Ben de kalemi ve kağıdı aldım söylediklerini yazdım. Sonra cariyelerime okudum. Ertesi hafta iyileştiler. Hangi hastaya bu duayı okudumsa Allah'ın izni ile iyileştiler."
الØ*Ùمْد٠لله٠الذي رÙÙÙع٠السّÙماÙØ¡Ù ÙˆÙÙˆÙضÙع٠الأرْض٠وÙÙ†ÙصÙب٠الجÙباÙÙ„Ù ÙˆÙأرْسÙل٠الرÙياÙØ*Ù ÙˆÙأظْلÙم٠اللÙيل٠وأضÙاء٠النّÙÙ‡Ùار٠وÙØ®ÙÙ„ÙÙ‚Ù Ù…Ùا ÙŠÙرى٠وÙÙ…Ùا لا٠يÙرÙÙ‰ ÙˆÙÙ„Ùمْ ÙŠÙØ*ْتÙج Ùيه٠إلى عÙوْن٠أØ*Ùد٠مÙنْ Ø®ÙلْقÙه٠سÙبْØ*ÙانÙÙƒÙ Ù…Ùا أعْظÙÙ…Ù Ø´ÙأنÙÙƒÙ Ù„ÙÙ…ÙÙ† تÙÙÙكّÙر٠ÙÙŠ Ù‚ÙدْرÙتÙك٠عÙÙ„Ùوْت٠بÙعÙÙ„ÙوّÙÙƒÙ ÙˆÙدÙÙ†Ùوْت٠بÙدÙÙ†ÙوّÙÙƒÙ ÙˆÙÙ‚ÙÙ‡Ùرْت٠خÙلْقÙك٠بÙسÙلْطاÙÙ†ÙÙƒÙ ÙالمÙعÙادى Ù„ÙÙƒÙ Ù…ÙنْهÙمْ النّاÙر٠وÙالمÙØ°Ùلّ٠لÙÙƒÙ Ù†ÙÙْسÙÙ‡Ù ÙÙÙŠ الجÙنّÙة٠أمÙرْت٠بالدÙعÙاء٠وÙتÙÙƒÙÙÙ‘Ùلْت٠بالإجÙابÙة٠رÙدّ٠قÙضÙائÙك٠دÙعÙاءÙÙ†Ùا اÙسْتÙجÙبْ Ù„ÙÙ†Ùا أنت٠القÙÙˆÙىّ٠ÙÙÙ„Ùيس٠أØ*دٌ أقْوى٠مÙنك٠أنت٠الرÙØ*يم٠ÙÙÙ„Ùيس٠أرْØ*ÙÙ… Ù…Ùنك٠رÙØ*Ùمْت٠يÙعْقÙوب٠ÙÙرÙدÙدْت٠عÙÙ„Ùيه٠بÙصÙرÙÙ‡Ù ÙˆÙرÙØ*Ùمْت٠يÙوسÙÙÙ ÙÙÙ†ÙجّÙيتÙه٠عÙن٠الجÙبّ٠وÙرÙØ*Ùمت٠أيّÙوب٠ÙÙÙƒÙØ´ÙÙْت٠عÙنه٠البÙلاÙء٠اللهÙمّ٠إنÙÙŠ Ø£ÙسأÙÙ„ÙÙƒÙ ÙˆÙأرْغÙب٠إلÙيك٠ÙإنّÙÙƒÙ Ø®Ùير٠مÙسئوÙل٠بÙÙ‡Ù ÙƒÙÙ…Ùنْ سÙألÙÙ‡Ù Ù…Ùنْك٠يا٠قاÙصÙÙ… الجÙبÙابÙرÙة٠يا٠دÙيّÙان٠يÙوْم٠الدÙين٠يÙا Ù…Ùنْ ÙŠÙØ*ْيÙÙŠ الْعÙظÙام٠وÙÙ‡Ùي٠رÙÙ…Ùيمٌ {يس78} Ù†ÙصÙبْت٠لخÙلْقÙك٠أن ÙŠÙÙ…ÙرّÙوا على Ø£Ø*Ùدْ من السّÙÙŠÙÙ ÙˆÙØ£ÙدÙقّ٠مÙن٠الشّÙعْر٠على جÙسْر٠جÙÙ‡ÙنّÙم٠أنت٠اÙبْتÙÙ„Ùيْت٠{ÙÙلانً أو ÙÙلانÙØ© ابن أو بنت ÙÙلان٠أو ÙÙلانÙØ©} بÙÙ‡ÙØ°Ùه٠الأوْجÙاع٠وهذه٠الرÙÙŠÙاØ*٠وهذه٠الأمْرÙاض٠والأسْقÙام٠وأنت٠القÙدÙير٠على الذّÙهاÙب٠بÙها٠يÙا أرØ*Ùم٠الرÙØ*Ùمين٠{ÙˆÙÙ…ÙØ«Ùل٠الّÙØ°Ùين٠كÙÙÙرÙواْ ÙƒÙÙ…ÙØ«Ùل٠الّÙØ°ÙÙŠ ÙŠÙنْعÙق٠بÙÙ…Ùا لا٠يÙسْمÙع٠إÙلاّ٠دÙعÙاء ÙˆÙÙ†ÙدÙاء صÙمٌّ بÙكْمٌ عÙمْيٌ ÙÙÙ‡Ùمْ لا٠يÙعْقÙÙ„ÙونÙ{171البقرة}
- İmam-ı Gazali (R.A.), "Havassul Kuran" isimli kitabında bazı salihlerden naklederek buyuruyor ki; Bir gece bir cariye kalkar ve bevl dilmeyecek bir yere bevleder. Sonra onu sara tutar. Ve ona şu duayı okurlar. Sonra o cariye o hastalıktan kurtulur, bir daha hasta olmaz.
سورة يونس (10) ص 215.
Ù‚Ùلْ Ø£ÙرÙØ£ÙيْتÙÙ… مّÙا Ø£ÙنزÙل٠اللّه٠لÙÙƒÙÙ… مّÙÙ† رّÙزْق٠ÙÙجÙعÙلْتÙÙ… مّÙنْه٠Ø*ÙرÙاماً ÙˆÙØ*ÙلاÙلاً Ù‚Ùلْ آللّه٠أÙØ°ÙÙ†Ù Ù„ÙÙƒÙمْ Ø£Ùمْ عÙÙ„ÙÙ‰ اللّه٠تÙÙْتÙرÙون٠{59}
- Fakih ve Allah dostlarından olan Ahmed b. Musa b. Aciyl, saralılar'a şu ayeti okurdu ve hasta iyileşirdi. Bir daha hastalanmazdı.
سورة يونس (10) ص 215.
Ù‚Ùلْ Ø£ÙرÙØ£ÙيْتÙÙ… مّÙا Ø£ÙنزÙل٠اللّه٠لÙÙƒÙÙ… مّÙÙ† رّÙزْق٠ÙÙجÙعÙلْتÙÙ… مّÙنْه٠Ø*ÙرÙاماً ÙˆÙØ*ÙلاÙلاً Ù‚Ùلْ آللّه٠أÙØ°ÙÙ†Ù Ù„ÙÙƒÙمْ Ø£Ùمْ عÙÙ„ÙÙ‰ اللّه٠تÙÙْتÙرÙون٠{59}
- İmam-ı Suyûtî hazretleri, şöyle buyuruyor: Ulemadan bazılarının kitaplarında gördüm ki insanın içine girmiş olan cinni yakmak istediğin zaman sağ kulağına 7 defa Ezan, 1 Fatiha, Felak ve Nas surelerini okursan cin ateşte yanıyormuş gibi yanar.
- Cinlenmiş bir hastaya; bir bardak temiz suya Fatiha, Ayet-el Kürsi, 4 ayet s. cinn'in evvelinden okunur ve su hastanın yüzüne serpilirse Allah (c.c.)'ın izni ile şifa bulur. bu su bir mekana serpilir ise oradaki cinler çıkar bir daha gelmez.
4. CİN HAZIRSA NASIL ANLARIZ?
Cin eğer hastanın içinde ise şu şekilde anlarız;
1. Cin bağırmaya başlar, sızlanır, hatta cinin durumuna göre hastanın dilinden konuşur.
2. Bazen cin ismini söyler.
3. Hasta sağa sola sert bir şekilde bakmaya başlar yahut elini gözlerine koyar.
4. Vücudu titremeye başlar, sağa sola döner.
5. Hasta bayılır ve cin hastanın dilinden konuşur.
5. CİNE ŞU SORULAR SORULUR:
1. Adın ne? Hangi dindensin?
2. Hastaya niçin girdin?
3. Senden başka cin var mı? Varsa kaç kişisiniz ve cesedin neresindesiniz?
4. Herhangi bir sihirbazın hadimi misiniz?
6. CİN MÜSLÜMAN İSE NASIL HAREKET EDİLİR?
1. Hastaya musallat oluşunun sebebi aşk ise, o cin Allah (c.c.)'in azabıyla korkutularak, bunun haram olduğuna inandırılır.
