Muhabbet

Sedegor

Engellendi
Katılım
14 Eki 2012
Mesajlar
2,153
Tepkime puanı
85
Puanları
8
Konum
Dünyanın düz oldugunu her kes bilecek bir gün !
Uzun zamandır konu açmıyorum. Artık gerekte duymuyorum ))) Onca cabaya ögreniye , öğretiye paylaşıma rağmen geriye dönüp baktıgımda tek öğrendigim şey yine aynı bildiğim şey, yani nasipten ötesi yok. Kitaplar yada sadece bu ortamlarda degil hani adamını bulmuş adamından ders almış biri olarak ötesi yok.

Lakin biginin tecrubenin tek faydası verdigin uğraş sonucunun nedeni yani nasip olmayışının nedenimi desek )))geçmişin tecrubesizligimi desek ))) Her konuştugumun bu kadar bilgiyle her gün define buldugumu sanmalarıda komik tabii ))) aksine ben kendimi bilmiş degil artık bir çok şeyin farkında olan biri olarak görüyorum sadece. Farkındalık agzımıza öylesine gelişi güzel bir ifade gibi gelsede aslında Farkındalık farkında olmak her şeydir. Sadece defineciligi degil hayatın bizzat kendini içerir her yönüyle farkındalık. İzdivaya cekilmek gerekir saatler yetmez, aylar belki seneler gerekir buna. Bana göre şu algı yanıştır, çok gezen çok insan tanıyan çok kitap okuyan çok şey bilir, elbette bunların, sosyal aktivitenin yararı çoktur ama hayatta olanları belki olacakları analiz edip sindirmenin yani Farkındalıkla yaşamanında tek yolu izdivadır yani tek başına yalnız kalabilmek en azından günlük yaşantın senden ne aldı ne verdi sana onu o günün sonunda düşünebilmek, zamanın varsa günün gerisine gidip dahada geçmişi düşünüp nedenlere sebeblere inmek. Hayat öyle bir şeydirki o günkü nedenler sebebler o dakika belki sıradan gelir belkide anlamsız ama zaman bunu açıklar. Rüyalar bile boşuna degildir gün gelir ama o gün belli degildir bellidir lakin sen bilmezsin ama bakarsın rüyan ayan beyan çıkar yani yaşarsın bir zaman sonra. Demek istedigim hayatı gırgır şamata yaşayan farkında olamaz. Geçmişi sorgulayan ise gelecegi bilmesede tahmin konusunda iyi olur, çünkü hayat dedigin bir döngüdür. Kimin o döngüye ne zaman girecegini ise ancak Allah bilir dedigim gibi yaşayan ise en azından sezer bunu.

Konu yada ortam define ise satır satır onca cümleyi niye yazdık ))) elbette yine her definecinin istedigi defineleri çıkarmak için. İşarete bakıp akıl vermeyi artık her kez yapıyor bu konulara çokta deginilmiyor.

Varmı aranızda orda kesin define vardı ama bir türlü bulamadım diyen ))) bunu sadece var olduguna inanma bir his kuşku olarak yada eldeki cihaz, harita bir belge gibi elle tutulur şeylede destekleyebilirsiniz.

Gün geçip düşündügünüzde öyle kazmasamda bu şekil gitseydim dediginiz yer varmı peki ? )))

Ya az çok kazıp çıkarıp elinize alıp kaptırdıgınız oldumu hiç )))

Bu gibi vakaların ardından TÜH lan diyen kaç kişi ? )))

Eminim çoktur ))) Ama şundanda eminim bulup bu paranın hayrını görende çok az kişidir.

Kaç kez oldu belgeli yada garanti yere gidipte malı alamadıgım ))) ama biliyorum hala orda cihaz var diyor hemde tek cihaz degil )) ama üzerinde dolaşıp bulamıyorsun ))) ya bazen düşünüyorsun kısmet degil belki ama kısmet olmasa elinde veri emarede olmaz demi ))) sen oraya nasıl gittin peki ))) kısmet degilse gidemeyebilirdinde demi ))) tılısımın türlüsü var buna tılısım desek yeridir ))) ben öyle definede cin gördüm diyene pek inanmam başka sülüette olur ayrı ) ))) takur tukur ses geldi malı kacırdılar diyene hiç inanmam çünkü yok öyle bir şey )))
Ama görüyorum cihazla alamıyorum diyen varsa benden ) ))) tılısımmı onuda bilmiyorum ))) bazen gidecegim 3 metrelik yolu karıştırdıgım cok oldu ))) bir cok kez karıştırdıgım o yolları oturup uzun uzun düşündükce çözüyorum belki ))) belkide gidip dogru yol bu dedigim yerde yanlış cıkar bellimi olur))) 3 metrede yol şaşarmı diyen varsa şaşıyor işte arkadaş ))) Bazen öyle olduki iyi biliyorum malzemeyi bulacagım derken malzemeyi dahada gömdüm geçmişte )))) bir metre ileriyi kazarsan attıgın toprak o malzemeyi dahada gömer ))))
Daha gecen yıl kayayı kırıp alacagım derken iş uzadı yarım kaldı ))) halbuki oturup düşündügümde alltan topraktan girseydim bir günlüktü akabinde gpr cihaz verilerini tedaylı inceledigimde aynen öyle olmuş.

