anadolumuzda kimler kimler yaşamış

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,158
Puanları
17
Yaş
48
Konum
ankara
Kısaca
Urartular (MÖ 844-590)

En önemli özellikleri çok tanrılı dine inanmak olan Urartular, aynı zamanda ahiret inancını da benimsemişlerdir. Tarım ve madencilik yaparak geçimini sağlayan Urartular'ın genel özellikleri ise şunlardır;
Urartular, bugün Van Gölü olarak bilinen bölgede kurulmuşlardır.
Van'ın o zamanki adı Tuşba'dır ve aynı zamanda Urartular'ın başkentidir.
Hurriler tarafından kurulmuştur.
Kurucusu I. Sardur'dur.
Medler ve İskitler tarafından yıkılmıştır.
Çok tanırılı dine inanmışlardır.
Ölülerini bazı eşyalarıyla birlikte gömmeleri, ahiret inançlarının güçlü olduğunu göstermektedir.
Ülke eyaletlere ayrılmıştı ve bu eyaletler krala bağlı, valiler tarafından yönetilmekteydi.
Urartular, haldi adını verdikleri bir savaş tanrısına tapıyordu ve krallar ülkeyi bu savaş tanrısı adına yönettiklerini iddia ediyordu.
Urartular ayrıca madencilik alanında büyük gelişmeler göstermişlerdir. O dönem inşa ettikleri kaleler ve su kanalları dünya çapında üne sahip olmuştur ve hala kalıntıları günümüzde önemli bir turizm alanı olmaya devam etmektedir. Bunlardan bazıları; Torakkale, Çavuştepe, Patnos ve Kayalıdere Kalesi adıyla bilinmektedir.









 

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,158
Puanları
17
Yaş
48
Konum
ankara
Kısaca
Frigyalılar (Frigler) (MÖ 1200-676)
Hititler'in yıkılmasından sonra kurulan Frigyalıların kendilerine ait alfabeleri vardır. Ticaret yollarında yerleşim yeri kurarak yaşamalarına rağmen tarımla uğraşan Frigyalılar'ın genel özellikleri şöyledir;
Frigyalılar, Anadolu'nun iç kısımlarında bugünkü Sakarya Nehri çevresinde kurulmuştur.
Kuruluşları, MÖ 800 yılına dayanmaktadır.
Başkentleri Gordion'du.
Devletin ilk kralı Gordios olmuştur.
Frigyalılar, Kibele adındaki bir Tanrı'yı, en büyük Tanrı olarak görüyorlardı.
Dokumacılık sanatında dönemin en gelişmiş devleti Frigyalılar’dı. Tapetes adını verdikleri dokuma eserleri (ki büyük çoğunluğunu halılar ve kilimler oluşturuyordu), günümüzde bile şanı duyulmuş en ileri dokumacılık eserlerindendir.
Kendilerine ait bir dilleri olan Frigyalılar, Fenike alfabesini kullanmaktaydı.
Orduları yaya askerlerden oluşmaktaydı.
Tümülüs adı verilen mezarlıkları vardı.
Bilinen en önemli eserleri, 17 metre yüksekliğindeki Midas Mezarı olmuştur.
Frigyalılar, Kimmerler ile girdikleri savaşta yenilerek yıkılmışlardır.









 

