Memleket Sevdası Eskiden Günümüze

 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5


Burası köroğlu denen mevki değil mi? Biraz da kömürlü tarafından bahset usta :)
Dadaşım resimler bilgiler geldikçe paylaşıyorum inşallah gelirse seve seve paylaşırım

Eskiler sandıkları biraz kurcalarsa müthiş bilgi belge ve resimler çıkar ortaya ama inatlarini kırmak lazım
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Ekli dosyayı görüntüle 243581

Arslanpaşa Cami Vakfı krokisi.dikkat edilirse Oltu çayı üzerinde değirmen,Sarayı yeri ve arsasında han var olduğu görülecektir.

Ekli dosyayı görüntüle 243582

ARSLAN PAŞA KÜLLİYESİ
Erzurum’un Oltu ilçesinde saray, medrese, mektep, cami, han, hamam, çarşı ve bir değirmenden meydana gelen XVII. yüzyıla ait külliye.
Caminin kapı kemeri üzerinde dört satırlık bir kitabe yer alır.
Arslan Paşa, câhidü fillah
Ne acep yerde kıldı Beytullah

Cennet olmak sankim etrafı
Olur içinde zikr-u fikrullah

Nehr-i cârisi güya kevser
Vaz'ı makbuli tarzı kudsullah

Hatıfı gaibten istedim tarih
Dedi tarihin Fezküru billah

Bugün yalnız camisi faal durumda olan külliye Çıldır Atabegleri’nden, 1680 yılında idam edilen Kars Muhafızı Mehmed Arslan Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mevcut kitâbelerden 1075’te (1664-65) tamamlandığı anlaşılmaktadır. Oltu çayı kenarından başlayıp geniş bir alana yayılan yapıların merkezinde tamamen kesme taştan yapılmış kare planlı ve tek kubbeli cami yer alır. Cümle kapısı üzerindeki 1075 tarihli inşa kitâbesinden başka kapı kemerinin dışında, son cemaat yerinin orta kubbesi kemerinde ve avlu kapısında birer kitâbe daha bulunmaktadır. 1077 (1666-67) tarihli vakfiyesi ise Vakıflar Arşivi’ndedir. Harime giriş, sivri kemerli ve üzeri üç kubbe ile örtülü son cemaat yerindendir. 13.40 m. çapında olan kubbeye sivri kemerli tromplarla geçilmiştir. Mahfil, vâiz kürsüsü ve minareye duvar içinden açılan merdivenlerle çıkılır. İç mekân kireç sıvalıdır ve taş mihrabın bordüründeki geometrik motifler dışında süslemesi yoktur. Son cemaat yerinin mihrabiyeleri ile cümle kapısındaki süslemelerde Osmanlı geleneklerinden farklı mahallî özellikler hâkimdir. Pencere alınlıklarının dış yüzlerindeki kabartma yazılar ise yalnız bu camide bulunmaktadır. Kuzeybatı köşedeki prizma biçimi kaide üzerinde yükselen silindirik minare, iki renkli taş işçiliğiyle Doğu Anadolu’daki kısa minare tipine girmektedir.

Cami avlusunun doğu ve batısında sıralanan beşik tonoz örtülü medrese hücreleri, basit ölçüde Fâtih ve Süleymaniye medreseleri gibi planlanmış ve batıdakiler dershane, doğudakiler yatakhane olarak kullanılmıştır. Batıdaki hücrelerde ikişer pencere, doğudakilerde dışarıya bakan birer aydınlatma menfezi mevcut olup hücreler ayrıca dolap nişleri ve ocaklarla da teşkilâtlandırılmıştır. Bugün medresenin, vakfiyede sayılarının yirmi beş olduğu belirtilen hücrelerinden ayakta kalmış olanları, yapılan bazı değişiklik ve ilâvelerle Kur’an kursu binası olarak kullanılmaktadır. Avlunun kuzeyinde bir şadırvan, güneyinde de bir hazîre yer almaktadır.

