Bir ermeni mezar taşi görsel.

 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

nik

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
22 Şub 2015
Mesajlar
2,463
Tepkime puanı
1,457
Puanları
17
Yaş
64
[FONT=&quot][h=1]Kültepe’de Beşik Kertmesi Geleneğini Anlatan Tablet Bulundu[/h]5078


[/FONT]

[FONT=&quot]
Kayseri’deki Kültepe Höyüğü’nde beşik kertmesi geleneğini anlatan 4 bin yıllık tablet bulundu.
Kayseri’de bulunan ve 68 yıldır devam eden Kültepe Höyüğü kazılarında çıkan tabletler Anadolu’daki 4 bin yıllık uluslararası ekonomik, siyasi, toplumsal ve kişisel bilgileri aydınlatmaya devam ediyor.
Kültepe Höyüğü Kazısı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, “Bu tabletlerde ekonomik, siyasi, toplumsal ve hatta kişisel bilgiler, bugünkü Arapça’nın atası olan Akadça’nın Assur lehçesiyle ve çivi yazısıyla yazılmıştır. Şimdiye kadar bulunan 23 bin 500 tablet, eski dünyanın en büyük ve kapsamlı özel şahıs arşivlerini oluşturması ve tüm dünyanın hafızası olması nedeniyle, 2014 yılında UNESCO tarafından, ‘Dünya Belleği Kütüğü”ne’ kaydedilmiştir. Kültepe tabletleri Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, İstanbul arkeoloji Müzesi ve Kayseri Müzesi’nde korunmaktadır” dedi.
Geçtiğimiz günlerde bulunan 4 bin yıllık tablette ise beşik kertmesi geleneğinin o dönemde de olduğuna dair bilgiler elde edildi. Prof. Dr. Kulakoğlu tablette yazan mahkeme zaptı hakkında şu bilgileri verdi:
“…..Ahu-waqar ve Zuba şahit olarak bizi tuttular ve Ahu-waqar Zuba’ya şöyle dedi:
“Kız kardeşim artık büyüdü (evlilik çağına geldi), buraya gel ne Kaniş şehrinde kız kardeşimi eş olarak al (onunla evlen).
Zuba şu cevabı verdi:
“Kız kardeşin orada otursun”.
Ahu-waqar şöyle konuştu:
“Kaniş şehrinde kız kardeşim hakkında koloni mahkemesinin kararını ver. Sen uzakta bir yerde bulunuyorsun. Kız kardeşim ne zamana kadar Kaniş şehrinde beklesin?”
Zuba şöyle cevap verdi:
“Git! Kız kardeşini gönlünün istediği yere (kimseye) kocaya ver.”

Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, “Bu mahkeme zaptına göre genç kızın erkek kardeşi, herhalde ağabeyi Ahu-waqar, davalı olan Zuba’yı kız kardeşi ile mahkeme huzurunda evlenmeye davet etmiştir. Çünkü genç kız artık büyümüş, evlilik çağına ulaşmıştır. Kızın erkek kardeşinin bu zorlaması, genç kızın davalıya, daha küçük yaşta iken, herhalde çocukluk çağında, söz verilip nişanlandığını açık olarak ortaya koymaktadır. Genç kızla nişanlanmış olan erkek de herhalde çok genç bir kişi idi. Şimdi onun evlenmekten çekinmesi, zorlanınca da evlenmekten vazgeçmesi böyle yorumlanabilir. Anılan mahkeme zaptında erkeğin mahkeme huzurunda sözlü bir beyanı başka bir deyimle evlenmekten vazgeçmesi aradaki nişanın bozulmasına yeterli olmuştur. Tabletlerde geçen ‘kız büyüdü’ ifadesi, küçük yaştaki kız ve erkeklerin evlenmelerine müsaade edilmediğini, diğer taraftan Anadolu’da bazı bölgelerde hala yaşamakta olan beşik kertmesi adetini akla getirmektedir” diye konuştu.


