Vur usturayı berber efendi ...

_Mithra_

🇹🇷 M¡₺ŕ@ 🇹🇷
Moderatör
Katılım
5 Haz 2018
Mesajlar
1,897
Tepkime puanı
1,226
Puanları
20
Yaş
51
Konum
İstanbul
Ekli dosyayı görüntüle 250481


Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir. Meşrebin usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir. Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir... Saç, sakal, bıyık, kaş; ne varsa hepsinden... Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır.
- Vur usturayı berber efendi, der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya baslar. Derviş aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:
- Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer.
Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz derviş. Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden. Berber mahcup,fakat korkmuştur. Ses çıkaramaz. Kabadayı koltuğa oturur, berber traşa baslar. Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder:
"Kabak aşağı, kabak yukarı."
Nihayet traş biter, kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir. Kabadayı oracığa yığılır, kalır. Ölmüştür. Görenler çığlığı basar. Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:
- Biraz ağır olmadı mi derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:
- Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki kabağın bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!..

Ne demiş Yunus Emre;
Olsun be aldırma Yaradan yardır...
Sanmaki zalimin ettiği kârdır...
Mazlumun ahı indirir şâhı...
HERŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR
 

Brkmd

Member
Katılım
7 Haz 2018
Mesajlar
79
Tepkime puanı
6
Puanları
4
Ne çubukmuş beee dalıvermiş can alıcı noktaya acaba bakırmıydı ?
 

oguzkagan

Bilgili Üye
Katılım
3 Ara 2017
Mesajlar
347
Tepkime puanı
94
Puanları
7
Gauretullah'a dokunmak deyimi vardır kıymetli ustam.. Zulüm ile abad olanın ahiri berbat olur.

Bilindiği üzere zulmün tahammül edilecek bir derecesi, sabredilecek bir sınırı vardır. Zulüm o sınırı geçmediği sürece devam eder.

Şayet bir gün tahammül derecesini aşar, sabır sınırını zorlarsa, artık bu kadarı da fazla olur, bir de bakarsınız ki, Rabb'imiz sebepler halk eylemiş, kimsenin gücünün yetmeyeceği sanılan zulmü ve zalimi tepetaklak edip sona erdirmiş, duaları arşa yükselen mazlumlar da derin bir nefes alarak 'Şükür ya Rab!' demişlerdir. Bundan dolayı meşhur ifadesiyle denir ki:

Küfür devam eder, zulüm devam etmez. Çünkü gayretullaha dokunma sınırına dayanan zulmün zevali kesin olur artık...

Kıymetli ustam bu vesile ile konunuza ilave etmek suretiyle İrşat eserlerinde ibret alınması için gayretullaha dokunan zulümlerden misaller verilir. Birini bugün ibretinize takdim etmek istiyorum, gayretullaha dokunan zulümler münasebetiyle....

Bir grup Müslüman kadınlı erkekli bir kafileyle hac yolculuğuna çıkarlar. Çölleri aşıp vahaları geçerek yol alırken garip bir derviş kervanın önüne çıkar ve kervan başına der ki ; ne param var ne pulum ama kutsal topraklara ulaşıp o kutsal havayı teneffüs etmek isterim vazifelerimi yerine getirmek isterim lakin ne yanlız başıma gidecek gücüm ne de imkanım vardır beni alın yanınıza Allah rızası için yardımcı olun der ... Kervan başı tamam derviş efendi buyur geç arka tarafa der ve yola koyulurlar...
iki dağın arasındaki bir vadide yollarını kesen eşkıya, silahlarını doğrultur:

Ya canınız ya malınız!.. derler. Hac yolcularında elbette karşı koyacak silah yoktur. Hepsi de kaba kuvvet karşısında ellerini kaldırıp teslim olmaktan başka çare bulamazlar. Eşkiya başı tüm ganimeti gasp ettikten sonra kervan da bulunan yolculara döner ve der ki ! Eyy ahali başka üzerinizde sakladığınız bir şey var ise biz aramadan evvel bize veriniz veriniz ki biz bulursak canınızı da alırız der !
Bunun üzerine yolda rica minnet kervana katılan yaşlı derviş der ki ! Kervan başının devesinin heybesinde bir ipek gömlek var onu da alın der ....
Tüm kervan şoka girmiş bu derviş ne yapar böyle dercesine birbirlerine bakarlar...
Eşkiya o ipek gömleği de alır ve tüm kervana haydii devam edin der ve ayrılırlar oradan...

Kervan başı yaşlı dervişe döner ve der ki ; eyy derviş ben sana iyilik yaptım yanıma aldım yardım ettim fakat sen benim ipek gömleğimin yerini söyledin onu da kaptırdık senin sayende der şimdi seni burada bırakalım öyle devam edelim mi bunu mu yapalım der ...yaşlı derviş buna mukabil her şeyin sahibi olan elbette bilir ve görür her şey olacağına varır der...ve yola koyulurlar.
İlerde bir yerde mola verirler ve yolculuklarına devam ederler öyle bir noktaya varmışlardır ki az öte de yerlerde yığınla yatan bir grup cesetle karşılaşırlar yanlarına vardıklarında bir önce ki gün kendilerini gasp eden çete olduklarını görürler ve gasp edilen malları heybelerindedir kervan başının ipek gömleği çete reisinin heybesinde durmaktadır...
Tüm kervan telaşlı halde birbirlerine bakar ve yaşlı dervişe sorarlar bu işin aslı astarı nedir derviş efendi diye...

Derviş efendi şöyle der o azgın zalimlerin işleri öyle canlar yakmıştır ki gayretullah'a dokunmasına bir ipek gömlek kadar bir zulümleri kalmıştı onu da yaptılar ve hakettikleri cezaya kavuştular... Yoğun ve gökgürültülü şimşekler yıldırımlar eşliğinde yağan bir yağmurda sığındıkları ağaçlık bir noktada yıldırım düşmesi sonucu feci şekilde ölmüşlerdi..

Zirveye çıkmayan zulüm engellenmez devam eder..
Demek ki, zulmün bir gayretullaha dokunma sınırı vardır. O sınıra dayanıncaya kadar zulüm engelle karşılaşmadan devam eder. Ancak sınıra ulaşıp da haddini aşmaya başlayınca mazlumun duası da arşa ulaşır. Bu defa zalime tokadını indiren Rabb'imiz, zulmü sona erdirir, mazlumun da yüzünü güldürür. Bundan dolayı halk dilinde 'Zalimin zulmü varsa mazlumun da Allah'ı var.' denilir.

Öyle ise, kimse kimseye gücüne kuvvetine güvenerek zulmetmesin. Yaptığı yanına kalır sanmasın. Tüm zalimler sonunda gayretullah gök gürültüleriyle gelen adalet yıldırımlarıyla yerlere serilirler. İsterseniz bakın yerlere serilenlere...
Kısmet olursa hz Hüseyin efendimizin ve yoldaşlarının uğradığı zulüm sonucunda onlara zulüm eden Yezid in sonunu yazmak isterim inşallah müsait bir anda
 

_Mithra_

🇹🇷 M¡₺ŕ@ 🇹🇷
Moderatör
Katılım
5 Haz 2018
Mesajlar
1,897
Tepkime puanı
1,226
Puanları
20
Yaş
51
Konum
İstanbul
Bu da güzel bir hikayeymiş emeğine sağlık
Konunun altına devam edebilirsin ustam mahzuru yok
 
Üst