Külliyenin halen enkaz durumunda bulunan saray, çarşı, han ve değirmeni Rus-Ermeni işgali sırasında yağmalanıp yakılmıştır. Hamam ise şahıs mülkü haline gelmiş ve sıcaklık kısmı dışındaki bölümleri yıkılarak yerine modern evler yapılmıştır.
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Ekli dosyayı görüntüle 245725

Ekli dosyayı görüntüle 245726

Atatürk’ün Türkiye’yi Dünyaya Tanıtmak İçin Çektirdiği 20 Fotoğraf'tan 2 si bölgemizden TORTUM ŞELALESİ,ÇORUH NEHRİ'dir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, yıllar sonra bile yaptıklarıyla günümüze ışık tutuyor. Atatürk, ülkemizi tanıtmak adına Türkiye’nin dört bir yanından fotoğraflar çektirmiş, bunları İngilizce ve Fransızca dillerine tercüme ettirerek tüm dünyaya dağıtmıştır. Atatürk’ün talimatıyla 1936 yılında çekilmiş bu resimlerden ikisidir.
Çoruh nehri üzerinde yelkenli tekne kullanırken resimleyen fotoğrafcı tarihe bir ışık tutmuştur.
 

Kamhi Leonard

PiSaGoR
Katılım
15 Ağu 2018
Mesajlar
3,860
Tepkime puanı
3,698
Puanları
23
Konum
♨️TATVAN♨️
Ekli dosyayı görüntüle 234925

Oltu Kalesinde ki gizli geçit.!!

Geçmiş medeniyetlerin, dinlerini gizli yaşadığı ve su,yiyecek ihtiyacı için o dönemde yapılmış...dışardan görülen, sadece , el yapımı taşla örülmüş havalandırma bacası olmayan ve nereye indiği belli olmayan dapdar ve dimdik merdivenli bölüm var.
merdivenden inerken önce yüzünüze serin bir hava çarpar...ürpertir.
merdiven basamakları yüksek yüksek.
önce dik merdivenden düz, yaklaşık 30 basamak inilir. sağa 90 derece döner merdiven. ordan döndükten sonra gün ışığı aniden kesiliverir. kapkaranlık bir boşluk.(ellerinizi duvarlara sürtmeden inin böcek,akrep ısırabilir)
ellerde fener ama ışığı yutan bir karanlık. 2 dakika sonra gözler alışıyor ama gördüğüne anlam veremiyor.

haa unutmadan, buraya girmeden önce herkesi defalarca ikaz ederim, sakın ama sakın çıt çıkarmayın diye! çünkü muazzam bir yankıya sahiptir bu mekân. ağzınızdan çıkan bir hece, tam 27 saniye sürmekte. dolayısiyle ayakların sürtünme sesi, nefes alma sesleri eğer gereksiz konuşma seslerine eklenirse korkunç bir kakafoni oluşuyor.

neyse merdivende sağa dönüp inmeye devam edelim. tavan kısmı taşlı örülmüş tarzı gibi. tepeden indiğimiz için, yapının ilk önce tavanıyla tanışıyoruz.
merdivenden indikçe, indiğiniz yerden size doğru birinin çıktığını görüyorsunuz....
yer ayak bileğine kadar buz gibi su ve o su ayna gibi...

en alt kısma indiğinizde, ki sanırım 50-60 basamak iniliyor, inmeye başladığınız noktaya bakınca ne kadar çok yerin dibine girdiğinizi irkilerek farkediyorsunuz. daha önce yazdığım gibi basamaklar normalden çok yüksek...
artık gözler iyice alışmıştır, fenerleri kapatırız. havalandırma bacası dediğim yerden giren dumanımsı ışık huzmesi ortama gizemli bir aydınlık veriyor...
tabandaki Sitare dağından geldi söylenen suyun içinde yürüyoruz... Çevrede bir çok sütun varmış gibi gölge oyunları amaaaaaa özellikle bir tanesi akıl alır gibi değil...Resmen kokor.