[/FONT]
 

nik

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
22 Şub 2015
Mesajlar
2,463
Tepkime puanı
1,457
Puanları
17
Yaş
64
[h=1]Gazze’de Bizans’a Ait Kilise Kalıntıları Bulundu[/h]773




Gazze’nin kent merkezindeki Filistin Meydanı’nda yapılan kazı çalışmaları sırasında, yerin dokuz metre altından tarihi eser niteliği taşıyan taş, mermer ve çömlek parçaları bulundu.
Filistin Turizm ve Tarihi Eserler Bakan Yardımcısı Muhammed Hılle, bulunan parçalardan ikisinin Bizanslılar zamanında Gazze’de inşa edilen bir kilisenin sütunlarının kaideleri olduğunu ve üzerinde yaprak şeklinde işlemeler bulunduğunu belirtti. Gün yüzüne çıkarılan eserlerin incelendikten sonra Paşa Sarayı Müzesi’nde sergileneceği kaydedildi.


 

nik

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
22 Şub 2015
Mesajlar
2,463
Tepkime puanı
1,457
Puanları
17
Yaş
64
[FONT=&quot][h=1]Afyon’da Tarla Sürerken Bin 600 Yıllık Lahit Buldu[/h]
2132


[/FONT]

[FONT=&quot]
Afyonkarahisar’da bir çiftçi, arazisini sürdüğü sırada traktörüyle bin 600 yıllık lahit buldu.
Afyonkarahisar’ın Çobanlar ilçesi Kocaöz beldesinde bir vatandaşın kendine ait arazisini sürdüğü esnada traktörün pulluğuna bin 600 yıllık lahit takıldı.
Afyonkarahisar İl Jandarma Komutanlığın’dan yapılan açıklamada, Çobanlar İlçesi Kocaöz Beldesinde V.D. isimli şahısın arazisini traktörü ile sürdüğü esnada traktörün pulluğuna taş takıldı. Yapılan inceleme sonucu taşın altında, Geç Roma Dönemi’ne ait yaklaşık bin 600 yıllık olan bir lahit bulunduğu belirtildi.
Afyonkarahisar Müze Müdürlüğü tarafından tescil edilen ve tarihi eser niteliği taşıyan lahitin koruma altına alındığı kaydedildi.


[/FONT]
 

Kafkaslı

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
3 Nis 2016
Mesajlar
2,931
Tepkime puanı
3,740
Puanları
23
Gazze’de Bizans’a Ait Kilise Kalıntıları Bulundu

773




Gazze’nin kent merkezindeki Filistin Meydanı’nda yapılan kazı çalışmaları sırasında, yerin dokuz metre altından tarihi eser niteliği taşıyan taş, mermer ve çömlek parçaları bulundu.
Filistin Turizm ve Tarihi Eserler Bakan Yardımcısı Muhammed Hılle, bulunan parçalardan ikisinin Bizanslılar zamanında Gazze’de inşa edilen bir kilisenin sütunlarının kaideleri olduğunu ve üzerinde yaprak şeklinde işlemeler bulunduğunu belirtti. Gün yüzüne çıkarılan eserlerin incelendikten sonra Paşa Sarayı Müzesi’nde sergileneceği kaydedildi.


bu benim favori işaretim
 

Kullanıcı

Moderatör
Moderatör
Katılım
17 Eyl 2016
Mesajlar
1,068
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Harika. Paylaşımlarından ötürü teşekkürlerimi sunarım.

Sevgiler.
 

Balbun

Yeni Üye
Katılım
30 Eki 2016
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Mübarek memleketn heryerinden tarih akiyor
 

nik

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
22 Şub 2015
Mesajlar
2,463
Tepkime puanı
1,457
Puanları
17
Yaş
64
[FONT=&quot][h=1]Balıkesir’de Pers Kralı’nın Bahar Kutlamalarını Anlatan 2 Bin Yıllık Tabak Ele Geçirildi[/h]
2237


[/FONT]

[FONT=&quot]
Balıkesir İl Jandarma Komutanlığı timlerinin düzenlediği tarihi eser operasyonunda Pers Kralı’nın bahar kutlamalarını anlatan figürlerle süslenmiş 2 bin yıllık tabak ele geçirildi
Balıkesir’in Bandırma ilçesinde jandarma timlerinin düzenlediği operasyonda 105 parça tarihi eser ele geçirildi. Olayla ilgili 2 şüpheli gözaltına alınırken, eserlerin arasından Pers dönemine ait bir tabak çıktı. En az 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen tabağın işlemelerinde ise, Pers Kralı’nın bahar kutlamaları anlatılıyor.

