Neleri aratmislar ne umutlari tuketmisler vay be............
((Bir roportajdan alintidir))
-İki senedir Ordu ‘da var sayılan 180 kiloluk iki platin kılıç’ın koruduğu, paslanmaz krom yaylarla kılıçların çelik tellerle gerilerek, dar olan girişte gireni kestiği, içinde tonlarca mücevher bulunan bir mağara aranıyor.
-Ordu ve civarında yaşayıp daha sonraları bu toprakları terk eden gayri Müslüm vatandaşların giderken bıraktıkları yanlarında götüremedikleri, sakladıklarına inandıkları kıymetli eşyalar aranıyor.
-Yine yıllardır Semen Obası ve Maden Obası civarlarında iki papazın civar kiliselere ait altınlarını 12 Katır yükü ile getirip, gizlediği bir mağara aranıyor. Su kenarında suyu saptırarak gizlenen mağaranın suyun altında kaldığını ırmağın iki gün altın rengi aktığı da söylenen yalanlar arasında.
-Yine Boztepe Yaraşlı arasında bir mağara aranıyor.
-Çaka’da Yason’da Altın post aranıyor.
– Boloman’da tonlarca altın, Mesudiye’de, Çambaşı’nda herkes yıllardır arıyor. Kurşunçalı’da kazan gölünde aranıyor. Bu listeyi uzatmak isterseniz; Tahıl pazarında yaşlı insanların güvenini kazanın sohbet edin ne hikâyelere şahit olursunuz.
Bana inanıp yanıma gelen bir define meraklısının konuşmalarını kayda almıştım aynen aktarıyorum, inanma ve hayalcilik konusunda karar sizin;
“Karadeniz kıyıları esasla muhtemel, hızlı akan kıvrımlı derenin üzerindeki üçüncü değirmenin, 100 metre ilerisinde, eski kilise yeri, hemen önünde üzerinde ok işareti olan çeşmeye sırtını daya gün doğumu yönündeki çatal kayaya doğru uzun adımlarla on adım at. Yere otur, çatal kayaya doğru baktığında, kayada eski bir mağara girişi göreceksin. Oraya merdiven yapılmış olacak. İkinci merdivende bulunan ok işareti yönünde güneş tepene yükselince bak O yerde kendini hissettirecek irilikte bir kaya göreceksin. O kaya bir ailenin erkeklerinin güçlerini birleştirerek oraya getirilmiş bir mağara girişini gizliyor. Kayadaki mağara aldatmaca. O büyük kayayı yerinden oynatırsan içindeki tuzaklar harekete geçer. Tuzaklar çalışmasın istiyorsan, sabah ezanı ile birlikte gün doğmadan kayayı oynatıp girişi bulman gerekiyor. Kayanın altında bir mahzen girişi var, üzerinde halen menteşeleri duran bir kapı göreceksin, kapıdan içeri girişte önüne çıkan eşiği besmele ile geç, üzerine basma, sağ tarafta eskiden kalma altından kamalar, sol tarafta ziynet eşyaları var. Aldığın şeylerin yerine ağırlığınca başka eşyalar koyulmazsa tuzaklar devreye girip içeri girenlere zarar verebilir…”
Batıl inançlar…
Definecilerin çoğu zaman batıl şeylere de inandıklarına şahit oluyoruz. Güya uzun yıllar toprak altında kalan kıymetli eşyalara yer altında üç harfli diye adlandırılan dinimizce de varlığına inanılan Çin taifesi sahip çıkarmış, onun için define arayanlar yanlarında, bu üç harflileri etkisiz duruma getirmek için duasını bilen hocaları da götürürlermiş. Bazen de bunlara horoz, koyun gibi kan akıtarak kurban keserlermiş.
Kafası kesildi
Böyle bir olay Akkuş’da olunca işin boyutunun korkunçluğu ortaya çıktı. Define meraklısı 58 yaşındaki M.Y başı kesik olarak bulununca oğlu, Ü.Y.’nin mahkemede verdiği ifade tüyleri diken diken etti. Ü.Y. babasının önce iki kurşun sıkılarak öldürüldüğünü sonra da kafasının kesildiğini defineye kurban verildiğini söyledi. Defineciliğin bir başka yüzüne de bu olay sayesinde şahit olmuş olduk.
Zamanında eşkıyalık yapan insanların yaptıkları talanlar sonucunda elde ettikleri kıymetli eşyaları onların deyimiyle, ganimetleri sakladıkları, gömdükleri yerlerle ilgili ele geçen evrak ve duyum bilgilere göre define aranan mevkilerin bir bölümü şöyle;
Horan Düzü, Kurt kayası, Tekke obası, Hayran deresi, Acı su, Kilise yanı, Gancık deresi, Sağakefendi obası, Dikran suyu, Adam kaya, Sarı selim, Deve bağırtan yokuşu, Yalaklı eğilerek su içilen çeşme, Anda dağı, Salanya, Yeşildağ, Bacalı Mağara, Efem Avam Köprüsü, Göksu, Vezir köprüsü, Karatepe, Kurt Tepe, Vezir tepe, Sazlı Göl, Sarı Göl, Emin Ağa Değirmeni, Haramidere, Erikli yayla, Kirazlı yayla, Şeytan dere, Ali Bey Değirmeni, Dağarcıklı değirmen, Halkalı Kaya, Sinekli Mağara, Bacalı mağara, İsli mağara, Ceneviz Kalesi, Kudret Kalesi, Kudret hamamları, Aksu, Akçay Boğazı, Dikenli Boğazı, Karahasan Köyü, Tahtalı Seyran Köyü, Çukurcambaz köyü, Kayacık Köyü boğazı, Kayacık Köyü, Sarı kaya, Pamukçu yokuşu, Kirazlı Yayla, Kel Tepe, Karatepe, Vezir Tepe, Kuru dere,Tarihi bent, Kuru duvar, Top Koru, Büyük yığma, Zehirli kuyu, Sulu dere, Ayran pınarı, Hora tepe, Baskılı kaya, Kapı kaya, Sarı göl, İki öküzler, Sarı meşelik, Harami dere, Şeytan dere.