yazmaya çekiniyorum çünkü bu yazdıklarımdan sonra orası eski gizli güzelliğini gizemliğini yitirebilir,yinede siz siz olun gitmeyin,içeri girmeyin kokor var.

not,gizli geçitin giriş yeri taş duvarla örülmüştür girilmez.
Kokorr kahkaha

Emeğine YÜREĞİNE sağlık oltuda bilinmeyen bir cok seyi bize sundugun için ayrıca teşekkür ederim

Işte herkes kendi mezrasina ilçesine memleketine bu denli hakim olursa iste o zaman herşey çok daha kolay olur
Tekrar teşekkürler :4:
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Kokorr kahkaha

Emeğine YÜREĞİNE sağlık oltuda bilinmeyen bir cok seyi bize sundugun için ayrıca teşekkür ederim

Işte herkes kendi mezrasina ilçesine memleketine bu denli hakim olursa iste o zaman herşey çok daha kolay olur
Tekrar teşekkürler :4:
Rica ederim ustam sağolsun büyüklerimiz sayesinde memleketimizin bilinmeyenlerini bizlerde öğreniyoruz
 

Kamhi Leonard

PiSaGoR
Katılım
15 Ağu 2018
Mesajlar
3,860
Tepkime puanı
3,698
Puanları
23
Konum
♨️TATVAN♨️
Ekli dosyayı görüntüle 234926

Tüm Dünya'ya ilan ve iddia ediyoruz.
Prenses Tamara Oltu'lu.!

Annesi Kıpçak Türk’ü, babası Gürcü olan 800 yıl önce devlet yöneten Kraliçe Tamara hakkında ilçemizdeki Kaybolan Kuş köyünde doğduğu iddiasını ısrar ediyorum.Yaşamı dünya tarihinde yeri olan ve dünya tarihine adını altın harflerle yazdıran ünlü Gürcü Kraliçesinin İlçemizde Oltu'dan sonra Artvin Şavşat İlçesi Aşağı Koyunlu Köyünde yerleştiği ve orada kendine bir külliye yaptığı bilinmektedir.
Şimdi bilin bakalım Kuş köyü Oltu'da nerede.?

Tamara' nın ölümünden sonra mezarının nerede olduğu merak konusu olmuştur. Ölmeden dokuz ayrı yerde dokuz ayrı mezar hazırlatır. Ölünce birisine gömün diye emir de bulunur. Hatta bu dokuz mezarın altısının Türkiye sınırları içerisinde olduğuna inanılır. Bunun için dört şövalyeye emir verir. Ben ölünce on gün on gece yürüyün. Ulaşılması en zor olarak bildiğiniz yere gömün diye emir verir. En zor yer Somon Kaya Kilisesinde Mezarda yattığı tahmin edilmektedir.

Not: Tiflis Üniversitesi Hocaları ile ortak çalışmamız sonucunda elde ettiğimiz bilgilere göre bu dayanakta ısrarcıyız.
Bu tamara ile
Van ak damar kilisesindeki Tamara aynı kişi deyil demi ?
 

Kamhi Leonard

PiSaGoR
Katılım
15 Ağu 2018
Mesajlar
3,860
Tepkime puanı
3,698
Puanları
23
Konum
♨️TATVAN♨️
Ekli dosyayı görüntüle 236061

