Zalim İmparator Caracalla Kimdi?

Gönül_Eri

Moderatör
Moderatör
Katılım
24 Kas 2018
Mesajlar
2,742
Tepkime puanı
3,492
Puanları
23
Konum
Galatia
Roma tarihinin en kana susamış imparatorlarından biri olarak kabul edilen Caracalla, bazen gereksiz askeri seferler düzenliyordu.
Daha çok tanınan adıyla Caracalla, MS 4 Nisan 188’de Iulianus Bassianus adıyla Lugdunum’da (Lyon) dünyaya geldi. Severus Hanedanı’ndan Septimus Severus ile Syria’daki Emesa’da bir yüksek din görevlisinin kızı olan Iulia Domna’nın iki oğlundan büyük olanıydı. Kardeşi ise ileride Roma İmparatorluğu’nun yönetimini paylaşacağı Geta’ydı. MS 202’de ise Gaius Fulvius Plautianus’un kızı Plautilla ile evlendi.

Babası tarafından caesar unvanı verilen Caracalla’nın ismi, Marcus Aurelius ailesiyle de ilişkilendirilmesi adına Marcus Aurelius Antoninus’a çevrildi (MS 195). Caracalla adını ise, sık sık giydiği caracallus adı verilen bir Gal pelerininden aldı. Ancak resmi adı Marcus Aurelius Antoninus olduğu için sikkelerde, yazışma ve yazıtlarda bu isimle anılıyordu.

Septimus Severus tarafından, Parth Savaşı sonrasında Augustus unvanı verilen Caracalla (MS 198) imparatorluğun yönetimine bir ortak olarak dahil edildi. Daha sonraları kardeşi Geta’ya da babası tarafından augustus unvanı verildi.
Kısa süren ikili yönetim

MS 208 yılının başlarında iki oğlu ve karısıyla birlikte yola çıktığı Britannia seferi sırasında, MS 211’de hayata gözlerini yuman Septimus Severus’un ardından Caracalla ve Geta Roma İmparatorluğu’nun başına geçti. İki imparatorun birlikte yönetimi, daha önceleri Marcus Aurelius ile Lucius Verus döneminden de bilinmekteydi.

Artık yönetimi paylaşan iki kardeş, Roma’ya döndükten sonra Palatinus Tepesi’deki saraya yerleştiler. İki kardeşin aralarındaki husumet ve kıskançlıktan dolayı birbirlerine karşı oluşan güvensizlikleri, yaşadıkları mekanların girişlerinin birbirine geçiş olmayacak şekilde ayrı tutulmasına neden oldu. İlerleyen süreçte iki imparator arasındaki krizden dolayı imparatorluğun ikiye bölünmesi dahi düşünüldü. Ancak anneleri Iulia Domna’nın itirazı üzerine bu fikirden vazgeçildi.
Kardeşiyle birlikte yönetimde olduğu bu dönemde Caracalla tek başına imparator olmak istiyordu. Bu nedenle babasının ölümünden kısa bir süre sonra, kardeşi Geta’ya komplo kurarak onu subaylarına öldürttü. Kardeşi Geta, annesinden kendini korumasını istediği saldırı anında, subaylar tarafından annesinin kollarında öldürüldü (MS 212). İki kardeşin imparatorluğu ortak yönetimi yalnızca on ay sürdü.
Olayın ardından Caracalla, praetor’lara ve senatörlere, kardeşi Geta’nın kendisini öldürmek niyetinde olduğunu ve bundan dolayı kendini savunduğunu anlattı. Donativium (bahşiş, büyük miktarda para) karşılığında praetor’ların rızası ve Senatus’un onayıyla sorun halledildi.

Geta’nın destekçileri de benzer bir kadere mahkum edildi. Olayın ardından Geta’nın anısı lanetlendi (damnatio memoriae). Adı yazıtlardan ve sikkelerden kazınarak silindi.
Caracalla Yönetimi

Caracalla, babası Septimius Severus kadar karizmatik bir lider olarak bilinmese de, babasının politikasını benimsedi ve askeriyeye büyük bir önem verdi. Ayrıca askerlerin desteğini almak için maaşlarını yarı yarıya artırdı.

