Mal bulanındır
BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
bu paylasimda duyar kasip sefaatcilik yapma maksadim yoktur.sadece herkesin bildigi guzel objeler cikan ve asla fakir halk mezari olmayan kaya mezarlarinda bisey cikmaz diyen bu arkeoya tepki icin bu yaziyi paylastim...
Antalya'nın Kaş ilçesine bağlı Dirgenler köyü sınırlarında bulunan Likya dönemine ait 2 bin 500 yıllık kaya mezarı göz göre göre yok edildi. Yaklaşık 6 yıl önce de tahrip edilen kaya mezarı bu kez paramparça edildi. Demre ilçesi ile Dirgenler köyü arasındaki ulaşımı sağlayan vadideki karayolunun bitişiğinde, Dereağzı Mevkii'nde bulunan kaya mezarındaki defineci tahribatını görüntüleyen arkeolog-rehber Ümit Işın, "Buradan gece gündüz sürekli araçlar geçer. Kaya mezarı tahrip edilirken kimsenin görmemesi mümkün değil. Bu durum akıllara soru işaretleri getiriyor. 2500 yıldır varlığını sürdürüp günümüze ulaşan bir kültür varlığını koruyamıyoruz. Kültür varlıklarının bulunduğu alanlara da hiç değilse birer fotokapan yerleştirmek bu kadar zor mudur?" diye konuştu.
Demre Çayı Vadisi'nin kuzeybatısında bulunan Dereağzı Mevkii, binlerce yıllık kültürel mirasa da ev sahipliği yapıyor. Ancak vadi içlerine ve bölgedeki ormanlık alana yayılan Likya ve Doğu Roma dönemlerine ait tarihi kalıntılar definecilerin insafına terk edilmiş durumda. Defineci talanından en çok kaya mezarları etkilenirken bunun son örneklerinden biri de Dereağzı'ndan geçen kara yolunun kenarındaki Likya dönemine tarihlenen kaya mezarı oldu.
'YOLUN KENARINDAKİ TAHRİBATIN GÖRÜLMEMESİ MÜMKÜN DEĞİL'
Bölgede turlar düzenleyen Arkeolog-rehber Ümit Işın'ın Dereağzı'nda görüntülediği defineci tahribatı, yıllar önce parçalanan kaya mezarının neredeyse tamamen tahrip edildiğini gözler önüne seriyor. Önceki gün görüntülediği tahribatın bir kaç önce gerçekleşmiş olabileceğini belirten Işın, "Bölgede çok fazla antik yerleşim ve kalıntılar bulunuyor. Ancak bu alanlardaki kültür varlıkları korunamıyor. Bu kaya mezarının bulunduğu alan, Demre ile Dirgenler köyü arasındaki kara yolunun hemen kenarında. Buradan gece gündüz sürekli araçlar geçer. Bu mezarı parçalamak için jeneratörle çalışan hilti matkap kullanılmış. Bunu yapmak için saatlerce süren bir çalışma gerekir. Bu kadar süre içinde tahribatı hiç kimsenin görmemesi mümkün değil. Bu durum akıllara soru işareti getiriyor. Demek ki tarihi kaya mezarı yok edilirken birileri de gözcülük yapmış olmalı" diye konuştu.
'BU KAYA MEZARLARINDA HAZİNE YOK'
Bölgede bir güvenlik zafiyeti olduğunu da dile getiren Işın, "Bu kaya mezarları zaten yüzlerce yılda defalarca soyulmuş. Bu tür mezarların içinde hazine bulunacağına inanmak tamamen hayal ürünü. Ancak insanların hayal güçleri sınırsız ve büyük bir cehaletle kültür mirası yok ediliyor" dedi.
TARİH YAĞMASI SON 15 YILDA BÜYÜK ARTIŞ GÖSTERDİ
Kültür varlıklarına yönelik tahribatların özellikle son 15 yılda büyük artış gösterdiğine dikkat çeken Arkeolog-rehber Ümit Işın, bu artışın en önemli nedenlerinden birinin de cep telefonlarının yaygınlaşması olduğunu belirterek şunları dile getirdi: "Defineciler birbirine telefonla haber veriyor, görüntü paylaşıyorlar. Bu konuda iş çığırından çıkmış durumda. Defineciler bir dernek bile kurdular. Cezalar ise caydırıcı değil. Kültür mirasına zarar verenler bir kaç ay hapis yatıp çıkıyor, sonra yine aynı şeyi yapıyor. Ya da cezalar paraya çevriliyor."