Klişe olarak Türkiye genelinde hemen her definecinin elinde olan topal ayılar masalını da paylaşmış olayım. Topal ayılar hikayesini zamanın en ünlü eşkıyası güya miras bırakmış. Hikaye aynen şöyle.
“Mağara kapısında çift kılıç resmi olacak, ağzı son derece dardır içeriye sürünerek ancak girilir dardır loş ve karanlıktır. Yaklaşık yarım saat sürünerek yürü. Karşına geniş bir galeri gelecek, bu galerinin tam ortasında yusyuvarlak ve saf mermerden bir havuz olacak. İçinde buz gibi suyu eksik olmaz. Galerinin sağ ve solunda Bizansça yazılar ve rakamlar vardır. 7 adedi tuzaklıdır, kapının üzerinde + işareti yapılmıştır ve kabartmadır. Diğer kapıların üzerinde de + olup oyma yani çizgi halindedir. Sakın aldanmayın ana kapıdan girersem 25 adım atarım hemen sağ tarafıma bakarsam duvarda bir kabartma maymun resmi bulurum maymun aynen kasılmış muz yer vaziyette bize bakar. Maymundan 71 adım ileride karşıma demir kalın bir kapı gelir anahtarını üzerinde bıraktım. Yalnız ben anahtarı sola çeviririm şayet sağa çevirirsem bir ok fırlar ve de beni vurur. Tam 15 ton ağırlığında tahminen ölçtüğümüz altın gümüş bronz hellen heykel ve silahları buradadır. Ayrıca mahzenimin sağ ve sol cenaplarında birer salkım üzüm resimleri ile iki adet Atinalı askerin kabartma şekilleri şaheserce resmedilmiştir. Bana lazım olan sadece iki adet geçici tekne ve halattır.
Piliçli tavuk; Bu bölgede bir tavuk ve 5 adet yavrusundan ibaret olup kabartma olarak Plançev tarafından yapılmıştır. 5 adet yavru sair 5 bölgemi, ana tavukta benim bu birinci bölgemde olduğuna delil sayılır şayet bulursanız muvaffak olmamanız için hiç bir neden yoktur. Baktım ana tavuktan 70 mil kuzeye yürüdüm, siyah ama simsiyah bir kayada sade tek bir karayılan resmi gördüm. Ağzı şimale bakar boyu 27 cm.yi bulur. Bu diyara ‘kılıçlı MAĞARA’ yahut ‘çifte kılıçlı MAĞARA’ derim. Papaz Mişigan iki adet tam 180 okka tanesi çeken platin iki kılıcı Derince Deresi yahut Çamlık mevkiinde dar sarp vahşi bir çatak içinde bulunan kaşif işi derin ama dar MAĞARA’ya getirdi. Mühendisim olan Reçko Petroviç 111 parmak uzunluğunda paslanmaz krom çelik yayları kılıçlara vurguladı. MAĞARA’nın sağ ve sol cenaplarına yuvalar açarak kılıçları buraya vurguladı. Yayların altında 135 okka her biri çeken iki ağırlık boşluğa sallandırıldı. Şimdi iki keskin kılıç sürekli olarak bu MAĞARA’nın kapısında hareket halindedir katiyetle içeri kimseyi bırakmaz. Bilmeyene bin bir kere lanet getirir zaten benim yapacağım iş zor değildir ama benim yaptığımı çözecek adam ancak malımı alır. Alabilene haktır helaldir.”
Ordumuzda tahmin edemediğiniz kadar çok insanın define aradığını biliyor musunuz? Bir kaç küçük örnek vermek istiyorum. Şu an ikisi de ebediyete intikal etmiş Ordu’nun renkli simalarından, Necmi Kurtuluş (Torik Necmi) ve Dursun Güngör (Kasnak Dursun). Fatsa’daki Gaga gölünde izinli kazı yapmışlar. Profesyonel dalgıçlar getirmişler. Rahmetli Necmi Amcanın oğlu arkadaşım Macit kamuoyuna bilgi vermek açısından bilinmesinde mahsur görmediği için anlattı. Gaga Gölü’nde batık bir kilise olduğu düşünülerek yapılan bu kazıda kilise bulunmuş ama aşırı su engeli olduğu için sonra vazgeçilmiş. Bu tür yerlerde gerçekten bir hazine olduğu düşünülüyorsa bu araştırmaların devlet tarafından yapılması gerekir.
1980’lı yıllarda eski Samsunspor’un kalecilerinden biri, izinli kazı için müracaatta bulunmuştu. İyi ve ünlü bir kaleci olduğu için bizde Arap Celal, Sako Selami, Nuri ve İbrahim onu misafir edip işlerini çabuklaştırmıştık.