Memleket Sevdası Eskiden Günümüze

 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Ekli dosyayı görüntüle 234912

İnsan; hep “bilmediğinden” değil ya, Bazen de “bildiğinden” susar. Edep bilir , susar. Sabır bilir , susar. Saygı bilir , susar. Sevgi bilir , susar. Tarih bilir paylaşır susar.Bazen de anlayanı olmadığını bilir, susar…
Bazı insanların geçmişte yaşanmış acı dolu yılların tarihin sayfalarında saklı kalmasını ister,Oysa biz bu yaşanmış acıları kitaplaşmasından yanayayız bilinmesinden ve o tarihlerde sadece Oltu ilçesinde değil Anadolu'da Müslüman Türklere nasıl katliamlar yapıldığını tüm dünyaya anlatabilmeliyiz en azından tarih yazarlara yardımcı olmalıyız.Bilmediğimiz daha neler var ve hepsi acılarıyla birlikte çıkıyor.En büyük sorun bu yaşanmışlıkları el birliği içinde yok etmekle uğraşan bir nüfus ta var.

Ekli dosyayı görüntüle 234913

Oltu'nun ilk camisi Aslanpaşa Camii
Caminin kapı kemeri üzerinde dört satırlık bir kitabe yer alır.
Arslan Paşa, câhidü fillah
Ne acep yerde kıldı Beytullah

Cennet olmak sankim etrafı
Olur içinde zikr-u fikrullah

Nehr-i cârisi güya kevser
Vaz'ı makbuli tarzı kudsullah

Hatıfı gaibten istedim tarih
Dedi tarihin Fezküru billah .
Arslan Paşa, Çıldır Atabeklerinden I. Yusuf Paşa'nın oğludur. Bu Atabeylik, İlhanlılar'ın Kafkasya'daki egemenlikleri sırasında kuruldu (1268). Çıldır Atabekleri, 16. yüzyıla kadar Hıristiyan olan Kıpçak Türklerinden gelme bir sülaledir. 1578'de Müslüman olan Atabekler, bu tarihte Osmanlı İmparatorluğuna katıldılar.

Osmanlılar zamanında merkezi Ahıska olarak kurulan Çıldır Eyaleti, Acara, Yukarı Kür ve Çoruh boylarını içine alıyordu. Çıldır Atabekleri de 18. yüzyıl ortalarına kadar Osmanlı Beyleri sayılıp "paşa" rütbesi ile Çıldır Eyaleti Beyliği yaptılar. Çıldır Atabeklerinden 25'incisi olan Arslan Paşa 1659'da Paşa ünvanı ile Oltu sancak beyi olarak tayin edildi.
Arslan Paşa zamanında Oltu, ekonomi ve kültür bakımından gelişti. 1664 yılında Oltu'da muhteşem bir camii, etrafına 70 odalı medrese, bir fetvahane, bir hamam ve bir de saray yaptırdı. Bugün cami ile medreselerin ve hamamın bir kısmı ayakta olup diğerleri yıkılmıştır.

Ekli dosyayı görüntüle 234914

1879-1900 arası.
Her zaman merak edilirdi,bu resimle bir çok soruya cevap vermiş oluyoruz.Arslanpaşa camisi girişindeki
1 numara kabristan.
2 numara Arslanpaşa Külliyesi
3 numara muhtemelen cezaevi veya mühimmat deposu.Şimdiki yeni Hükümet konağı yeri.

Ekli dosyayı görüntüle 234915

1940 OLTU.
Önceki günler rus genarali ve ingiliz subayı kaleyi arkasına alan bir resim görüntüsü attığımızda merdivenli ev hep merak edilmişti kimin ve duruyormu diye bugün o resmi tercüme eden bir farklı resim daha ve aradan 25 yıl sonra ki durum.Resimde Oltu Belediyesi Jandarma karakol binası Çarşıbaşının yoğun işyerleri Arslanpaşa camisi girişi.ve Oltu'nun sessizliği..
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Ekli dosyayı görüntüle 234916

1877-1878 rus istilacı askerlerleri İlçemizin orta yerinde bulunan Müslüman mezarlığı diye tahmin ettiğimiz alanda içtima yaptıklarını bir sonraki resimde göreceksiniz.. Resimde görüldüğü gibi Oltu Kalesinin tüm ihtişamı ve surları gözler önünde.Bazı arkadaşlarımız daha önceden paylaştığımız resimlere Oltu kalesinin surları ve geçit yoktur resimlerimize photosop iddiasını bu resimle de çürütüyoruz.
1890ların sonu diye bir paylaştığımız resimde görülen mezarların sağlam olduğunu görmüştük tahminizce bu alanda bir tahribat meydana geldiğini anlamış oluyoruz.

