Rumlar Yunanlımı?

Sedegor

Engellendi
Katılım
14 Eki 2012
Mesajlar
2,153
Tepkime puanı
85
Puanları
8
Konum
Dünyanın düz oldugunu her kes bilecek bir gün !
Bana göre yada bir çoğuna göre Rum= Yunandır ama şu yazıyı bi okuyalım yinede!

Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan

13.08.2007

Büyükada"ya göçtüğümden beri, bir konu bana dokunuyor. Rum müziği diye Yunan müziği çalınıyor Adalarda. Ayrıca Rumların öz yurdu olarak Yunanistan tanınıyor, ötesi Türk-Rum kardeşliği için Yunan bayrağı sallanıyor, hora tepiliyor, Ege Adaları yerine "Yunan Adaları" deniliyor"¦

Burada bir geçmiş(tarih) öğretisi vermeyeceğim. Ancak, geçmişin katmanları içinde Gündoğan"a (Anadolu"ya) bakıp, Rum kim, Türk kim ona bakacağız.

Ön Türkler.Türk Dili araştırmacısı Kazım Mirşan"a göre bundan 14 bin yıl önceki Ön Türkler döneminde, Türkler "On"(Ural) ile "Ok"(Altay) Türkleri olarak ikiye ayrılıyordu. Sevgili Sümer Bilimci Muazzez İlmiye Çığ"ın betiklerinde(kitaplarında) yazdığı gibi, yaklaşık 13 bin yıl önce Sümerler Orta Altay"dan(Asya"dan) gelmiş bir Turan soyudur. Onlara "Ok Türkleri" denir. Kuzeyden Avrupa"ya gidenler "On" Türkleridir. (Turan; 1. Altay"dan türeyen soyun yayıldığı ülkelerin toplu adı,2. Çoban, andık(hayvan) güden demektir.) Sümerler, yazıyı "İki Irmak Arasındaki Yerleşim"de (Ak ur gal"da)(Mezopotamia) bulmadılar, bilerek geldiler. Belki onlar Pasifik Baykalında(okyanusunda) yok olan Mu uygarlığının bir süreğeniydi(devamıydı).

Turan-Sami İlişkisi. Sami(Arap) soyunun biz Turan soyuna geçmişte üç kıyımı(katliamı) olmuştur. Bunlar,
1. Sümer uygarlığını yıkarak, Sümerlerin Kutyak"a(Avrupa"ya) kaçışması, orada yeni uygarlıklar kurması,
2. İslamlaştırmak amacıyla, IX"cu yüzyılda Turan boylarını kılıçtan geçirerek güç kullanıp, soy kırıma uğramaları,
3. Birinci Dünya Savaşında Arapların Müslüman kardeşi olan Osmanlı"yı, Hıristiyan"larla el birliği yapıp arkadan vurması.

Sümerlerden kaçabilenler, Akdeniz kıyılarını izleyenler Girit ile Ege Adalarına gidip orada Girit Uygarlığı ile İyon Uygarlıklarını kurmuşlardır. Çanakkale ile İstanbul Boğazlarını geçenler Kuzey İtalya"ya yerleşip Etrüsk Uygarlığını kurmuşlardır. Etrüskler"de "Ok Türkleri"dir. Diğer bir deyimle bugünkü İtalyanlar ile Türkiye"deki Türkler birbirlerinin yakınıdır(akrabasıdır). Açıkçası İtalyanlar Turan soyudur.

Kafkaslardan gidenler Karadeniz kuzeyinde Kırım dolayında Hazar Uygarlığını kurmuşlar. Sonra Girit"ten kopup, Güney Batı Anadolu"ya(Muğla, Bodrum, Marmaris) gelen bir kol burada Karya Uygarlığını kuruyor. Ayrıca, Karadeniz"in kuzeyinden Ural"a(Doğu Avrupa"ya) gelen Avar, On Türkleri(Hunlar), Peçenek, Kuman, Tatar, Bulgar Turanlıları ile birlikte Avrupa"ya özellikle 6. yüzyıldan sonra yoğunlaşan bir Turan soyu ile Turan Dili(Türkçe) giriyor. Uzlar bu günkü Batı Trakya ile Pelepones yarım adasına, Bulgarlar Tuna boylarına, Kumanlar, Kumanya"ya(Romanya"ya), On"lar(Hunlar) Macaristan"a, Çekya ile Slovakya"ya, Finler; Fillandiya, Estonya, Letonya"ya, Peçenekler; Balkanlar ile Adriyatiğe yerleşiyorlar. Genelde, kuzey Turanlılar ak tenli, boyalı gözlü bir soy. Kutyak(Batı Avrupa) ile Ural"a(Doğu Avrupa) ilk Turanlı yerleşimi 8 bin 500 yıl önce "Ön Türklerce" yapıldığını Avrupa"daki dikilitaşlar üzerindeki Türkçe yazılardan anlıyoruz.

Anadolu"ya Akın. Bundan 3 bin yıl önce Anadolu varlıklı yer altı kaynakları( altın, gümüş, bakır, kurşun, çinko, demir, manganez, mermer), orman, deniz, ulaşım, tecim, bol su, kızık(jeotermal, kaplıca) nedeniyle oldukça çekici. O nedenle Bitinya; Marmara Denizi çevreleyen alanda kuruluyor, Venedikliler ile Cenevizliler Ege kıyıları ile Karadeniz kıyılarında kent ilkutları(koloniler) kuruyorlar. Misyalı"lar Avrupa"dan gelip Edremit Koyu ile Biga Yarımadası dolayını yurt edinmişler, Turan soyu Frigler Balkanlardan gelip Kütahya, Uşak, Afyon, Isparta, Ankara dolayına yerleşmişler, bugünkü İtalya ile Fransa arsından gelen Lidya"lılar Büyük Menderes ile Bakırçay arasındaki Aydın, Manisa, Uşak dolayını yurt edinmişler, Kimmerler, Truvalılar, Bergamalılar, İyonlar, Miletliler, Likyalılar Batı Anadolu"yu yurt tutmuşlar. Kafkas kökenli Turan soyu olan Hititler güneyden gelerek Doğu, Orta, Güney-Doğu Anadolu"ya yerleşmişler, Asur"lar Güney Anadolu"da yer tutmuşlar, yine Turan soyu olan Ermeniler Doğu Anadolu"yu yurt edinmişlerdir. Traklar; Paşaeli yarımadasına yerleşmişlerdir.

Bu ilkutçukların çoğunun kendi dilleri, ile kendi tamgaları(alfabeleri) olduğundan anlaşamazlardı. Bunlar Yunan"ca yazmadıkları, konuşmadıkları gibi, Ortodoks ta değildiler. Çünki onların yaşadıkları dönem, İsa"dan çok önceydi. Batılı ötken bilimcilerin(tarih bilimcilerin) buna "Helenistik Dönem" demesinin altında yayılmacı bir Yunan tutumu(siyaseti) yatar. Oysa, bu uygarlıkların hiç biri Yunan uygarlığı değildi. Yunan; sözcüğü Türkçe olup "Yıkanan" anlamına gelir. Yunanlılar; Pelepones yarım adasının Mora ile Epir bölgesinde yaşayan, Isparta ile Atina kent ilkutçuklarından oluşuyordu.

Persler ile Makedonlar. Gel zaman, git zaman, Anadolu"da üretilen altının ünü dilden dile, ağızdan ağza tüm dünyayı sardı. Bu varlığı ele geçirmek üzere Persler(İranlılar) D.Ö.(doğumdan önce) 546 yıllında Anadolu ile Peleponesi ele geçirdiler. Makedon"ya Selanik, Üsküp, Batı Trakya bölgesinde idi. Yazı ile dilleri Makedon dili idi. Ancak Makedon ilhanı(imparatoru) Filip bir Yunan yazını(edebiyatı) sevdalısıydı. Bu nedenle oğlu İskender"i Yunanlı Bilginlerce eğitti. Ulusuna Yunanca konuşmayı buyurdu. Filip, sonrası Büyük İskender, Makedon güçlerini toplayarak Persleri doğumdan önce 4. yüzyılda(D.Ö.336) Pelepones ile Anadolu, İran, Orta Doğu"dan sürdü attı. İşte bundan yaklaşık 2300 yıl önce Anadolu"ya ilk kez "Yunan dili ile özgeni(kültürü)" böylece girdi. Her biri ayrı diller konuşan Anadolu ilkutları(devletleri) ayni Yunan dilini konuşmaya başladılar. Ancak onlar ne Yunan, ne de Makedon"du. Anadolu 2 yüzyıl Pers egemenliği altında yaşarken, Makedon egemenliğine geçmişti. Yunanca konuşmaları Anadoluları Helen yapmaz.Onun için Roma öncesi döneme "Helenistik" dönem demek yanlıştır.

Romalılar Anadolu"da. Roma Etrüsklerin kurduğu bir ilhanlıktır. Roma, Latinler, doğumdan sonra 4. yüzyılda ilhan Konstantin (MS.330) Anadolu"yu ele geçiriyorlar. Artık Anadolu Makedon ülkesi olmaktan çıkıyor, Roma ülkesi oluyor. Roma yönetimi halkın Yunanca konuşmasına karışmıyor, ancak tüzel(resmi) dil olarak Latince konuşuluyor. Türkçeci Kazım Mirşan"ın Ön Türk çalışmalarına göre, Roma, Türkçe Urum"dan gelir. Ur; kent, yerleşim yeri demektir. "Urum" ya da ondan türemiş "Rum"; "Romalı" ya da "kentli", "yerleşik" demektir. Osmanlılın kentte oturan kendileri için kullandığı "Rumi" de ayni anlama gelir; "kentli" demektir. Osmanlılar, Anadolu"ya "Diyar-ı Rum" demişlerdir. Çünkü Anadolu"da çeşitli uygarlıklardan kalma 44 bin yerleşim yeri vardır. Kırsalda, göçebe olarak yaşayanlara ise "Türkmen" demişlerdir. Rumlar, kentliler, yerleşikler ülkesi anlamına kullanılır, "Yunan" anlamına asla kullanılmazdı. Celalettin Rum-i adı da bu anlamda kullanılmış, Osmanlı seçkinleri de kendilerini Türkmen değil, Rumi demişlerdir. Çünkü, Orta Altay(Asya) ile Türkmenler, yerleşik değil göçebe idiler. Yerleşik düzene geçen herkes "Rumi" idi.

Doğu Roma"nın Roma"dan ayrılmasıyla, Doğu Romanın egemenliği altında olan Pelepones, Adalar, Kıbrıs ile Anadolu"nun inanç yolu "Ortodoks" oluyor. Başkent "Konstantinapolis". Atina ile Isparta"da oturan Yunan halkı, yine Yunan. Ancak çok tanrılı inançtan tek tanrılı inanca, "Ortodoksluğa" geçmiş. Anadolunun yerli halkına ise "Rum" deniliyor. Rumlar, eski Frig, Hitit, Misya, Lidya, Karya, İyon gibi soyların, özgenlerin ortak adı. Tıpkı "Osmanlı" gibi. Anadolu"lu yeni bir dil konuşuyor, Yunan ile Latinlerden ayrı olarak, buna "Rumca" deniliyor. Rumca; Yunan tamgası ile yazılıyor. Konuşma kuralları Yunancaya uyumlu, sözcükleri; çoğunlukla Yunanca, Hititçe, Ermenice, Türkçe, Farsça, Arapça olan karma bir dil. Tıpkı Osmanlıca gibi; Türkçe grameri, Arapça tamga ile yazılıyor, Osmanlıca; Türkçe, Farsça, Yunanca, Ermenice, Süryanice, Akadca, Asurca, Sümerce karışımı.

Kısacası Anadolu dili olan Rumca, Anadolu ile ile onun doğal uzantısı olan Kıbrıs ile Doğu Ege Adalarında konuşuluyordu.

Kısacası, ne eski Anadolu Uygarlıkları, ne Truva, ne Makedon, ne Roma, ne Doğu Roma, ne Rum, ne de Osmanlı; Yunan değildir.

Ortodoks inancının ortayı(merkezi de) Atina"da değil, Rumları ülkesi olan Konstantinopol"de Fener Patrikevinde idi. Bu konumda, Yunanistan egemen ülke değil, Rum"un egemenliğinde ki bir ülke olarak sayılıyordu.

Rum"un simgesi olan bayrak; sarı taban üzerinde, kara, çift başlı kartal, ilkut(devlet) boyası ise "tuğla kızılı al". İlginçtir, daha sonraları kurulan Turan soylu Selçuk İlhanlığının simgesi de çift başlı kartaldır. Beşiktaş çeynik takımının da tek başlı kartal. Asıl olan, çift başlı kartalın bir Ön Türk simgesi olmasıdır.

Bizantion, Konstantinopol, İstanbul, Yeditepe. 19. yüzyıldan sonra Doğu Roma İmparatorluğuna, "Bizans İmparatorluğu" demek Fransa"nın Anadolu"yu, kasıtlı bir adlamayla, bir Yunan ülkesi yapmayı amaçlar. Oysa bu adla bir imparatorluk Anadolu"da hiç kurulmamıştır. Ancak, D.Ö. 600"de Atina"dan koparak gelen Megara ile Bizas budunlarının(kavmi), Sirkeci"de kurduğu kentçiğe "Bizantion"(Bizasın kenti) denmiştir. Bu kentçik Romalılarca yerle bir edilmiş, tümü kılıçtan geçirilmiştir. Böylece, İstanbul"daki tek Yunan izi silinmiştir. Seraglio Tepesinde( Sarayburnu) kurulan yeni Roma kentine "Konstantinopole" (Konstaninin kenti) denmiştir. Stanpoli(İstanbul) ise Yunanca olup, "Başkent" demektir. Türkçe adları ise "Boğazkesen" ya da "Yeditepe" dir. Ancak bugün Türkler, ne Türkçesini, ne de Latincesi olan Konstantiniye(Osmanlıca) kullanmayıp Yunancası olan İstanbul"u benimsemişlerdir.

Selçuk ile Oğuzlar Anadolu"da. Turan soylu Oğuz"un öz yurdu, Hazar gölü doğusu ile güneyidir(Bu günkü Batı Kazakistan, Türkmenistan, İran, Afganistan). Oğuzlar, IX yüzyılda acımasız Arap akınlarıyla, kılıç müslümanı yapıldıktan sonra "Türkmen" adını almışlardır. Türk, "törük"ten gelmiş olup, "örgütlü topluluk" demektir. Yörük"de "törük"den türeme, "göçmen" anlamında sözcüktür.

Anadolu"ya son kez D.Ö.1071"de gelen Turanlılar, bu kez önceki gibi şaman değil, tek Tanrılı Türkmenlerdi. Böylece, Anadolu"da baskın dil; Türkçe olmuş, baskın inanç; İslam, baskın tamga; Arap yazısı olmuştur. Ancak başta Karaman Beyliği olmak üzere bazı beyliklerde Türkçe, Yunan tamgası ile yazılmış, Fatih dönemine dek yer yer "Uygur" tamgası kullanıla gelmiştir.

Doğu Roma Rum İlhanlığı(imparatorluğu) yerine kurulan Osmanlı İlhanlığı halkına "Osmanlı" denmiştir. Osmanlının, tüzel dili "Türkçe" olmuştur, ancak halk eski yerel dillerini de kullanagelmiş, inançlarını da sürdürmüştür. Gerek Hıristiyan, gerekse İslam halk kendisinin ortak kimliği olarak "Osmanlı"yı kullansa da, Ortodokslar "Rum", hristiyanlar "Ermeni", "Süryani","Sırp","Bulgar" alt kimliklerini de yaşata gelmişlerdir. Ayrımcı, baskıcı olmayan, kendinden gelişmiş uygarlıkları benimseyen Osmanlı, kendine "Rumi" demeği bile sakıncalı görmemiştir. O günkü "Rumi" ile "Osmanlı" kavramları özdeş idi. Kısacası, Rum adı, Osmanlı içinde olmak üzere tüm "Anadolu Uygarlıklarının" ortak adıydı, taa Fatih"ten beri. Unutulmasın ki, Murat Han oğlu, Sultan Mehmet Han, Konstantinopolisi aldığında, kendini bu günkü Avrupa Birliğinin özdeşi olan Frenk"lere "Doğu Roma İmparatoru" olarak tanıtmıştır. Onlar, bu günkü Türkiye"yi tanımadıkları gibi o gün de, Türkmenlerin Doğu Roma İmparatorluğu uruğunun(hanedanının) süreği olduğunu onaylamamışlardır. Bunun üzerine, geri dönülüp "Osmanlı İmparatorluğu" adı kullanılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti.
1814"de kayayağı(petrol) bulununca önce kamık(kimya), sonra sem(ecza), sonra da güre(enerji) özdeği(nesnesi) olarak kullanıma girdi. Osmanlı ülkesi, bir başına dünya petrol varlığının yüzde 57"sini elinde bulunduruyordu. Osmanlının petrol yataklarını ele geçirmek sömürgenlerin temel ereği olmuştu. O nedenle, Rum ile Osmanlıyı, Ermeni ile Osmanlıyı, Slav ile Osmanlıyı başka başka soylar olarak gösterme girişimiyle azınlık okullarında soyculuğu(ırkçılığı) aşıladılar, geliştirdiler, yönetime karşı başkaldırıları tetiklediler. Benzer biçimde "Genç Türkler" akımını geliştirerek "Türkçüğe" destek verdiler. Böylece inancına bakılmaksızın kullanıla gelen "Osmanlı" birleştirici adı, Hıristiyan, Müslüman, Musevi olmak üzere ayrımlandı, böylece soylar ile inançlar öne çıkarıldı; Çerkez, Türkmen, Ermeni, Rum, Slav, Arnavut, Yunan, Roman, Bulgar, Yahudi, Arap, Süryani, Kürt gibi. Bu bölüntüyü yoğunlaştırarak, her bir soyun kendi bağımsız ülkesini kurmasını güdülediler, sonra da iç savaş, başkaldırı başlatıp Osmanlı"ya saldırttılar. Artık tek yağı(düşman) Türk"tü.

Osmanlı, Avrupalılaşma akımına kapılarak Tanzimat, Meşrutiyetleri Avrupanın baskısıyla oluşturdu, böylece Batı egemenliği altına girdi, özelleştirme ile iletişim, ulaşım, tarım, orman, limanlarını, bankalarını, maliyesini yabancılara kaptırdı. Yönetimde, tüzede(hukukta), akçada(maliyede) bağımsız olma erkini yitiren Osmanlı"ya topluca saldırı başlatıldı; Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya, Çanakkale savaşları sonucu Osmanlının petrol içeren tüm bölgeleri yayılmacıların eline geçti. Osmanlı "Vatan" diye toprağını korumaya çalışırken, Batı "petrol, maden yatakları" diye saldırdı.

Hıristiyanlar ile Araplar tam batının oyununa geldiler. 1915"te Çanakkale"den sızan Fransız ile İngiliz denizaltıları Heybeliada"yı üst edinerek Osmanlı donanmasını Haliç"te batırır, Yeditepe"yi(İstanbul"u) bombalarken, hiçbir dönemde Yunanlı olmayan Rumlara Yunan bayrağı sallattırıldı. Onlara Yunan kimliği, yayılmacılığın bir ereği olarak aşılanıyordu. Aşı tuttu. İzmir"de, Aydın"da, İstanbul"da, Adalarda Yunan bayrağı sallandırıldı, Türk bayrağı ayaklar altında çiğnendi. Rumlar bilinç dışında çıkarak Yunan yayılmacılığın borazanlığını yaptılar. Oysa, bu ülke onlarındı, bizimdi, hepimizindi.

Sevr"de bu ayrım yasalaştırılarak Hıristiyanlar azınlık sayıldı. Ne yazık ki Lozan"da bu yaptırım değiştirilip, Hıristiyanların bu ülkenin birinci derece vatandaşı olduğu Batılılara benimsetilemedi. Çünkü, Türkler; 1914"de başlayan, 1920 Sevr"le biten ilk savaşın yitireni, 1919"da başlayan 1923"de Lozan ile biten ikinci savaşın yeneni idiler. Lozan"da yenen ile yenilen birbirine karışmıştı.

