en bereketli antik yapilar.

 

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,650
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
sektorumuzdeki en bereketli antik mekanlar hakkinda ip uclari iceren bilgidir.yabanci kaynaktan alintidir.
Lidya’nın belki de en belirgin mirası mezarlarıdır. Sardeis’in manzarasına hâkim tümülüsler Lidya’daki antik yerleşmelerin varlığına dair görsel kanıtlardır. Bin Tepe’deki tümülüsler (Şek. 1) antik çağdan günümüze kadar seyyahların merakını uyandırmış ve bölge eskiden beri arkeolojik ilgiyi üzerine çekmiştir: H. Spiegelthal 1853’te Alyattes tümülüsünü kazmış, A. Choisy ve G. Dennis 1870’lerde 1880’lerde Bin Tepe’deki diğer tümülüslerde araştırma yapmıştır. Sadece birkaç Lidya tümülüsü antik ya da modern definecilerden kurtulabilmiştir, fakat bunlardan geriye kalmış mezar mobilyaları ve ölü hediyeleri ile diğer gömü tipleri, mezar ikonografisi ve yazıtlar yardımıyla Lidya gömü geleneklerini yeniden kurgulamak mümkündür. Mezar buluntuları, yerleşim arkeolojisinin açıklık getiremediği kimlik ve mevki kavramlarını aydınlatırlar; ayrıca Sardeis’in stratigrafisinde çok iyi temsil edilmeyen Pers Dönemine dair bilgiler sunarlar.

Lidya’nın bilinen en erken gömüleri, Erken Tunç Çağı’na ait pithos ya da sandık mezarlardır. Her iki gömü tipi de Batı Anadolu için tipiktir (bkz. Roosevelt, “Lidyalılardan Önce Lidya”). En erken tümülüslerin ve kayaya oyulmuş mezar odalarının ortaya çıktığı yakl. MÖ 600 öncesine ait gömüler hakkında çok az kanıt vardır. Geç Tunç Çağından sadece bir pithos kremasyonu ve Demir Çağından ise bir toplu gömü dâhil sadece birkaç dağınık mezar bilinmektedir.1 Demir Çağı’nda Sardeislilerin ölülerini nereye gömdüklerini henüz bilmiyoruz. Sardeis’teki bazı kaya mezarlarında MÖ altıncı yüzyıl öncesine tarihlenen malzemeler bulunduğu için, erken mezarların aynı bölgede, Paktolos’un batı tarafındaki nekropolis sırtının etekleri boyunca konuşlanmış olması, fakat MÖ altıncı yüzyılda tahrip edilmiş olması ve/veya yeniden kullanılmış olması mümkündür. MÖ altıncı yüzyıldan itibaren tümülüsler, kaya mezarları, lahitler ve sandık mezarlar Sardeis’teki mezar tercihleri olarak bir arada varlıklarını sürdürmüşler, birçoğu da Hellenistik ve Roma dönemleri boyunca kullanılmış ya da yeniden kullanılmışlardır. Piramit Mezarı ve MÖ beşinci yüzyılda ait bir tapınak mezar burada incelenmeyecek diğer mezar tiplerini temsil etmektedir.2 Tümülüsler ve onlar kadar olmasa da kaya mezarlarının dikkat çekici görünümleri, Lidya gömü geleneklerinin genelde anıtsallığa eğilim gösterdiği gibi şaşırtıcı manzaraya yol açmaktadır. Basit sandık mezarlar, lahitler ve doğrudan gömüler kayda geçirilen buluntuların gösterdiğinden muhtemelen çok daha fazla olmalıydılar. Kremasyon gömüler de kullanılmış olmalıdır, ama Lidya’da Geç Tunç Çağı ile Hellenistik Dönem arasındaki zaman dilimi içinde bunlara dair hiçbir ize rastlanmamıştır.


