Göz göre göre yok edildi

_Mithra_

🇹🇷 M¡₺ŕ@ 🇹🇷
Moderatör
Katılım
5 Haz 2018
Mesajlar
1,897
Tepkime puanı
1,230
Puanları
20
Yaş
52
Konum
İstanbul
buyur burdan yak
kaya mezarını parçalamakta neyin nesidir
:16:



GÖZ GÖRE GÖRE YOK EDİLDİ


Antalya'nın Kaş ilçesine bağlı Dirgenler köyü sınırlarında bulunan Likya dönemine ait 2 bin 500 yıllık kaya mezarı göz göre göre yok edildi...
Antalya'nın Kaş ilçesine bağlı Dirgenler köyü sınırlarında bulunan Likya dönemine ait 2 bin 500 yıllık kaya mezarı göz göre göre yok edildi. Yaklaşık 6 yıl önce de tahrip edilen kaya mezarı bu kez paramparça edildi. Demre ilçesi ile Dirgenler köyü arasındaki ulaşımı sağlayan vadideki karayolunun bitişiğinde, Dereağzı Mevkii'nde bulunan kaya mezarındaki defineci tahribatını görüntüleyen arkeolog-rehber Ümit Işın, "Buradan gece gündüz sürekli araçlar geçer. Kaya mezarı tahrip edilirken kimsenin görmemesi mümkün değil. Bu durum akıllara soru işaretleri getiriyor. 2500 yıldır varlığını sürdürüp günümüze ulaşan bir kültür varlığını koruyamıyoruz. Kültür varlıklarının bulunduğu alanlara da hiç değilse birer fotokapan yerleştirmek bu kadar zor mudur?" diye konuştu.


Demre Çayı Vadisi'nin kuzeybatısında bulunan Dereağzı Mevkii, binlerce yıllık kültürel mirasa da ev sahipliği yapıyor. Ancak vadi içlerine ve bölgedeki ormanlık alana yayılan Likya ve Doğu Roma dönemlerine ait tarihi kalıntılar definecilerin insafına terk edilmiş durumda. Defineci talanından en çok kaya mezarları etkilenirken bunun son örneklerinden biri de Dereağzı'ndan geçen kara yolunun kenarındaki Likya dönemine tarihlenen kaya mezarı oldu.


Ekli dosyayı görüntüle 242758

'YOLUN KENARINDAKİ TAHRİBATIN GÖRÜLMEMESİ MÜMKÜN DEĞİL'


Bölgede turlar düzenleyen Arkeolog-rehber Ümit Işın'ın Dereağzı'nda görüntülediği defineci tahribatı, yıllar önce parçalanan kaya mezarının neredeyse tamamen tahrip edildiğini gözler önüne seriyor. Önceki gün görüntülediği tahribatın bir kaç önce gerçekleşmiş olabileceğini belirten Işın, "Bölgede çok fazla antik yerleşim ve kalıntılar bulunuyor. Ancak bu alanlardaki kültür varlıkları korunamıyor. Bu kaya mezarının bulunduğu alan, Demre ile Dirgenler köyü arasındaki kara yolunun hemen kenarında. Buradan gece gündüz sürekli araçlar geçer. Bu mezarı parçalamak için jeneratörle çalışan hilti matkap kullanılmış. Bunu yapmak için saatlerce süren bir çalışma gerekir. Bu kadar süre içinde tahribatı hiç kimsenin görmemesi mümkün değil. Bu durum akıllara soru işareti getiriyor. Demek ki tarihi kaya mezarı yok edilirken birileri de gözcülük yapmış olmalı" diye konuştu.


Ekli dosyayı görüntüle 242759



'BU KAYA MEZARLARINDA HAZİNE YOK'


Bölgede bir güvenlik zafiyeti olduğunu da dile getiren Işın, "Bu kaya mezarları zaten yüzlerce yılda defalarca soyulmuş. Bu tür mezarların içinde hazine bulunacağına inanmak tamamen hayal ürünü. Ancak insanların hayal güçleri sınırsız ve büyük bir cehaletle kültür mirası yok ediliyor" dedi.


TARİH YAĞMASI SON 15 YILDA BÜYÜK ARTIŞ GÖSTERDİ


Kültür varlıklarına yönelik tahribatların özellikle son 15 yılda büyük artış gösterdiğine dikkat çeken Arkeolog-rehber Ümit Işın, bu artışın en önemli nedenlerinden birinin de cep telefonlarının yaygınlaşması olduğunu belirterek şunları dile getirdi: "Defineciler birbirine telefonla haber veriyor, görüntü paylaşıyorlar. Bu konuda iş çığırından çıkmış durumda. Defineciler bir dernek bile kurdular. Cezalar ise caydırıcı değil. Kültür mirasına zarar verenler bir kaç ay hapis yatıp çıkıyor, sonra yine aynı şeyi yapıyor. Ya da cezalar paraya çevriliyor."