Ekli dosyayı görüntüle 234917

Dağlar taşlar tanık olun;Kahramanca savaşan Oltu'lu Müslüman Türkler tarafından öldürülen ruslar sessizlikten Sonra da ölülerini sırtladıkları gibi kefensiz olarak açtıkları çukurlara gömdüler.
İlçemizde yaşanan vahşetin karşılığında Ruslara da mezarlık alanı yetmedi ölülerini dağlara taşlara gömdüler.
Oltu'da geçmişin karanlık yüzünü gün ışığına çıkartma çalışmalarımız devam ediyor tarihimizin en acı günlerini unutursak Suriye,Irak oluruz birlikteliğimizi hiç bir güç denge,nifak tarih boyunca bozamadı. Oltu Şüra Hükümeti bu Devletin yüzü akıdır kurucularını rahmet anıyoruz bugün biz özgür,mutlu yaşıyorsak gelecek için imkansızlıklar içinde savaşan bu Kahramanlara borçluyuz.Oltu Şüra hükümeti'ni çocuklarımıza bir masal olarak bırakmayalım.Çalışalım belge ve bilgilerle Dünya'ya tarihine anlatalım Prof.Dr.Erdal hocamıza,Dr Ümran Hanım,Hocamız Ahmet Kalkan,Sn hocamız Naci Ceylan gibi değerli yürekli bilgi sahibi insanlara destek vererek Oltu'luların bu kahramanca savaşlarını kanıtlayacak daha bir çok materyal,bilgi resme ihtiyaç olacak İlçemizde açılacak bir Müzede bu resimlerimiz sergilenecektir. İşte o dönemde eli silah tutan herkesin Ruslara karşı direndiği yok ettiği öldürdüğü rus mezarlığı sadece biz ölmedik bu savaşta.!
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Ekli dosyayı görüntüle 234918

1915, Oltu şehri,devlet milisleri Astrahan kadrosunda bir dua servisi. Merkezde bir suçlu giyinmiş bir rahip. Solunda (haç ile işaretlenmiş) - şirket komutanı kaptanı Pavel Vladimirovich Zagoskin.
Dünya'nın en önemli ansiklopedisinde aynen şöyle geçer Oltu'nun yükseklerinde olan kilise evet iste belgeliyoruz görüldüğü üzere işgalci askerlerin papaz esliginde ayin yaptıkları o an.Yer Tarmut harabeleri.
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Ekli dosyayı görüntüle 234919

Oltu kenti olan 1915'te devlet milislerinin 570. Astrakhan ayak devriyesi görevlilerinin koruması altında Türkler ele geçirilmiştir.
Osmanlı rus savaşında esir düşen askerlerin akıbeti hep merak edilirdi.ruslar kendilerini merhametli gostermek icin baslarina nobetci dahi koymadan resimler cekilirdi.Oltu vadisinde tam teçhizatlı rus askerine karşı bütün gücüyle savaşan muhimmat bitince esir olan askerler.
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Ekli dosyayı görüntüle 234920

İlçemizin geçmiş tarihinde bir acı resim.!
Her ne pahasına işgalde edilseler Kalesi gibi dimdik duran Asaletli Oltu'lular ve nazlı çayı,oysa diğer taraftan.
İşgalci rus subay ve askerleri ve siyasi çıkarları için Osmanlıyı zayıflatma çabalarını Oltu'dan da sürdüren ajan İngiliz subayı emirleri ise Oltu yönetimininde Türklerin değil rum ve ermeni çetecilerin olduğu bir iradenin olması için baskıya geldiği günler.
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Ekli dosyayı görüntüle 234921

