Roma tarihinin en kana susamış imparatorlarından biri olarak kabul edilen Caracalla, bazen gereksiz askeri seferler düzenliyordu.
Daha çok tanınan adıyla Caracalla, MS 4 Nisan 188’de Iulianus Bassianus adıyla Lugdunum’da (Lyon) dünyaya geldi. Severus Hanedanı’ndan Septimus Severus ile Syria’daki Emesa’da bir yüksek din görevlisinin kızı olan Iulia Domna’nın iki oğlundan büyük olanıydı. Kardeşi ise ileride Roma İmparatorluğu’nun yönetimini paylaşacağı Geta’ydı. MS 202’de ise Gaius Fulvius Plautianus’un kızı Plautilla ile evlendi.
Babası tarafından caesar unvanı verilen Caracalla’nın ismi, Marcus Aurelius ailesiyle de ilişkilendirilmesi adına Marcus Aurelius Antoninus’a çevrildi (MS 195). Caracalla adını ise, sık sık giydiği caracallus adı verilen bir Gal pelerininden aldı. Ancak resmi adı Marcus Aurelius Antoninus olduğu için sikkelerde, yazışma ve yazıtlarda bu isimle anılıyordu.
Septimus Severus tarafından, Parth Savaşı sonrasında Augustus unvanı verilen Caracalla (MS 198) imparatorluğun yönetimine bir ortak olarak dahil edildi. Daha sonraları kardeşi Geta’ya da babası tarafından augustus unvanı verildi.
Kısa süren ikili yönetim
MS 208 yılının başlarında iki oğlu ve karısıyla birlikte yola çıktığı Britannia seferi sırasında, MS 211’de hayata gözlerini yuman Septimus Severus’un ardından Caracalla ve Geta Roma İmparatorluğu’nun başına geçti. İki imparatorun birlikte yönetimi, daha önceleri Marcus Aurelius ile Lucius Verus döneminden de bilinmekteydi.
Artık yönetimi paylaşan iki kardeş, Roma’ya döndükten sonra Palatinus Tepesi’deki saraya yerleştiler. İki kardeşin aralarındaki husumet ve kıskançlıktan dolayı birbirlerine karşı oluşan güvensizlikleri, yaşadıkları mekanların girişlerinin birbirine geçiş olmayacak şekilde ayrı tutulmasına neden oldu. İlerleyen süreçte iki imparator arasındaki krizden dolayı imparatorluğun ikiye bölünmesi dahi düşünüldü. Ancak anneleri Iulia Domna’nın itirazı üzerine bu fikirden vazgeçildi.
Kardeşiyle birlikte yönetimde olduğu bu dönemde Caracalla tek başına imparator olmak istiyordu. Bu nedenle babasının ölümünden kısa bir süre sonra, kardeşi Geta’ya komplo kurarak onu subaylarına öldürttü. Kardeşi Geta, annesinden kendini korumasını istediği saldırı anında, subaylar tarafından annesinin kollarında öldürüldü (MS 212). İki kardeşin imparatorluğu ortak yönetimi yalnızca on ay sürdü.
Olayın ardından Caracalla, praetor’lara ve senatörlere, kardeşi Geta’nın kendisini öldürmek niyetinde olduğunu ve bundan dolayı kendini savunduğunu anlattı. Donativium (bahşiş, büyük miktarda para) karşılığında praetor’ların rızası ve Senatus’un onayıyla sorun halledildi.
Geta’nın destekçileri de benzer bir kadere mahkum edildi. Olayın ardından Geta’nın anısı lanetlendi (damnatio memoriae). Adı yazıtlardan ve sikkelerden kazınarak silindi.
Caracalla Yönetimi
Caracalla, babası Septimius Severus kadar karizmatik bir lider olarak bilinmese de, babasının politikasını benimsedi ve askeriyeye büyük bir önem verdi. Ayrıca askerlerin desteğini almak için maaşlarını yarı yarıya artırdı.
