Selamin gizli gücü

Meltun

Bilgili Üye
Katılım
4 Şub 2019
Mesajlar
398
Tepkime puanı
333
Puanları
9
1980 yılının sonbahar mevsimindeyiz , resmi bir kuruluşta muhasebe ve işletme müdürlüğü görevini yürütmekteyim.Elektrik şebekesinde kullanmakta olduğumuz kesicilerden 4 adedi peş,peşe arıza yaptı.Yedekleri olmadığından acilen tamir edilmesi gerekli, İlgili firması Ankara’da görev izinleri hazırlandı,araçta ben , Selim arızalı kesiciler olmak üzere daha rahat olur,yol kalabalığından,trafik sıkışıklığından kurtuluruz düşüncesiyle geç saatte yola çıktık. Aracı Selim kullanıyor.
Düşüncemizde haklı olduğumuzdan mı yoksa gece yolculuğunun rahatlığından mı ? İlgimiz tamamen yolda ve sohbetimizde Düzce ‘ye yaklaştığımız sırada yanımızdan bir minübüs son sürat geçti.Arkasından Murat 124 , araç içerisinde 4 genç bir müddet sonra minübüs’ ün yavaşladığını,diğer aracın onları geçtiğini, bu aracın yavaşladığını,minübüs’ ün onları geçtiğini gördük.Bu hareketler sıklaşınca birbirleri ile yarıştıklarını anladık.
-Selim bunlardan uzaklaşalım!
Sürati arttırdı ve onların çok gerilerde bıraktığına karar vererek normal seyrine döndü.
Gece saat 01:00 Düzce 3 köprüler mevkiindeyiz arkamızdan gelen, önümüzde giden yok.Herhangi bir far ışık huzmesi de görünmüyor. Ana yol üzerinde ki köprünün üzerinde seyir halindeyiz.Birden çarpma sesi aracımız yön değiştirdi.Selim direksiyon hakimiyetini sağlamaya çalışıyor ne mümkün bir şey bizi iterek sürüklüyor, aman demeye kalmadı önce köprü korkuluklarına ,sonra yıkılan korkuluklar üzerinden geçerek aşağı doğru kaymakta olan aracımız bir müddet sonra durdu.Ne olduğunu anlamak için karşıya bakıyordum ki ,Yan üzeri sürüklenmekte olan bir araç ana yoldan ara yola ayni şekilde kayarak girdi her nasılsa tekrar tekerlekleri üzeri döndü geri ,geri gitmeğe başladı,araçtan inen birkaç genç araca arkadan dayanmak suretiyle durdurdular ve takozladılar.
Biraz ötede gençler aralarına birini almışlar.Hem bağırıyorlar hem de dövüyorlar.Benzin kokusu yayılmağa başlayınca aklımız başımıza geldi.Ne durumda olduğumuzu bilemediğimizden birbirimize seslendik, ikimizde sağlık afiyetteyiz,yara bere yok,çok şükür.Araç nerede nasıl duruyor bilmiyoruz.Kısa bir konuşmadan sonra benim taraftaki kapıdan dışarı çıkmağa karar verdik. Ben kapıyı açıp,dışarı çıkarken Selim de ağırlığını öteki kapıya verip dengeyi sağlıyacak ve öyle araçtan çıkacaktık.Kapının mandalını çektim.Gecenin sessizliğinde sanki silah patladı.Yüklendim açılmadı bir daha açılma imkanı yok.
-Selim benim taraf açılmıyor ,
-Telaş etmeyelim müdürüm bu tarafı deneyelim.
-Açılmazsa
-Açılmazsa ön camı kırar çıkarız.
Kapı açıldı Selim dışarı çıktı seslendi.
-Ben çıktım sizde ani hareket yapmadan yavaş,yavaş bu tarafa gelin.
-Geliyorum.
-Kapıya asıldım ağırlığımı verdim merak etmeyin
Çok şükür ayaklarım toprağa bastığında böğürtlen çalıları içerisindeki yerin sağlamlığı üzerimde ki kaygıları aldı götürdü.Aracı bıraktık hiçbir denge bozulması yok.
-İkimiz birden tamam sağlam yerdeymiş. Dedik
-Hadi diğer araçtakilere yardım edelim.
Yaklaştık ki “minübüs” taşların üzerinde bir genç kız,Dayak hadisesi hala devam ediyor.Bizi görünce sordular.
-Sizmiydiniz araçtakiler?
-Evet
-Yaralımısınız ?
-Hayır.Niye dövüyorsunuz bu arkadaşınızı ?
-Düğünden geliyoruz 9 arkadaşız. Aracı o kullanıyor sıkı, sıkı tembih ettik içki içmesin diye gizlice bir şişe bira içmiş.
Araca bindiğimizde fark ettik. Olan olmuş bari dikkatli ve yavaş gidelim dedik.Onu da dinlemedi sonuç ortada
-Onu bırakın yaralı arkadaşlarınız var,biri taşların üzerinde yatıyor.
-Ne yapalım?
-Dikkatlice yola çıkıp yardım edecek bir araç bulmağa çalışın.
Allah razı olsun bir araç durdu .Yaralılar binsin dememle birlikte 8 kişi araca doluştu.Anlaşılan ufak tefek te olsa hepsi yaralıymış. Kaza mahallinde ben ,Selim ve minübüs şoförü kaldık. Hastahane ye gidenler trafiğe geç haber vermişler neden sonra ekip geldi.