Bilinmeyen Tarihin bilgileri belgeleri, kaynaklarıyla yayınlıyoruz,(kısıtlayarak)

30 Ağustos Bayramı. 1882'de (alay ile birlikte) kilise kuruldu

17 Aralık 1909'da kutlandı.

Olty - Kars bölgesi ilçe. Olta'ya Ardagan (101. Kars üzerinden) şehri üzerinden ulaşabilirsiniz. Eğitim kurumları: 4 sınıf şehir okulu ve tek sınıf kadın okulu. Kilise - 1 Gorsko-Mozdok alayı ile.
Kutsal Mübarek Büyük Prens Alexander Nevsky onuruna Terek Kazak ordusunun 1. Gorsko-Mozdok alayı Kilisesi Kilise, şehrin eteklerinde, alaylı kışlaların bulunduğu yerdedir. Askeri kiliselerin türüne göre devlet fonlarıyla inşa edilmiştir; 17 Aralık 1909'da kutlandı. 35 arsh uzunluğunda, 18 arş.
Kiliseye göre kiliseye göre: bir rahip.
Tsitovich G.A. "Ordunun ve donanmanın tapınakları". Pyatigorsk, 1913

Makale eklendi (a): Mikhail Meshchaninov , 12 Eylül 2017

Olta'daki kilise, 1901'de Bina Komisyonu tarafından onaylanan askeri kiliselerin model tasarımına göre inşa edildi (mimar FM Verzhbitsky). Toplamda, 1917'de Rus İmparatorluğu'nda en az 69 kilise inşa edildi.
Kutsal Mübarek Büyük Dükü Alexander Nevski'nin onuruna verilen Terek Kazak ordusunun 1. Gorsko-Mozdok alayı kilisesi, 17 Aralık 1909'da kamu fonlarıyla inşa edildi ve kutlandı. Bu alaylı kilisenin ayırt edici bir özelliği, çeşitli tonlardaki tüflerin dış duvarlarının tamamen koyu renkli bir astarıydı - koyu gri ve kum.
15 Ocak 1892’den ve 1910’dan itibaren, Julian Spiridonovich Tseretov alaycı bir rahipti.
1921'den beri Kara ilinin Türkiye'ye gelmesinden sonra kilise, bir İslam devletinin topraklarındaydı. Görünüşe göre, bina için pratik bir kullanım bulunamamıştır, ancak çan kulesi çadırı, baş, küçük soğan kubbeleri ve cephelerdeki haçlar Türkler tarafından hala ortadan kaldırılmıştır. Tapınağın yakınında canlı bir turist yolu işletmesi nedeniyle, tapınağın pitoresk yarım kubbeleri yerel cazibe merkezlerinden biri olmayı başarmıştır.
Şu anda, eski kilisenin inşası, 3 Eylül 2017'de kilisenin yangından ciddi şekilde zarar görmesine neden olan, evsiz insanlar ve uyuşturucu bağımlıları için bir buluşma yeri olarak terk edilmiş bir acil durumda. Yangın, çatının kısmen çökmesine neden olan kalan ahşap zeminleri tahrip etti.
Kaynaklar: RGIA f. 806, op. 8, d, 397 (1909); Tsitovich G.A. Ordu ve Donanma Tapınakları, 1913, s
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Ekli dosyayı görüntüle 234922

1877–1878 Osmanlı–Rus Harbi'nde, Oltu'nun Kars, Ardahan ve Batum ile savaş tazminatı olarak Ruslara verildi,1917 devriminin ardından Rusların çekilmesiyle Ermeni ve Gürcüler tarafından yeniden işgal edildi.
Bu sancılı dönemde Oltulular teşkilatlanarak 'Oltu Şüra Hükümeti'ni kurup, 'Biz ezelden beri hür yaşadık, hür yaşarız, hangi çılgın bize zincir vuracakmış şaşarız' mesajını dünyaya duyurmuşlardı. On üç ay süren bu bağımsızlık mücadelesi, Şüra Hükümeti'nin 20 Mayıs 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisi'ne ilhakıyla neticelenmiştir."
Resimde Oltu'nun bir bölümünde Rusların askeri üssü olarak kullanıldığı yerler
 

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,650
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
tesekkurler...kendi tarihimizi bile ingilizlerin dayattigi bilgilere gore ogrendik okullarda..sonadan internet sayesinde gercek bilgilere ulasilabiliyor.
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Ekli dosyayı görüntüle 234923

İlçemiz Alatarla(Hovak köyü) KANLI KUŞAK EFSANESİ(ALATARLA KÖYÜ)

Komşu ilçemiz Tortumun cevizli köyünden bir avcı, avlanmak üzere köyümüze gelir. Şimdi adına kanlı kuşak dediğimiz, oldukça kırık ve geçit vermeyen mevkiye av esnasında, (avın heyecanından olsa gerek ki) çıkar. Her babayiğit buralardan geçemez, fakat avcılık hali adam tekesini vura bilmek için dere tepe demez dolanır ve kanlı kuşağa gelir. Av tekeleri belirli zamanlarda su içmek ve otlamak için kaya kovuğundan çıkıp kendine emin bir yer arar. Çok çevik ve önsezili hayvan oldukları için avlanmalarıda zordur. Avcı avgahına geçip avını beklemeye başlar. “sabrın sonu selamettir” derler. An gelir avcı tetiğe dokunur, avını vurur. İş avı bulunduğu yerden almaya gelmiştir. Orya gitmek bir mesele, avı alıp çıkmak ayrı bir meseledir. Sevinçle, başarmış olmanın sevinciyle tehlikeleri görmeden avın bulunduğu yere ulaşır. Avı keser ve geri dönmek için yol arar. Fakat boşuna çünkü av heyecanı, geçmiş tehlike görülmeye başlamıştır. Bir türlü geldiği yerden geri dönme cesaretini bulamaz. Aşağı bakar dipsiz uçurum, yukarı bakar gök ve Allah. Çaresizlik içinde kıvranıp durur. Uzun bir uğraştan sonra çıkmanın yolu olmadığını anlayınca çaresiz kayaya sarılıp beklemeye başlar. Gözler ümitsiz, yürek ümitli. Belki bir gelen, ya da bir geçen olur, olurda kurtuluş ümidi belirir. Uzun bir bekleyiş sabrı su keser. Büyük bir zevkle vurduğu avını uçurumdan aşağı bırakır ve korkudan olduğu terde yığılır kalır.



Yolu, eli dolu olarak heyecanla bekleyen avcı geceler, günler geçer köye dönemez. Telaşlana konak sahibi birkaç kişiye haber verir. Ve av mahallini aramaya çıkarlar. Arama uzun sürmez çünkü muhit bellidir. Gedik dönülünce tüfeğin parıltısı dolayısıyla avcı göze çarpar. Kurtarmak için çarpan yüreklerde bel’i aşmaya cesaret yoktur. Çünkü” kaş yaparken göz çıkarmak” ta vardır. Bağırtı ve ıslık seslerine uyanan avcı, toplanan halka boş ve ümitsiz olduğu kadar ürkek gözlerle bakar. Kurtarmada son çare bir ağaç kesip bel’e uzatarak basit bir çatma (geçit-köprü) yapmaktır.



Çatma kurulmuştur fakat kimse canını düzde bulmamıştır. Avcı geçmek için yaklaşır, hayır mümkün değil. Yuvarlanıp uçurumun dibine inmek var. Vazgeçer. Sonuç alamayan köylüler başlarını kaşıyıp çare ararken, avcının sözlüsü çıkagelir. (sözlü bulunduğu köydendir.) delikanlılık bu ya… Avcının gözleri parlar, yüreklenir çatmaya doğru dönüp geçmek ister. Sözlüsü geçme diye bağırır ve kendi geçmeye çalışır. Bu kez avcı sen dur. Diye bağırır. Avcını aklına yeni fikirler gelmeye başlar. Cebinden bıçağını çıkarır ayaklarının altını çizmeye (yarmaya) başlar. Acıyı duymamaktadır.

