- Katılım
- 3 Nis 2016
- Mesajlar
- 2,931
- Tepkime puanı
- 3,739
- Puanları
- 23
esselamünaleykum
Ancak her şeyi bilen her şeyi bilir…
- Bazı sûre başlarındaki “ hurûf-u mukatta” âyetler zâhir ilimlerden bildiğimiz “ π ” veya “ e “ sayıları gibi ledünnî bir
ifade olabilir mi? Anlamaya irfan gerek…
- Her konu her mecliste görüşülmez, meyhânede ilahi, camide de türkü söylenmez!..
- Algılama ve anlamanın sınırları vardır ki herkese göre değişir, hikmetini Yaratan bilir… Bir köpek havlıyor, bir kuş ötüyor, yanardağ püskürüyor, bir yıldız kayıyor v.d.. Bunların hikmetini anlayamıyorsun, senin algı sınırlarının dışında çünkü. Sonsuz oluşumlardan da hiç haberin yok. Ama her oluşum birbiriyle ilintilidir ve hikmet hikmet içindedir, her oluşta bir gizli hikmet vardır, bunu bil yeter!..
- Namaz sonunda tesbih çekiyoruz. Bir keresinde tefekkür ettim; Subhanallah eksiksiz, noksansız her şeyi yaratan her şeye malik olan yani akla gelen gelmeyen her çeşit eşya ve kavram O’ndan… Elhamdülillah derken ürperdim, bu çeşitlilik içinde beni yarattıklarının en şereflisi olarak halk ettiğini düşünüp Yüce Rabbime sonsuz hamd ederim diyerek minnet duydum… Yaratılan her nesneyi benim önüme serdi ve bana akıl ile iradeyi lutfetti, dahası “hilafetini” bahşetti… Hiç yaratılanla Yaratan kıyaslanabilir mi? Asla… Ürperdim titredim en büyük ve tek büyük O’dur… Ohalde gönülden ihlasla söyleyelim yürekten Allahuekber , ve tesbihim bir anlam kazandı, kulluğum bilinçle dile geldi…
- Allah sana yȃr ise dünya sana kȃr olur,
Dünya malı yȃr ise ahret sana dar olur…
- Düşündüm; insanlık tarihinde zaman içindeki birikimlerle bilgi düzeyimiz gelişmekte ve olgunlaşmakta, önceki “doğru”lar zamanla değişebilmekteler. Zâhir ilimlerdeki gelişmelerle bugün daha önce bilinemeyen veya yanlış bilinenler, değişmekte ve daha doğru olana ulaşılmaktadır. Fizik, kimya, biyoloji, astronomi v.d. ilimlerde deneylerle “doğru”ya yaklaşmak zamana koşut olarak artmaktadır. Bir çok somut örnek verilebilir. Aklıma gelen bir örnek geçen yüzyılda zararlı görülmeyen sigara bugün ölümcül bir zararlı olarak biliniyor… Zâhir ilimlerdeki evrimsel gelişmeler, benzer şekilde, soyut alanda özellikle din anlayışı ve “doğru”larının da irdelenmesini düşündürüyor. Din konusunda insanoğlu kadar eski inanç sistemleri dinler tarihinde anlatılmaktadır. Tarih boyunca insan evrim geçirmekte, aklını kullanabilmek ve deneylerden sonuç çıkarmakta giderek gelişmektedir. Yani beşer denen canlı türünden aklını öne çıkaran “insan” olmaktadır. Semavî dinler işte bu aklını kullanabilen insanlar için yaratıcı Yüce Allah tarafından peygamberler vasıtasıyla gönderilmiştir. Zaman içinde basit din kuralları en mükemmel olan İslamî değerlerle kemâle erdirilmiştir. Dini “doğru”lar Kur’ân-ı Kerimde zikredilmiş ve Hz. Muhammed (sav) tarafından hayatta örneklendirilmiştir.