-Geçmiş olsun
-Teşekkür ederim.
-Yolculuk nereye?
-Ankara resmi görev..
-Minübüs araç şoförü kim?
-Benim
-Gelirmisin? Yaralımısın?
-Hayır.
-Ehliyet ruhsat
-Buyurun
-Nasıl oldu , anlatırmısın?
-Efendim biz Düzce ‘deki düğünden dönüyoruz. Bolu’ya evlerimize gidiyorduk .Elleriylede geliş ve gidiş istikametlerini işaret ediyor.
-Nereden gelip nereye gidiyorsunuz ?
-Düzce’den Bolu ya eller yine ayni şekilde işaret ediyor..
Dikkat ettim ki “ Bolu’yu Düzce” ,”Düzce’ yide Bolu” olarak anlatıyor.Kaza şoku herhalde diye düşündüm.Üçüncü kez sorduğunda da ayni cevabı alan görevli anlaşıldı dedi.
-Sen yaklaşta bir hoh de bakayım
-Hoh
-Beyefendi bir de siz bakarmısınız?
Hoh la birlikte bira kokusunu almamak mümkün değil
-Ne diyorsunuz?
-Bira kokusu
-Yani
-Azda olsa içkili
-Tamam Şoförler bizimle geliyorsunuz.Evraklarınızdan unuttuklarınız varsa alın.
Onlar gitti .Saate baktım. 02:30 sonra ki gün Pazar resmi daireler tatil.Tanımadığım,bilmediğim bir yerdeyim.Üşüdüğümü fark ettiğimde saat 03:30 idi araca gidip kabanımı aldım,giydim ısınmak ne mümkün içim titriyor.Aşağı yukarı gezinirken bulunduğum yere bir araç döndü,yanımda durdu
-Selamünaleyküm.
-Ve aleykümselam.
-Hayırdır.
-Kaza geçirdik,araç burada içerisinde resmi malzemeler var.Bekliyorum sabah olsun.
-Öyleyse bize gidelim.
-Kusura bakma aracı ve malzemeleri bırakamam.
-Burada onlara bir şey olmaz,gönlün rahat olsun.
-Olsun da yinede bırakamam,zimmetimizde ki malzeme korunması gerekli. Ondan ısrar benden hayır.En nihayet teşekkür ederim.Allah razı olsun sen evine git rahatına bak dememle birlikte araçtan aşağı indi ve
-İşte aracın anahtarları sizde kalsın, çalıştırın kaloriferini de açın sabaha kadar içerisinde oturun,evim yakın ben yürüyerek giderim.
-Alamam kardeşim ne sen beni tanırsın,nede ben seni mümkün değil kabul edemem.Nasıl güvenip anahtarların teslim ediyorsun.Ya kötü niyetli biri olsam aracının başına bir hal gelse..
-Biz senin hakkında kararımızı verdik Allahın izniyle yanılmayız.Aracımıza da bir şey olmaz. Yine ısrar yine hayır.Baktı ki olacak gibi değil ,
-Peki ben gidiyorum.
-Selametle ve gitti. Isınmak için dolaşmaya devam ediyorum ½ saat kadar zaman geçti, geçti diyorum üşümekten yıl geçti gibi zaman durdu sanki sabah olmak bilmiyor.Etrafta ateş yakacak bir şey yok .Biraz sonra aracın eve gittiği istikametten geri döndüğünü gördüm.Yanıma geldi,durdu.
-Hadi bin sen gelmezsen ben gelirim.Sana arkadaşlık eder bir yandan da sohbet ederiz.Baktım ki kararlı ön kapıyı açtım binecektim ki,
-Arkaya geç daha rahat edersin
Arka koltuğa geçtiğim’de aracın içerisin de ki sıcaklık nedeniyle birden çözüldüğümü dişlerimin ne kadar hakim olmağa çalışsam’da birbirine vurduğunu fark ettim.Hayatım da insanın kemiklerinin bile üşüdüğünü ve çok zor ısındığını orada fark ettim.Dilerim ki Allah kimseyi Bolu dağların da açıkta ve çaresiz bırakmasın. Konuşmamız arasında adının Abdüsselam olduğunu öğrendiğim bu insan arkada ki tepsiyi işaret ederek.
-Onu oradan alırmısınız ?
-Ne var onda ?
-Eve gittiğimde hanımı uyandırdım.Hanım kalk misafirimiz var.Kalktı etrafa bakındı
-Hani misafir,
-O senin bildiğin misafirlerden değil dedim. Bunları hazırladı ve gönderdi.
Baktım ki bir çaydanlık çay, 2 çay bardağı ,şeker ,O saatte fırından yeni çıkarılmış sıcak ev ekmeği,peynir,zeytin Allah ne verdiyse tepside mevcut
-Abdüsselam buyurun dedi
Tepsiyi aşağı aldım .Çayı bardaklara koydum.
-Beraber içelim.
-Ben içmesem de olur.
-Olmaz mademki arkadaşlık için geldin sofrada da arkadaşlığımız olması gerekli
-Ne insansın , ver bakalım öyle olsun. Öyle de oldu
Beraberce çaylarımızı içtik .Bir ,iki bardak çaydan sonra ki içimin titremesinin azaldığını ,dişlerimin vurmasının da geçtiğini fark ettim..Sohbet ettik,kaynaştık hatta nereli olduğumu, yerli olup olmadığımı dahi sordu,
-Yerlisiyim.
-İyi o zaman evin yerin vardır.