2500 YILLIK TARİHİ KORUYAMIYORUZ


Kültür varlıklarının korunmasına yönelik yasal düzenlemelerin yetersiz ve caydırıcılıktan uzak olduğunun altını çizen Işın, "2500 yıldır varlığını sürdürüp günümüze kadar ulaşan bir kültür varlığını koruyamıyoruz. Doğa koruma alanlarında foto-kapanlar kullanılıyor ve o alandaki bütün hareketler izleniyor, kaydediliyor. Dereağzı'nda tahrip edilen kaya mezarı örneğinde olduğu gibi bu tür kültür varlıklarının bulunduğu alanlara da hiç değilse birer foto-kapan yerleştirmek bu kadar zor mudur? Gerekli gereksiz onlarca kazı ve restorasyona milyonlar harcanırken görünürde ve tahribata açık olan tarihi eserlerin korunması için aynı özenin gösterilmemesi anlaşılabilir değil" görüşünü dile getirdi.


Yusuf Yavuz


Odatv.com
 
 

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,650
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
Tabiki tasvip etmiyoruz onaylamayip kiniyoruzda...ammaa satirarasindademisler bu kayamezarlarinda hazine yok ayaklarini yemeyiz gecsinler onu bii krali var
 
 

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,163
Puanları
17
Yaş
49
Konum
ankara
-insan yapımı gibi ama dinazorlar zamanının dev köstebeği yapmış-

Güney Amerika’da bulunan ve özenle yapılmış gibi görünen dev tünellerin, aslında dev tembel hayvanlar tarafından yapıldığı anlaşıldı.


Araştırmacılar, Güney Amerika’da çok büyük ve özenle inşa edilmiş gibi gözüken birkaç devasa oyuk buldular.


Anlaşılan o ki, bu “tüneller” göründüklerinden çok daha eskiler, en az 8.000 ila 10.000 yaşında oldukları tahmin ediliyor ve bilinen hiçbir jeolojik süreç onları açıklayamıyor. Ama bir de duvarları ve tavanları kaplayan devasa pençe izleri var. Artık bu sözde paleo-oyukların en azından bazılarının arkasında soyu tükenmiş dev bir tembel hayvan türünün olduğu düşünülüyor.

Yapı çok büyüktü ve Jenner’a göre, hala Amazon’daki bilinen en büyük paleo-oyuk ve Brezilya’daki en büyük ikinci paleo-oyuğun iki katı büyüklüğünde.

Tünelin içindeki pençe izleri. C: Heinrich Frank
Adamy tüneli araştırmaya gitmişti, onu bir tür jeolojik sürece bağlamaya kararlıydı, ancak bir kez kendi gözleriyle gördüğünde, böyle kasıtlı görünümlü bir yapı yaratacak herhangi bir doğal süreç düşünemiyordu.


Adamy, “Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Gerçekten dikkatimi çekti. Doğal görünmüyordu.” diyor.
Büyük tünelin girişi.


Aşağıdaki görselde, çeşitli tünel çaplarının bilinen antik armadillo ve tembel hayvan türleriyle nasıl eşleştiğinin bir özeti görülüyor:

C: Renato Pereira Lopes et. al. 2017.
 
 

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,163
Puanları
17
Yaş
49
Konum
ankara
İngiltere’de Eser Çalan Dedektörcüler 10 Yıl Hapis Cezası Aldı

İngiltere’de buldukları Viking eserlerini bildirmeyen iki metal dedektörcüsü, 10 yıl ve 8,5 yıl hapis cezası aldı.

5. ve 9. yüzyıllardan kalma bir külçe; bir kolye ve altın şeritlerle tutulan küçük bir kristal top. C British Museum
İngiltere’de bir Viking savaşçısı tarafından 1000 yıldan daha uzun bir süre önce gömülen altın takı, gümüş külçe ve sikkeleri ortaya çıkaran iki metal dedektörcüsü, hırsızlıktan ağır hapis cezası aldı.


38 yaşındaki George Powell ve 51 yaşındaki Layton Davies yasal olarak bulguyu bildirmeliydi, ancak bunun yerine bir kısmını satmayı denemek için tüccarlara göstermeye başladılar



Şahısları sırasıyla çalmakla suçlayarak 10 yıl ve 8,5 yıl hapse mahkum eden Hakim Nicholas Cartwright, yalnızca toprak sahibine değil, aynı zamanda “son derece nadir ve önemli” sikkelere de ihanet ettiklerini söyledi.


“Bu eserleri çaldığında çiftçiyi, annesini, toprak sahibini ve halkı aldattın. Çünkü hazine halka ait. Halkın yararı, bu öğelerin başkaları tarafından görülebilmesi ve beğenilebilmesi.”