Fakat o gün o dakika bu gün düşündüklerim gördüklerim masaya yatırdıklarım olmuyordu işte )))) acelecide degilim ama düşünemiyor insan kafa duruyor belki )))

Tüm bunlarda elbette bir hikmet vardır belki ekip içinde bir nasipsiz ben dahil )))
Belki oranın açılma saatini süresini koyan Allahın izni belki bir nevi tılısım yine belki hiç tanımadıgım birine nasip olacak o yüzden !

Kısacası oturup düşünmekte fayda var sebeb tek olarak karşımıza çıkmasada şıklar belli ve tekrar denemekte fayda var.

Bazen duyarsınız elimde saglam cihaz var diyenide bazen almak istiyorum ama cihazım yok diyen yada bütcem iyi degil cihazda iyi degil diyen ben hepsinin şansını aynı görüyorum sonuçta işlenmiş yer bellidir el degmiş bir şey gömülmüş yer gerisi nasip işi ))) cihazın ne kadar iyi olursa olsun olmayınca olmuyor yani ))) !


Olursada geliyor ya Hintten ya Yemenden ! Daha çok yazılacak şey varda densizin biri çıkıp bu gün yazılan üç beş kelime ile seni gelecekte tehdit edebiliyor sanal ortamda olsa, kendini bilmeyen yada kendine güvenmeyen yazmaz ayrı konu. Ama can sıkıntısınada gerek yok !
 
Son düzenleme:

R00T

Profesyonel
Co Admin
Katılım
20 Kas 2018
Mesajlar
1,966
Tepkime puanı
2,371
Puanları
23
Yaş
38
İlk defa bir anlatıyı bu kadar beğendim ve benim anlatımım gibi olmuş dedim helal olsun başka söze gerek yok.
NO -1 = NASİP
no- 2 = Gayret ve çalışmaya devam
no -3 = Tefekkür zikirdir .Allah'ın emridir
no -4 = İmtihan dünyasında Allah'ın verdiği bilgi -beceri-imkan-akıl-mantık ve özel yeteneklerle Allah'ın kulu hakkındaki takdirine rıza göstermeyip kendi isteğini öne sürmesi içsel bir çatışma ve mutsuzluğun ana kaynağıdır.Ol Hüda'nın takdirine razı olanın durumuna Hüda razı olmazda değiştirir akibetini.
no- 5 = BAHTın olsun yetenek onun yanında esirdir.
 

APOLLONUS

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
24 Eyl 2013
Mesajlar
2,120
Tepkime puanı
3,013
Puanları
23
Elinize,ağzınıza,yüreğinize sağlık ustam. Benim görüşümde,nasibinizdekileri yaşamanız için herşeyin bir zamanı,yaşanmışlıkları ve yaşanacakları var ve zamanı geldiğinde oluveriyor. Aynı bölgeye defalarca gidip beş sene düşünüp,yan yatır çamura batır falan derken beş seneden sonra bakıyorsunki altı üstü iki saatlik işmiş ama işte o zamanın gelmesini beklerken yaşadıklarında tevekkülü elden bırakmamak ve bilincinde olup o doğru zamanın gelmesini beklemeyi bilmek gerekiyor.
 