-Hayır evim yok kiradayım.
-Yerli insanın evi olmazmı?
-Olmamasının nedenini aktardığımda ise
-Ev yapacağın zaman bana haber ver ben burada kereste işi yapıyorum.Sana 2 kamyon kereste göndereyim.Evini yap.
-Memur olduğumu mali durumumun ev yapabilecek kadar iyi olmadığını söylediğimde
-Sen bir hafta önceden haber ver başka şey düşünme
Abdüsselam konuşmalardan Selimin Düzce’de tutuklu olduğunu sabah ilk ışıkları ortalığı aydınlatmaya başladığında öğrenmişti.Bu gün resmi daireler tatil yine de Düzce’de tanıdıklarla bir görüşelim.Belki alırız. Diyordu
Bu arada gündüz gözüyle aracı kontrol ettim. 6 metre şarampolde ,ön takım tamamen yok, adeta yastık gibi aracın altında her iki ön tekerlek biri sağda diğeri solda yerde yatık vaziyette araçta onların üstünde,Resmi malzemeler etrafa saçılmamış duruyor.Açılmayan kapı tarafı alt etekler basılmış ve açılmasına imkan yok.Çıktığımız kapı tarafı tamamen böğürtlen çalıları ”karamuk”. Aracın bulunduğu şarampol’ ün karşısı köy kahvesi Minübüs’ün kaydığı yer adımladım 80 adım sürüklenmiş,15 adım ara yolda da tekerlekler üzerine durmuştu. Bunları gördükten sonra Düzce’ye gittik.Her ne kadar eş dost arkadaş araya girdi ise’de Selim’ in serbest bırakılması pazartesi gününe kaldı.Hiç olmazsa görüşelim diye rica ettik müsaade ettiler.Görüştük .Morali bozuk olmasına rağmen metin idi.Bu arada trafik rapor içeriğinden bahsetti Minübüs şoförüne 8/8 oranında suçlu görüldüğünü anlattı. Kaza şöyle gerçekleşmiş .Bizi yarıştıkları Murat 124 zanneden minübüs şoförü farları söndürerek gizlenmiş aklı sıra aracı sollarken tamamını yakıp arkadaşlarına hava atacak, farlar sönük köprü üzerinde yaptığı sollama esnasında aracını bizim aracın sol köşesine taktırıp kurtaramayınca bizi iterek şarampole atarken ,kendiside yan yatarak sürüklenmeye başlamış.
Kaza geçirdiğimizi bağlı olduğum başkanlığa sağlık afiyette olduğumuzu ,aracın ise kullanılamaz durumda bulunduğunu haber verdim.Aracın yerinden alınarak Bolu sanayine götürülmesi gerektiğini de anlattım.Bu işlem için araç,gereç ve ekibi derhal gönderiyoruz dediler. Beklediğimi ifade ettim.Hakikaten akşama doğru ekip ve araç gereçler geldi.Aracımızı yükledik vakit çok geç işlerimiz bittiğinden Bolu sanayinde servisine teslimi pazartesi gününe erteledik.Bir ara ya geldiğimiz de 11 kişi olduğumuzu fark ettim.Abdüsselam ve personel köy kahvesinde oturuyoruz .
Her gelen hoş geldiniz,geçmiş olsun dedikten sonra bir sandalye alıp,karşımıza oturmaya başladı.Öyle ki etrafımız da yarım çember,aynı şekilde arkasında 2.nci onun arkasında 3.ncüsü oluştu.Diğer gelenlerde dağınık bir şekilde oturdular.Çaylar geldi,tanışma , sohbet o kadar dalmışız ki kahvecinin beyler saat 23:00 e geliyor uyarısı oldu.Nedenini anlayımamıştım.Açıklamalar neticesi kolluk kuvveti olan jandarmanın bu gibi yerlere belirlediği kapanış saati olduğunu öğrendik.Bizim için mahzuru yok ilginiz ve alakalarınız için teşekkür ederiz.Bize müsaade hadi arkadaşlar kalkalım dediğim de oturanların itirazı ile karşılaştım.
-Nereye gidiyorsunuz?
-Otele..
-Olur mu? Öyle şey sizi bırakmayız.
-Burası kapanıyor. Başka açık yer mi var?
-O bakımdan değil beyim
-Ya ?
-Sizi misafir etmek isteriz.
-Çok kalabalığız.Kimseyi rahatsız etmek istemeyiz.
Tekrar teklif ve ayni nedenle kabul etmeyince. En yakınımda ki açıklama ihtiyacını duydu ve bizler sizleri anlıyoruz, rahatsızlık vermek istemiyorsunuz.Ancak sizde bizi anlayınız.Dikkat etti iseniz yanınıza her gelen selam verdi, belirli bir sıra ile oturdu.Bunun buradaki manası şudur yanındaki komşularına dönerek arkadaşlar bilmiyorlar bazı durumları açıklamak için izin istiyorum. Kalabalıktan izin alındıktan sonra özür dileyerek, sıralanmada ki konumu sıkılarak biraz da adeta utanarak açıkladı.Ben şahsen sıranın başında oturdum. Burada bu demektir ki maddi durumu bu çevrede en üst düzeyde olan kişiyim,komşularından özürle birlikte devam etti benden sonra gelen biraz maddi durumu 2.nci düzeyde olan, sıranın sonuna kadar böyle sırayla azalarak devam eder.Dağınık durumda olanlar ise biraz sonra işe gidecek olan çalışanlarımız evlatlarımız,yakınlarımız ve de komşularımız.