Sonuç olarak zâhir ilimlerdeki en son bilgiler en doğru bilgiler olmaktadır. Benzer olarak din konusunda da en son peygamber
(Hatem-ül Enbiyâ) en doğru din kurallarını Allah (cc) adına getirmiş ve uygulamıştır. Bize düşen “doğru” yoldan ayrılmamaktır… En doğrusunu Allah(cc) bilir…
Ancak her şeyi bilen her şeyi bilir…
- Bazı sûre başlarındaki “ hurûf-u mukatta” âyetler zâhir ilimlerden bildiğimiz “ π ” veya “ e “ sayıları gibi ledünnî bir
ifade olabilir mi? Anlamaya irfan gerek…
- Her konu her mecliste görüşülmez, meyhânede ilahi, camide de türkü söylenmez!..
- Algılama ve anlamanın sınırları vardır ki herkese göre değişir, hikmetini Yaratan bilir… Bir köpek havlıyor, bir kuş ötüyor, yanardağ püskürüyor, bir yıldız kayıyor v.d.. Bunların hikmetini anlayamıyorsun, senin algı sınırlarının dışında çünkü. Sonsuz oluşumlardan da hiç haberin yok. Ama her oluşum birbiriyle ilintilidir ve hikmet hikmet içindedir, her oluşta bir gizli hikmet vardır, bunu bil yeter!..
- Namaz sonunda tesbih çekiyoruz. Bir keresinde tefekkür ettim; Subhanallah eksiksiz, noksansız her şeyi yaratan her şeye malik olan yani akla gelen gelmeyen her çeşit eşya ve kavram O’ndan… Elhamdülillah derken ürperdim, bu çeşitlilik içinde beni yarattıklarının en şereflisi olarak halk ettiğini düşünüp Yüce Rabbime sonsuz hamd ederim diyerek minnet duydum… Yaratılan her nesneyi benim önüme serdi ve bana akıl ile iradeyi lutfetti, dahası “hilafetini” bahşetti… Hiç yaratılanla Yaratan kıyaslanabilir mi? Asla… Ürperdim titredim en büyük ve tek büyük O’dur… Ohalde gönülden ihlasla söyleyelim yürekten Allahuekber , ve tesbihim bir anlam kazandı, kulluğum bilinçle dile geldi…
- Allah sana yȃr ise dünya sana kȃr olur,
Dünya malı yȃr ise ahret sana dar olur…
- Düşündüm; insanlık tarihinde zaman içindeki birikimlerle bilgi düzeyimiz gelişmekte ve olgunlaşmakta, önceki “doğru”lar zamanla değişebilmekteler. Zâhir ilimlerdeki gelişmelerle bugün daha önce bilinemeyen veya yanlış bilinenler, değişmekte ve daha doğru olana ulaşılmaktadır. Fizik, kimya, biyoloji, astronomi v.d. ilimlerde deneylerle “doğru”ya yaklaşmak zamana koşut olarak artmaktadır. Bir çok somut örnek verilebilir. Aklıma gelen bir örnek geçen yüzyılda zararlı görülmeyen sigara bugün ölümcül bir zararlı olarak biliniyor… Zâhir ilimlerdeki evrimsel gelişmeler, benzer şekilde, soyut alanda özellikle din anlayışı ve “doğru”larının da irdelenmesini düşündürüyor. Din konusunda insanoğlu kadar eski inanç sistemleri dinler tarihinde anlatılmaktadır. Tarih boyunca insan evrim geçirmekte, aklını kullanabilmek ve deneylerden sonuç çıkarmakta giderek gelişmektedir. Yani beşer denen canlı türünden aklını öne çıkaran “insan” olmaktadır. Semavî dinler işte bu aklını kullanabilen insanlar için yaratıcı Yüce Allah tarafından peygamberler vasıtasıyla gönderilmiştir. Zaman içinde basit din kuralları en mükemmel olan İslamî değerlerle kemâle erdirilmiştir. Dini “doğru”lar Kur’ân-ı Kerimde zikredilmiş ve Hz. Muhammed (sav) tarafından hayatta örneklendirilmiştir.
Sonuç olarak zâhir ilimlerdeki en son bilgiler en doğru bilgiler olmaktadır. Benzer olarak din konusunda da en son peygamber
(Hatem-ül Enbiyâ) en doğru din kurallarını Allah (cc) adına getirmiş ve uygulamıştır. Bize düşen “doğru” yoldan ayrılmamaktır… En doğrusunu Allah(cc) bilir…