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,158
Puanları
17
Yaş
48
Konum
ankara
dir.
Hititler, Anadolu'daki Kızılırmak çevresinde kurulan bir medeniyettir. Başkenti Hattuşaş'dır ve günümüzde Boğazköy olarak bilinmektedir.
Bilinen ilk kralları, I.Hattuşil’dir (Labarna).
Hititler'in Mısır ile imzaladıkları Kadeş Antlaşması, tarihte yapılan ilk yazılı antlaşma olarak dünya literatürüne girmiştir. Kadeş Antlaşması içerik olarak, bugünkü Suriye sınırında kalan toprakların paylaşılmasına yönelik bir antlaşmadır.
Hitit Medeniyeti krallık tarafından yönetiliyordu ancak kralın yetkisinin sonsuz olmasını engelleyen bir de meclisleri vardı. Bu meclise pankuş adı verilmişti.
Kral (tabanna) ve eşi kraliçe devlet yönetiminde etkin kişilerdi. Kraliçeye tavananna denilmekteydi.
Halk; köylü, sanatçı, tüccar ve köle sınıflarına ayrılmıştı.
İnsan haklarına önem veren Hititler'de, aile kavramı da gelişmişti. Köleler başlık parası ödeyerek özgür bir kadınla evlenebiliyordu.
Ceza hukuku uygulanmaktaydı. Genelde fidye yasası uygulanmaktaydı, ölüm cezası krala ve devlete karşı işlenen suçlara karşı verilmekteydi.
Tarihin ilk medeni kanunu Hititler tarafından uygulanmıştır.
Hititler çok tanrılı dine inanmaktaydı.
Tarafsız tarih yazıcılığının bilinen ilk eserleri de Hitit Medeniyeti zamanında ortaya çıkmıştır.
Kralların hayat hikayesini tarafsız bir gözlemle anlatan yazarlarına anal adı verilmekteydi.
Hititler ayrıca büyük kayaları düzleştirerek üzerlerine işledikleri figürlerle de ün kazanmışlardır. Mimarlığa ve heykelciliğe önem vermekteydiler. Tüm bu noktaları bir araya getirerek, Hititler’in sanata ve edebiyata önem verdiği sonucuna ulaşabiliriz.
Tarım, hayvancılık ve madencilikle uğraştılar.
Hititler, Asurlular'ın saldırısı sonucu yıkılmışlardır.







 

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,158
Puanları
17
Yaş
48
Konum
ankara
Kısaca
Lidyalılar (MÖ 700-546)
Para denince akla ilk gelen isim hiç şüphesiz Lidyalılar'dır. Parayı icat ederek ticarette takas usulüne son veren Lidyalılar'ın bilinmesi gereken en önemli özellikleri aşağıdaki gibidir;
Günümüzdeki Ege Bölgesi civarında, milattan önce 687 yılında kurulmuştur.
Kurucusu Giges'tir.
Lidyalılar, Gediz ve Menderes Nehirleri'nin arasında kalan kısımda varlıklarını sürdürmüşlerdi.
Başkentleri Sardes idi. Pek çok kaynakta Sard olarak da geçmektedir.
Lidyalılar, ticaret zekalarıyla ünlenmiş bir medeniyetti.
Tarihte parayı ilk icat eden medeniyet Lidyalılar'dır.
Lidyalılar o dönem hem ticaretin gelişmesi için hem de diğer medeniyetlerle alış veriş hacminin artması için Kral Yolu'nu açmışlardı. Kral Yolu, Efes bölgesinden başlayıp, Mezopotamya'ya kadar uzanan bir alanı kapsıyordu.
Lidyalılar önce Hititler'in, sonra da Frigyalılar'ın egemenliği altında yaşadılar.
Fenike alfabesini kullanmışlardır.
Çok tanrılı dine inanmışlardır.
Tıpkı Frigyalılar'da olduğu gibi tümülüs tipi mezarlıkları bulunmaktaydı.
Altın işletmeciliği yapılmaktaydı.
Lidyalılar ticarette ve ekonomide gelişmiş bir medeniyet olmasına rağmen kısa sürede yıkılmışlardır. Bunun en önemli sebebi ise, Lidya ordusunun farklı farklı kavimlerden meydana gelen paralı askerlerden oluşmasıdır. Hiçbir zaman düzenli ve milli bir orduları olmamıştır.
Persler (bugünkü İran halkının ataları), Lidya Medeniyeti'ne son vermiştir.









 