En önemli icraatı ise Constitutio Antoniniana adlı fermanı ile birlikte Roma egemenliği altında yaşayan tüm özgür bireylere Roma vatandaşı statüsünü kazandırmasıydı.
Roma yurttaşlığı (civitas Romana) Roma tarihinde iç savaşlara bile yol açmıştı. İmparatorluk Dönemi’nde de hala bir sorun halindeydi.
Caracalla MS 212 yılında, imparatorluk sınırları içindeki tüm özgür kadın ve erkeklere Roma yurttaşı olma imkanı veren bir fermanı (Constitutio Antoniniana) çıkarttırarak en önemli icraatini hayata geçirdi. Bu fermanı çıkarttırmasındaki amaç büyük ihtimalle kamu hizmeti yükümlülüğünü yaygınlaştırmak ve imparatorluk gelirlerini yükseltmekti. Bunun nedeni ise yurttaş olanlardan ek vergi alınabilmesiydi. Romalı ve Romalı olmayanlar arasındaki ayrımın kaldırılması, tek bir ulusa dayalı imparatorluk bilincini ortaya çıkarıyordu.
Caracalla döneminde imparatorluk hem doğuda hem de batıda bazı tehditlerle karşı karşıyaydı. Bu nedenle Caracalla imparator olduğu bu sürecin büyük bir kısmında bu tehditlerle uğraşmak zorunda kaldı. Bu nedenle MS 213’ün ilk aylarında gittiği German sınırında Roma düşmanlarından Allamanlara (Alamani) karşı savaş açarak düşmanlarını Main Irmağı civarında yenilgiye uğrattı. Senatus, Caracalla’nın bu zaferinden sonra ona Germanicus Maximus unvanı verdi. Caracallus denen Gal pelerinini giymesinden ötürü anıldığı Caracalla ismini de bu savaşlar sırasında aldı.
MS 214’te Doğu’ya hareket eden Caracalla, Dacia (bugünkü Romanya) ve Trakya üzerinden Anadolu’ya geldi ve Troia ile Pergamon’u (Bergama) ziyaret etti. Kışı ise Nikomedeia’da geçirdi.
MS 215 yılının baharında, babasının Parth’larla yaptığı savaşların yol açtığı sorunları gidermek için doğuya bir sefer düzenledi. Bu sefer ile Parthları kesin yenilgiye uğratmak istiyordu. Mayıs ayında ilk olarak Antiokheia’ya geldi, oradan da Aleksandreia’ya ilerledi. Burada birçok kişi, nedeni tam olarak bilinmeyen bir provakasyon sonucu imparatorun öfkesine kurban gitti. Aleksandreia katliamı olarak bilinen bu olay uzun süre akılları meşgul etti.
MS 216’da başlayan Parth seferiyle Parth kentleri yakılıp yıkıldı. Caracalla Kış mevsiminin yaklaşmasıyla, Edessa’ya (Urfa) çekildi. Edessa’da kaldığı bu süreçte kendini eğlenceye verirken bir yandan da ertesi yıl çıkacağı Parth seferinin planlarını yaptı.
Roma tarihinin en kana susamış imparatorlarından biri olarak da kabul edilen Caracalla’nın, bazen gerekmediği düşünülen askeri seferler düzenleyerek imparatorluğun gerileme dönemine girmiş varlığını daha da zayıflatarak doğudaki eyaletleri olumsuz yönde etkilediği biliniyor.
İleriki zamanlarda askeri başarılarının yanı sıra dengesiz ve paranoyak hareketleri, orduda huzursuzluk yaratmaya başlamıştı. MS 217 yılı baharında Karrhai’da (Harran) bulunan Ay Tanrısı Men Tapınağını ziyaret etmek için çıktığı yolda Praetor Praefectus’u Marcus Opellius Macrinus’un kışkırtması sonucu Martialis adlı bir praetor muhafızı tarafından öldürüldü (MS 8 Nisan 217).
Alıntı: İplikçioğlu, Bülent. Hellen ve Roma Tarihinin Ana Hatları. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları,2007.
Daha çok tanınan adıyla Caracalla, MS 4 Nisan 188’de Iulianus Bassianus adıyla Lugdunum’da (Lyon) dünyaya geldi. Severus Hanedanı’ndan Septimus Severus ile Syria’daki Emesa’da bir yüksek din görevlisinin kızı olan Iulia Domna’nın iki oğlundan büyük olanıydı. Kardeşi ise ileride Roma İmparatorluğu’nun yönetimini paylaşacağı Geta’ydı. MS 202’de ise Gaius Fulvius Plautianus’un kızı Plautilla ile evlendi.
Babası tarafından caesar unvanı verilen Caracalla’nın ismi, Marcus Aurelius ailesiyle de ilişkilendirilmesi adına Marcus Aurelius Antoninus’a çevrildi (MS 195). Caracalla adını ise, sık sık giydiği caracallus adı verilen bir Gal pelerininden aldı. Ancak resmi adı Marcus Aurelius Antoninus olduğu için sikkelerde, yazışma ve yazıtlarda bu isimle anılıyordu.
Septimus Severus tarafından, Parth Savaşı sonrasında Augustus unvanı verilen Caracalla (MS 198) imparatorluğun yönetimine bir ortak olarak dahil edildi. Daha sonraları kardeşi Geta’ya da babası tarafından augustus unvanı verildi.
Kısa süren ikili yönetim
MS 208 yılının başlarında iki oğlu ve karısıyla birlikte yola çıktığı Britannia seferi sırasında, MS 211’de hayata gözlerini yuman Septimus Severus’un ardından Caracalla ve Geta Roma İmparatorluğu’nun başına geçti. İki imparatorun birlikte yönetimi, daha önceleri Marcus Aurelius ile Lucius Verus döneminden de bilinmekteydi.
Artık yönetimi paylaşan iki kardeş, Roma’ya döndükten sonra Palatinus Tepesi’deki saraya yerleştiler. İki kardeşin aralarındaki husumet ve kıskançlıktan dolayı birbirlerine karşı oluşan güvensizlikleri, yaşadıkları mekanların girişlerinin birbirine geçiş olmayacak şekilde ayrı tutulmasına neden oldu. İlerleyen süreçte iki imparator arasındaki krizden dolayı imparatorluğun ikiye bölünmesi dahi düşünüldü. Ancak anneleri Iulia Domna’nın itirazı üzerine bu fikirden vazgeçildi.
Kardeşiyle birlikte yönetimde olduğu bu dönemde Caracalla tek başına imparator olmak istiyordu. Bu nedenle babasının ölümünden kısa bir süre sonra, kardeşi Geta’ya komplo kurarak onu subaylarına öldürttü. Kardeşi Geta, annesinden kendini korumasını istediği saldırı anında, subaylar tarafından annesinin kollarında öldürüldü (MS 212). İki kardeşin imparatorluğu ortak yönetimi yalnızca on ay sürdü.
Olayın ardından Caracalla, praetor’lara ve senatörlere, kardeşi Geta’nın kendisini öldürmek niyetinde olduğunu ve bundan dolayı kendini savunduğunu anlattı. Donativium (bahşiş, büyük miktarda para) karşılığında praetor’ların rızası ve Senatus’un onayıyla sorun halledildi.
Geta’nın destekçileri de benzer bir kadere mahkum edildi. Olayın ardından Geta’nın anısı lanetlendi (damnatio memoriae). Adı yazıtlardan ve sikkelerden kazınarak silindi.
Caracalla Yönetimi
Caracalla, babası Septimius Severus kadar karizmatik bir lider olarak bilinmese de, babasının politikasını benimsedi ve askeriyeye büyük bir önem verdi. Ayrıca askerlerin desteğini almak için maaşlarını yarı yarıya artırdı.
En önemli icraatı ise Constitutio Antoniniana adlı fermanı ile birlikte Roma egemenliği altında yaşayan tüm özgür bireylere Roma vatandaşı statüsünü kazandırmasıydı.
Roma yurttaşlığı (civitas Romana) Roma tarihinde iç savaşlara bile yol açmıştı. İmparatorluk Dönemi’nde de hala bir sorun halindeydi.
Caracalla MS 212 yılında, imparatorluk sınırları içindeki tüm özgür kadın ve erkeklere Roma yurttaşı olma imkanı veren bir fermanı (Constitutio Antoniniana) çıkarttırarak en önemli icraatini hayata geçirdi. Bu fermanı çıkarttırmasındaki amaç büyük ihtimalle kamu hizmeti yükümlülüğünü yaygınlaştırmak ve imparatorluk gelirlerini yükseltmekti. Bunun nedeni ise yurttaş olanlardan ek vergi alınabilmesiydi. Romalı ve Romalı olmayanlar arasındaki ayrımın kaldırılması, tek bir ulusa dayalı imparatorluk bilincini ortaya çıkarıyordu.
Caracalla döneminde imparatorluk hem doğuda hem de batıda bazı tehditlerle karşı karşıyaydı. Bu nedenle Caracalla imparator olduğu bu sürecin büyük bir kısmında bu tehditlerle uğraşmak zorunda kaldı. Bu nedenle MS 213’ün ilk aylarında gittiği German sınırında Roma düşmanlarından Allamanlara (Alamani) karşı savaş açarak düşmanlarını Main Irmağı civarında yenilgiye uğrattı. Senatus, Caracalla’nın bu zaferinden sonra ona Germanicus Maximus unvanı verdi. Caracallus denen Gal pelerinini giymesinden ötürü anıldığı Caracalla ismini de bu savaşlar sırasında aldı.
MS 214’te Doğu’ya hareket eden Caracalla, Dacia (bugünkü Romanya) ve Trakya üzerinden Anadolu’ya geldi ve Troia ile Pergamon’u (Bergama) ziyaret etti. Kışı ise Nikomedeia’da geçirdi.
MS 215 yılının baharında, babasının Parth’larla yaptığı savaşların yol açtığı sorunları gidermek için doğuya bir sefer düzenledi. Bu sefer ile Parthları kesin yenilgiye uğratmak istiyordu. Mayıs ayında ilk olarak Antiokheia’ya geldi, oradan da Aleksandreia’ya ilerledi. Burada birçok kişi, nedeni tam olarak bilinmeyen bir provakasyon sonucu imparatorun öfkesine kurban gitti. Aleksandreia katliamı olarak bilinen bu olay uzun süre akılları meşgul etti.
MS 216’da başlayan Parth seferiyle Parth kentleri yakılıp yıkıldı. Caracalla Kış mevsiminin yaklaşmasıyla, Edessa’ya (Urfa) çekildi. Edessa’da kaldığı bu süreçte kendini eğlenceye verirken bir yandan da ertesi yıl çıkacağı Parth seferinin planlarını yaptı.
Roma tarihinin en kana susamış imparatorlarından biri olarak da kabul edilen Caracalla’nın, bazen gerekmediği düşünülen askeri seferler düzenleyerek imparatorluğun gerileme dönemine girmiş varlığını daha da zayıflatarak doğudaki eyaletleri olumsuz yönde etkilediği biliniyor.
İleriki zamanlarda askeri başarılarının yanı sıra dengesiz ve paranoyak hareketleri, orduda huzursuzluk yaratmaya başlamıştı. MS 217 yılı baharında Karrhai’da (Harran) bulunan Ay Tanrısı Men Tapınağını ziyaret etmek için çıktığı yolda Praetor Praefectus’u Marcus Opellius Macrinus’un kışkırtması sonucu Martialis adlı bir praetor muhafızı tarafından öldürüldü (MS 8 Nisan 217).
Alıntı: İplikçioğlu, Bülent. Hellen ve Roma Tarihinin Ana Hatları. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları,2007.