Bandırma Müze Müdürlüğü’ne teslim edilen tabağın 2 milyon liraya satılmaya çalışıldığı iddia edildi.


[/FONT]
 

nik

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
22 Şub 2015
Mesajlar
2,463
Tepkime puanı
1,457
Puanları
17
Yaş
64
[FONT=&quot][h=1]Beçin Definesi’ Kitap oldu.[/h]1264


[/FONT]

[FONT=&quot]
TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, Beçin Definesi’nin Türkiye’deki bilimsel arkeolojik kazılarda ele geçen en büyük sikke buluntusu ve Osmanlı İmparatorluğu’na ait dünyanın en büyük definesi olduğunu belirterek, Avusturya Bilimler Akademisi tarafından Almanca yayımlanan ‘Beçin Definesi’ kitabının, 2 cilt kitap ve indeksten oluşan bir CD şeklinde, Türkçe olarak TÜBA tarafından yayımlandığını açıkladı.
Osmanlı, İslami ve Avrupa ülkelerine ait sikkelerden oluşan definenin, 2000 yılında Muğla’nın Beçin Kalesi’nde bulunduğunu hatırlatan Acar, sikkelerin bir kısmının yangın sonucu eriyerek birbirine yapışmış şekildeki külçeler halinde ele geçirildiğini anımsattı.
Prof. Dr. Acar, 2001 yılında TÜBA ile Avusturya Bilimler Akademisi arasında imzalanan ikili iş birliği çerçevesinde Avusturya Bilimler Akademisi Antik Kültür Tarihi Bölümü ve Nümizmatik Komisyonu, Ege Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü, Viyana Sanat Tarihi Müzesi, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Viyana Güzel Sanatlar Akademisi gibi birçok kurumdan uzman katılımıyla araştırma ekibi oluşturulduğunu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın denetiminde definenin temizlik, konservasyon, belgeleme, tasnif çalışmalarına başlandığını anlattı.
Avusturya, Meksika, İspanya, Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, Rusya, Polonya gibi birçok ülkenin sikkeleri üzerindeki araştırmaların yeni bilgiler içerdiğine dikkati çeken Acar, böylece 16.-17. yüzyıl başlarına kadar Osmanlı-Avrupa ekonomik ilişkileri ve para tarihi hakkında yeni bilgilere ulaşıldığını söyledi. Sikkelerin nümizmatik (metal para, sikke ve madalyaları inceleyen bilim dalı) açıdan incelenmesinin yanı sıra, dönemle ilgili arşiv kaynaklarındaki bilgilerin de araştırıldığını kaydeden Prof. Dr. Acar, 2010 yılında TÜBA ile ortak proje çalışması sonucu, Avusturya Bilimler Akademisi tarafından Almanca baskısı gerçekleştirilen “Beçin Definesi”nin 2 cilt kitap ve katalog bilgilerini içeren bir CD şeklinde Türkçe olarak TÜBA tarafından yayımlandığını dile getirdi. Kitabın Almancadan Türkçeye çevirisini Suzan Tammer ve ayrıca eserin editörlüğünü de yapan Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Pfeiffer-Taş’ın üstlendiğini açıklayan Başkan Acar, kitabın hazırlığında emeği geçen yerli ve yabancı editörlere ve aynı zamanda yazılarıyla katkıda bulunan birçok yazara teşekkürlerini sundu.
“Eser Osmanlı tarihi için kilometre taşı”
Beçin Definesi kitabının Osmanlı sikke ve para tarihi için önemli bir kilometre taşı olduğunu vurgulayan Acar, “Prof. Dr. Rahmi Hüseyin Ünal başkanlığında yürütülen Milas Beçin Kalesi kazılarında bulunan Beçin Definesi’nin büyük kısmı III. Murad, III. Mehmed ve I. Ahmed dönemi olmak üzere, 16. yüzyılın ikinci yarısı ve 17. yüzyılın başlarına ait 48 bin 848 Osmanlı ve 848 Avrupa sikkesinden oluşuyor. Türkiye’deki bilimsel arkeolojik kazılarda ele geçen en büyük sikke buluntusu ve aynı zamanda bugüne kadar bulunan Osmanlı İmparatorluğu’na ait dünyanın en büyük definesi olma özelliğini taşıyor” diye konuştu.
Acar, eserin Osmanlı İmparatorluğu nümizmatik ve sikke darbı (eski dönemlerde madeni para çıkarma, basma işlemi) araştırmaları için önemli başvuru kaynağı olduğunun altını çizdi. Çalışma kapsamında Osmanlı ve Avrupa sikkeleri üzerinde arkeometri araştırmaları yapılarak, paraların gümüş oranlarının belirlendiğine değinen Acar, darp teknikleri ile ilgili yeni verilere erişildiğini de kaydetti.
Araştırmanın Osmanlı para politikasına yeni bir bakış getirdiğine işaret eden Acar, “Beçin Definesi kitabı Osmanlı sikke ve para tarihi için bir kilometre taşı. Bu kapsamlı yayın, bütün olarak korunmuş ve bilimsel bir kazıda ele geçmiş olan bir define buluntusunun, disiplinler arası, çağdaş bilimsel yöntemlerle incelenmesinin ne derece önemli sonuçlara ulaşabileceğini göstermesi açısından çok değerli bir başyapıt” değerlendirmesinde bulundu.