Şek. 1
Bin Tepe’nin görünümü (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)
Tümülüsler
Lidya’da 500’ün üzerinde tümülüs tespit edilmiştir ve bunların dağılımı bölgedeki yerleşim düzeni hakkında bize bir fikir vermektedir.3 Lidya tümülüsleri bloklardan yapılmış veya ana kayaya oyulmuş (ya da her ikisi birlikte kullanılmıştır), mezar odalarını veya nadiren taşla sınırlandırılmış sandıkları ya da çukurlara yerleştirilmiş lahitlerin üzerini örtmektedir. Mezar odalarının içindeki gömüler lahitlerin içine ya da klinelerin (sekiler) üzerine yerleştirilebilir. Klineler 50 civarında Lidya tümülüsünde belgelenmiştir ve çoğunlukla kireçtaşı ya da mermerden yapılmışlardır, fakat ana kayadan oyulmuş veya ahşap ve tunçtan yapılmış örnekler de bilinmektedir.4 Taştan örneklerin üst yüzeylerine insan şeklinde oyuklar ve/veya yastıklar işlenmiştir. Bazı sekiler çift genişliktedir ve yan yana iki insan şeklinde oyuk barındırır. Sadece bir sekinin bulunduğu mezarlarda klineler mezar odasının arka ya da sağ duvarına yerleştirilmiştir; iki ya da üç sekili mezarlar “L” ya da “Π” şeklindedir. Ahmetli yakınında, MÖ beşinci yüzyılın ilk yarısına tarihlenen Lale Tepe Tümülüsü’nde mezar odasına işlenmiş eşya ve mobilyalar ile zemine yapılmış oyuklar, yedi birey için tasarlanmıştır (Şek. 2).5

Mezar odalı tümülüsler çoğunlukla bir sundurma ve/veya dromosa sahiptir. Taş kapılar metal kabartmalı ahşap benzerlerini taklit eder. Giriş yolunu kapatan bu kapılar, bir mil içine yerleştirilmiştir ve eksenleri etrafında dönerek kapanırlar. Diğer giriş yolları ise “blok tipi” kapılar ile örtülmüştür.6 Hatta kapıları çalışır durumdaki mezarların girişleri ya tecrit edilmiş ya da kapatılmış olarak bulunmuşlardır. Dromoslar ise antik çağın bir döneminde blokaj duvarları ile kapatılmıştı ve tümülüs bir kez tamamlandıktan sonra giriş mümkün değildi. Görülen o ki, tümülüsler gömüden önce ancak bir dereceye kadar bitirilmiştir ve sadece defin işleminden sonra ya da gelecekteki definler, hatta belki anma törenleri için ayrılan belli bir süre sonunda son hâline (tam yüksekliği ve çapına) kavuşacaktır. Bazen üzerleri toprakla kapatılmadan önce mezar odaları bir taş dolgu tabakası ile örtülmüştür ve bazı mezar odalarının hemen üzerindeki toprak tabakalanmasında kömür katmanına rastlanmıştır. Kömür bir defin töreninden arta kalanları temsil etmekten çok, mezar odasına tepeden nem girmesini önlemek içindir. Bazı sıra dışı durumlarda benzer yerlerde kireç harcı ve çatı kiremitlerinin bulunması da bununla ilgilidir.7 Bazı tümülüslerde, tümülüsün çeperini ya da çeperi ile eş merkezli bir iç halkayı belirleyen bir ya da daha fazla krepis duvarı vardır (Şek. 3). Bazı krepis duvarları bilinçli olarak tümülüs tarafından örtülmüşken, diğerleri açıkta bırakıldığından dolayı, bunların işlevleri belli değildir. Belki de yapım aşamasına katkı sağlamışlar ve/veya tümülüs sınırlarını görsel açıdan sınırlamışlardır.8

Tümülüsün dış cephesindeki diğer görsel işaretler arasında phalloslar ve steller bulunmaktadır. Mantar başlı phallos işaretleri Lidya’da yaygındır ve bazıları tümülüslerin tepesinde bulunmuştur, ama neyi sembolize ettikleri açı değildir. Stel ve stel kaideleri bazı tümülüslerin kenarında bulunmuştur. Tümülüslerle ilişkili korunmuş steller kapıları temsil edecek biçimde işlenmişlerdir (Şek. 4) ve muhtemelen hem mezara, hem eve hem de ölümden sonraki hayata girişi temsil ederken, aynı zamanda aile ölü kültü dâhilinde ölüye karşı saygının ifade edildiği yer olarak hizmet vermektedirler.9

Sardeis’in krali mezarlığı olan “Bin Tepe”, Gyges Gölü’nün güneyindeki alçak doğal sırtın inişli çıkışlı arazi üzerindeki 100’den fazla (isminin ima ettiği gibi 1000 değil) tümülüs ile tanımlanır (Şek. 1). Bu tümülüslerin Tunç Çağı yerleşim höyükleri ve tahkimli kalelerin yanında konuşlandırılmaları muhtemelen tesadüf değildir ve Sardeis kralları ile soylularının geçmişle bağlarını sağlayan unsurlardır. Tümülüslerin hem yükseklikleri hem de doğu-batı yönündeki ana yolun yakınında bulunmaları, bu mesajın Sardeis ve yolcular tarafından alınmasını garantiliyordu. Tümülüsün şekli belki de Gordion’un eski Phryg hükümdarları ile olan bağın bir ifadesiydi. Bin Tepe’nin en büyük üç tümülüsü Antik Çağdan beri Mermnad sülalesi ile ilişkilendirilmiştir, ama üçünden sadece en büyüğünün Alyattes’e atfı kesin görünmektedir. Bu tümülüs özenle inşa edilmiş avlulu mermer bir odadan meydana gelmektedir. Muhtemelen tek bir defin için tasarlanmıştır, fakat herhangi bir mezar mobilyası ya da iskelet kalıntısına rastlanmamıştır. Bir zamanlar Gyges’e ait olduğu düşünülen ikinci tümülüs artık MÖ altıncı yüzyıla tarihlenmekle birlikte10 mezar odası henüz bulunamamıştır (Şek. 3). Bin Tepe’deki birçok küçük tümülüs olasılıkla Kroisos’un düşüşünden sonraya aittir ve burada yaşayan Pers soylularının ya da yerel üst sınıfların kendi mevkilerini eski Lidya kralları üzerinden tanımladıklarına işaret etmektedir. Bazı durumlarda, Akhaimenid üslubundaki malzemeler tümülüslerin Pers Dönemi’nde kullanıldıklarını kanıtlamaktadır. Örneğin, BT89.1’de, arka duvardaki kireçtaşı kline üzerinde tek bir gömüye sahip olan mezar odasının dromosunda, sökülmüş hâlde bir Akhaimenid savaş arabasına ait kalıntılar bulunmuştur (Şek. 5, 6, 7, 8; Nos. 206-207, ve 208-209.11 Ancak birçok tümülüsün yağmalanmış hâli göz önüne alınırsa kesin bir kronoloji vermek zordur. Daha küçük bazı tümülüsler çıkan buluntulardan dolayı Pers işgali öncesine, MÖ altıncı yüzyılın ilk yarısı veya ortasına tarihlenmektedir.12

Lidya’nın diğer kısımlarında daha az tümülüs uygun şekilde kazılmıştır, fakat kazılanlar (ve yağma sonrası haklarında herhangi bir bilgi edinebildiklerimiz) benzer bir manzara sunmaktadır. Lidya Hazinesi’nin (bkz.Özgen, “Lidya Hazinesi”) gün ışığına çıkarıldığı Güre bölgesindeki tümülüslerden büyük bölümü Pers Dönemine tarihlenir. Definecilerin gözünden kaçmış Basmacı tümülüsü, tahrip edilmeden önce Uşak Müzesi tarafından kazılmıştır ve buluntulardan (No. 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161) anlaşıldığı kadarıyla daha erkene, MÖ altıncı yüzyılın ilk yarısı ya da ortasına ait olmalıdır.13 Form açısından alışılmadık yanları olmakla beraber, bir Lidya tümülüsü içindeki el değmemiş bir gömüye nadir bir bakış sağlamaktadır. Taş dolgu bir dromostan girilen mezar odası ve sundurma kabaca işlenmiş andezit bloklardan inşa edilmiştir; tavan ahşap olmalıdır. Mezar odasının önünde, kısmen yere gömülü olarak enine yerleştirilmiş düzensiz şekilli bir kapaklı lahdin içindeki gömüye in situ ölü hediyeleri eşlik etmektedir (Şek. 9). Buluntular kişisel eşyalar ve ziyafet aletlerini içerir: gümüş ayna (Şek. 10), tunç iğne, tarak olması muhtemel kireçtaşından bir nesne, küçük bir mermer kadeh, işlenmiş kemik bir disk (Şek. 11, 12, 13); sağ bacağın yanında yaldızlı süslemeye sahip gümüş alabastron (No. 161) ve Korinth aryballosu; başın yanında tunç testi (No. 156) ve makara biçiminde eklentileri olan halka tutamaklı bir tunç kase (No. 158); sol bacağın yanında gümüş omphaloslu kâse, kapak ve testi (No. 157, 160, 155); bacakların arasında tunç halka kulplu ahşap bir kâsenin kalıntıları (No. 159). Tunç nesneler üzerindeki düzensiz şekiller kefenin varlığına işaret etmektedir.
Bol nasipli kazancli ar-ge ler dilerim.
 

vakko

Çok sevipte Taptığımız Başlara Taç Yaptığımız....
Katılım
29 Nis 2015
Mesajlar
2,306
Tepkime puanı
7,312
Puanları
23
sektorumuzdeki en bereketli antik mekanlar hakkinda ip uclari iceren bilgidir.yabanci kaynaktan alintidir.
Lidya’nın belki de en belirgin mirası mezarlarıdır. Sardeis’in manzarasına hâkim tümülüsler Lidya’daki antik yerleşmelerin varlığına dair görsel kanıtlardır. Bin Tepe’deki tümülüsler (Şek. 1) antik çağdan günümüze kadar seyyahların merakını uyandırmış ve bölge eskiden beri arkeolojik ilgiyi üzerine çekmiştir: H. Spiegelthal 1853’te Alyattes tümülüsünü kazmış, A. Choisy ve G. Dennis 1870’lerde 1880’lerde Bin Tepe’deki diğer tümülüslerde araştırma yapmıştır. Sadece birkaç Lidya tümülüsü antik ya da modern definecilerden kurtulabilmiştir, fakat bunlardan geriye kalmış mezar mobilyaları ve ölü hediyeleri ile diğer gömü tipleri, mezar ikonografisi ve yazıtlar yardımıyla Lidya gömü geleneklerini yeniden kurgulamak mümkündür. Mezar buluntuları, yerleşim arkeolojisinin açıklık getiremediği kimlik ve mevki kavramlarını aydınlatırlar; ayrıca Sardeis’in stratigrafisinde çok iyi temsil edilmeyen Pers Dönemine dair bilgiler sunarlar.

Lidya’nın bilinen en erken gömüleri, Erken Tunç Çağı’na ait pithos ya da sandık mezarlardır. Her iki gömü tipi de Batı Anadolu için tipiktir (bkz. Roosevelt, “Lidyalılardan Önce Lidya”). En erken tümülüslerin ve kayaya oyulmuş mezar odalarının ortaya çıktığı yakl. MÖ 600 öncesine ait gömüler hakkında çok az kanıt vardır. Geç Tunç Çağından sadece bir pithos kremasyonu ve Demir Çağından ise bir toplu gömü dâhil sadece birkaç dağınık mezar bilinmektedir.1 Demir Çağı’nda Sardeislilerin ölülerini nereye gömdüklerini henüz bilmiyoruz. Sardeis’teki bazı kaya mezarlarında MÖ altıncı yüzyıl öncesine tarihlenen malzemeler bulunduğu için, erken mezarların aynı bölgede, Paktolos’un batı tarafındaki nekropolis sırtının etekleri boyunca konuşlanmış olması, fakat MÖ altıncı yüzyılda tahrip edilmiş olması ve/veya yeniden kullanılmış olması mümkündür. MÖ altıncı yüzyıldan itibaren tümülüsler, kaya mezarları, lahitler ve sandık mezarlar Sardeis’teki mezar tercihleri olarak bir arada varlıklarını sürdürmüşler, birçoğu da Hellenistik ve Roma dönemleri boyunca kullanılmış ya da yeniden kullanılmışlardır. Piramit Mezarı ve MÖ beşinci yüzyılda ait bir tapınak mezar burada incelenmeyecek diğer mezar tiplerini temsil etmektedir.2 Tümülüsler ve onlar kadar olmasa da kaya mezarlarının dikkat çekici görünümleri, Lidya gömü geleneklerinin genelde anıtsallığa eğilim gösterdiği gibi şaşırtıcı manzaraya yol açmaktadır. Basit sandık mezarlar, lahitler ve doğrudan gömüler kayda geçirilen buluntuların gösterdiğinden muhtemelen çok daha fazla olmalıydılar. Kremasyon gömüler de kullanılmış olmalıdır, ama Lidya’da Geç Tunç Çağı ile Hellenistik Dönem arasındaki zaman dilimi içinde bunlara dair hiçbir ize rastlanmamıştır.


Şek. 1
Bin Tepe’nin görünümü (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)
Tümülüsler
Lidya’da 500’ün üzerinde tümülüs tespit edilmiştir ve bunların dağılımı bölgedeki yerleşim düzeni hakkında bize bir fikir vermektedir.3 Lidya tümülüsleri bloklardan yapılmış veya ana kayaya oyulmuş (ya da her ikisi birlikte kullanılmıştır), mezar odalarını veya nadiren taşla sınırlandırılmış sandıkları ya da çukurlara yerleştirilmiş lahitlerin üzerini örtmektedir. Mezar odalarının içindeki gömüler lahitlerin içine ya da klinelerin (sekiler) üzerine yerleştirilebilir. Klineler 50 civarında Lidya tümülüsünde belgelenmiştir ve çoğunlukla kireçtaşı ya da mermerden yapılmışlardır, fakat ana kayadan oyulmuş veya ahşap ve tunçtan yapılmış örnekler de bilinmektedir.4 Taştan örneklerin üst yüzeylerine insan şeklinde oyuklar ve/veya yastıklar işlenmiştir. Bazı sekiler çift genişliktedir ve yan yana iki insan şeklinde oyuk barındırır. Sadece bir sekinin bulunduğu mezarlarda klineler mezar odasının arka ya da sağ duvarına yerleştirilmiştir; iki ya da üç sekili mezarlar “L” ya da “Π” şeklindedir. Ahmetli yakınında, MÖ beşinci yüzyılın ilk yarısına tarihlenen Lale Tepe Tümülüsü’nde mezar odasına işlenmiş eşya ve mobilyalar ile zemine yapılmış oyuklar, yedi birey için tasarlanmıştır (Şek. 2).5

Mezar odalı tümülüsler çoğunlukla bir sundurma ve/veya dromosa sahiptir. Taş kapılar metal kabartmalı ahşap benzerlerini taklit eder. Giriş yolunu kapatan bu kapılar, bir mil içine yerleştirilmiştir ve eksenleri etrafında dönerek kapanırlar. Diğer giriş yolları ise “blok tipi” kapılar ile örtülmüştür.6 Hatta kapıları çalışır durumdaki mezarların girişleri ya tecrit edilmiş ya da kapatılmış olarak bulunmuşlardır. Dromoslar ise antik çağın bir döneminde blokaj duvarları ile kapatılmıştı ve tümülüs bir kez tamamlandıktan sonra giriş mümkün değildi. Görülen o ki, tümülüsler gömüden önce ancak bir dereceye kadar bitirilmiştir ve sadece defin işleminden sonra ya da gelecekteki definler, hatta belki anma törenleri için ayrılan belli bir süre sonunda son hâline (tam yüksekliği ve çapına) kavuşacaktır. Bazen üzerleri toprakla kapatılmadan önce mezar odaları bir taş dolgu tabakası ile örtülmüştür ve bazı mezar odalarının hemen üzerindeki toprak tabakalanmasında kömür katmanına rastlanmıştır. Kömür bir defin töreninden arta kalanları temsil etmekten çok, mezar odasına tepeden nem girmesini önlemek içindir. Bazı sıra dışı durumlarda benzer yerlerde kireç harcı ve çatı kiremitlerinin bulunması da bununla ilgilidir.7 Bazı tümülüslerde, tümülüsün çeperini ya da çeperi ile eş merkezli bir iç halkayı belirleyen bir ya da daha fazla krepis duvarı vardır (Şek. 3). Bazı krepis duvarları bilinçli olarak tümülüs tarafından örtülmüşken, diğerleri açıkta bırakıldığından dolayı, bunların işlevleri belli değildir. Belki de yapım aşamasına katkı sağlamışlar ve/veya tümülüs sınırlarını görsel açıdan sınırlamışlardır.8

Tümülüsün dış cephesindeki diğer görsel işaretler arasında phalloslar ve steller bulunmaktadır. Mantar başlı phallos işaretleri Lidya’da yaygındır ve bazıları tümülüslerin tepesinde bulunmuştur, ama neyi sembolize ettikleri açı değildir. Stel ve stel kaideleri bazı tümülüslerin kenarında bulunmuştur. Tümülüslerle ilişkili korunmuş steller kapıları temsil edecek biçimde işlenmişlerdir (Şek. 4) ve muhtemelen hem mezara, hem eve hem de ölümden sonraki hayata girişi temsil ederken, aynı zamanda aile ölü kültü dâhilinde ölüye karşı saygının ifade edildiği yer olarak hizmet vermektedirler.9

Sardeis’in krali mezarlığı olan “Bin Tepe”, Gyges Gölü’nün güneyindeki alçak doğal sırtın inişli çıkışlı arazi üzerindeki 100’den fazla (isminin ima ettiği gibi 1000 değil) tümülüs ile tanımlanır (Şek. 1). Bu tümülüslerin Tunç Çağı yerleşim höyükleri ve tahkimli kalelerin yanında konuşlandırılmaları muhtemelen tesadüf değildir ve Sardeis kralları ile soylularının geçmişle bağlarını sağlayan unsurlardır. Tümülüslerin hem yükseklikleri hem de doğu-batı yönündeki ana yolun yakınında bulunmaları, bu mesajın Sardeis ve yolcular tarafından alınmasını garantiliyordu. Tümülüsün şekli belki de Gordion’un eski Phryg hükümdarları ile olan bağın bir ifadesiydi. Bin Tepe’nin en büyük üç tümülüsü Antik Çağdan beri Mermnad sülalesi ile ilişkilendirilmiştir, ama üçünden sadece en büyüğünün Alyattes’e atfı kesin görünmektedir. Bu tümülüs özenle inşa edilmiş avlulu mermer bir odadan meydana gelmektedir. Muhtemelen tek bir defin için tasarlanmıştır, fakat herhangi bir mezar mobilyası ya da iskelet kalıntısına rastlanmamıştır. Bir zamanlar Gyges’e ait olduğu düşünülen ikinci tümülüs artık MÖ altıncı yüzyıla tarihlenmekle birlikte10 mezar odası henüz bulunamamıştır (Şek. 3). Bin Tepe’deki birçok küçük tümülüs olasılıkla Kroisos’un düşüşünden sonraya aittir ve burada yaşayan Pers soylularının ya da yerel üst sınıfların kendi mevkilerini eski Lidya kralları üzerinden tanımladıklarına işaret etmektedir. Bazı durumlarda, Akhaimenid üslubundaki malzemeler tümülüslerin Pers Dönemi’nde kullanıldıklarını kanıtlamaktadır. Örneğin, BT89.1’de, arka duvardaki kireçtaşı kline üzerinde tek bir gömüye sahip olan mezar odasının dromosunda, sökülmüş hâlde bir Akhaimenid savaş arabasına ait kalıntılar bulunmuştur (Şek. 5, 6, 7, 8; Nos. 206-207, ve 208-209.11 Ancak birçok tümülüsün yağmalanmış hâli göz önüne alınırsa kesin bir kronoloji vermek zordur. Daha küçük bazı tümülüsler çıkan buluntulardan dolayı Pers işgali öncesine, MÖ altıncı yüzyılın ilk yarısı veya ortasına tarihlenmektedir.12

Lidya’nın diğer kısımlarında daha az tümülüs uygun şekilde kazılmıştır, fakat kazılanlar (ve yağma sonrası haklarında herhangi bir bilgi edinebildiklerimiz) benzer bir manzara sunmaktadır. Lidya Hazinesi’nin (bkz.Özgen, “Lidya Hazinesi”) gün ışığına çıkarıldığı Güre bölgesindeki tümülüslerden büyük bölümü Pers Dönemine tarihlenir. Definecilerin gözünden kaçmış Basmacı tümülüsü, tahrip edilmeden önce Uşak Müzesi tarafından kazılmıştır ve buluntulardan (No. 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161) anlaşıldığı kadarıyla daha erkene, MÖ altıncı yüzyılın ilk yarısı ya da ortasına ait olmalıdır.13 Form açısından alışılmadık yanları olmakla beraber, bir Lidya tümülüsü içindeki el değmemiş bir gömüye nadir bir bakış sağlamaktadır. Taş dolgu bir dromostan girilen mezar odası ve sundurma kabaca işlenmiş andezit bloklardan inşa edilmiştir; tavan ahşap olmalıdır. Mezar odasının önünde, kısmen yere gömülü olarak enine yerleştirilmiş düzensiz şekilli bir kapaklı lahdin içindeki gömüye in situ ölü hediyeleri eşlik etmektedir (Şek. 9). Buluntular kişisel eşyalar ve ziyafet aletlerini içerir: gümüş ayna (Şek. 10), tunç iğne, tarak olması muhtemel kireçtaşından bir nesne, küçük bir mermer kadeh, işlenmiş kemik bir disk (Şek. 11, 12, 13); sağ bacağın yanında yaldızlı süslemeye sahip gümüş alabastron (No. 161) ve Korinth aryballosu; başın yanında tunç testi (No. 156) ve makara biçiminde eklentileri olan halka tutamaklı bir tunç kase (No. 158); sol bacağın yanında gümüş omphaloslu kâse, kapak ve testi (No. 157, 160, 155); bacakların arasında tunç halka kulplu ahşap bir kâsenin kalıntıları (No. 159). Tunç nesneler üzerindeki düzensiz şekiller kefenin varlığına işaret etmektedir.
Bol nasipli kazancli ar-ge ler dilerim.
bintepe bölgesi amma dönem görmüş usta yunanlılar roma bizans hepsi soymuş.
 

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,650
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
bintepe bölgesi amma dönem görmüş usta yunanlılar roma bizans hepsi soymuş.
simdi ustam bu yabanci kaynakdan okuyup alinti yaptigim yazinin butununden.tek sey idrak ettim .
netde videolarda goygoy geyik konularindakilerin yada bizlerin bildiklerimizin aksine.
yabanci firma ve kurumlarin 1870 den beri cokdaha uzman mekanlara vaakif olmalari.
baksana bir ornekde amerikan sard hafriyat sirketi telif hakki diyor.bizler onlardan artakalani ariyomusuz aslinda..
 

vakko

Çok sevipte Taptığımız Başlara Taç Yaptığımız....
Katılım
29 Nis 2015
Mesajlar
2,306
Tepkime puanı
7,312
Puanları
23
simdi ustam bu yabanci kaynakdan okuyup alinti yaptigim yazinin butununden.tek sey idrak ettim .
netde videolarda goygoy geyik konularindakilerin yada bizlerin bildiklerimizin aksine.
yabanci firma ve kurumlarin 1870 den beri cokdaha uzman mekanlara vaakif olmalari.
baksana bir ornekde amerikan sard hafriyat sirketi telif hakki diyor.bizler onlardan artakalani ariyomusuz aslinda..
O firmanın türkiye müdürü .....teoman yat sektörüne niye girdi ? Senin açtığın bir konu vardı hatırladınmı 3 tane yat ile kaçırmışlar dünyaları başka birisi.Aynı işi rahmetlide yaptı.

 

Kamhi Leonard

PiSaGoR
Katılım
15 Ağu 2018
Mesajlar
3,860
Tepkime puanı
3,698
Puanları
23
Konum
♨️TATVAN♨️
simdi ustam bu yabanci kaynakdan okuyup alinti yaptigim yazinin butununden.tek sey idrak ettim .
netde videolarda goygoy geyik konularindakilerin yada bizlerin bildiklerimizin aksine.
yabanci firma ve kurumlarin 1870 den beri cokdaha uzman mekanlara vaakif olmalari.
baksana bir ornekde amerikan sard hafriyat sirketi telif hakki diyor.bizler onlardan artakalani ariyomusuz aslinda..
yada degirmenciye ogutmek için götürdükleri buğday cuvalindan dökülenleri,,,
 

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,650
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
yada degirmenciye ogutmek için götürdükleri buğday cuvalindan dökülenleri,,,
tumulus ler icin dogru taarif..
amma biliyozki kayaodazeminlati tarzi cok baakir yer var.onunla teselli oluyoz.biri diyomussskii ege kiyilarinda ev villa yapanlar yerim elden gitmesin istimlak olmasin diye heykellerin lahitlerin ustune beton dokup temellerin ustune evler yapilmisss.halbuki lahit ve heykelle 5 tane ev alinabilirdi amma insanlar ugrasmak istemiyii
 
Üst