Türklerde Av Töreleri

 

Börükan Tatar

Aktif Üye
Katılım
13 Eyl 2018
Mesajlar
145
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Konum
Altaylar
Ekli dosyayı görüntüle 214817Türklerde Av Töreleri


Orta Asya ve Sibirya’nın bugünkü Türk dünyasında sapsız av ritüelleri yürütülmektedir. Hatta bunların izlerine, İslâmiyeti benimsemiş Türk kültürlerinin arasında bile rastlamak olasıdır. Fakat daha önceki dönemlerde yürütülmekte olan av ritüelleri artık fazlaca bilinmemektedir.


İslami metinlerin incelenmesi suretiyle bu ritüellerin büyük bir kısmına, ancak Cengiz Kağan’m hükümranlığı döneminde, Moğol devletlerinde ve Selçuklu hakimiyeti döneminde ilk kez rastlamaktayız. Ritüellerin arkaik özellikleri, onların eski dönemlere ait bir miras olduğunu göstermektedir. Tarih öncesi çağlarda bile Orta Asya’da ava ilgi duyulduğunu ve özel davranış biçimleri sergilediklerini, Moğolistan’daki taştan hayvan heykellerinden, kayalara yapılmış çizimlerden ve mezarlardan anlamaktayız. Ancak bunların yorumu, genellikle sadece tahminlere dayalıdır. Metinlerin kendisi çok az bilgi vermektedir. Irk Bitig’den bir bölüm tuhaf ve karakteristik bir yöntemi göstermektedir:


“İmparatorluk ordusu ava çıkmıştır. Avcıların oluşturduğu dairenin içine bir yaban keçisi girer. Kağan onu kendi eliyle yakalar.” Yöntem, hayvanın çember içine alınması, gelenek ise, hükümdarın kendisinin çıplak elle hayvanı yakalamasıdır. Her ikisi hakkında da yakın zamana ait çok sayıda belge mevcuttur. Bu avlanma biçimi neredeyse bir ritüeli andırmakta, en azından arkasında birtakım özel tasarımlar bulunmaktadır: Çıplak elle hayvanla boy ölçüşmek zorunda olan hükümdarın müdahalesi ve kan dökmeme çabası. Av hayvanını kan akıtmadan öldürme çabası, Kâşgarlı Mahmud’un tilki ve yaban domuzlarının nasıl taşlandığına ilişkin betimlemesinde veya kayalara yapılmış çizimlerde karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan biri örneğin, kayaya çizilmiş üç geyiğin arasında bir topuzu, bir diğeri ise, elindeki çekiç veya topuzla bir yaban domuzunu andıran dört ayaklı bir hayvanın başına vuran bir insanı anlatmaktadır.

Av türlerinin çoğu sonraları kanlı olduğundan (ok atmak), olayların bir kısmı bizim bilgimizin dışındadır. Anlaşılabildiği kadarıyla, avlanmak savaşmakla aynı görülmekte. Avlanmak, bir düşman grubuna karşı bulunulan bir eylemdir; bu paralellik büyük imparatorluk yazıtlarında geçen savaşların ve küçük mezar kitabelerinde geçen avların betimlenişinde ortaya
çıkmaktadır. Aynı hileye başvurulmaktadır; kısmen kendiliğinden teslim olan av hayvanı, buna rağmen kendini savunur: Kâşgarlı Mahmud tarafından alıntılanan bir atasözü “Avcı ne kadar hile bilse, ayı o kadar yol bilir” demektedir.


Kimi avlar diğerlerinden daha önemlidir, örneğin, aslında hiçbir fevkaladeliği bulunmayan, ancak mezar kitabelerinde sözü edilen avlar. Begre Yazıtında şöyle denmektedir:


“Yedi kurt öldürdüm; panteri ve alageyiği (kögmek) öldürmedim.”
A. von Gabain bunun bir kahramanlık olması gerektiğine dikkat çekmiştir, zira ölüye ilişkin en önemli biyografik bilgilerin ardından gelmektedir. Biz bunun ancak ilk av, giriş avı olabileceğine inanıyoruz. Öldürülmeyen hayvanların belirtilmesi, akla bir tabuyu getirebilir. Bir insanın ilk avı, bir avlak sahibinin emri üzerine gerçekleşir. Bu ise, bir hükümdar, bir boyun beyi veya ailenin reisi olan babadır.


Börükan Tatar


(Derleme)
 
Son düzenleme:

Börükan Tatar

Aktif Üye
Katılım
13 Eyl 2018
Mesajlar
145
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Konum
Altaylar
@Börükan Tatar üstad O senin profil resmii petrol ofisi ampleml gibii darılma bana istersen bunu kullanEkli dosyayı görüntüle 214842
Ustam o Petrol Ofisi ablemi değil Göktürk Kağanlığı'nın temsili bayrağıdır. Petrol Ofisi'nin amblemi Ulu Tanrı'nın Türk Milletine bir lütfu olan son Kutalmış Başbuğ Atatürk'ün talimatıyla Türk Destanlarında sıkça görülen efsanevi "Kurtbaşlı Ejder" dir. Tüm kalbimizle inanırız ki kanımız "Börü kanı" dır. Türkçülük vurgusunu belirtmek amaçlı da Göktürk Kağanlığı'nın bayrağını seçtim.

Tavsiyen için teşekkür ederim.
Bozkurtlar ulusun Tanrı Türk'ü korusun.
 
Üst