[/FONT]
 

nik

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
22 Şub 2015
Mesajlar
2,463
Tepkime puanı
1,457
Puanları
17
Yaş
64
[FONT=&quot][h=1]Oğuz Türkleri Anadolu’ya İlk İslahiye’den Girmiş Olabilir[/h]
3622


[/FONT]

[FONT=&quot]
Gaziantep’in İslahiye ilçesindeki Yeniköy Mahallesi’nde mezarlar bulundu. Bulunan mezarların Anadolu’ya yerleşen ve Oğuzların 24 boyundan biri olan Kayı boyuna ait olduğu tahmin ediliyor. Eski mezar taşları ve üzerindeki siyah renkteki boya ile işlenmiş ok ile yay figürlerinin, mezarların Kayı boyuna ait olduğu ihtimalini kuvvetlendirdiği bildirildi. Bulunan mezarların Fırat Nehri’nde boğulduğu belirtilen ve cenazesi Türkiye-Suriye sınırındaki Eşme köyüne nakledilen Süleyman Şah’ın soyundan oldukları sanılıyor.
Osmanlı’da hanedanın geldiği belirtilen Kayı Boyu’na ait bulunan son mezarlar ile bu boyun Anadolu’ya ilk girdiği bölgelerden birinin İslahiye ilçesi olduğu tezini de kuvvetlendirdiği belirtiliyor.
DAHA ÖNCE DE İNCELENDİ
Daha önce de bölgeye kişisel anlamda uzmanlar gelerek, mezarları inceledi. Mezarların ait olduğu yılı henüz belirleyemeyen uzmanlar, Kayı boyunun Anadolu’ya ilk girdiği bölgelerden birinin İslahiye olduğunu söylüyor. Uzmanlar, “Bu bölgeden Amik ovasına girdiler.
Bu eski mezarların tamamın Kayı boyuna ait olması bu tezi düşündürüyor. Ayrıca mezarların üstteki ok ve yay, Kayı boyunun armaları olduğu biliniyor. Süleyman Şah’ın da Fırat nehrinde boğulması ve Suriye’de yani bu mezarların bulunduğu bölgeye yakın birde defin edilmesi, bölgenin Kayı boyunun yerleşim merkezlerinden biri olduğunu kanıtlıyor. Süleyman Şah’ın boğulduğu yer ile bu mezarlar arasında Katrancı dağı bulunuyor. Bu bilgilere göre ise Fırat nehri kenarında çadırlarını kurmuş ve İslahiye taraflarındaki düz arazilerde de hayvanlarını otlattıkları düşünülebilir” ifadelerini kullanıyor.
Uzun yıllardır bölgedeki insanlar, uzun süre öncesinde Suriye’den Kayı boylarının bölgeye geldiği ve mezarlarının bulunduğu yönünde’ hikayeler anlatıldığı belirtiyor. Bölge insanları ise bölgede 2 kilometrelik bir mezarlık bulunduğunu belirten çevre sakinleri ise “Zamanında Katrancı dağında ve etrafında çok büyük bir savaş meydana gelmiş. Selçuklu döneminde yada daha öncesi ait olduğu söylenen bu savaşta savaşta ölenler, buradaki Uzun Kabir diye bilinen bu bölgeye defin edilmiş.
Bugün o mezarların bulunduğu bölgeden Demiryolları, karayolu geçti. sonra kaçak kazı yapan insanlar nedeniyle bu bölgedeki kalıntılar yok oldu. Mezar taşlarının götürüldüğünü duyduk. Ancak bu mezarlar kalabildi” diye konuştu.
Vatandaşlar, uzman ve yetkili kişilerin mezarların kazılıp incelenmesini talep ederken, elde edilecek bulguların bölge ve ülke tarihine ışık tutabileceğini ifade etti.


[/FONT]
 

nik

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
22 Şub 2015
Mesajlar
2,463
Tepkime puanı
1,457
Puanları
17
Yaş
64
[FONT=&quot][h=1]Mersin’de Bin 600 Yıllık Sarnıç Bahçe Sulaması İçin Kullanılmış[/h]
1326


[/FONT]

[FONT=&quot]
Mersin’de koruma altına alınan M.S. 330-395 yıllarını kapsayan Geç Roma dönemine ait yaklaşık 1600 yıllık sarnıcın, parsel sahibi tarafından çevresindeki meyve bahçelerini sulamada kullanıldığı ortaya çıktı.
Kurul kararlarına göre, Mersin’in Erdemli ilçesi Kaba Zeytin mevkiinde çevresinde meyve bahçeleri ve yer yer maki bitki örtüsü olan faal haldeki evde inceleme yapan Mersin Müze Müdürlüğü’nde görevli arkeolog ve müze araştırmacı ekipleri, M.S. 330-395 yıllarını kapsayan Geç Roma dönemine ait yaklaşık 1600 yıllık su sarnıcını keşfetti. Sarnıcın eninin 7 metre, uzunluğunun 8 metre ve 2 kademeli olduğu belirlendi. Sarnıcın içinde ve çevresinde, parsel sahibi tarafından meyve bahçelerini sulamak için motor ve hortumlar kullanıldığı görüldü. Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Mersin Müze Müdürlüğü uzmanlarınca tespit edilen alanın, 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tesciline karar verdi.


[/FONT]
 

nik

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
22 Şub 2015
Mesajlar
2,463
Tepkime puanı
1,457
Puanları
17
Yaş
64
[h=1]Burdur’da Bizans Dönemi Altı Kapılı Kaya Kilisesi Keşfedildi[/h]
7395