Antalya'nın Kaş ilçesine bağlı Dirgenler köyü sınırlarında bulunan Likya dönemine ait 2 bin 500 yıllık kaya mezarı göz göre göre yok edildi. Yaklaşık 6 yıl önce de tahrip edilen kaya mezarı bu kez paramparça edildi. Demre ilçesi ile Dirgenler köyü arasındaki ulaşımı sağlayan vadideki karayolunun bitişiğinde, Dereağzı Mevkii'nde bulunan kaya mezarındaki defineci tahribatını görüntüleyen arkeolog-rehber Ümit Işın, "Buradan gece gündüz sürekli araçlar geçer. Kaya mezarı tahrip edilirken kimsenin görmemesi mümkün değil. Bu durum akıllara soru işaretleri getiriyor. 2500 yıldır varlığını sürdürüp günümüze ulaşan bir kültür varlığını koruyamıyoruz. Kültür varlıklarının bulunduğu alanlara da hiç değilse birer fotokapan yerleştirmek bu kadar zor mudur?" diye konuştu.
Demre Çayı Vadisi'nin kuzeybatısında bulunan Dereağzı Mevkii, binlerce yıllık kültürel mirasa da ev sahipliği yapıyor. Ancak vadi içlerine ve bölgedeki ormanlık alana yayılan Likya ve Doğu Roma dönemlerine ait tarihi kalıntılar definecilerin insafına terk edilmiş durumda. Defineci talanından en çok kaya mezarları etkilenirken bunun son örneklerinden biri de Dereağzı'ndan geçen kara yolunun kenarındaki Likya dönemine tarihlenen kaya mezarı oldu.
'YOLUN KENARINDAKİ TAHRİBATIN GÖRÜLMEMESİ MÜMKÜN DEĞİL'
Bölgede turlar düzenleyen Arkeolog-rehber Ümit Işın'ın Dereağzı'nda görüntülediği defineci tahribatı, yıllar önce parçalanan kaya mezarının neredeyse tamamen tahrip edildiğini gözler önüne seriyor. Önceki gün görüntülediği tahribatın bir kaç önce gerçekleşmiş olabileceğini belirten Işın, "Bölgede çok fazla antik yerleşim ve kalıntılar bulunuyor. Ancak bu alanlardaki kültür varlıkları korunamıyor. Bu kaya mezarının bulunduğu alan, Demre ile Dirgenler köyü arasındaki kara yolunun hemen kenarında. Buradan gece gündüz sürekli araçlar geçer. Bu mezarı parçalamak için jeneratörle çalışan hilti matkap kullanılmış. Bunu yapmak için saatlerce süren bir çalışma gerekir. Bu kadar süre içinde tahribatı hiç kimsenin görmemesi mümkün değil. Bu durum akıllara soru işareti getiriyor. Demek ki tarihi kaya mezarı yok edilirken birileri de gözcülük yapmış olmalı" diye konuştu.
'BU KAYA MEZARLARINDA HAZİNE YOK'
Bölgede bir güvenlik zafiyeti olduğunu da dile getiren Işın, "Bu kaya mezarları zaten yüzlerce yılda defalarca soyulmuş. Bu tür mezarların içinde hazine bulunacağına inanmak tamamen hayal ürünü. Ancak insanların hayal güçleri sınırsız ve büyük bir cehaletle kültür mirası yok ediliyor" dedi.
TARİH YAĞMASI SON 15 YILDA BÜYÜK ARTIŞ GÖSTERDİ
Kültür varlıklarına yönelik tahribatların özellikle son 15 yılda büyük artış gösterdiğine dikkat çeken Arkeolog-rehber Ümit Işın, bu artışın en önemli nedenlerinden birinin de cep telefonlarının yaygınlaşması olduğunu belirterek şunları dile getirdi: "Defineciler birbirine telefonla haber veriyor, görüntü paylaşıyorlar. Bu konuda iş çığırından çıkmış durumda. Defineciler bir dernek bile kurdular. Cezalar ise caydırıcı değil. Kültür mirasına zarar verenler bir kaç ay hapis yatıp çıkıyor, sonra yine aynı şeyi yapıyor. Ya da cezalar paraya çevriliyor."