Şiir Yazmak, Yazilani Okumak, Şiir Ezberlemek Çok Guzel..!!!

BulursamKader25

Yaptigim Yorumlar; Resmi Kazilar İcin Gecerlidir.
Katılım
27 Ocak 2016
Mesajlar
6,666
Tepkime puanı
9,203
Puanları
24
Ortaokulda aşk denilen, amma aşk olmayan duyguyu yaşadim.
Lise yillarinda da devam etti.
Sandim karasevdaya yakalandim.
Nereye baksam onu goruyordum.
Kitaplarda, defterde hep o vardi.
Tasavvufla tanisinca rabitayi anlattilar bana. Dedim ben bunu iyi bilirim. :))

Yatili lisedeyken sevdigimi kacirmak için "firar" ettim. Anlasilsaydi okuldan, yurttan atilirdim. Lakin gozum birseyi gormuyordu. Cumartesi ogleye dogru evlerinin onunden gectim. Bir kafa isareti cektim. Cevap vermedi. Bir kafa hareketiyle gel dedim. Yuzunu eksitti ve sirtini dondu. Ben onu kacirmaya geldim haberi yok kararimdan ( cep telefonu vardi da biz mi haber vermedik :)). )
O anda bende ki aşk bitti. 8 seneyi silip attim. Allah cc cok merhametli, iyiki de sirt donmus. Yoksa ne dunyam ne ahiretim kalacakmiş cok sonralari anladim. O gun ogrendim: HAYATTA HİÇBİRŞEYİ ÇOK ZORLAMAMAK GEREKTİGİNİ.

Oldugu KADAR.
Olmadigi KADER.
Bu cok net.

İste bu mesele ile alakali ilk siirimi hayat bilgisi kitabinin ust bosluguna tarih atarak orta 1 de yazdim. Hala hatirlarim:

Döndün bana baktin.
Gozlerin degdi gozume.
Sonra dondun onune
Bakmamiş gibi yaptin... :)))

Yuzlerce siir yazdim.
Onlarca cizgili defter tuttu.
Sigaraya da o donem basladim.
Hani arkadas ortami derler ya,
Beni sevda sandigim sey baslatmisti sigaraya, yanliz takilir yalniz icerdim :))
Bu defterlerin icinden secme yapip yillar sonra 3 adet deftere tekrar duzeltmeler yaparak yazdim.
23 yasindayken bir egitim gorevlisi ile 6 ay ayni mesaiyi paylastim. Kendisi edebiyatciydi. Bir universitede o zamanlar docentti. Ve Necip Fazilin siirde ogrencilerindendi. Kendisiyle samimiyet kurunca şiirlerimi incelemesi gayesiyle 3 adet siir defterimi kendisine teslim ettim.
2 hafta kadar sonra defterleri getirdi. Dedum hocam nasil buldunuz..?
Damardan giris yapip 10 dakika kadar nasihat ettikten sonra, sadece bir beyitimde siir vasfi gordugunu soyletince, yikildim amma belli etmedim. Ya digerleri diye sorunca "Laf Salatasi" dedi. Dunyam yikildi. Ben kendimi iyi bir şair saniyordum. Siirlerimi okuyanlar cok begeniyorlardi. Lakin ben altini ancak sarrafin anlayabilecegini unutmustum.
Beraber calismaya basladik.
Daha dogrusu hoca şiiri anlatiyor ben sadece onu dikkatle dinliyordum. Bana Necip Fazilin ve Nazim Hikmetin siir kitaplarini hediye etti. Dedim hocam necip fazil tamamda Nazim nereden cikti?
Dedi; siiri ogrenmek istiyorsan ikisinden baslangic yapacaksin. Tamam dedik.
Ben siiri ogrendim, laf salatasi ne demek anladim ve o gunden beri yazabildigim siir sayisi 6-7 adedi gecmedi. Yazamadim. Yazduklarimi begenmedim, yirtip yirtip attim. Gecim gailesi basimiza gelince hepten uzaklastim. Turkiyede ozel sektor demek gunde 12-14 saat calismak demekti. İs yoktu, ise girmek bugunkunden cok daha zordu.
Bogaz tokluguna yillarca calistik.
Elhamdulillah bilerek bogazimizdan haram gecirmedik, coluk cocuga da yedirmedik.

Hocanin begendigi, biraz şiir havasi var dedigi beyitimide hic unutmuyorum:

Odamda bir cok kapi, girmek yasak.
İcimdeki yalnizligimi ne yapsak..?

Necip Fazilin şu dortlugunu de hic unutamadim:

Nicin kuculuyor esya uzakta?
Gozsuz goruyorum ruyada nasil?
Zamanin raksi ne bir yuvarlakta?
Sonum varmiş, bunu bilsem asıl..!

Yahya Kemal'in Sessiz Gemisi ile BİTİRELİM insallah.

SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi
sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil,
ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.


Geceniz
Gunleriniz
Aylariniz
Yillariniz
Bir omrunuz
Guzellikle
Esenlikle
Saglikla
Geçsin.
Amin.

Allah cc.
Akibetimizi
Hayreylesin.
Amin.

Irakli bir aydin kisiye sormuslar:
" İrak neden parcalandi,
Bu isler neden basimiza geldi.?"
Demis ki;
" Şairimiz yoktu, milletin duygusu kalmadi."

Allah cc bizim yurdumuzu şairsiz-ozansiz birakmasin. Amin.
 

mayhem

Co Admin
Co Admin
Katılım
18 Eki 2015
Mesajlar
5,762
Tepkime puanı
5,311
Puanları
24
Amin usta ALLAH Herşeyi Gönlüne göre versin insallah .
 

GERMO

Engellendi
Katılım
25 Eki 2018
Mesajlar
1,243
Tepkime puanı
9
Puanları
0
BulursamKader25 ustam yani başlayalımmi diyorsun, en büyük hazine bence şiir, ne yazıkki insanımızı açlık yoklukla perişan edip duygu birakmadilar, şimdi bile okuyorum ara sıra, yazmayı bıraktım, yazdikca boguluyorum, içimiz o kadar derinki, girdikce kayboluyorum, şiir okurken insanlar hayran kalır sesime duyguma, mailin olsaydı ustama gönderirim siirlerden bir kaç tane, -Gözü gören bizi, fakir görür, abdal sanır,-Gönüller kör, görmeyen göze kim inanır, -İçimizde okyanuslar kurur, çöller dallanir, -Ben kulum, kulu sever, gönül işte arsızdır.-Ağlarım bu hale, dilim lal, gözüm yaşsızdır, -Sağım solum yalan dolan, gönül kararsızdır, -Yaratanın suçu ne, Kulu zalim vicdansizdir, -Bakmasını bilmeyene, ne desemde anlamsızdır.
 
Son düzenleme:

GERMO

Engellendi
Katılım
25 Eki 2018
Mesajlar
1,243
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Ustam ne yaptıysam satır satır olmuyor, ne oluyor anlamadım, alt alta geliyor yazılar, ustam mısra yapabilrmisin
 

Metalicvoice

Operatör
Katılım
29 Ocak 2019
Mesajlar
1,320
Tepkime puanı
1,857
Puanları
23
Konum
Merkez
BulursamKader25 ustam akşam Rabıtaya oturunca içinden geçsin:
”Her akşam güneşin battığı yerden gözlerin doğuyor gecelerime” :)
 

densi

Bilgili Üye
Katılım
5 Eki 2018
Mesajlar
276
Tepkime puanı
20
Puanları
4
Uçuk bir hayalim vardı eskiden. bir roman yazmak, Selçuklu taht kavgalarını şehzadeler arasındaki mücadeleyi, insani yönüyle kültür yönüyle o zamanki sosyal yapıyı, konar göçerliği anlatan, içinde aşkında kahramanlığında olduğu, akın akın bizansa saldıran alperenlerinde anlatıldığı bir roman. yazmaya da başladım fakat çabuk tıkandım bilgi ve kelime dağarcığım yetersiz, hayal gücüm zayıf kalıyordu. İşte o zamanlarda bu romana koyacağım bir şiir yazmıştım. Dört kıtalık bir şiirdi, Melike gevher hatunun öldürülürken, bu olayı gören bir ozanın türkü formatında okuyacağı bir şiir…
Melike Gevher kim derseniz; bir Selçuklu prensesi, Çağrı beyin kızı, sultan Alpaslan’ın kız kardeşi, Melikşah ın halası,kocası Selçuklu prenslerinden Ersagun bey. Alpaslan tahta çıkarken diğer şehzadelerlede mücadele ediyordu Ersagun bu mücadelede yenildi Bizansa kaçtı,bu olaydan sonra evdeşi gevher hatunla bir daha buluşamadılar, birbirlerini bir daha hiç görmediler, birbirlerini hiç görmeseler bile aralarında ölümüne bir aşk ve sadakat vardı. Ersagun bey Bizansta, gevher hatun Selçuklunun başkentinde sarayda sürgün hayatı yaşadı. Taki Alpaslan ölene kadar,sultan ölünce tekrar taht kavgası başladı Ersagun bey İstanbul’dan kaçtı Malatya taraflarında yeni bir ordu kurmak için harekete geçti karısı Gevher hatuna mektup yazarak yanına çağırdı. Gevher hatun kocasının isteğine uyarak yanına birkaç kişi alarak Anadolu’ya doğru yola çıktı, ahlat taraflarında diyorlar vezir Nizam ül mülk ün hassa birlikleri tarafından durdurularak çıkan çatışmada kılıçlanarak öldürüldü, elinde kılıç hassa askerlerine karşı vuruşarak öldü. Bu anlattıklarım Selçuklu tarihinde otorite olmuş Osman Turan Faruk Sümer gibi prof.ların yazdıkları kitaplardan okuduklarımdır.
Tabi bu kaynaklarda daha detaylı anlatılır, ben bu olayı okuduğum zaman bu şiiri yazmıştım;


Gönül ocağına ateş olayım
Sen yandıkça içten bende yanayım
Yan gözümün nuru nura kanayım

Güneş olup dört yandan ılık ılık sar beni
Bu ateşler yetmiyor alev alev yak beni

Yaraların kanıyor kan damlıyor eline
Sızar damla damla yüreğinden tenine
Bir kalın perde iner gözlerinin önüne

Kapkara boşluklara meçhullere at beni
Bu ateşler yetmiyor alev alev yak beni

Gözyaşı delilmidir yarandaki acına
İşte gelmiş bulutlar kirpiklerin ucuna
Seni bekler yağmak için bu yangının içine

Eylül yağmuru gibi yükseklerden at beni
Bu ateşler yetmiyor alev alev yak beni

Gevher hatun ölürde yine geçmez bu aşktan
Küçük büyük herkes, duysun bunu her yaştan
Yaz sazına sevdamı yaz sazına en baştan

En yanık türkülere ağıtlara yak beni
Bu ateşler yetmiyor alev alev yak beni
 
Son düzenleme:

GERMO

Engellendi
Katılım
25 Eki 2018
Mesajlar
1,243
Tepkime puanı
9
Puanları
0
densi gardaş anlaşıldı, bizim ne işimiz var define gömü icat çubuk yöntem yetti bu kadar curcuna, kardeşim bir şiir Köşesi açalım en iyisi, kıllık yapanın kafasına mısra mısra vuralim, yüreği güzel olanı, başımızda taç yapalım, çakalina çukalina sol gösterip sağ vuralim, gariban yuvalarda ekmeğe aş katalim, arasıra tümulusle lahitle volta atalım, yetti lo üç kuruşluk ları 2 ye satalim, gönlü Güzelin derdine derman katalim, işareti kiranlari havaya atıp atıp bırakalım, demli çay ile, sohbete tat katalim, çayı duyan damlar şimdi demi çayı bol atalım, de hayde buyrun buyrun çaylar beleş lo.
Uçuk bir hayalim vardı eskiden. bir roman yazmak, Selçuklu taht kavgalarını şehzadeler arasındaki mücadeleyi, insani yönüyle kültür yönüyle o zamanki sosyal yapıyı, konar göçerliği anlatan, içinde aşkında kahramanlığında olduğu, akın akın bizansa saldıran alperenlerinde anlatıldığı bir roman. yazmaya da başladım fakat çabuk tıkandım bilgi ve kelime dağarcığım yetersiz, hayal gücüm zayıf kalıyordu. İşte o zamanlarda bu romana koyacağım bir şiir yazmıştım. Dört kıtalık bir şiirdi, Melike gevher hatunun öldürülürken, bu olayı gören bir ozanın türkü formatında okuyacağı bir şiir…
Melike Gevher kim derseniz; bir Selçuklu prensesi, Çağrı beyin kızı, sultan Alpaslan’ın kız kardeşi, Melikşah ın halası,kocası Selçuklu prenslerinden Ersagun bey. Alpaslan tahta çıkarken diğer şehzadelerlede mücadele ediyordu Ersagun bu mücadelede yenildi Bizansa kaçtı,bu olaydan sonra evdeşi gevher hatunla bir daha buluşamadılar, birbirlerini bir daha hiç görmediler, birbirlerini hiç görmeseler bile aralarında ölümüne bir aşk ve sadakat vardı. Ersagun bey Bizansta, gevher hatun Selçuklunun başkentinde sarayda sürgün hayatı yaşadı. Taki Alpaslan ölene kadar,sultan ölünce tekrar taht kavgası başladı Ersagun bey İstanbul’dan kaçtı Malatya taraflarında yeni bir ordu kurmak için harekete geçti karısı Gevher hatuna mektup yazarak yanına çağırdı. Gevher hatun kocasının isteğine uyarak yanına birkaç kişi alarak Anadolu’ya doğru yola çıktı, ahlat taraflarında diyorlar vezir Nizam ül mülk ün hassa birlikleri tarafından durdurularak çıkan çatışmada kılıçlanarak öldürüldü, elinde kılıç hassa askerlerine karşı vuruşarak öldü. Bu anlattıklarım Selçuklu tarihinde otorite olmuş Osman Turan Faruk Sümer gibi prof.ların yazdıkları kitaplardan okuduklarımdır.
Tabi bu kaynaklarda daha detaylı anlatılır, ben bu olayı okuduğum zaman bu şiiri yazmıştım;