En önemli icraatı ise Constitutio Antoniniana adlı fermanı ile birlikte Roma egemenliği altında yaşayan tüm özgür bireylere Roma vatandaşı statüsünü kazandırmasıydı.

Roma yurttaşlığı (civitas Romana) Roma tarihinde iç savaşlara bile yol açmıştı. İmparatorluk Dönemi’nde de hala bir sorun halindeydi.
Caracalla MS 212 yılında, imparatorluk sınırları içindeki tüm özgür kadın ve erkeklere Roma yurttaşı olma imkanı veren bir fermanı (Constitutio Antoniniana) çıkarttırarak en önemli icraatini hayata geçirdi. Bu fermanı çıkarttırmasındaki amaç büyük ihtimalle kamu hizmeti yükümlülüğünü yaygınlaştırmak ve imparatorluk gelirlerini yükseltmekti. Bunun nedeni ise yurttaş olanlardan ek vergi alınabilmesiydi. Romalı ve Romalı olmayanlar arasındaki ayrımın kaldırılması, tek bir ulusa dayalı imparatorluk bilincini ortaya çıkarıyordu.
Caracalla döneminde imparatorluk hem doğuda hem de batıda bazı tehditlerle karşı karşıyaydı. Bu nedenle Caracalla imparator olduğu bu sürecin büyük bir kısmında bu tehditlerle uğraşmak zorunda kaldı. Bu nedenle MS 213’ün ilk aylarında gittiği German sınırında Roma düşmanlarından Allamanlara (Alamani) karşı savaş açarak düşmanlarını Main Irmağı civarında yenilgiye uğrattı. Senatus, Caracalla’nın bu zaferinden sonra ona Germanicus Maximus unvanı verdi. Caracallus denen Gal pelerinini giymesinden ötürü anıldığı Caracalla ismini de bu savaşlar sırasında aldı.

MS 214’te Doğu’ya hareket eden Caracalla, Dacia (bugünkü Romanya) ve Trakya üzerinden Anadolu’ya geldi ve Troia ile Pergamon’u (Bergama) ziyaret etti. Kışı ise Nikomedeia’da geçirdi.

MS 215 yılının baharında, babasının Parth’larla yaptığı savaşların yol açtığı sorunları gidermek için doğuya bir sefer düzenledi. Bu sefer ile Parthları kesin yenilgiye uğratmak istiyordu. Mayıs ayında ilk olarak Antiokheia’ya geldi, oradan da Aleksandreia’ya ilerledi. Burada birçok kişi, nedeni tam olarak bilinmeyen bir provakasyon sonucu imparatorun öfkesine kurban gitti. Aleksandreia katliamı olarak bilinen bu olay uzun süre akılları meşgul etti.

MS 216’da başlayan Parth seferiyle Parth kentleri yakılıp yıkıldı. Caracalla Kış mevsiminin yaklaşmasıyla, Edessa’ya (Urfa) çekildi. Edessa’da kaldığı bu süreçte kendini eğlenceye verirken bir yandan da ertesi yıl çıkacağı Parth seferinin planlarını yaptı.
Roma tarihinin en kana susamış imparatorlarından biri olarak da kabul edilen Caracalla’nın, bazen gerekmediği düşünülen askeri seferler düzenleyerek imparatorluğun gerileme dönemine girmiş varlığını daha da zayıflatarak doğudaki eyaletleri olumsuz yönde etkilediği biliniyor.

İleriki zamanlarda askeri başarılarının yanı sıra dengesiz ve paranoyak hareketleri, orduda huzursuzluk yaratmaya başlamıştı. MS 217 yılı baharında Karrhai’da (Harran) bulunan Ay Tanrısı Men Tapınağını ziyaret etmek için çıktığı yolda Praetor Praefectus’u Marcus Opellius Macrinus’un kışkırtması sonucu Martialis adlı bir praetor muhafızı tarafından öldürüldü (MS 8 Nisan 217).

Alıntı: İplikçioğlu, Bülent. Hellen ve Roma Tarihinin Ana Hatları. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları,2007.
 

vakko

Çok sevipte Taptığımız Başlara Taç Yaptığımız....
Katılım
29 Nis 2015
Mesajlar
2,307
Tepkime puanı
7,315
Puanları
23
Roma tarihinin en kana susamış imparatorlarından biri olarak kabul edilen Caracalla, bazen gereksiz askeri seferler düzenliyordu.
Daha çok tanınan adıyla Caracalla, MS 4 Nisan 188’de Iulianus Bassianus adıyla Lugdunum’da (Lyon) dünyaya geldi. Severus Hanedanı’ndan Septimus Severus ile Syria’daki Emesa’da bir yüksek din görevlisinin kızı olan Iulia Domna’nın iki oğlundan büyük olanıydı. Kardeşi ise ileride Roma İmparatorluğu’nun yönetimini paylaşacağı Geta’ydı. MS 202’de ise Gaius Fulvius Plautianus’un kızı Plautilla ile evlendi.

Babası tarafından caesar unvanı verilen Caracalla’nın ismi, Marcus Aurelius ailesiyle de ilişkilendirilmesi adına Marcus Aurelius Antoninus’a çevrildi (MS 195). Caracalla adını ise, sık sık giydiği caracallus adı verilen bir Gal pelerininden aldı. Ancak resmi adı Marcus Aurelius Antoninus olduğu için sikkelerde, yazışma ve yazıtlarda bu isimle anılıyordu.

Septimus Severus tarafından, Parth Savaşı sonrasında Augustus unvanı verilen Caracalla (MS 198) imparatorluğun yönetimine bir ortak olarak dahil edildi. Daha sonraları kardeşi Geta’ya da babası tarafından augustus unvanı verildi.
Kısa süren ikili yönetim

MS 208 yılının başlarında iki oğlu ve karısıyla birlikte yola çıktığı Britannia seferi sırasında, MS 211’de hayata gözlerini yuman Septimus Severus’un ardından Caracalla ve Geta Roma İmparatorluğu’nun başına geçti. İki imparatorun birlikte yönetimi, daha önceleri Marcus Aurelius ile Lucius Verus döneminden de bilinmekteydi.

Artık yönetimi paylaşan iki kardeş, Roma’ya döndükten sonra Palatinus Tepesi’deki saraya yerleştiler. İki kardeşin aralarındaki husumet ve kıskançlıktan dolayı birbirlerine karşı oluşan güvensizlikleri, yaşadıkları mekanların girişlerinin birbirine geçiş olmayacak şekilde ayrı tutulmasına neden oldu. İlerleyen süreçte iki imparator arasındaki krizden dolayı imparatorluğun ikiye bölünmesi dahi düşünüldü. Ancak anneleri Iulia Domna’nın itirazı üzerine bu fikirden vazgeçildi.
Kardeşiyle birlikte yönetimde olduğu bu dönemde Caracalla tek başına imparator olmak istiyordu. Bu nedenle babasının ölümünden kısa bir süre sonra, kardeşi Geta’ya komplo kurarak onu subaylarına öldürttü. Kardeşi Geta, annesinden kendini korumasını istediği saldırı anında, subaylar tarafından annesinin kollarında öldürüldü (MS 212). İki kardeşin imparatorluğu ortak yönetimi yalnızca on ay sürdü.
Olayın ardından Caracalla, praetor’lara ve senatörlere, kardeşi Geta’nın kendisini öldürmek niyetinde olduğunu ve bundan dolayı kendini savunduğunu anlattı. Donativium (bahşiş, büyük miktarda para) karşılığında praetor’ların rızası ve Senatus’un onayıyla sorun halledildi.

Geta’nın destekçileri de benzer bir kadere mahkum edildi. Olayın ardından Geta’nın anısı lanetlendi (damnatio memoriae). Adı yazıtlardan ve sikkelerden kazınarak silindi.
Caracalla Yönetimi

Caracalla, babası Septimius Severus kadar karizmatik bir lider olarak bilinmese de, babasının politikasını benimsedi ve askeriyeye büyük bir önem verdi. Ayrıca askerlerin desteğini almak için maaşlarını yarı yarıya artırdı.

En önemli icraatı ise Constitutio Antoniniana adlı fermanı ile birlikte Roma egemenliği altında yaşayan tüm özgür bireylere Roma vatandaşı statüsünü kazandırmasıydı.

Roma yurttaşlığı (civitas Romana) Roma tarihinde iç savaşlara bile yol açmıştı. İmparatorluk Dönemi’nde de hala bir sorun halindeydi.
Caracalla MS 212 yılında, imparatorluk sınırları içindeki tüm özgür kadın ve erkeklere Roma yurttaşı olma imkanı veren bir fermanı (Constitutio Antoniniana) çıkarttırarak en önemli icraatini hayata geçirdi. Bu fermanı çıkarttırmasındaki amaç büyük ihtimalle kamu hizmeti yükümlülüğünü yaygınlaştırmak ve imparatorluk gelirlerini yükseltmekti. Bunun nedeni ise yurttaş olanlardan ek vergi alınabilmesiydi. Romalı ve Romalı olmayanlar arasındaki ayrımın kaldırılması, tek bir ulusa dayalı imparatorluk bilincini ortaya çıkarıyordu.
Caracalla döneminde imparatorluk hem doğuda hem de batıda bazı tehditlerle karşı karşıyaydı. Bu nedenle Caracalla imparator olduğu bu sürecin büyük bir kısmında bu tehditlerle uğraşmak zorunda kaldı. Bu nedenle MS 213’ün ilk aylarında gittiği German sınırında Roma düşmanlarından Allamanlara (Alamani) karşı savaş açarak düşmanlarını Main Irmağı civarında yenilgiye uğrattı. Senatus, Caracalla’nın bu zaferinden sonra ona Germanicus Maximus unvanı verdi. Caracallus denen Gal pelerinini giymesinden ötürü anıldığı Caracalla ismini de bu savaşlar sırasında aldı.

MS 214’te Doğu’ya hareket eden Caracalla, Dacia (bugünkü Romanya) ve Trakya üzerinden Anadolu’ya geldi ve Troia ile Pergamon’u (Bergama) ziyaret etti. Kışı ise Nikomedeia’da geçirdi.

MS 215 yılının baharında, babasının Parth’larla yaptığı savaşların yol açtığı sorunları gidermek için doğuya bir sefer düzenledi. Bu sefer ile Parthları kesin yenilgiye uğratmak istiyordu. Mayıs ayında ilk olarak Antiokheia’ya geldi, oradan da Aleksandreia’ya ilerledi. Burada birçok kişi, nedeni tam olarak bilinmeyen bir provakasyon sonucu imparatorun öfkesine kurban gitti. Aleksandreia katliamı olarak bilinen bu olay uzun süre akılları meşgul etti.

MS 216’da başlayan Parth seferiyle Parth kentleri yakılıp yıkıldı. Caracalla Kış mevsiminin yaklaşmasıyla, Edessa’ya (Urfa) çekildi. Edessa’da kaldığı bu süreçte kendini eğlenceye verirken bir yandan da ertesi yıl çıkacağı Parth seferinin planlarını yaptı.
Roma tarihinin en kana susamış imparatorlarından biri olarak da kabul edilen Caracalla’nın, bazen gerekmediği düşünülen askeri seferler düzenleyerek imparatorluğun gerileme dönemine girmiş varlığını daha da zayıflatarak doğudaki eyaletleri olumsuz yönde etkilediği biliniyor.

İleriki zamanlarda askeri başarılarının yanı sıra dengesiz ve paranoyak hareketleri, orduda huzursuzluk yaratmaya başlamıştı. MS 217 yılı baharında Karrhai’da (Harran) bulunan Ay Tanrısı Men Tapınağını ziyaret etmek için çıktığı yolda Praetor Praefectus’u Marcus Opellius Macrinus’un kışkırtması sonucu Martialis adlı bir praetor muhafızı tarafından öldürüldü (MS 8 Nisan 217).

Alıntı: İplikçioğlu, Bülent. Hellen ve Roma Tarihinin Ana Hatları. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları,2007.
Heryol romaya çıkıyor usta.Osmanlı da roma kanı taşır bunun için ne düşünüyorsun acaba.
 

KULT

Aktif Üye
Katılım
12 Ağu 2019
Mesajlar
177
Tepkime puanı
419
Puanları
9
Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en sapık , en karaktersiz adamı budur. Aşağılık kompleksi ve sapıklığı bu konuda nirvanaya ulaşmış bir yaratıktır.
 

Gönül_Eri

Moderatör
Moderatör
Katılım
24 Kas 2018
Mesajlar
2,742
Tepkime puanı
3,492
Puanları
23
Konum
Galatia
Heryol romaya çıkıyor usta.Osmanlı da roma kanı taşır bunun için ne düşünüyorsun acaba.
Ustam bu sorunu biraz daha derinleştiricek olursak her yolun antik Yunana çıktığını görmüş olucaz. Dinlerin içerisinde dahi kendine yer edinmiş pagan ritüellerini görmemek mümkün değil. Geçmiş örf ve adetler, gelenekler bir biçimde gelecege etki etmiş kendi uygulamalarını en önemli imparatorluklara kılıçsız kalkansız kabul ettirmişlerdir.
 

vakko

Çok sevipte Taptığımız Başlara Taç Yaptığımız....
Katılım
29 Nis 2015
Mesajlar
2,307
Tepkime puanı
7,315
Puanları
23
antik Yunana çıktığını görmüş olucaz.
o boyutu şüphesiz usta Fatih Sultan Mehmet bile yunan mitolojisini ilyadayı homerosu hatta alexander magno hayatını okumuş ve eski yunancayı çok güzel okuyan konuşan birisidir.Aynı zamanda kalemde sallıyor.
 

Gönül_Eri

Moderatör
Moderatör
Katılım
24 Kas 2018
Mesajlar
2,742
Tepkime puanı
3,492
Puanları
23
Konum
Galatia
o boyutu şüphesiz usta Fatih Sultan Mehmet bile yunan mitolojisini ilyadayı homerosu hatta alexander magno hayatını okumuş ve eski yunancayı çok güzel okuyan konuşan birisidir.Aynı zamanda kalemde sallıyor.
Evet cihan devleti Osmanlı'nın en kültürlü padişahlarından birisiydi :) onca savaşın yoğunluğun içerisinde kadim medeniyetlere olan ilgisi ayrıca takdire değer. Sayın ustam Fatih'in ilgisi bunlarla da sınırlı değil kendisi sanatada aşık bir yonetici idi. Açık fikirli bir kişi olduğu için Batı resmine ilgi göstererek sarayında Gentile Bellini, Constanza da Ferrera gibi ünlü İtalyan sanatçıları ağırladı. Bellini bu arada Fatih Sultan Mehmet’in büyük ün kazanan portresini, Avrupa’ya dağıtılmak üzere Fatih’in madalyonlarını meydana getirdi.
 
Son düzenleme:

vakko

Çok sevipte Taptığımız Başlara Taç Yaptığımız....
Katılım
29 Nis 2015
Mesajlar
2,307
Tepkime puanı
7,315
Puanları
23
Eve cihan devleti Osmanlı'nın en kültürlü padişahlarından birisiydi :) onca savaşın yoğunluğun içerisinde kadim medeniyetlere olan ilgisi ayrıca takdire değer. Sayın ustam Fatih'in ilgisi bunlarla da sınırlı değil kendisi sanatada aşık bir yonetici idi. Açık fikirli bir kişi olduğu için Batı resmine ilgi göstererek sarayında Gentile Bellini, Constanza da Ferrera gibi ünlü İtalyan sanatçıları ağırladı. Bellini bu arada Fatih Sultan Mehmet’in büyük ün kazanan portresini, Avrupa’ya dağıtılmak üzere Fatih’in madalyonlarını meydana getirdi.
Batıda eşi benzeri olmayan ateşli silahlar ordusu komutanı Fatih Sultan Mehmet..Yazmakla bitmez.Kısaca iki dünyanın efendisi tarihimizdeki en büyük hükümdardır.
 

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,648
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en sapık , en karaktersiz adamı budur. Aşağılık kompleksi ve sapıklığı bu konuda nirvanaya ulaşmış bir yaratıktır.
Miktiret çakaĺı...
Bu elemanin mezari lahidi lazim bak kleopatrayada motor diyiiler amma bussuru hazinesi var.
 
Üst