Doğru doğrudur.Tektir.duzdur. yalıdir sadece senin nasıl baktığında alakalıdır.bakis açın yanlıştır bunu anlaman senin doğru zamana ulaşma dek bekler o zaman kavramını bilincinde yok sayan var olustaki yaradılışın özündeki enerji ve bu enerjinin beslediği hayellerdir aslında nefsimizin kabul etmediği ve senin zan kökeninden türetilen yansıma aslında yanlıştır tesadüf her ne kadar yoksa var olusta da bir oran vardır buna 6 oran denir.Kendine benzerlik ve fraktalite, doğanın her ölçeğinde gözlemlenebilir. Birçok araştırmacı, kendine benzerlik olgusunun, bizim dünyamız da dahil olmak üzere tüm realitemizi şekillendiren, doğanın temel prensiplerinden biri olduğunu iddia etmiştir. Tüm araştırma alanlarında da gözlemlenebilmektedir; fizik, biyoloji ve hatta psikoloji ve sosyoloji…
Birçok alanda olduğu gibi farklı inanç sistemleri içerisinde de kendine benzerlik kavramını ya da fraktaliteyi görmekteyiz.
Tasavvuf içerisinde;
Tanrıyı insanın gönlünde arayan ve tüm evreni Tanrının bir yansıması olarak gören vahdet-i vücut (varlık birliği) anlayışı vardır. Bu felsefeye göre Makro plandaki Evren de tıpkı beyin hücreleri gibi, kökeni enerjiden ibaret bir holografik yapıdır. Kozmik çapta, holografik evren ve fraktalite yaklaşımında bunun anlamı, dünyanın her bir bölümünün, kendi içine gizlenmiş olarak evrenin tümünü içermesidir.
“Aklın amacı, Tanrısal özü görmek, O’nun birliğine ulaşmaktır.” –Mevlana
“İlim kendini bilmektir.” –Yunus Emre
Anadolu Tasavvufunda İlahi Sır: Tanrı – İnsan – Evren birliğinin idrakıdır. Yaradan ve yaratılan aslında her şey tek bir bütündür. Ne başlangıcı ne de sonu vardır. Bütün evren ve insan, Tanrının çeşitli terkiplerde tecellisidir. Evren ve insan, Tanrının ayniliğini yansıtan bir görüntüsüdür Hermetizm’de, Zümrüt Tabletlerde der ki:
“Aşağıda olan yukarıda olan gibidir, yukarıda olan da aşağıda olan gibidir, ve birlikte tek bir şeyin mucizesini gerçekleştirirler.”
Burada tüm evrenin fraktal yapısı net bir biçimde izah edilmiştir.
Tevrat’a bakacak olursak:
Tevrat’da Hz Musa, tapınağı, göksel paternleri gözlemleyerek oluşturmuştur (Tevrat 25:40). Tapınağı, daha farklı bir birleşiklik seviyesinin kendine benzerliğinin (cennetin) ifadesi olarak oluşturmuştur.
Hz İsa da “Benzetilebilir bir şekilde ağzımı açacağım ve dünyanın kuruluşuna dair saklı bilgileri vereceğim” demiştir.
Evrensel ölçekte, kendine benzerlik perspektifinden bu ifadelerin anlamı, verilen bilgilerin aslında birer metafor oldukları ve hakikate dair bilgilerin insanların anlayabileceği şekillerde, benzetmelerle anlatılmış olduğudur.
Mitoloji biliminin büyük ustası Joseph Campbell, dini geleneklerin en büyük promleminin bu bilgileri metafor olarak almaktan ziyade, gerçek olarak almaları olduğunu belirtmekte. Öyle görünüyor ki modern dünya “kendine benzerlik” (fraktalite) anlayışını sosyal ve inanç sistemlerine entegre etmekde zorlanmaktadır tabi ki bu da global bir problem olup, günümüzün tüketime dayalı sistemler kompleksi içerisinde kendini bu şekilde ifade etmektedir mekke şehrinin kutsallığı, İslam dininin ortaya çıkmasından çok daha öncelere dayanmaktadır. Özellikle Mekke şehrinin lokasyonu, dünyanın tam olarak altın oran noktasında bulunmaktadır. Bugün, modern toplumun kullandığı teknolojik cihazların, bildiğimiz kadarıyla geçmişte var olmamasına rağmen bu lokasyonun kutsal kabul edilmesi, birçok soruyu da beraberinde getirmekte.sadece Mekke değil, dünya üzerindeki birçok ibadet merkezi ve tapınaklar sanki uydular ve sofistike cihazlar aracılığı ile hesaplanmış gibi, önemli enerji noktaları üzerine inşaa edilmişlerdir. Bu lokasyonların geçmiş zamanlarda nasıl hesaplandığı gizemini korurken, bugün bu hesapların altındaki matematiksel ve teknik konuları gelişen bilim ve teknoloji sayesinde belli oranda anlayabiliyoruz.
GELİsen bilim ve teknoloji sayesinde, altın oranın sadece lokasyon belirlemede değil, birçok farklı alanda da kendini gösterdiğini biliyoruz ALTINORAN;
Evrenin, farkındalığın, aydınlanmanın, yaşam enerjisinin, yer çekiminin, alfabe ve sembolün, rengin, mikrodan makroya maddenin ve diğer tüm merkezcil ve kendi kendini düzenleyebilen kuvvetlerin kullandığı mükemmelleştirilmiş ‘fraktal alan faz uyumu’ oranıdır
DanWinter, altın oranın niteliklerini, “Fractal Conjugate Space & Time: Cause of Negentropy, Gravity and Perception” adlı kitabında tüm detaylarıyla vermektedir. Öncelikli olarak , altın oranın altındaki temel bilimi sağlıklı bir şekilde anlayabilmemiz için, tüm evrenin bir dalga fonksiyonu olduğunda hemfikir olmamızı öneriyorum. Tesla’nın da dediği gibi, evreni bir madde yapısı olarak değil; enerji, frekans ve titreşim üzerinden düşünmeliyiz. Başka bir deyişle dalga fonksiyonları olarak. Buradan yola çıkarak, dalga alanlarının yapısını anlamamız çok önemlidir..... Saygılar