“Sizin yaptığınız gibi eserleri çalmak, halka bunların sergilenmesi gerektiği gibi görme fırsatını engeller. Hazine bulunduğunda, bulunduğu andan itibaren halka aittir.”

Bulguların içinde olduğu tahmin edilen 300 sikkenin çoğu hala kayıp. C: West Mercia Police
5. ila 9. yüzyıllardan kalma eserler arasında, bir yüzük, bir bilezik ve takı olarak takılan ve altın şeritlerin tuttuğu küçük bir kristal top vardı.


Powell ve Davies, Haziran 2015’te Leominster yakınlarındaki Lord Cawley’nin sahibi olduğu arazide keşfi yaptılar. Cawley, bu insanların arazisini incelemesine izin vermedi ve bulunan eserler için bir ödül alabilirdi.


Buluntular hakkında söylentiler dolaşmaya başladıktan sonra, altın ve bir külçe polise devredildi, ancak polis 300 sikkeden sadece 30’unu kurtardı.


Yetkililer, bu davanın diğer metal dedektörcülere bir uyarı olarak hizmet etmesi gerektiğini söyledi ve kayıp sikkelerin bulunması için yardım çağrısında bulundu.


Herefordshire yerel polis komutanı Supt Sue Thomas şunları söyledi:


“Umarım bu deneme, metal dedektörcü topluluklara bu tür suçları çok ciddiye aldığımızı gösterir. Eser bulunduğunda yetkililere bildirmemek suçtur.”
AYNI DURUMLARA DÜŞMEMEK İÇİN BULUNAN ESERLERİ MÜZEYE VERİNİZ.
 
 

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,163
Puanları
17
Yaş
49
Konum
ankara
Londra’daki British Museum’da, Türkiye’den kaçırılan ve dünyadaki çeşitli yerlerde tutulan eserlerden oluşan Troya Sergisi açıldı.

“Çalınmış topraklar, çalınmış kültür, çalınmış iklim”
Özel bir salonda ziyarete açılan “Troy: Mit ve Gerçek” adlı sergide, yaklaşık 300 eser yer alıyor.


Alman tüccar ve amatör arkeolog Heinrich Schliemann’ın Osmanlı’dan kaçırdığı ve günümüzde tutuldukları ülkelerden kiralanan Troya eserleri, serginin parçalarını oluşturuyor.



Sergiyle bir tezat oluşturacak biçimde, British Museum’un Ödünç Alma Politikaları arasında şu madde bulunuyor:


“British Museum Heyeti, çalındığı, yasa dışı bir şekilde ihraç edildiği veya yasadışı olarak kazıldığı bilinen nesneleri içeren hiçbir sergiye katkıda bulunmayacaktır.”


Almanya’daki Berlin Müzesi, İngiltere’deki Ashmolean Müzesi ve Danimarka Ulusal Müzesi’nden getirilen eserler arasında, çömlekler, gümüş kaplar, bronz silahlar, heykeller ve lahitler bulunuyor.



Ancak Rusya’nın başkenti Moskova’daki Puşkin Müzesi’nde sergilenen altın Troya Hazineleri’nin orijinalleri yerine sadece iki takının 19. yüzyılda yapılan imitasyonuna yer veriliyor.

Aktivistler BP’nin sergiye sponsorluğunu protesto ediyor.
Homeros’un ünlü İlyada ve Odysseia destanlarına konu olan ve Çanakkale sınırları içinde bulunan kente ve yaşanan savaşa ilişkin Roma İmparatorluğu ve sonrasındaki dönemlerde yapılan eserler de sergi kapsamında görülebiliyor.


Aktivistler, serginin sponsoru BP ve müze yöneticilerini protesto etti. Müze yöneticilerini istifaya davet eden çevreciler, üzerinde müzedeki eserlerinde çalıntı olduğu yazan dev pankart açtı.



Çevre aktivistleri, BP’nin sponsorluğunu protesto etmek için British Museum’daki Troya sergisini protesto ediyor.


British Museum sergiyi şu sözlerle anlatıyor: “Helen’in kaçırılmasından, Truva Atı aldatmacasına ve kentin çöküşüne kadar, bu olağanüstü yeni sergide mit ve gerçeklik arasındaki çizgiyi takip edin.”


Troy: Mit ve Gerçek sergisi, 8 Mart 2020’ye kadar devam edecek.


Geçtiğimiz haftalarda önde gelen bir insan hakları avukatı, British Museum’u en büyük çalıntı kültürel eser sergileyen kurum olmakla suçlamıştı.


Geoffrey Robertson, “British Museum dünyanın en büyük çalıntı mal alıcıları haline geldi ve yağmalarının büyük çoğunluğu halka açık sergilenmiyor.” diyor.
 
 
Üst