“Dilden gelen elden gelse her fukara padişah olur.”
Çubuğun Algıladığı Nedir ? Neyi algıladığı için hareket eder?
Çubuklar Elektro Manyetik Dalgaları (EMD) algılarlar. Çubuğu hareket ettiren şey bu dalgaların taşıdığı elektrik ve manyetik kuvvettir. Hareketsiz her elektrik yükü, etrafında elektrik alanı oluşturur. Yüklü bir parçacığın ivmeli hareketi sonucunda EMD oluşur. Yüklü parçacığın ivmelenmesi elektrik alanını, elektrik alanı da manyetik alanı oluşturarak birbirine dik olarak ışık hızıyla yayılırlar. Her manyetik alanın da elektrik alanını yarattığı unutulmamalıdır. Bu bir döngüdür.
Atomu oluşturan yüklü parçacıklar kendi aralarında etkileşim-hareket içerisinde olduğundan ötürü Emd yaratırlar. Bu nedenle gözümüzün gördüğü ve görmediği (gaz v.b.) her şey atomlardan oluşur. Ve bu nedenle her nesne ve canlı Emd yayar.
Buna istinaden de tüm metallerde soluksuz, duraksız ve ışık hızında etrafa Emd yaymaya devam ederler. Nefes almayan, sessiz, sakin gizlenen hiçbir metal yoktur. Hepsi aynı mantıkla Emd yayarlar. Aralarında ki fark enerji ve dalga büyüklükleridir.
Yaydıkları bu Emd’lerin 1 saniyedeki titreşim sayısına frekans denir. Frekansın kaynağı Emd’lerdir. Frekans “Herz” (Hz) birimi ile ölçülür. Metallerin frekansı, 10 üssü 17 ile 10 üssü 21 rakamları arasına tekabül eder. 1 saniyedeki titreşim sayısı 1 kentilyon ile 1 seksilyon arası Herz demektir. 18-22 basamaklı sayıya tekabül eder.
Dalga boyları da 10 üssü 8 nanometre (nm) dir.
1 nanometre, metrenin milyarda biridir.
Sonuç olarak çubuk, kullanıcıyı ve kendi özelliklerini kullanarak EMD’leri algılar ve yön verir.
Elektronik alan taramalarda farklı farklı frekans girerek, istediği metali bulabildiği bilgisi temelsiz pazarlama tekniğidir. 100 $ veya 100 bin $ lık hiçbir alet, metalin asıl frekansını ölçemez, ayıklayamaz ve ayırt edemez. Birçok sinyal alır ve birine odaklanır. Bu odaklandığı sinyal %99,9 sizin aradığınız olmayacaktır.
Çubuk Cinsi Emd Algılamayı etkiler mi?
Genel olarak hangi cins metalden olduğuna bakılmaksızın her L çubuk etrafındaki tüm Emd’leri algılar. Bu sinyallerden hangisi ile en iyi etkileşim içine girebiliyorsa yüzünü ona çevirir ve yön verir.
Her metal, kendi yapısal özelliğine bağlı olarak bir elektrik yükü taşır. Bu elektrik yükleri arasında meydana gelen etkiye elektromanyetik kuvvet denir. Kullanıcının elindeki metal (çubuk), yapısal özelliğinden dolayı uygun olmayan bir yük oluşturmuş ise kullanıcı hedefindeki metalin sinyalini alamayabilir. Sinyalini ilk etapta almış olsa da yükler uygun olmadığı için noktalamayı başaramayacaktır.
Diyamanyetizma, üzerine gelen çoğu manyetik kuvvete karşı dik bir dalga oluşturur ve o kuvvete karşı gelir.
Bu yüzden diyamanyetik metaller ile diyamanyetik metaller aranmamalıdır. Diyamanyetik metaller ile su, demir ve bazı mineral gibi elementler aranabilir. Diyamanyetik metal ile başka bir diyamanyetik metali noktalamaya çalışmak, sağ ve sol elinize birer mıknatıs alıp, her ikisinin de + kutuplarını birbirine çevirip, sonrada öpüştürmeye çalışmak ile eşdeğerdir. Diyamanyetiklere örnek, altın, gümüş, bakır, çinko, kadmiyum v.b. verilebilir.
Bu nedenledir ki, bakır, pirinç ve gümüş kaynak telinden yapılan çubuklar ile değerli metal arayanlar başarılı olamayacaklardır.
Ayrıca mıknatıs ve türevlerinin çubuk üzerinde kullanılması, daha en başından değerli metallerin sinyallerini bertaraf edilmesi demek olduğundan, kasa arama, değerli metal noktalama v.b. girişimler başarısızlığa gebedir.
Ayrıca bu cins çubuklar ile boşluk tespiti de çok sınırlı kalacaktır. İçerisinde metal olan ve kapalı bir alanda hapsolan oksijenin belirli periyotlardaki yarılanma ömrü ile 2 oksijen molekülünden 3 lü moleküle geçerek oluşturdu ozon gazı yani zenginleştirilmiş oksijenin varlığı da tespite bir yere kadar imkan sağlar.
Oksijenin elektronegatifliğinin getirdiği tepe noktası kapalı alandaki metalin miktar/hacim ilişkisi nedeniyle eğriyi düşüreceğinden tespit imkansıza doğru ilerleyecektir.
Madalyonun bir diğer yüzü şudur ki, diyamanyetik metaller ile arayış içerisinde olan kullanıcı, ya tamamen boş olan boşlukları ya da içerisinde çok sınırlı miktarda metal bulunan boşlukları tespit edebilecektir. Hacimli/çoğul metal barındıran boşlukların üzerinde herhangi bir tepki alamayacaktır.
En büyük bilgi kirliliğini, ağızdan ağıza pelesenk olmuş, kulağının duyduğu ancak bizatihi deneyerek başarıya ulaşılmamış bilgileri, doğruymuş gibi lanse edilmesi oluşturmaktadır.
Kullanıcı, frekanslı alan tarama veya yapısal özellikleri nedeniyle amaca uygun olmayan cins çubuklar ile emek sarfetmesi konusundaki ısrarı ve bedelini sorgulamalıdır.
O yüzdendir ki, dilden gelen elden gelse, her fukara padişah olur denir..
Çubuğun Algıladığı Nedir ? Neyi algıladığı için hareket eder?
Çubuklar Elektro Manyetik Dalgaları (EMD) algılarlar. Çubuğu hareket ettiren şey bu dalgaların taşıdığı elektrik ve manyetik kuvvettir. Hareketsiz her elektrik yükü, etrafında elektrik alanı oluşturur. Yüklü bir parçacığın ivmeli hareketi sonucunda EMD oluşur. Yüklü parçacığın ivmelenmesi elektrik alanını, elektrik alanı da manyetik alanı oluşturarak birbirine dik olarak ışık hızıyla yayılırlar. Her manyetik alanın da elektrik alanını yarattığı unutulmamalıdır. Bu bir döngüdür.
Atomu oluşturan yüklü parçacıklar kendi aralarında etkileşim-hareket içerisinde olduğundan ötürü Emd yaratırlar. Bu nedenle gözümüzün gördüğü ve görmediği (gaz v.b.) her şey atomlardan oluşur. Ve bu nedenle her nesne ve canlı Emd yayar.
Buna istinaden de tüm metallerde soluksuz, duraksız ve ışık hızında etrafa Emd yaymaya devam ederler. Nefes almayan, sessiz, sakin gizlenen hiçbir metal yoktur. Hepsi aynı mantıkla Emd yayarlar. Aralarında ki fark enerji ve dalga büyüklükleridir.
Yaydıkları bu Emd’lerin 1 saniyedeki titreşim sayısına frekans denir. Frekansın kaynağı Emd’lerdir. Frekans “Herz” (Hz) birimi ile ölçülür. Metallerin frekansı, 10 üssü 17 ile 10 üssü 21 rakamları arasına tekabül eder. 1 saniyedeki titreşim sayısı 1 kentilyon ile 1 seksilyon arası Herz demektir. 18-22 basamaklı sayıya tekabül eder.
Dalga boyları da 10 üssü 8 nanometre (nm) dir.
1 nanometre, metrenin milyarda biridir.
Sonuç olarak çubuk, kullanıcıyı ve kendi özelliklerini kullanarak EMD’leri algılar ve yön verir.
Elektronik alan taramalarda farklı farklı frekans girerek, istediği metali bulabildiği bilgisi temelsiz pazarlama tekniğidir. 100 $ veya 100 bin $ lık hiçbir alet, metalin asıl frekansını ölçemez, ayıklayamaz ve ayırt edemez. Birçok sinyal alır ve birine odaklanır. Bu odaklandığı sinyal %99,9 sizin aradığınız olmayacaktır.
Çubuk Cinsi Emd Algılamayı etkiler mi?
Genel olarak hangi cins metalden olduğuna bakılmaksızın her L çubuk etrafındaki tüm Emd’leri algılar. Bu sinyallerden hangisi ile en iyi etkileşim içine girebiliyorsa yüzünü ona çevirir ve yön verir.
Her metal, kendi yapısal özelliğine bağlı olarak bir elektrik yükü taşır. Bu elektrik yükleri arasında meydana gelen etkiye elektromanyetik kuvvet denir. Kullanıcının elindeki metal (çubuk), yapısal özelliğinden dolayı uygun olmayan bir yük oluşturmuş ise kullanıcı hedefindeki metalin sinyalini alamayabilir. Sinyalini ilk etapta almış olsa da yükler uygun olmadığı için noktalamayı başaramayacaktır.
Diyamanyetizma, üzerine gelen çoğu manyetik kuvvete karşı dik bir dalga oluşturur ve o kuvvete karşı gelir.
Bu yüzden diyamanyetik metaller ile diyamanyetik metaller aranmamalıdır. Diyamanyetik metaller ile su, demir ve bazı mineral gibi elementler aranabilir. Diyamanyetik metal ile başka bir diyamanyetik metali noktalamaya çalışmak, sağ ve sol elinize birer mıknatıs alıp, her ikisinin de + kutuplarını birbirine çevirip, sonrada öpüştürmeye çalışmak ile eşdeğerdir. Diyamanyetiklere örnek, altın, gümüş, bakır, çinko, kadmiyum v.b. verilebilir.
Bu nedenledir ki, bakır, pirinç ve gümüş kaynak telinden yapılan çubuklar ile değerli metal arayanlar başarılı olamayacaklardır.
Ayrıca mıknatıs ve türevlerinin çubuk üzerinde kullanılması, daha en başından değerli metallerin sinyallerini bertaraf edilmesi demek olduğundan, kasa arama, değerli metal noktalama v.b. girişimler başarısızlığa gebedir.
Ayrıca bu cins çubuklar ile boşluk tespiti de çok sınırlı kalacaktır. İçerisinde metal olan ve kapalı bir alanda hapsolan oksijenin belirli periyotlardaki yarılanma ömrü ile 2 oksijen molekülünden 3 lü moleküle geçerek oluşturdu ozon gazı yani zenginleştirilmiş oksijenin varlığı da tespite bir yere kadar imkan sağlar.
Oksijenin elektronegatifliğinin getirdiği tepe noktası kapalı alandaki metalin miktar/hacim ilişkisi nedeniyle eğriyi düşüreceğinden tespit imkansıza doğru ilerleyecektir.
Madalyonun bir diğer yüzü şudur ki, diyamanyetik metaller ile arayış içerisinde olan kullanıcı, ya tamamen boş olan boşlukları ya da içerisinde çok sınırlı miktarda metal bulunan boşlukları tespit edebilecektir. Hacimli/çoğul metal barındıran boşlukların üzerinde herhangi bir tepki alamayacaktır.
En büyük bilgi kirliliğini, ağızdan ağıza pelesenk olmuş, kulağının duyduğu ancak bizatihi deneyerek başarıya ulaşılmamış bilgileri, doğruymuş gibi lanse edilmesi oluşturmaktadır.
Kullanıcı, frekanslı alan tarama veya yapısal özellikleri nedeniyle amaca uygun olmayan cins çubuklar ile emek sarfetmesi konusundaki ısrarı ve bedelini sorgulamalıdır.
O yüzdendir ki, dilden gelen elden gelse, her fukara padişah olur denir..