[FONT=&quot][/FONT]
Burdur’un Bucak İlçesi, Avdancık Köyü’nde Bizans Dönemi’ne ait kaya kilisesi keşfedildi.
2015 yılı Kremna ve Çevresi Yüzey Araştırmaları üçüncü sezon çalışmaları kapsamında Burdur İli, Bucak İlçesi, Avdancık Köyü’nde yaklaşık 1040-1050 metre yükseklikte konumlanan Bizans Dönemi’ne ait kaya kilisesi keşfedildi. Çalışmalar hakkında bilgi veren Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Kremna ve Çevresi Yüzey Araştırmaları Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Metin, köy sakinlerinin kilisenin eskiden altı kapısı olduğu söylediğini, hatta 1970’li yıllarda kapılardan üçünün ayakta olduğu bilgisine ulaştıklarını ifade etti. Geçen süre içinde söz konusu kapıların defineciler tarafından tamamen tahrip edildiğini anlatan Metin, “M.S. 11. ve 12. yüzyıllara ait Altı Kapılı Bizans Kaya Kilisesi’nin yaklaşık olarak 10.50 x 10.50 metre ölçülerinde olduğunu düşünüyoruz. Tabanında dağınık halde siyah tesseralar ve sıva izleri bulduk. Kuzeybatı köşesinde Aziz Martir’e ait bir mezar yer almakta. Kuzeyindeki küçük mağaranın önü taş duvarla örülmüş ve üzeri freskolarla kaplanmış. Kilisenin esas önemli noktası apsisinin üstünde yer alan kayalığın üzerinde büyük bölümü tahrip durumda olan Hristiyanlıkla ilgili ikonaların bulunmasıdır. Kremna ve Çevresi Yüzey Araştırması kapsamında gerçekleştirilen üçüncü sezon araştırmasının en önemli tespitlerinden birini oluşturan ve bölge için tekil bir örnek olan Altıkapılı Bizans Kaya Kilisesi, hem bölgesel bir ibadethane veya ayin yeridir hem de Bizans kültürü ve sosyal yaşamı hakkında bilgiler sunan birincil bir kaynak niteliğine sahiptir. Kilisenin bir başka önemli özelliği ise Geç Bizans Dönemi ikonalarının gelişme gösterdiği Kommenos Hanedanlığı dönemine ait ikonalar ile sanatsal olarak bire bir ortak özelliklere ve gerçekçi tasvir estetiğine sahip olmasıdır. Bu keşif şüphesiz Pisidia’nın Bizans gizemini önemli bir ölçüde aydınlatacağı gibi, bölgede disiplinler arası çalışmalar yürüten profesyonel araştırmacılara da temel bir kaynak olacaktır” dedi.

Kiliseye ait freskolardaki ikonaların heyecan verici güzellikte olduğunu ve Hristiyanlıkla ilgili önemli betimlerin resmedildiğini ifade eden Metin, içerisinde Meryem’e müjde, Hz. İsa’ya tapınmaya gelen doğulu atlı kahin krallar, Kudüs’e giriş ve mandorla içerisinde eleusa (şefkatli) Meryem ikonalarının yer aldığı tasvirlerin yanı sıra graffiti yazı ve şekillerin tespit edildiğini söyledi.
Kremna ve Çevresi Yüzey Araştırmaları Bilim Heyeti Üyesi Öğr. Gör. Salih Soslu ise, freskolarda tasvir edilen figürlerin (insan, melek, at) ağırlıklı olarak uzatıldığını, yüzlerin ise genellikle narin ve gerçekçi yapıldığını söyledi.



  • [*=center]






[FONT=&quot][/FONT]

 

nik

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
22 Şub 2015
Mesajlar
2,463
Tepkime puanı
1,457
Puanları
17
Yaş
64
[h=1]Hatay’da Suriye Uyruklu Kaçakçılar 5 Bin 108 Adet Tarihi Eser İle Yakalandı[/h]






Hatay polisi, Reyhanlı’da yol uygulaması sırasında şüphe üzerine arama yaptığı araçta Roma, Bizans ve Helenistik dönemlere ait 5 bin 108 adet tarihi eser ele geçirdi. Tarihi eser kaçakçılığı ile ilgili Suriye uyruklu 3 kişi gözaltına alınırken, ele geçirilen tarihi eserler Hatay Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’ne teslim edildi.
3 kişi yakalandı
Uzmanlarca yapılan incelemede ele geçirilen tarihi eserlerin tamamının Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu kapsamı içerisinde olan tarihi eser niteliği taşıdığı tespit edilirken, tarihi eser kaçakçılığı ile ilgili araç içinde bulunan biri Suriye uyruklu 3 kişi gözaltına alınarak haklarında adli işlem başlatıldı. Ele geçirilen tarihi eserler ise Hatay Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’ne teslim edildi. Ele geçirilen tarihi eserler şunlar: Roma ve Helenistik dönemine ait 557 adet bronz sikke, yine Roma dönemine ait 10 Adet gümüş sikke, bizans dönemine ait bin 95 adet bronz sikke, İslami döneme ait 6 adet sikke, Perslere ait 1 adet gümüş sikke, 166 adet metal malzemeden yapılmış yüzük ve yüzük parçası, 46 adet farklı ebatlarda çeşitli eşyalara ait metal obje, 15 adet metal ok ucu, 536 adet muhtelif ebatlarda metal ağırlıklar ve 2 bin 676 adet okunamayan sikke.


 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst