Ahit sandigi nedir? Neden Önemlidir...!

Kamhi Leonard

PiSaGoR
Katılım
15 Ağu 2018
Mesajlar
3,860
Tepkime puanı
3,697
Puanları
23
Konum
♨️TATVAN♨️
Ekli dosyayı görüntüle 258110
Ahit Sandığı, akasya ağacından yapılmış, içi ve dışı altın ile kaplanmış kutsal bir sandıktır. Sandığın kapağında iki melek figürü yer almaktadır. Kutsal kitaplarda (Kur'an, İncil, Tevrat) ve bazı kutsal metinlerde sandıktan söz edilmektedir. Bazı kaynaklara göre sandık bizzat Hz. Musa tarafından, bazı kaynaklara göre de Hz. Musa'nın yönergeleri doğrultusunda Belasel ve Oholiab tarafından, M.Ö.1513 yılında yapılmıştır.
Ekli dosyayı görüntüle 258111

Ne Amaçla Yapıldı...?


Ahit Sandığı, Tanrı'nın emri ile yapılmıştır. Sandığın yapım amacı Tanrı tarafından
Hz.Musaya verilen ve iki taş levhaya yazılmış olan 10 Emir'i muhafaza etmektir. 10 Emir, Tanrı ve İsrailoğulları arasındaki bir anlaşmadır. Sandığa bu nedenle Ahit yani Anlaşma Sandığı adı verilmiştir. Ayrıca İncil'in Mısır'dan Çıkış bölümü 25:22'de Tanrı, "Seninle orada, Ahit Sandığı’nın üstündeki melekler arasında, Bağışlanma Kapağı’nın üzerinde görüşeceğim ve İsrailliler için sana emirler vereceğim" demiştir. Bu nedenle Yahudilik inancında Ahit Sandığı Tanrı'nın fiziksel olarak bulunmuş olduğu yerdir ve önemi büyüktür.
Ekli dosyayı görüntüle 258112



için de neler var ...

Ahit sandığı yapıldığında sadece 10 emir tabletlerini barındırmaktaydı. Daha sonradan Hz. Harun'un asası ve altın bir kavanozda bir miktar mana (İsrailoğullarının çöldeki seyahatinde Tanrı tarafından gönderilen besleyici yiyecek) ilave edildi. Kaynaklara göre asa ve mana daha sonradan sandıktan çıkarılmıştır.

Ekli dosyayı görüntüle 258113



büyük güçlere sahip mi ?

Pek çok komplo teorisinde Ahit Sandığı büyük güçlere sahip bir nesne olarak gösterilmektedir. Bazı teorilere göre bir silah, bazılarına göre de bir geçitin anahtarıdır. Fetih dönemlerinde İsrailoğulları Ahit Sandığı'nı yanlarında taşımış ve savaşlarda motivasyon aracı olarak kullanmışlardır. Buna rağmen bazı savaşlarda büyük yenilgiler almışlardır. Ahit Sandığı hakkında araştırma yapmış çoğu uzman "Eğer büyük güçlere sahip olsaydı İsrailoğulları hiçbir savaşta yenilmezlerdi." demektedirler.


Şimdi nerde... ?

Ahit sandığı
nerdeyse 2000 yıldır kayıptır. M.S.63 yılında roma Generali pompy, Kudüs'teki tapınaklarda yaptığı incelemelerden sonra sandığın kayıp olduğunu bildirmiştir. O tarihten günümüze kadar sandıktan hiçbir haber alınamamıştır. Hristiyanlığa göre Hz.İsa'nın fedakarlığı ile yeni bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşmaya göre kalplerini Tanrı'ya adamış insanlar affedilecektir. Hristayanlığa göre yeni bir anlaşma yapıldığından Ahit Sandığı görevini tamamlamış ve cennete alınmıştır.
 

Kamhi Leonard

PiSaGoR
Katılım
15 Ağu 2018
Mesajlar
3,860
Tepkime puanı
3,697
Puanları
23
Konum
♨️TATVAN♨️
Ekli dosyayı görüntüle 258114


73 Yaşındaki Etopya Kilisesi Patriği Abune Paulos, Papa XVI. Benedikt ile görüştükten sonra, kaldığı otele (Villa Borghese'deki 'Aldrovandi' Oteline) döndüğünde, onu heyecanla bekleyen gazetecileri görüp duruyor. Burada, sahici bir tarihi olay sözkonusu olduğundan, sözlerini aynen aktarıyoruz:
"Ekselansları... Ahit sandığı Etiyopya'da mı?"
Patrik bir dakika, iki dakika, üç dakika... susuyor ama gazeteciler konuşacağını anladıklarından sabırla bekliyorlar. Biri dayanamıyor:
"Ahit Sandığı Etiyopya'da mı?"
"İki bin yıllık suskunluktan sonra, bu soruya yanıt için beş dakika beklemek fazla uzun bir süre olmasa gerek...
Evet Ahit Sandığı bizim orada Axum'da. Etiyopya, yüzlerce yıldan beri Ahit Sandığı'nın tahtı. Tanrı'nın iradesiyle bize geldi ve Tanrı'nın iradesiyle bizde kalacak. Ben buraya, varlığı için kanıt sunmaya gelmedim. Ben buraya, bizzat gördüğümü söylemeye geldim, bildiğimi ve şahit olduğumu söylemeye ."
Patrik'in anlattığına göre Ahit Sandığı, "eskime/yaşlanma prosesinin dışında", yani yapıldığı zamanki kadar yeni, eskimiyor, yaşlanmıyor, değişmiyor (tıpkı insanın Cennet'ten kovulmadan önceki hali gibi) Ve şekli aynen kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi. Ayrıca meraklıların görüşüne açık değil, ona bakacak yüceliğe sahip olanlar dışında bugün ve gelecekte kimseye gösterilmeyecek. Patrik sözlerini şöyle biririyor:
"Kutsanmış olan kalıcıdır. Ahit Sandığı insan eliyle yapılmamış. O bir sır."
(Die Welt, 28.06.2009)
 

Kamhi Leonard

PiSaGoR
Katılım
15 Ağu 2018
Mesajlar
3,860
Tepkime puanı
3,697
Puanları
23
Konum
♨️TATVAN♨️
Ekli dosyayı görüntüle 258115

Tabut’un gasbedilişindeki ve geri iadesindeki faal kavim kimdir:


‘Tabut’u, İsrailoğullarının elinden savaş zoruyla alan ve onu tekrar geri iade edenlerle ilgili açıklama Kur’an kıssasında bulunmamakla beraber onun bazı tefsirlerinde Amalika kavmi olarak beyan edildiğini gözlemlemekteyiz.


Amalikalılar31; Mısır ile Arz-ı Mev’ud’un Edom bölgesi arasındaki bugünkü İsrail ve Filistin’in Güneyindeki “Negev'”32 çölünde yaşamış; Hz. İshak’ın oğullarından Yakub(a.s)’un ikizi ve abisi olan Esav’ın soyundan33 gelen bir kavimdir.


Amalikalılar ile İsrailoğulları arasında savaş; ‘Tabut/Ahit Sandığı’nın Filistinliler tarafından ele geçirilmesinden önce değil bilakis ‘Tabut’un geri gelmesinden ve Talut’un İsrailoğullarına kral seçilmesinden sonra meydana gelmiştir. Binaenaleyh Tabut/Ahit Sandığı’nın, Amalikalılarca ele geçirildiğini iddia etmek tarihsel açıdan mümkün değildir.


İsrailoğulları ile Amalika/Amelekliler kavmi arasındaki ‘Tabut’un geri gelmesinden sonraki Talut döneminde gerçekleşen çatışma Tevrat’ta şöyle anlatılır: “(Peygamber) Samuel, Saul'a(Talut) şöyle dedi: "Rab seni kendi halkı İsrail'in Kralı olarak meshetmek için beni gönderdi. Şimdi Rab'bin sözlerine kulak ver. şeye egemen Rab diyor ki, 'İsrailliler'e yaptıkları kötülükten ötürü Amalekliler'i/Amalikalıları cezalandıracağım. Çünkü Mısır'dan çıkan İsrailliler'e karşı koydular. Şimdi git, Amalekliler'e saldır. (…) Bunun üzerine Saul askerlerini toplayıp Telaim Kenti'nde saydı. İki yüz bin yaya askerin yanı sıra Yahudalılar'dan da on bin kişi vardı. Saul Amalek Kenti'ne varıp vadide pusu kurdu. (…) Saul Havila'dan Mısır'ın doğusundaki Şur'a dek Amalekliler'i yenilgiye uğrattı. Amalek Kralı Agag'ı sağ olarak yakaladı. Halkının tümünü de kılıçtan geçirdi.”34 “(Kral Talut) Saul, "Ama ben Rab'bin sözüne kulak verdim!" diye yanıtladı, "Rab'bin beni gönderdiği yere gittim. Amalekliler'i tümüyle yok ettim, Amalek Kralı Agag'ı da buraya getirdim.”35


İsrailoğullarının ‘Tabut/Ahit Sandığı’nı savaşarak ele geçiren kavimle ilgili olarak Razî, şu görüşü öne sürer: “İsrailoğulları isyan edip bozulunca Cenâb-ı Allah onlara Amalika kavmini musallat kıldı ve bu Tâbût'a (sandukaya) rağmen onlar İsrailoğullarını yenip bunu onların elinden aldılar.”36


Kurtubi: “Sonunda yenilgiye uğratılıp Tabut ellerinden alındı. Onu ellerinden alanlar es-Süddî'nin dediğine göre Amalikalılardan olan Câlût ve beraberindekiler idiler. Bunlar Tabutu İsrailoğullarından almışlardı.”37


Menâr tefsirinde bu olgu ; “Yüce Allah Amalikalıları başlarına musallat kılmış, Amelikalılar da onlarla savaşarak kendilerini köşeye sıkıştırıp yenmişlerdi. Hatta onlardan otuz bin savaşçı saf dışı bırakılmıştı. Bu arada yanlarında bulunan ve Rabbin ahdinin içinde yer aldığı Tabut’u da onlardan aldılar. (…) Amalikalılar İsrailoğullarının dayandıkları o manevi dayanakları olan tabutu ele geçirince (…) Amelikalılara karşı savaşacak gücü bulamadılar.”38 şeklinde Amalikalılar üzerinden yorumlanmaktadır.


Oysa mücmel nitelikli Bakara 248. ayetinin mufassal açıklaması yalnızca Tevrat metinlerinde bulunmaktadır. Tevrat’ta; ‘Tabut/Ahid Sandığı’nı, İsrailoğullarının elinden alan ve daha sonra onlara geri iade emek zorunda kalan topluluk/kavmin adı Filistliler olarak verilmektedir. “Filistliler, Tanrı'nın Sandığı'nı ele geçirdikten sonra, onu Even-Ezer'den Aşdot'a götürdüler.”39 “Bütün Filist beylerini toplayarak, "İsrail Tanrısı'nın Sandığı'nı buradan uzaklaştırın" dediler, "Sandık yerine geri gönderilsin; öyle ki, bizi de halkımızı da yok etmesin." Çünkü kentin her yanını ölüm korkusu sarmıştı. Tanrı'nın onlara verdiği ceza çok ağırdı.”40 “Sonunda Kiryat-Yearim'de oturanlara ulaklar göndererek, "Filistliler Rab'bin Sandığını geri getirdiler; gelin, onu alıp götürün’ dediler.”41


Derveze Kur’an’ın 248. ayetinin Tevrat verileri ile mufassallaştırılmasının doğru ve güzel bir örneğini vererek şu tespitlerde bulunmaktadır: “İsrailoğulları, Hz. Musa ve Yuşa'dan sonra, Güney Filistin'den Filistinli düşmanların, kuzeyden Kenanilerin, Irak tarafından Asurlularm, Şam tarafından Aramilerin, Mısırlıların ve Ürdün'ün doğusuna düşen devletlerin saldırısına uğradılar. Daha sonra, Filistinlilere karşı ağır bir yenilgi aldılar. Filistinliler ülkelerinin büyük kısmını ve kentlerini işgal ettiler. Dini emanetlerini sakladıkları Tabuta da el koydular. Bundan önce komutanların önderliğinde savaşıyor ve "kadılar" adı verilen bu şahısların komutasında zaferden zafere koşuyorlardı. Bu yüzden peygamberleri Samuel'den kendilerine bir kral tayin etmesini istediler. Samuel onlara Talut'u kral olarak tayin etti. Çünkü aralarında en uzun boylu olanı Talut’tu. Böylece Filistinlilerle savaşmaya başladılar. Zafer bazen onların, bazen de düşmanlarının oluyordu. Daha sona Filistinliler, ilahi bazı musibetlere duçar oldular. Bunun neticesinde, sürücüsü iki öküzün çektiği Tabutu İsrailoğulları'na geri vermek zorunda kaldılar.”42


Doğru bir metodoloji olarak, Kur’an’ın Bakara suresinin mücmel 248. ayetini; onun nüzul öncesi ve sırasında var olan yazılı ve sözlü malumatın kaynağı Tevrat’ın tarihsel verileri ile mufassallaştırmamız gerekmektedir. Çünkü içinde 248. ayetinde bulunduğu Kur’an’ın, Talut kıssası, Mekke-Medine Araplarının sosyal ve kültürel arka planına hâkim olan Tevrat’ın bildirdikleri üzerine nazil olmuştur ve Kur’an bu bilgiler üzerinden hem İsrailoğullarına hem Müşriklere ve hem de Müslümanlara tevhidi ve hidayete yönelik mesajlarını ulaştırmaktadır.


Kur’an’ın mücmel bildirdiği Talut kıssasının detayları muhatap toplumca bilinmektedir ki, Kur’an bunları mufassal değil, kısa/mücmel olarak vazetmektedir.


Şayet Kur’an’ın 248. ayetinde anlatılan olgulara dair onun hitap ettiği ilk muhatap toplum ‘sıfır’ bilgi konumunda olan bir kitle olmuş olsa idi bu ayete dair nüzul sonrası yapılan çeşitli tarihsel açıklamalar kâfi ya da doğruluğu olabilecek açıklamalar addedilebilirdi.


Hâlbuki Kur’an’ın 248. ayetinin ihsas ettiği ‘Tabut’u, İsrailoğullarının elinden alan kavim, Kur’an öncesi nazil olan ve Kur’an’ın tasdik ettiği Tevrat’ın verilerine göre Filistinlilerdir43. Dolayısıyla bizim baz almamız gereken tarihsel bilgi bu minvalde olmalıdır. Bundan başka yapılan mufassallaştırmalar ya da öne sürülen görüşler veya yorumlar, tamamen indî ve sahih olmayan açıklamalardır dememiz gerekmektedir.


Binaenaleyh Rıza Bozdağ’ın, “Yahudilik Tarihi” başlıklı konferansında öne sürdüğü; “Bir seferinde, Tih sahrasından beri yanlarında taşıdıkları ve içinde bazı kutsal eşyaları sakladıkları “Kutsal Ahid Sandığı” Amâlikalılar tarafından çalındı.” ifadesindeki ‘Amâlikalılar’ ismi elimizdeki sahih tarihsel veriler açısından yanlış bir tespittir.

Ekli dosyayı görüntüle 258116
 

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,648
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
ustam O patrik kafa yaomis milletle .degil etiyopyada almanyanin gobeginde olsa onu coktan yalarlardi ugruna heryeri yakip yikarlardi

 

Kamhi Leonard

PiSaGoR
Katılım
15 Ağu 2018
Mesajlar
3,860
Tepkime puanı
3,697
Puanları
23
Konum
♨️TATVAN♨️
ustam O patrik kafa yaomis milletle .degil etiyopyada almanyanin gobeginde olsa onu coktan yalarlardi ugruna heryeri yakip yikarlardi

On sadece bir kaynak tam da o sayfada bırakmıştım aciksa birşey ekleyecem az müsade
 

Kamhi Leonard

PiSaGoR
Katılım
15 Ağu 2018
Mesajlar
3,860
Tepkime puanı
3,697
Puanları
23
Konum
♨️TATVAN♨️
Peygamberimiz (sav) de birçok hadisinde sanduka ve onu bulacak olan Hz. Mehdi hakkında bilgiler vermiş ve bu kutlu olayı Müslümanlara müjdelemiştir.



Peygamberimiz (sav) tarafından bildirilen hadislere göre sandık Taberiye gölü yakınlarındadır. Ahir zaman Hz. Mehdisi tarafından bulunup, -aynı Talut'un hükümranlığının belgesi gibi- O'nun hükümranlığının bir sembolü olacaktır. Bu konudaki bir hadis şöyledir:




"Hz. Mehdi, Tabut-u Sekine'yi (Kutsal Sandığı) Taberiye gölünden çıkaracak." (Ikdı'd Dürer, sf.51-a)




Ahir zamanla ilgili geçen başka hadislerde de sandığın yeri ile ilgili olarak başka yer isimleri verilir. Bu yer isimlerinin ayrı ayrı olmaları da kutsal emanetlerin yerinin net olarak bilinmediği ve belki de Hz. Mehdi için özel olarak korunduğu anlamında olabilir. (En doğrusunu Yüce Allah bilir.)




"Ona Hz. Mehdi denilmesinin nedeni, gizli olan bir şeyin yolunu göstermesidir. Antakya denilen bir yerden Tabut'u (kutsal emanetler sandığını) ortaya çıkaracaktır." (Suyuti, el- Havi li'l Feteva, II. 82)



"Ona Hz. Mehdi denilmesinin nedeni, Şam'da bulunan dağlardan birine yönelmesidir. Oradan (gerçek) Tevrat kitaplarını çıkaracak, Yahudilere karşı delil getirecektir." (Suyuti, el-Havi li'l Feteva, II. 81)




Bu hadislerle ilgili yorumlara göre, Hz. Mehdi zamanında Yahudilerden bir kısmının körüklediği Siyonizm ateşi sönecek ve İslam'ın hoşgörüsü ve Kuran ahlakı Yahudiler arasında da yaygınlaşacaktır.



Hadislerde geçen ve "Taberiye gölündedir" şeklinde belirtilen yer İslam alimlerince, bir benzetmeye işaret kabul edilmektedir. Taberiye, Şam'a yakın bir yerdedir ve Şam, ahir zaman hadislerindeki anlatımlarda uzak bir yer, Mekke ve Medine'ye uzak olan anlamını da taşır. Bu benzetme, Taberiye için de söz konusudur. Hatta buradan yola çıkan bazı yorumcu ve araştırmacılar sandığın, Kudüs'te, Mekke'de, Taberiye'de, Hatay'da olabileceğine dikkat çeker ve ek olarak İstanbul'a da işaret ederler.
 
Üst