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,158
Puanları
17
Yaş
48
Konum
ankara
BAŞSIZ UZAY ADAMI VAKASI:
1973 yılında Van'da Urartulardan kalma olduğu düşünülen bir heykel ele geçirilir ve İstanbul Arkeoloji Müzesine teslim edilir. Fakat her nedense eser sergileneceğine, tam tersi kadife bezlerle sarılıp sarmalanıp kaldırılır. O zaman Türkiye'de yayımlanan 'Bilinmeyen' dergisi bu durumu konu eder. Çünkü bir roket içindeki başsız astronot heykelidir sözkonusu olan. Olay Alman dergilerine de yansıyınca dünyanın en tanınmış Sümeroglarından Zecharia Sitchin'in ilgisini çeker. Bu esnada ünlü Alman dergisi Magazin 2000, İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne bu eserin neden sergilenmediğini sorar. Gelen yanıt şöyledir:
"Heykel, ait olduğu dönemin tarzını yansıtmıyor, bir uzay kapsülünü andırıyor olsa da elbette o zaman böyle şeyler yoktu. Dolaysıyla heykelin sahte olduğunu düşünüyoruz."
Dergiye verilen bu yanıtla daha da meraklanan Zecharia Sitchin, sırf bu heykeli görmek için İstanbul'a gelir. O zamanın Arkeoloji Müzesi Müdürü Dr. Alpay Pasinli ile görüşür. Müdür heykelin sahte olduğunda ısrar eder hatta alçı kalıba dökülmüş olabileceğinden bahseder. Bilim adamının ısrarıyla heykel getirilir. Sitchin evirir çevirir ve sorar, "Alçı kalıba dökülmüş sahte diyorsunuz da alçı kalıpların birleşim yeri çizgisi olur hani nerede?" Müdür, malzemenin hafif olmasını örnek gösterekek bu başsız astronot heykelinin alçı ile mermer tozu karışımından yapılma ihtimalinin yüksek olduğunu ve muhtemelen bir şakacının işi olduğunu söyler. Sitchin küçük heykelciklerin yumuşak kayalardan yapılmasının normal olduğunu, sert taştan küçük heykel yapılmasının imkansız olduğunu iddia ederek karşı çıkar. Devamında Z. Sitchin, tarihçi ve Sümerolog olduğu için buna benzer yüzlerce heykel gördüğünü iddia etse de müdür, bu işin sorumluluğu gereği dünyada benzer başka örnekler olduğunu görmeden sergilemeyeceğini söyler... Sitchin'de bir örneğin Meksika'da olduğunu ve resimlerini göndereceğini ilave eder.
Sitchin müzeden ayrılırken uyarmadan duramaz, "Elinizde Giza Piramitlerinden bile değerli bir nesne var, bunu görmek için yüz binlerce insan İstanbul'a gelirdi, siz saklıyorsunuz..." der.
Zecharia Sitchin ziyaretinin ardından müzeye toparladığı dokümanları gönderir, Meksika'daki bir heykelle olan benzerlikleri gösteren belgeler ekler... Arkeoloji Müzesi'nin müdürü Dr. Pasinler ikna olur veya inisiyatifini kullanır ve Ekim 1977 tarihinden itibaren heykel müzede sergilenmeye başlar. Fakat bu durum uzun sürmez, Dr. Pasinler'den sonra gelen müdür heykeli sergiden kaldırır ve kadife kutuların içindeki karanlık yuvasına geri yollar. Çünkü Urartular zamanında astronot olamayacağına göre heykel kesinlikle sahtedir. (Neden konuya açıklık getirecek karbon testi veya benzeri testler yapılmaz ya da özellikle mi yaptırılmaz, bu da benim merakım! Bir de, 2003 yılında Zaman gazetesinde çıkan bir haber yukarıdaki gelişmeleri haberleştirerek aslında heykelin 25 yıllık olduğunu müze müdürünün ağzından söyler ama bunu ispat edecek bir belge ortaya koymaz.Zaman gazetesinin bu haberi bir kaç blok sitesinde tekrarlanır ama dediğim gibi kuru bir iddiadan öteye gidemez hatta yasak savar bir hali vardır.)
Dünyanın pek çok yerinde tarih öncesi devirlerden kalma ve günümüze kadar ulaşmış, uçak-helikopter-uzay adamı heykelleri bulunur ve bunları sergileyen müzeler para basmaktadırlar. Bu gerçeğe vurgu yapan Zecharia Sitchin hayretler içerindedir ve tanık olduğu bu garip olayı 'The Earth Chronicles Expeditions' adlı kitabında anlatır. (Türkçe çevirisi de var: Dünya Tarihçesi-Ruh ve Madde Yayınları)






 

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,648
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,158
Puanları
17
Yaş
48
Konum
ankara
bu ağrı dağı olayı çok karışık anunnilermi ne oraya inmiş. nuhun gemisi orada bulunuyor diyorlar. ufo bulmuşlar almanlar götürmüş.bu alman çok şey biliyor
 

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,648
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
bu ağrı dağı olayı çok karışık anunnilermi ne oraya inmiş. nuhun gemisi orada bulunuyor diyorlar. ufo bulmuşlar almanlar götürmüş.bu alman çok şey biliyor
Bulandirmaaaa.sikortan emekliligin evin araban olsun gerisine zaten kimse inanmaz kahkaha
 
Üst