Cumhuriyet kurulduğunda, insan haklarına aykırı olarak, karşılıklı değiş tokuş göçürmesi başlatıldı. Hiç Yunanlı olmamış, bayrağı "çift başlı kartal" ile "ayyıldız"dan başka bir şey olmayan, Anadolu"nun çekirdeği, Rumlar(Turan soyundan; Frig, Hitit, Sümer, Karya, Karaman kalıntıları ile Avrupa göçmenleri olan; Misyalılar, Lidyalılar, Romalı, Venedikli, Cenevizliler) Yunanistan"a yollanmış oldular. Bu belki tarihin en büyük üzüntülerinden, yanılgılarından biriydi bu değiş tokuş. Balkanlardaki Müslümanlarda Anadolu"ya yollandı. Ben de Anadolu"ya yollanan Selanik göçmeni bir soydan gelmeyim. Sözde uygar Batı Osmanlı"yı parçalamak için insanları toprağından, yurtlarından etmişti.

Rumların Yunanistan"a göçürülmesi, eğitimsiz halkta şöyle bir yanlış yargı oluşturdu:
"Ha demek Rumlar, Yunanlıymış". Oysa onlar, hiç olmadılar. Onlar, Anadolu uygarlığının yaşayan kalıntıları idiler. Onlar, Anadolu"nun kendine özgü öreğini(mimarisini), müziğini, tiyatrosunu, özgenini(kültürünü) oluştura gelen karma soylu bir ulustu. Roma döneminde ortak ad olarak onlar; "Rum", Osmanlı döneminde; "Osmanlı", Cumhuriyet döneminde; "Türk" ortak adını almışlardı. Yalnızca konuştukları dil, İskender"den beri Rumca, ancak soy kökleri Anadolu idi.

Rumlar Ortadoks"tur. Ancak Ortodoks inancı Yunanistan"da değil Anadolu"da doğdu, rembetiko Yunanistan"da doğmadı, Türkiye"de vardı, Zeybeko Yunanistanda değil, Türkiye"de doğdu. Şimdi Büyükada ile Beyoğlu sokaklarında çalan müzik Rum müziği değil Yunan müziğidir. Türk yemekleri dediğimiz yemekler Rum"dan, Osmanlı"dan gelen bu ülkeye özgü yemeklerdir, Anadolu yemekleridir, Yunan yemeği değildir. Meze Anadolu"ludur, Peleponesli değil. Kaldı ki Güney Yunanistan"da ayni lezzeti, türü, çeşidi bulamazsınız. Tiyatroda Türkiye"de Teos"da doğmuştur, Yunanistan"da değil. Ulusal ayaktopcu Lefter bir Rum"dur, Türktür, Yunanlı değildir. Ancak, bir ayağını Yunanistan"a atması bir çelişkidir. Ünlü ezgici Fedon"da Rum asıllı bir Türk"tür. Patrik Bartelemeos Rum asıllı bir Türk"tür asla bir Yunanlı değildir. Buna benzer biçimde Güney Kıbrıslılar Rum"dur, Giritliler ile Ege Adalılar Sümer soyudur.

1922 anlaşmasıyla, sonra da 1956, 1964, 1974 olayları ile Yunanistan"a göçmüş ya da büyük bir yanlış anlayışla gönderilmiş Rumlar, bugün "yaban eller" dedir. İşin acı olanı, Karamanlılar Türkçe konuşup Yunanca yazmalarından ötürü Rum sanılarak Yunanistan"a yollanmıştır. Yunan Cumhurbaşkanı Kostas Karamanlis de Karaman Türklerinden birisidir. Oysa, onların öz yurdu, Anadolu"dan başka bir ülke değildir. O nedenle Türkiye özlemi ile yanıp tutuşmaktadırlar. Onları, Yunanistan"a sürerek, Yunanistan"a "Anadolu Uygarlığını" kendi elimizle bağışladık. Şimdi Pelepones"te iki millet vardır; Türkleri, Türkiye"yi seven "Rumlar" ile Türkleri, Türkiye"yi kızan, köpüren, yağılaşan(düşmanlaşan) Yunan. Rum"un bayrağı "kartal"dır, Yunanın ki ise "mavi haç".
 
Üst