Kanlar süzülmeye başlayınca köprüye doğru ilerler. Halkta bir telaş, bir bekleyiş vardır. Pür dikkat ve pür sessizlik… Ayaktaki kanlar ağaca yapışınca kayma tehlikesini atlatıp geçeceğini sanan avcı, ağaçta yürümeye başlar. Sonunda karşıya geçip sözlüsünün kollarına kendisini atıvermiş, sarılmışlar. Sevgi ve duygu mantığa dönüşüp kollarını bırakınca avcı cansız bir ceset olarak oracığa yığılmış.



Avcını ayaklarından akan kanlar yöreye “KANLI KUŞAK” adını vermiştir.
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Doğru diyosun üstadım sağolsun memleket sevdalısı abilerimizin dostlarımızın bizleri kırmayıp ellerinden geldiğince eskilere ait fotoğraf ve bilgileri bizlerle paylaşması ve tarihimizi yeniden öğrenmek kadar güzel ve gurur verici olduğu kanaatindeyim
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Ekli dosyayı görüntüle 234924

Oltuda bir akşam ,

Gökler inmiştir yere insanlar yerlerle göklerin 25 mart'ın düğününe şahittir...
25 Mart'ın harp işi yenmesi ve yıldırım gibi çarpmasıyla Oltu Türküleri dinliyoruz.
Gel çıkalım kaleye bir akşam üstü
Sen OLTU'yu seyret yar bende seni
Sanma deli gönül sana küstü yar
Sen Oltu'yu seyret yar bende seni.
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Ekli dosyayı görüntüle 234925

Oltu Kalesinde ki gizli geçit.!!

Geçmiş medeniyetlerin, dinlerini gizli yaşadığı ve su,yiyecek ihtiyacı için o dönemde yapılmış...dışardan görülen, sadece , el yapımı taşla örülmüş havalandırma bacası olmayan ve nereye indiği belli olmayan dapdar ve dimdik merdivenli bölüm var.
merdivenden inerken önce yüzünüze serin bir hava çarpar...ürpertir.
merdiven basamakları yüksek yüksek.
önce dik merdivenden düz, yaklaşık 30 basamak inilir. sağa 90 derece döner merdiven. ordan döndükten sonra gün ışığı aniden kesiliverir. kapkaranlık bir boşluk.(ellerinizi duvarlara sürtmeden inin böcek,akrep ısırabilir)
ellerde fener ama ışığı yutan bir karanlık. 2 dakika sonra gözler alışıyor ama gördüğüne anlam veremiyor.

haa unutmadan, buraya girmeden önce herkesi defalarca ikaz ederim, sakın ama sakın çıt çıkarmayın diye! çünkü muazzam bir yankıya sahiptir bu mekân. ağzınızdan çıkan bir hece, tam 27 saniye sürmekte. dolayısiyle ayakların sürtünme sesi, nefes alma sesleri eğer gereksiz konuşma seslerine eklenirse korkunç bir kakafoni oluşuyor.

neyse merdivende sağa dönüp inmeye devam edelim. tavan kısmı taşlı örülmüş tarzı gibi. tepeden indiğimiz için, yapının ilk önce tavanıyla tanışıyoruz.
merdivenden indikçe, indiğiniz yerden size doğru birinin çıktığını görüyorsunuz....
yer ayak bileğine kadar buz gibi su ve o su ayna gibi...

en alt kısma indiğinizde, ki sanırım 50-60 basamak iniliyor, inmeye başladığınız noktaya bakınca ne kadar çok yerin dibine girdiğinizi irkilerek farkediyorsunuz. daha önce yazdığım gibi basamaklar normalden çok yüksek...
artık gözler iyice alışmıştır, fenerleri kapatırız. havalandırma bacası dediğim yerden giren dumanımsı ışık huzmesi ortama gizemli bir aydınlık veriyor...
tabandaki Sitare dağından geldi söylenen suyun içinde yürüyoruz... Çevrede bir çok sütun varmış gibi gölge oyunları amaaaaaa özellikle bir tanesi akıl alır gibi değil...Resmen kokor.

yazmaya çekiniyorum çünkü bu yazdıklarımdan sonra orası eski gizli güzelliğini gizemliğini yitirebilir,yinede siz siz olun gitmeyin,içeri girmeyin kokor var.

not,gizli geçitin giriş yeri taş duvarla örülmüştür girilmez.
 
Üst