Gönül ocağına ateş olayım
Sen yandıkça içten bende yanayım
Yan gözümün nuru nura kanayım

Güneş olup dört yandan ılık ılık sar beni
Bu ateşler yetmiyor alev alev yak beni

Yaraların kanıyor kan damlıyor eline
Sızar damla damla yüreğinden tenine
Bir kalın perde iner gözlerinin önüne

Kapkara boşluklara meçhullere at beni
Bu ateşler yetmiyor alev alev yak beni

Gözyaşı delilmidir yarandaki acına
İşte gelmiş bulutlar kirpiklerin ucuna
Seni bekler yağmak için bu yangının içine

Eylül yağmuru gibi yükseklerden at beni
Bu ateşler yetmiyor alev alev yak beni

Gevher hatun ölürde yine geçmez bu aşktan
Küçük büyük herkes, duysun bunu her yaştan
Yaz sazına sevdamı yaz sazına en baştan

En yanık türkülere ağıtlara yak beni
Bu ateşler yetmiyor alev alev yak beni
 

orkun

Engellendi
Katılım
3 Haz 2016
Mesajlar
231
Tepkime puanı
11
Puanları
3
Konum
Hamburg
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni.
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme artık neye yarar.

Necip Fazıl Kısakürek
 

Frend

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2019
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şiir dedinizde; Aşk dedinizde ;
Aman açtım perdemi' de durnamı gördüm.
Dost yüzünden efkarım derdim ,
VAY,vay derdim.
Mevlânın aşkınada bir selam verdim vay verdim.
Durna ben mahkumun avcı değilim vay değilim.
Allahın aşkınada bir selam verdim .
Durna ben mahkumumda avcı değilim.

Eğer durnam varır isen bizim ellere,
Selam söyle orda açan güllere ooy,
Aman derdimi söylende esen yellere oy,yelleŕe,ooy.
Durna ben makuumum avcı dalim oof,
Varır isen durnam bizim ellere selam söyle açan güllere ooy, güllereee.
Merhum: Hacı Taşan.
Dinlemek ıçın , Mustafa kemal şimşek.
Saygılar.
 

densi

Bilgili Üye
Katılım
5 Eki 2018
Mesajlar
276
Tepkime puanı
20
Puanları
4
densi gardaş anlaşıldı, bizim ne işimiz var define gömü icat çubuk yöntem yetti bu kadar curcuna, kardeşim bir şiir Köşesi açalım en iyisi, kıllık yapanın kafasına mısra mısra vuralim, yüreği güzel olanı, başımızda taç yapalım, çakalina çukalina sol gösterip sağ vuralim, gariban yuvalarda ekmeğe aş katalim, arasıra tümulusle lahitle volta atalım, yetti lo üç kuruşluk ları 2 ye satalim, gönlü Güzelin derdine derman katalim, işareti kiranlari havaya atıp atıp bırakalım, demli çay ile, sohbete tat katalim, çayı duyan damlar şimdi demi çayı bol atalım, de hayde buyrun buyrun çaylar beleş lo.

GERMO
kardeş mısraları altalta getiremiyorum diyorsun amma sözler kurşun gibi yağıyor buraya doğru hemde nesir şeklinde yazılmış, edebiyatciliginiz doğuştan mı yoksa sonradan mı neyse şiir in yeri ayrı gömü çubuk işi ayrı ikisi arasından birini seç demek olmaz biri sevdamız öbürü hayalimiz. ..
 
Üst