Makam için çalışmak

[Kafkaslı]

Makam İçin Çalışmak:
Önderlik istemek, liderlik istemek, kendini beğenmek; bunlar hakikat yolunun haricine çıkanlar, kuruyanlar, ruhu ölenlerdir. Yoksa hakikat ehli mahviyeti, kulluğu, ubudiyeti ister. Ama hiçbir dava istemez.

Herkes bir dolap çeviriyor ama o dolap seni nereye atacak? Dünya da bir dolap. Dünya dolabı seni nereye atacak?

Hazret-i Allah sevdiği seçtiği kulunu hıfz-u himayesinde, tasarruf-u ilâhiye'sinde bulundurur. Korur ve muhafaza eder. Diğerleri ise hıfz-u himayeden çıktığı için şeytan yuları takar, alır götürür.

Müslümanken, paraya, dünyaya, saltanat sevdasına kapılır. Bir de bakmışsın dünyevî ihtirasları için, "Ben olayım" sevdası için imanını kenara bırakmıştır. Kaymıştır. Dökülmüştür. ...

•

Dünya, ahireti kazanmak için bir vasıtadır, gaye değildir. Dünyanın cazip güzelliklerinin, gelip geçici tat ve lezzetlerinin insanı Allah yolundan alıkoymaması ve ahireti unutturmaması gerekir.

Akıllı kimsenin dünyaya aldanmaması, dünya sevgisine aşırı derecede kapılmaması lâzım. Serap gibi parıldar, bulut gibi geçer gider.

Âyet-i kerime'de:

"Dünya hayatı aldatıcı zevkten başka bir şey değildir." buyuruluyor. (Âl-i imrân:

 

[dardanos]

ALLAH razı olsun sevgili ustam.
Evet ustam Bu dünya hayatına fazla hırs ile sarılmak bazen bizlere zarar verebilir. Bizler bir kayanın üzerindeki toz taneleri gibi olur isek o fırtına bizleri savurur atar. Lakin kayanın kendisi gibi olur isek bizleri rüzgar yerimizden edemez. Allah sizden tekrar razı olsun ustam.

 

[Kafkaslı]

ALLAH razı olsun sevgili ustam.
Evet ustam Bu dünya hayatına fazla hırs ile sarılmak bazen bizlere zarar verebilir. Bizler bir kayanın üzerindeki toz taneleri gibi olur isek o fırtına bizleri savurur atar. Lakin kayanın kendisi gibi olur isek bizleri rüzgar yerimizden edemez. Allah sizden tekrar razı olsun ustam.

Aminecmain mübarek Ne garip!
İnsan toprak alma derdinde,
topraksa insan

 

[Kafkaslı]

Eline, diline hâkim olamayanla, ağzından çıkanı kulağı duymayanlar, bir Allah dostuna bile saygısızlık yapacak kadar alçalabilenler.

• Yeni bir şey öğrenme merâkı olmayanlar, herşeyi bildiğini zannedenler.

• Bildiğini sorgulama ihtiyâcı duymayanla, ezberini bozmaya cesâreti olmayanlar.

• Acı gerçeklerle yüzleşmeye cesâreti olmayanlar. Yüzündeki karayı gösterdiği için aynayı kırmaya kalkanlar.

• Yarasına neşter vurduğu için doktoru dövmeye kalkanlar, tedavisi için gerekli olan ilaç acı diye eczacıya hakâret edenler.

• Peşin hükümlüler, mutaassıblar, herşeyi dar kalıplara hapsedenler. Bir fikri, körün değneğini bellediği gibi belleyenler.

• Okuduğunu anlamayanlar. Anlayamadığını sormayanlar, araştırmayanlar.

• İlk okuduğunda her şeyi anladığını zannedenler, tefekkür etmeyenler.

• Her sözün tek bir ma’nâsı olduğunu zannedenler, mecâzdan, istiâreden, teşbîhden anlamayanlar.

• Öküz altında buzağı arayanlar, sû-i zann hastalığına mübtelâ olanlar, her sözde gizli bir niyet arayanlar.

• Başkasının fikrine hürmeti olmayanlar. Tek bir kişinin sözüne kıymet verenler. Kargadan başka kuş tanımayanlar.

• Bütün işi şahıslarla olup fikirlere alâkadar olmayanlar. Söze değil kimin söylediğine bakanlar.

• Dedikoducular, gammazlar, müzevvirler, nemmamlar, koğucular, müfsidler, mürâîler.

• Aklı fikri hep siyasette olanlar, fanatikler, militanlar.

• İşi-gücü futbol, magazin, oyun, şaka, mâlâyanî, dedikodu olanlar.

İnsâna sadâkat yaraşır görse de ikrâh
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah

 

[Kafkaslı]

En büyük felaketler içinde bile ümidini kaybetme..
İsyana düşme...
"Niye ben?"
diye sorgulama, sarıl Rabbine.!
"Sabredenlere, felâketlere karşı dişlerini sıkıp göğüs gerenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir."
(Zümer Sûresi; 10)