Oltu ve Olur için turizm fırsatı...Kız ve Oğlan Kaleleri
Bizans dönemine kadar uzanan çeşitli kale, kilise ve yapıların da bulunduğu Erzurum'da, dağ-taş adeta "turizm" potansiyeli taşıyor.
OLTU'nun dört bir yanından adeta tarih fışkırıyor. Şehri çepeçevre kuşatan Büyük kale ve Surları dışında tarihi geçmişi Bizans dönemine kadar uzanan çeşitli kale, kilise ve yapıların da bulunduğu Oltu ve vadisinde ki, dağ-taş adeta "turizm" potansiyeli taşıyor. Erzurum'un Oltu ve Olur ilçeleri arasında kalan ve halk arasında Pernek diye adlandırılan Olan ve Kız Kaleleri de, işte bu zenginliklerden sadece birisini oluşturuyor. Aralarından devlet yolu geçen ve birbirlerine olan uzaklığı 1,5 kilometre olan oğlan ve kız kalelerinde, Bizans dönemi kalıntıları dikkat çekerken, söz konusu kalelerde kiliseler, odalar ve çeşitli birimler göze çarpıyor. Devlet yolunun solunda kalan ve kuzeydoğu yönüne düşen kaleye Oğlan Kalesi adı verilirken, tepenin yüksekliği 100 metreyi buluyor. Oğlan Kalesi diye adlandırılan söz konusu kale 4 burçtan ve bir de gözetleme kulesinden oluşurken, 20X80 metre uzunluğunda sur duvarlarının arkasında çeşitli bina kalıntıları bulunuyor. Kalenin batı surları istikametinde yine 8X20 metrekare boyutlarında bir kilise yer alırken, kilisenin dikdörtgen planlı, kırmızı kesme taştan ve yer yer moloz taş kullanılarak inşa edildiği görülüyor. Üst örtüsünün tamamen yıkıldığı anlaşılan kilise, bugün bile tarihi geçmişinin izlerini yansıtıyor.
KIZ KALESİ DAHA YÜKSEKTE
Oğlan Kalesi'nin taşıdığı özellikler böyle iken, Kız Kalesi ile Oltu ve Olur yolunun sağ tarafına düşüyor. Pernek adı da verilen Kız Kalesinin yaklaşık 200 metre yüksekliğindeki büyük bir kayanın üzerine kurulduğu görülürken, oldukça sağlam sur duvarları dikkat çekiyor. İstanbul'daki Rumeli Hisarı tarzında üçgen bir alana ve yukarıdan aşağıya doğru kurulan Kız Kalesi, aşağıya doğru uzanan iki kademeli surdan oluşurken, kaleye giriş ise kuzey istikametinden yapılıyor. Oğlan Kalesi'nde olduğu gibi, Kız Kalesi'nde de çeşitli bina kalıntıları yer alırken, kalenin hemen altında bulunan kilise ve kaleye ait bazı bölümlerinden kalenin Bizans döneminde aktif oılarak kullanıldığı anlaşılıyor. Her iki kalenin burçlarında, duvarlarında ve diğer kalıntılarında bulunan izler, bu yapıların tarihin değişik döneminde tamirden geçirildiğini gözler önüne sererken, söz konusu kaleler define avcılarının da tahribatına uğruyor. Yıllarca define olabileceği kanısıyla kazılan ve tahrip edilen her iki kale de, koruma altına alınması gereken tarihi ve turistik birer değer olarak ifade ediliyor.
KORUMA PROJESİ
UYGULANMALI
Eymen Otel ile Katıldığımız Kudaka ajansı ve turizmcilerin toplantısında Batılıların, tarihi geçmişlerini yansıtacak eserleri ve yapıları olmamasına rağmen bile tarihi kalıntılara sahip çıktıklarını anlatan turizmciler, "Ama maalesef bizim ülkemizde tarihi birçok yapı korumasız ve bakımsız halde. Bunların herbiri turizme kazandrılarak değerlendirilebilecek nitelikler taşıyor." diyerek,
Oltu vadisinde bulunan birçok tarihi yapının da aynı halde olduğunun altını çizdiler. Söz konusu kalelere ilişkin olarak bir koruma ve turizme kazandırma projesi hazırlanmasını isteyen turizmciler, "Böyle bir proje uygulanabilirse, Oltu ve Olur ilçeleri için yeni bir sinerji oluşturulabilinir. Yerli ve yabancı turistlerin ilgisi bu yolla bölgeye rahatlıkla çekilebilir" diye konuştular.
Hele şükür Buraya da deyinmissin
Üstüne başa başa söylüyorum oltu başta olmak üzere
Olur T ortum yusuf eli
Yani tortumdan aşağıya artvine kadar buralar bir başka diyar bilen bilir
Baska da söze gerek yok
Beş parmak dağlarında durup tortumdan aşağıya kismetse Bu sefer gidişimde bir resim çekeyim ne demek istediğimi iste o zaman anlicaksiniz
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
İlçemiz de yakında teşhis ettiğimiz Taş kaya kartalın mitolojik öyküsü Türklerin bin yıl değil binlerce yıl öncesine dayanan tarih öncesi bu toprakları mesken ettiği kanıtıdır belgesidir. anlaşılıyor ki biz daha çok Türk mitolojik belgelerini bulacağız.
Kartal Ana olarak anılır ve Türk, Altay, Moğol mitolojisinde Kartal Tanrıça‘dır. Şamanları yeryüzüne getiren tanrıdır. İnanışa göre; Şaman olacak bir çocuğun ruhu, bir kartal tarafından yutulur. Daha sonra kartal, güneşli bir bölgeye göç eder ve çayırların ortasında bir kızıl çam ve bir kara kayın olan yere gelir. Kartal yumurtayı burada ağaçlardan birisinin tepesine bırakır. Yumurta bir süre sonra çatlar ve içinden bir çocuk çıkarak, ağacın altındaki beşiğe düşer.

Bazı Türk boyları, kartaldan türediklerine inanır. İyi şamanların, kızıl çam üzerindeki kızıl yumurtadan; kötü şamanların ise kara kayın üzerindeki kara yumurtadan çıktıkları bilinir. Kartallar ise ömrü boyunca şamanları korurlar ve yardımcı olurlar. Bu kartalın ise çok büyük olduğu ve sol kanadıyla ayı, sağ kanadıyla da güneşi kapladığı bilinir.

Ekli dosyayı görüntüle 252075

Ekli dosyayı görüntüle 252076
 

Gcguess

Aktif Üye
Katılım
3 Eyl 2018
Mesajlar
163
Tepkime puanı
38
Puanları
5
Oltu'da Selçuklu ve osmanlı'nın Kadim Şehire emaneti Türkiye’nin en büyük sanat yapıtıdır.
yüzyıllar önce, yaratıcı bir tasarımla ve kanımca, dünyada başka eşi olmayan bir yontu ustalığı ile dünya heykel sanatına armağan edilmiştir. Anadolu-Türk kültür ortamında yaratılan bütün sanat yapıtları arasında bu büyük sanat yapıtı ile eşleştirilecek derecededir. Ülkemizde tarihi anıtların arasında koruma önceliğinde olması gereken yapıttır. Korunması, fakat cahil restoratörlerin dokunmaması gereken bir ‘Şah-Eser’dir.

Böyle bir yapıtın farkında olmayan ve ona eşi bulunmaz bir mücevher gibi davranmayan bu toplum, kültürel aymazlığın en derin çukurunda sayılabilir. Tarihin yaşayan verilerini koruyamıyor. Burada kabahat ya da suç, tavuk döner dükkânı,kahvehane muhabbeti ile tarihi eserler arasında bir fark görmeyen, halk ya da idareci, aydınlanmamış çoğunluğun olduğu gibi. Yozlaşmış entelektüel azınlığın sanatsal duyarsızlığıdır.
Bu yontu, tarihimizin dokunulmazdır. Hiçbir kuruluşun malı değil, insanlığın ve Türk tarihinin malıdır. Türk tarihine onur veren bir mirastır.
Velhasıl Kelam kendi tarihimize en büyük hainliği yapmışız.

Ekli dosyayı görüntüle 253635

Ekli dosyayı görüntüle 253636

Ekli dosyayı görüntüle 253637

Ekli dosyayı görüntüle 253638
 
Üst