szihoprenic
Bilgili Üye
- Katılım
- 30 Eyl 2018
- Mesajlar
- 427
- Tepkime puanı
- 37
- Puanları
- 5
Bir gün bir arkadaşı diderota yeni bir sabahlık hediye eder.*Kırmızıya çalan güzel rengi ve kadife dokusuyla sabahlık, diderota kendini çok iyi hissettirir. Diderot yeni sabahlığını giyip çalışma masasının başına geçtiğinde, sabahlığının yanında masasının, masa üzerindeki objelerin, odadaki diğer eşyaların sönük kaldığını görür.*
Şık sabahlık yeni referans noktası olmuştur ve bu noktadan bakıldığında diğer tüm eşyalar değerini yitirmiştir. Diderot bu sabahlığa uyum sağlayacak yeni ve güzel bir masanın ihtiyaç olduğunu düşünüp, masasını değiştirir. Sonra masanın üzerindeki objeleri de!
Tabi değişim bu kadarıyla kalmaz.
Bu kez yeni masasıyla kitap kutusu, sandalyeler ve odadaki bir takım eşyaların da bütünlük ve uyum sağlayacak şekilde yenileriyle değiştirilmesi gerektiğine karar verir.
Her yeni gelen eşya eski olan bir başkasına dikkat çeker ve odadaki uyum sağlanana kadar diderot eşyalarını değiştirmeye devam eder.
Adeta bir domino etkisi!
Sonuçta tüm bunlar bittiğinde ister istemez bu süreci yaşamış olmasına sebep olan yeni sabahlığı eskisine değiştiğine pişman olur diderot.
Bu değişimle birlikte yeni eşyaların bir güç oluşturduğunu ve buna kapıldığını anlaması da uzun sürmez.*Diderot bu sürece bütünlük duygusunu*koruma eğilimimizin yol açtığını söyler.*Yeni sabahlık, (kendi deyimiyle ‘asil’ eşya) diğer eşyalarına uymamış, bütünlüğü bozmuştur.
Diderot bütünlüğü olarak da adlandırılan bu kavram, yeni bir eşyanın nasıl yeni ve daha çok eşya almaya yönlendirdiğini de gözler önüne seriyor.
Köprü (başlangıç) ürünler
Mc Cracken köprü ürünlerden bahseder. Tüketicinin varolan uyumunun dışında olan, plansız bir satın alma ve bunun da yeniden uyumu sağlamak için yarattığı yeni satın alma güdüsü, bir üst sosyal basamağa çıkmak için etki yaratır. Buna*başlangıç ürünü*denir.Köprü ürününün satın alınmasıyla başlayan değişim, diğerleriyle devam eder. Bu olgu, insanların tüketim yoluna çıkmalarının önemli mekanizmalarından biridir.*
Alışveriş çılgınlığı, satın alınan eşyaların aidiyet , kimlik ve sosyal sınıf algısı gibi kavramlarla da yakından ilişkili olan bu kavramı ilk olarak Diderot kendisinde gözlemleyerek sonrasında buna dair düşüncelerini “Eski Giyinme Elbisesi İçin Pişmanlıklar ” adlı makalesinde kaleme almıştır.
Şık sabahlık yeni referans noktası olmuştur ve bu noktadan bakıldığında diğer tüm eşyalar değerini yitirmiştir. Diderot bu sabahlığa uyum sağlayacak yeni ve güzel bir masanın ihtiyaç olduğunu düşünüp, masasını değiştirir. Sonra masanın üzerindeki objeleri de!
Tabi değişim bu kadarıyla kalmaz.
Bu kez yeni masasıyla kitap kutusu, sandalyeler ve odadaki bir takım eşyaların da bütünlük ve uyum sağlayacak şekilde yenileriyle değiştirilmesi gerektiğine karar verir.
Her yeni gelen eşya eski olan bir başkasına dikkat çeker ve odadaki uyum sağlanana kadar diderot eşyalarını değiştirmeye devam eder.
Adeta bir domino etkisi!
Sonuçta tüm bunlar bittiğinde ister istemez bu süreci yaşamış olmasına sebep olan yeni sabahlığı eskisine değiştiğine pişman olur diderot.
Bu değişimle birlikte yeni eşyaların bir güç oluşturduğunu ve buna kapıldığını anlaması da uzun sürmez.*Diderot bu sürece bütünlük duygusunu*koruma eğilimimizin yol açtığını söyler.*Yeni sabahlık, (kendi deyimiyle ‘asil’ eşya) diğer eşyalarına uymamış, bütünlüğü bozmuştur.
Diderot bütünlüğü olarak da adlandırılan bu kavram, yeni bir eşyanın nasıl yeni ve daha çok eşya almaya yönlendirdiğini de gözler önüne seriyor.
Köprü (başlangıç) ürünler
Mc Cracken köprü ürünlerden bahseder. Tüketicinin varolan uyumunun dışında olan, plansız bir satın alma ve bunun da yeniden uyumu sağlamak için yarattığı yeni satın alma güdüsü, bir üst sosyal basamağa çıkmak için etki yaratır. Buna*başlangıç ürünü*denir.Köprü ürününün satın alınmasıyla başlayan değişim, diğerleriyle devam eder. Bu olgu, insanların tüketim yoluna çıkmalarının önemli mekanizmalarından biridir.*
Alışveriş çılgınlığı, satın alınan eşyaların aidiyet , kimlik ve sosyal sınıf algısı gibi kavramlarla da yakından ilişkili olan bu kavramı ilk olarak Diderot kendisinde gözlemleyerek sonrasında buna dair düşüncelerini “Eski Giyinme Elbisesi İçin Pişmanlıklar ” adlı makalesinde kaleme almıştır.