Sedegor

Engellendi
Katılım
14 Eki 2012
Mesajlar
2,153
Tepkime puanı
85
Puanları
8
Konum
Dünyanın düz oldugunu her kes bilecek bir gün !
Elinize,ağzınıza,yüreğinize sağlık ustam. Benim görüşümde,nasibinizdekileri yaşamanız için herşeyin bir zamanı,yaşanmışlıkları ve yaşanacakları var ve zamanı geldiğinde oluveriyor. Aynı bölgeye defalarca gidip beş sene düşünüp,yan yatır çamura batır falan derken beş seneden sonra bakıyorsunki altı üstü iki saatlik işmiş ama işte o zamanın gelmesini beklerken yaşadıklarında tevekkülü elden bırakmamak ve bilincinde olup o doğru zamanın gelmesini beklemeyi bilmek gerekiyor.
))) Çoğu zaman olmuştur iyiki olmamış dedigim. Cünkü çok az tanıdıgım kişiyle gidip define kazmışımdır bulamamıştırım neden diye o gün kendime sordugum olmuştur. Zaman geçip o gün az tanıdıgım insanı biraz daha tanıyınca ya o kişinin parayı ne yapacagını yada paranın o kişiyi nasıl yapacagını görüp İYİKİ OLMAMIŞ dediğim çok olmuştur !
 

_Mithra_

🇹🇷 M¡₺ŕ@ 🇹🇷
Moderatör
Katılım
5 Haz 2018
Mesajlar
1,897
Tepkime puanı
1,225
Puanları
20
Yaş
51
Konum
İstanbul
Sedegor emeğine sağlık gardaş
dediğin gibi sanal ortamdır çok kişinin ağzı sütten yandığı için ayranı üfleyerek içiyor
özeleştiri yapmasına yaparız da bu platform yeri değil,
çok kişi kuzu postuna bürünmüş kurttur burda aslında, avını bekler de herkes bilmez
adını telaffuz ettiğin çoğu kişi de sanaldır aslında, bilemezsin kimin kim olduğunu
senin handikapın içinde, bilirim ki aslında kalbin temizdir, Allah biliyor de geç başka lafa gerek yok

diğer anlatımlarını zaman zaman okuyorum konularında artık bir bıkkınlık serzenişi de gözlemliyorum
Mevla kerimdir gardaş, yazmışın ya, nerede ayağına ne dolaşacağını bilemezsin, kısmet işte
yılgınlık yok, yazmaz bizim kitabımızda
selametle
 

Meltun

Bilgili Üye
Katılım
4 Şub 2019
Mesajlar
398
Tepkime puanı
333
Puanları
9
DEFİNE ARAYAN ADAMIN HİKÂYESİ

0


Hazret-i Mevlânâ, anlattığı hikâyelerle insanın iç dünyasına ışık tutar. Bu hikâyede de bizler için birçok sır ve hikmet gizlidir.
Mîrasyedi bir adam vardı. Konduğu mîrâsın hepsini yedi, bitirdi; ağlayıp sızlanmaya başladı.Zaten mîras malının vefâsı yoktur! Mîrâsı bırakan da, murâdına ermeden geçip gitmiştir; mal da ondan ayrılmış kalmıştır!Mîrâsa konan da, o malın kadrini kıymetini bilmez! Çünkü, onu kolay buldu; ter dökmeden, çalışıp çabalamadan elde etti. O mal için, pek o kadar zahmete katlanmadı!Ey insan! Sen de, Hakk’ın lütuf ve ihsânına mîrasçı oldun! Hak sana bu canı bedava verdi de; o yüzden canının kadrini-kıymetini bilmiyor, mîras yiyen gibi onu harcayıp duruyorsun!O adamın da, eline geçen para gitti. Cenâb-ı Hakk’a yeniden lütuflarda bulunması için çok duâ etti. Adam bir rüya gördü; rüyasında hâtiften bir ses duydu. O ses şöyle diyordu:“Sen, ancak Mısır’da zenginliğe konacaksın! Yürü, Mısır’a git. Allah, niyazını kabul etti. Zaten niyazları kabul eden hep O’dur! Filân yerde pek büyük bir define var! Onu elde etmek için, Mısır’a kadar gitmen gerek!”Adam; Bağdat’tan kalktı, ta Mısır’a kadar gitti. Fakat oraya vardığında hiç azığı kalmamıştı. Halktan bir şeyler dilenmeyi; onun-bunun kapısını çalmayı düşündü. Bundan da utandı. Sabretmeye karar verdi. Derken, açlıktan yine çırpınmaya başladı. Artık dilenmekten başka çaresi kalmamıştı.“Geceleyin yavaş yavaş çıkar, dilenirim!” diye düşündü. “Karanlıkta gördüğümü seçemem. Böylece, dilenmekten utanmam!”Böyle düşünerek geceleyin çıktı, mahalleye daldı. Yine dilenip dilenmemek husûsunda tereddüt hâlinde sokaklarda dolaşırken bekçi onu yakaladı. Açlıktan kıvranan zavallıyı dövmeye başladı. Çünkü son zamanlarda mahalleye bir hırsız dadanmıştı. Bekçi onu hırsız sanmıştı.O fakir adam;“Vurma da, hâlimi dosdoğru söyleyeyim!” diye feryâda başladı.Bekçi;“İşte sana mühlet verdim!” dedi. “Haydi söyle; gece vakti ne diye dışarı çıktın? Anlat bakalım! Belli ki sen; buralı değilsin! Doğru söyle; sen buraya ne yapmaya geldin?”Zavallı garip, yeminler ederek dedi ki:“Ben ne hırsızım, ne de soyguncu! Ben, Mısır’ın garibiyim; Ben, Bağdatlıyım!”Garip adam, bekçiye rüyasını ve o define meselesini anlattı. Bekçi; onun doğru söylediğine inandı, gönlü rahatladı. Fakat bir rüya peşinde buralara gelmesine şaşırdı. Ona dedi ki:“Sen; ne bir hırsızsın, ne de kötü adamsın! Sen; iyi adamsın ama, saf ve ahmak bir kişisin! Çünkü; bir hayal peşinde koşuyor, bir rüyaya kanıyorsun.Ben de, defalarca rüya gördüm. Bana da;“Bağdat’ta bir define var!” der dururlar. Bağdat’ın filân tarafında, filân sokağında gömülü bir defineden bahsederler. Hem de bu rüyayı kaç kere gördüm. Fakat hiç de kalkıp Bağdat’a gitmeyi düşünmedim. Deli miyim, bir rüya gördüm diye gurbete düşeyim?!.”Adamcağız şaşırdı kaldı. Çünkü bekçinin rüyasında gördüğü ve söylediği mahalle; Bağdatlı garibin mahallesi idi, onun sokağı idi.Bağdatlı garip bu sözleri duyunca, önce şaşırdı, sonra düşündü;“Demek ki define, benim kendi evimde imiş. Bu böyle olunca; ben neden kendi yurdumda fakir düşmüşüm, yoksulluktan feryat etmişim?” diye hayıflandı, kendi kendine kızdı.“Meğer ben; definenin başında yoksulluk çekermişim de haberim yokmuş! Ne kadar gafilmişim!..”Bu müjdeli haberden âdetâ mest oldu; üzüntüsü, derdi kalmadı. Yediği sopaların acısını unuttu da içinden Allâh’a şükretti.“Rızkım; çektiğim üzüntülere, yollarda uğradığım sıkıntılara, şimdi de şu bekçiden yediğim sopalara bağlı imiş! Âb-ı hayat benim kendi evimde imiş, haberim yok!Ey ulu er! Sen bana; «Dertli!» de; «Aptal!» de! Ben; sence, senin önünde dertliyim, zavallıyım ama, ben kendi kendime hoşum, mutluyum!”

YOLCULUKTAN ÇIKARILAN DERSLER

Adam; Cenâb-ı Hakk’a secdeler ederek, rükûa vararak, senâlarda, şükürlerde bulunarak Mısır’dan kalktı, Bağdat’a döndü.
Diyordu ki:“Bu ne hikmettir ki, isteklerim beni deli bir arzuya düşürerek evimden uzaklara sevk etti; yolumu kaybettim; fakat, ümitli idim!Şaşkınlığımdan, koşa koşa sapıklık yoluna düştüm. Meğer; her an dileğimden biraz daha uzaklaşıyormuşum!Sonradan, yine Cenâb-ı Hak; o şaşırmayı keremiyle lütuf hâline getirdi de, doğru yolu bulmamı ve işin içinden kârlı çıkmamı sağladı!O, öyle sonsuz lütuf sahibidir ki, sapıklığı îman yolu yapar; eğri gidişi, ihsan ekininin devşirme zamanı kılar!Böylece de, hiçbir ihsan sahibinin korkudan emin olmamasını, hiçbir hâinin de ümitsiz kalmamasını, recâdan el çekmemesini sağlar!Kendisine; «Gizli lütuf sahibi!» densin diye; o gözlere görünmeyen büyük varlık, zehrin kalıbına panzehir yerleştirir!O kerem sahibi, namazda gizlenmiştir; gönül namazı kılan, kendini tamamıyla Allâh’a veren kuluna lütuf ve ikramda bulunur! O’nun affı ve mağfireti günaha şeref elbisesi giydirir de; böylece o günahı affedilmeye, ihsâna ve kurtuluşa vesile eyler, sebep kılar!Hakk’ı inkâr edenler; güvenilir, üstün îmanlı kişileri, yani peygamberleri küçük düşürmeye uğraştılar, onları aşağılamaya çalıştılar. Fakat onların bu gayretleri, küçük düşürmek istedikleri kişileri yüceltti; onlar mûcizelerin belirlenmesine sebep oldular!Gizli lütuf ona derler ki: «Cenâb-ı Hak sana ateş gösterir; hâlbuki o nurdur!»”

MAHRUMİYET TÂLİMİ

Hikâyede mîrasyedi bir adamın fakirleşmesi, daha sonra kendi sokağındaki hazinenin farkına büyük zahmetlerle varması anlatılır. Mîras gibi hazır kazancın kıymetini bilmeyen insan, zahmetle elde ettiği şeyin değerini anlar. Eğer o hâlinde o defineyi bulsaydı, o da mîras gibi tükenip gidecekti. Yani kıssada; Cenâb-ı Hak o kişiye asıl, kanaat hazinesini kazandırmış oldu.Kıssadaki adam ihtirasın getirdiği felâket ve faciayı gördü. Sopa yedi, aç kaldı. Eziyetlere uğradı. Eli de sonunda boş çıktı. Dünyaya hırsın âkıbeti budur.Kaynak: Osman Nuri Topbaş


 

sepetkaya

Editör
Katılım
14 Mar 2016
Mesajlar
528
Tepkime puanı
38
Puanları
4
Sedegor usta eline yüreğine sağlık, değil midir rızık Allah'tan.. yiyecek ekmeğimiz nasibimiz kadar dunyaliğız.. Allah helalinden yemeyi, nasip etsin..
 

Metalicvoice

Operatör
Katılım
29 Ocak 2019
Mesajlar
1,320
Tepkime puanı
1,857
Puanları
23
Konum
Merkez
Önce sağlam niyet gelir, Tecrübe de akıldan önce gelir, sonra bilgi, sonra akıl, sonra beceri gelir. Kader de gayrete aşıktır. Allah cc takdir ettiyse hiç kılını kıpırdatmadan da ayağına getirir. ama Allah cc maddi de manevi de Nasibini kovalayanı sever. Olsa da olmasa da sonuca karışılmaz, Sonra teslimiyet gerekir...
Allah görelim neyler neylerse güzel eyler...

yani BulursamKader25 bulamasam da kader:) vesselam...
 

BulursamKader25

Yaptigim Yorumlar; Resmi Kazilar İcin Gecerlidir.
Katılım
27 Ocak 2016
Mesajlar
6,666
Tepkime puanı
9,204
Puanları
24
Önce sağlam niyet gelir, Tecrübe de akıldan önce gelir, sonra bilgi, sonra akıl, sonra beceri gelir. Kader de gayrete aşıktır. Allah cc takdir ettiyse hiç kılını kıpırdatmadan da ayağına getirir. ama Allah cc maddi de manevi de Nasibini kovalayanı sever. Olsa da olmasa da sonuca karışılmaz, Sonra teslimiyet gerekir...
Allah görelim neyler neylerse güzel eyler...

yani @BulursamKader25 bulamasam da kader:) vesselam...
Olduğu Kadar,
Olmadığı Kader.

evet;
bulsamda kader bulamazsam da kader.

Aramakla bulunmuyor,
Bulanlar ise arayanlardır demişler. :)
 

bozoklu

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
15 Ağu 2017
Mesajlar
2,508
Tepkime puanı
1,871
Puanları
23
Konum
Ankara
Yirmi yıldır bildiğim, kendi tarlamızda olan, mermer işlemeli mezar taşlarının artık yüzeye çıktığı yere gidip birşey yapamadım. kısmet işte böyle birşey. Vazgeçtinmi dersen? hayır. günü gelince olacak inşallah. Herşeyin bir vakti zamanı var, kısmetimizde varsa olur. olmazsa da üzülmem.
 

odin

Editör
Katılım
26 Tem 2014
Mesajlar
712
Tepkime puanı
356
Puanları
9
Yirmi yıldır bildiğim, kendi tarlamızda olan, mermer işlemeli mezar taşlarının artık yüzeye çıktığı yere gidip birşey yapamadım. kısmet işte böyle birşey. Vazgeçtinmi dersen? hayır. günü gelince olacak inşallah. Herşeyin bir vakti zamanı var, kısmetimizde varsa olur. olmazsa da üzülmem.
hangi koy demistin kahkaha
 
Üst