Yanınıza oturmamızın esas nedeni bu değil ,bu hareketimizle biz etrafımızda ki kendi insanlarımıza “biz bu insanları misafir olarak alacağız diyoruz.” Siz kabul etmezseniz.Yarın bu köy halkı bize farklı bir yaklaşım gösterir.Bu nedenle rica ediyoruz.Aramızdan ister bir eve isterseniz seçtiğiniz kişilerin evlerinde bu akşam dahil istediğiniz kadar misafir olarak kalabilirsiniz.
Ağzımdan gayrı ihtiyari çok kalabalığız amma size misafir olabilirmiyiz? Sözleri döküldü .
-Evet
Herkese iyi geceler deyip, kalacağımız evinin yolunu göstermek üzere önümüze düştüğünde bizlerde etrafımızdakilere Allahaısmarladık, teşekkür ederiz. Diyerek peşine takıldık.Yolda yürürken burada taş,burada kanal, burada dikkat edin sözlerine uygunluk göstererek eve vardık.Evin karanlıkta 2 kat olduğu anlaşılıyordu.2.nci kata çıktık.Geniş bir hol ve etrafında odalar,önce evi gezdirdi ,Bu oda tek kişilik.bu oda 2 kişilik,bu oda 4 kişilik bu şekilde 6 veya 7 oda gezdik.Burası banyo.burası WC burası namaz kılabileceğiniz yer.Hemen odalarınıza çekilmeyin, bekleyin dedi Biraz sonra nedenini anladık.
Bir büyük “düğün” tepsi ve yemeklerin bir 1.nci kattan verildiğini ortaya serilen örtü üzerindeki altlığa tepsinin konulduğunu gördük.Buyurun daveti üzerine tepsinin çevresine 11 kişi rahat, rahat oturmuştuk.Yemekten sonra ev sahibimiz şimdi odalarınıza çekilebilirsiniz. Allah rahatlık versin dedi ve yanımızdan ayrıldı.
Personel tercih ettikleri odalara geçti. Yatsı namazını kılanlar kıldı,diğerleri istirahatine devam etti.Tertemiz yatak ve yorgan içerisinde hiç kıpırdamadan uyumuşum. Sabah erken saatte dinlenmiş olarak kalktım. İnsanlarının samimiyetinden cana yakınlığından olacak hiç bu kadar rahat uyuduğumu hatırlamıyorum desem yeridir. Sabah kahvaltısından sonra dışarı çıktığımızda eve dikkat ettim 2 katlı sorduğumda 8 dönüm bahçe içerisinde orta yerinde 200 m2 olarak yapılmış.Alt kat yarısı ev yarısı ahır üst kat ise tamamen misafirler için cevabını aldım. Yine köy kahvesine geldik .Gündüz kimse yok bizim için açmışlar. Abdüsselam da gelmiş. Çaylarımız geldi biraz vakit geçirdikten sonra kazalı aracımızı Bolu Sanayine bırakmak sonra aynı araçla kesicileri de götürmek üzere personelin bir kısmını görevlendirdim. Kalan personeli görevine dönmeleri için vasıtaya bindirerek yolcu ettim.
Abdüsselam ve ben bizi misafir eden ev sahibimize teşekkür ederek ayrıldık. Düzce de resmi dairelerin açılmasıyla birlikte şehir içerisinde hareketlilik vardı. Mahkeme salonuna geldik.Öğleye doğru dava sonuçlandı Selim serbest kaldı.Diğer işlerimizi de hallettiğimizden ayrılık vakti gelmişti. Abdüsselam bizi yalnız bırakmadı otobüs hareket edene kadar bekledi helalaştık ve ayrıldık.
Bu güzel insanlarımızın hiçbir menfaat gözetmeden bizler çırpınışları,yardım için birbiriyle adeta yarışmaları beni çok etkilemişti Günlerce aylarca bu güzelliklerinin nedeni nedir diye düşündüm,nedeni gelenek ve göreneklerimizin üzerinde bir sıcaklık,bir samimiyet ve duygu hissetmemdi.Bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Bir gün şehir meydanın da Süleymaniye cami yanındayım. Yakınımdan geçen çok yaşlıca tanımadığım bir şahıs selam verdi.
-Selamünaleyküm,
-Ve aleykümselam.
Üç veya dört adım gitmişti ki geriye döndü,sordu.
-Buralımısınız ?
-Evet.
-Yerlisi mi?
-Evet .
-Niçin öğrenmek istediniz ki?
-Selamıma O kadar güzel karşılık verdiniz ki o kadar güzel sizi tanımak istedim.
O anda kaza gecesi Abdüsselam ile ayni şekilde selamlaştığımız aklıma geldi. İşte sır burada dedim kendi, kendime dolu,dolu olmuştum.Allahıma şükürler Olsun ki Selamın gizli gücünü bizzat yaşatarak anlamamı nasip etmişti.

Kaynak;Meltun

 
Son düzenleme:

uçmuş

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
3,970
Tepkime puanı
2,313
Puanları
23
Konum
tam olduğum yer
Meltun kardeşim eyvallah ... sonuna kadar okudum ...fakat erken bitti gibi geldi bana ... sonuna doğru.. acaba evyapmak icin 2 kamyon kereste yi merak etmedim degil .... o kisim ilerki zamanda herhalde ...
Hayırlısıyla oda olur ..
 

Meltun

Bilgili Üye
Katılım
4 Şub 2019
Mesajlar
398
Tepkime puanı
333
Puanları
9
@Meltun kardeşim eyvallah ... sonuna kadar okudum ...fakat erken bitti gibi geldi bana ... sonuna doğru.. acaba evyapmak icin 2 kamyon kereste yi merak etmedim degil .... o kisim ilerki zamanda herhalde ...
Hayırlısıyla oda olur ..
Şükürler olsun ki Allah C.C. evi kendi kazancımla bu olaydan 7 sene sonra yapabilmeyi nasip etti .2 kamyon keresteyi bu güne kadar istemedim.İstemeyi de düşünmedim.Bu saygıdeğer yaklaşımı her zaman hatırladım.Gerektiği yerde gerektiği zaman etrafımda ki insanlarada anlatmaktan geri durmadım.Allah C.C. cümlesinden razı olsun
 
Üst