2. Zulümden ise yani üzerine bevledilmiş veya sıcak su dökülmüş ise insanların cinleri göremediği dolayısıyla bunu kasıtlı olarak yapmadığı hatırlatılır.
3. Sebepsiz yere zulmetmek için girmiş ise bu da haramdır.
Eğer çıkarsa Allah (c.c.)'ın fazlına hamdedilir.
7. CESEDDEN ŞU ŞEKİLDE ÇIKARILIR
1. Çıkarken el ve ayak parmaklarından, yahut burun veya ağzından çıkarılır.
2. Çıkmadan evvel "Esselamu Aleyküm" demesini isteriz.
3. Kesinlikle göz, karın gibi yerlerden çıkmamasını tembih ederiz.
4. Hasta kendine geldiği zaman, tekrar Kuran-ı Kerim okuyarak hakikaten çıkıp çıkmadığını anlarız.
5. Cin çıktıktan sonra hasta uykudan uyanmış ve bayıldıktan sonra kendisine gelmiş gibi olur. Arkadaşlarımızdan çok kişi bu olaya şahit oldular.
8. CİN GAYRİMÜSLİM İSE NE YAPILIR?
1. Ona Müslüman olması telkin edilir, Müslüman olursa tövbe etmesini ve hastanın içinden çıkmasını isteriz. Çünkü hastanın içinde durmak hastaya zulümdür, zulüm ise haramdır.
2. İslam'ı kabul etmezse hastadan çıkması sert bir şeklide istenir. Allah (c.c.)'ın fazlı keremi ile çıkarsa çıkar, çıkmazsa hakaretvari bir şekilde dövülür ve çıkarılır. Eğer dövmek icap etmezse dövülmez.
3. Tedavi edenin dövme usulünü veya hastadan cini çıkarma usulünü iyi bilmesi gerekir, aksi takdirde cin hastaya eziyet eder.
4. Cin çıkmamakta ısrar ederse, hastaya Yasin, Ayet-el Kürsi, Sûre-i Cin, Saffat, Duhan, Sûre-i Haşr'ın sonu,Sûre-i Hümeze, İhlas, Felak ve Nas Sûreleri okunur. Çıkmak isterse (dönmek veya okumak suretiyle) bırakılır. Cin zayıf veya tecrübesiz olduğu için çıkamıyorsa Yasin okunur.
9. HASTAYI TEDAVİ EDERKEN RİAYET EDİLMESİ LAZIM OLAN ŞEYLER
1. Hastanın sağ kulağına Kuran-ı Kerîm okunur. Şifa niyetiyle, cin ile konuşmak niyetiyle değil.
2. Okuma esnasında hastanın başı döner, boğazı sıkılır. Daralır fakat cin konuşmaz. Dualar, birkaç defa okunur, cin hazır olmazsa hastaya şu talimat verilir:
a) Beş vakit namaz kılması, uyumadan önce ab-destli yatması tembih edilir.
b) Sabah akşam "La havle vela kuvvete illa billah" okunur.
c) Her yaptığı işte Besmele okunur.
d) Sabah, akşam, Yasin, Duhan, Cin sûreleri okunur, okuma bilmiyorsa okuyandan dinlenir.
e) Hastada cin varsa iyice zayıflayacaktır. Bir ay sonra zayıf ve zelil olduğu halde sana gelecektir.
f) Hastayı tedavi ederken evde Ezan okumanın çok faydası vardır.
Şu ayetler cine çok eziyet verir;
1 - Ayet-el Kürsi
2- Sûre-i Nisa: 167-173.
3- Sûre-i Maide: 23-24.
4- Sûre-i Enfal: 15,
5- Sûre-i Hicr: 16-17,
6- Sûre-i Isra: 110-111,
7- Sûre-i Enbiya: 70,
8- Sûre-i Hac: 19-20,
9- Sûre-i Furkan: 23,
10- Sûre-i Nur: 39,
11-Sûre-i Saffat: 98,
12- Sûre-i Gafir: 78,
13- Sûre-i Fussilet: 44,
14- Sûre-i Duhan: 43-50,
15- Sûre-i Ahkaf: 29-34,
Cin çok kuvvetli ve inatçı ise bu ayetler tekrarlanır. Bağırmaya başlar ve hastanın içine niçin girdiğini haber verir.
Bazen hastaya okumaya başlayınca hasta ağlamaya başlar. O zaman sihri çözmekte olan ayetler yedi defa okunur. Ağlama şiddetlenir ise hastalık sihirdendir. Sihri çözmekte okunacak ayetler şunladır:
1. Araf: 117-122,
2. Yusuf: 81-82.
Son düzenleme: