Hamile Kadın ve iki çocuk

teeery

Member
Katılım
9 Kas 2013
Mesajlar
86
Tepkime puanı
12
Puanları
4
Sayın kazama siz boşuna bu işlerle uğraşmayın.Zamaninizi harcamış olursunuz. Eşkiya belgelerini araştirmamışsınız mantığını da anlamamışsınız.Biraz araştırmış olsaydınız bu eşkıyaların ISARETLER in çizim olduğunu ve belli belirsiz olduğunu bilirdiniz.Selamlar.
 

BulursamKader25

Yaptigim Yorumlar; Resmi Kazilar İcin Gecerlidir.
Katılım
27 Ocak 2016
Mesajlar
6,666
Tepkime puanı
9,204
Puanları
24
Konu açılmış,
Resimler ve açıklamalar tamam.
Bizden talebiniz nedir..?
Veya bir talebiniz var mı, neyi öğrenmek istiyorsunuz..?
 

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,649
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
Siz gerçekten hamile kadının olmasını mi bekliyorsunuz .Yani canlı canlı. Buradaki resimler yani işaretler çizilmiş şekilde.Biraz araştırma yapmış olsaydınız bu işaretlerin eşkiya belgelerinde geçtiğini anlarsınız. Selamlar.
Eşkiya hazinesi sevdasına itaafenn
Öncelikle tüm doğasever define hobisi sever arkadaşların eşkiya gömüsü kovalamaktan vazgeçmelerii. dileğimle....Bu konu defineciliği karşı açılmış konu değildir sadece eşkiya muhabbeti ile zaman kaybedilmesi bu eşkiya işiyle milleti uyutup diğer alanlardan uzak tutulma konusunu ayıktırmak gerek milleti. ......... Her şey yaşlı kadının gece gördüğü bir rüyayla başladı. İlk önce damadına rüyasını anlattı. Ertesi gün ilk cinayet işlenmişti.

Sonra mı?



Başkentin kuytu köşelerinde bulunan özellikle Ulus ve civarında ki köhne çay ocakları büyük hazine peşinde koşan insanların, bir anda köşeyi dönerek sosyetik yaşama hayalleri ile tahta masa ve hasır sandalyelere oturan insanların “Bu gece nereyi kazıyoruz?” sözlerini içerir.

Memleketin dört bir köşesi gizli, kaçak ve gece yapılan define avcıların açtıkları çukurlarıyla doludur. Bazen o çukurlar nice hayalleri, nice canları yutup gitmiştir. Cebinde bir çay ve simit almaya parası olmayan insanların kurduğu büyük hayallerin altında bir cinayet kurban gitmesi kadar aptalca ne olabilirdi ki?

Ankara’nın Hüseyin Gazi Mahallesi ve o mahallenin bağlı olduğu Mamak ilçesi daha düne kadar gecekonduların merkezi, varoşların ve yoksulların yüksek apartmanlarda oturma hayalleri ile süslüydü. Burada oturan insanların define peşinde koşup yiten hayalleri, Toplu Konut İdaresinin Kentsel Dönüşüm adı altında üç artı bir kibrit kutusu evlere takılmıştı.

Hüseyin Gazi Mahallesin de bulunan kahveye her sabah günlük çıkan gazetelerden üç tane gelirdi. Emekli olup günün ilk ışıkları ile evden karısının dırdırından kaçanlar kahveye gelir. Çayını yudumlarken gazetelerde ki haberlere göz atarlardı.

Masada duran daha hiç okunmamış, buram buram kâğıt kokan o gazetelerden bir tanesinin manşetinde;

“Büyük define avında dokuzuncu cinayet işlendi” haberi göze çarpıyordu.

Oysa gazeteyi eline alıp, okuyan kişi bu hikâyenin başlangıcını daha doğrusu fitilini yakan yaşlı kadının damadı Nihat Efendiydi.

Yaşlı annesi bir gece rüyasında Çankırı’nın Eldivan ilçesine giderken yolun sağ tarafından ak saçlı bir adamın kendisine “burada çok büyük hazine var” demesi üstüne Emekli Nihat Efendinin kahvaltı masasından kalkıp, bu rüyayı mahallenin kahvesinde eşe dosta anlatması ile büyük define furyası işte oracıkta başlamıştı.

Hem de ne başlangıç!

Gecenin sessizliğini bölen bir baykuşun çığlığı, soğuk havanın esintisinde kıpırdayan bir kuru ağacın dallarının çıtırtısı bile insanın yüreğini hoplatmaya yetiyordu. En ufak çıtırtı tepelerden yankı yapıyor. Birileri geliyormuş gibi his veriyordu. U şeklini almış yüksek tepelerin ortasında yumru bir tepe onların yanında cüce kalıyordu. Kış olmasına kıştı. Ama nedense gökyüzünde bir tek bulut dahi yoktu. Karanlıkta yıldızların ışıltısı, bazen ansızın kayan bir yıldızın gökyüzünde oluşturduğu ince ışık çizgisi bile çok net görünüyordu.

Onların heyecan ve telaşında ağızlarından çıkan nefes gri bir pus havasında, ellerinde bulunan fenerlerin ışığı sanki birazdan kötü şeyler olacağının işaretiydi. Olmadık anda çevrelerinde dolaşan bir tilkinin ayak sesi, baykuşun ölüm çığlığına benzer ötüşü, rüzgârın bile onların aleyhinde ıslık gibi arada sırada esmesi bile yüreklerini ağızlarına getirmeye yetiyordu.

İçlerinden bir tanesi yüksek tepenin başında gözcülük yapıyor. Diğerleri ise kazma kürek ile hırsın ve telaşın arasında toprağı kazıyorlardı. İçlerinde en şişman ve yaşlı olanı bu işi defalarca kez yapmıştı. Çünkü ona gelen define ve hazine hikâyelerinin haddi hesabı yoktu. Peki ya diğerleri?

Herkes define bulup biran önce köşeyi dönebilir miydi?

Bir Kasım akşamı saatler sekize gelmiş. El ayak çekilerek, gündüzün tek tük insanların yerini kurda, kuşa bıraktığı saatler gelip çatmıştı. Çok soğuk bir hava, ellerinde kazma ve kürek vardı. Dört kişi gözcülük yapacak, diğer altı kişi yüzde yüz kesin olarak gördükleri o defineyi kazıp çıkaracaklardı.

Ellerinde çok eskilerden kalma bir harita, defalarca bu kazacakları yere gündüz gelip kontroller yapmışlardı. Hatta içlerinden bir tanesi cinci bir hoca bile getirmişti. Burası büyülü ve cinler tarafından korunuyordu. Bu büyünün çözülmesi ve cinlerin korumasından çıkması için hoca ne derse onun dediklerini harfiyen yapmaları gerektiğini bile öğrenmişlerdi.

Ellerinde bulunan haritaya göre burası iki bin yıl önce büyük bir kralın buralardan geçerken eşkıyalar tarafından yapılan saldırı sonucunda Kervanın büyük hazinesi soyulmuş, Kral öldürülmüştü. Bunu duyan Kralın ülkesinde ki karısı eşkıyalardan öcünü almak için büyük bir orduyla buraya gelmiş. Tüm eşkıyaları öldürerek, kralını bu dağın altına özel bir Tümülüs içinde onun özel eşyaları, altınları ve tüm mal varlığıyla gömülmesi için on ay boyunca ona gizemli bir kabir yaptırmıştı.

Yüksek tepelerin ortasında küçük bir tepe ve tepenin çevresinde bir şelale, kuzey tarafında bir dere akıyordu. Yıllar öncesinden Kervan yolunun hemen kenarında bulunuyordu. Tabi şimdi burası Çankırı-Eldivan karayolu olarak kullanılmaya başlanmıştı. Buralara günümüzde Yanların yeri diye biliniyordu.

Buralarda bu define ile ilgili yıllarca bir efsane dillerde dolanıp durmuştu. Gelin Kayası denilen yerin zamanında eşkıya inlerinin bulunduğu, bu kervan yolu üstünde Roma Hamamı, Kilise ve Hanların bulunduğu konuşulur. Ama nedense bu efsanelerin bir karşılığı hiçbir zaman bulunamamıştır.

Kazan kaya diye tabir edilen yüksek dağın çukurunda tonlarca altının gömülü olduğu dilden dile yayılırken, define avcılarının her gece gelip köstebek çukurları açarak kaçak kazı yapmaları bazı hayallerin hala zihinlerde yaşadığının işaretiydi.

Belki bir efsane, belki de binlerce yıl öncesinden dilden dile gelen anlamsız, ama kısa yoldan zengin olmanın hayallerini yaşayan insanların yalanları eşliğinde hikâyelerdi.

Hazine peşinde koşan Bit Ali, Kazma Hasan, Pezo Ahmet, Kürekçi Cesur, Lağımcı Selo bunların lakap ve isimlerini saymak ile bitmez.bu adamlar piriydi bu işin ve öylece yitip gittiler... Saygılarımla
 

Ares-xl

Aktif Üye
Katılım
4 Nis 2017
Mesajlar
136
Tepkime puanı
0
Puanları
3
Hamile kadını göremedim orada belli belirsiz gerçekten bir çizim var lakin eşkıya işaretleri sistematiktir bildiğim kadarıyla. Başka belirsiz işaret aramak..elden ele geçen belgeleri okumak yıllarınızı alır ..bilemiyorum çok uzun işler
 

dardanos

Bakmakmı görmekmi
Süper Moderatör
Katılım
28 Ocak 2018
Mesajlar
1,386
Tepkime puanı
2,050
Puanları
23
Yaş
63
teeery...

Sevgili kardeşim merhaba.
Güzel kardeşim Herkes bir işaret konusunda istediği gibi düşünebilir ve yorumlayabilir.
Bu yüzden gereksiz yere Bu işareti polimik haline getirmeye gerek yok .
Tatlı tatlı konuşarak ve karşılıklı yorumlar ile herşey yoluna girer hayırlısı ile.
Sevgili kardeşlerimiz ve siz kendinizce yorumlarınızı yapmışsınız. Ve bu yorumlara saygı duymaktan başka bir şey olmaz. Evet sizinde belirttiğiniz gibi Eşkıyalar cin gibi ve şeytani düşünceler ile bir çok yere emanet bırakmışlardır. Olabilir bazı ustalarımızı bu işaret tatmin etmeyebilir . Sizinde onların fikrine olumlu yaklaşmanızı rica ederim.
Bu tür siteler karşılıklı fikir alış verişinin yapıldığı yerlerdir. Bizim gibi insanlar çok şeyden ödün verip siz değerli kardeşlerimize yardımcı olmak için zamanımızı Ve gözümüzün nurunu sizlere harcıyoruz. Sizde işinize gelen ve beğendiğiniz şeyleri alır saklarsınız beyninizde. Amma her hangi bir kardeşimizde bir fikir belirttiğinde size ters gelse bile sizin onada vereceğiniz tepki bence daha yumuşak olmalı.
Ben her zaman şundan yanayım . Karşılıklı sevgi ve saygıdan. Ne demiş aşık yunus ((( Bir sinek kaktı vurdu kartalı yere yalan değil bende gördüm tozunu))) Yani bizler ne kadar bir şeyler biliyoruz desek de hiç bir şey bilmeyen bir kardeşimiz bizim göremediğimizi görebilir. Bizler beşeriz elbette hatalarımız olur.. Neyse bu kadar edebiyat yeter diyelim ve bu işaretlere gelelim...Şimdi evet bu kayada bir kadına ve çocuklara benzeyen şeyler var ve başka şeylerde var . net seçilmediği için böyle konuşuyorum sakın yanlış anlama . Resimde işaretlediğim yönde neler var siz her halde bölgeye hakimsiniz. O tarafta bir toprak yığma yada taş yığma varmı. O kaplumbağanın baktı yönde tepe olmalı mademki varsa üzeri kelmi.
 

nik

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
22 Şub 2015
Mesajlar
2,363
Tepkime puanı
1,352
Puanları
17
Yaş
64
Siz gerçekten hamile kadının olmasını mi bekliyorsunuz .Yani canlı canlı. Buradaki resimler yani işaretler çizilmiş şekilde.Biraz araştırma yapmış olsaydınız bu işaretlerin eşkiya belgelerinde geçtiğini anlarsınız. Selamlar.
Eşkıya belgelerinde senin bu işaretin geçmiyor ?benim gibi aciz bir kul ne anlasın eşkıya belgelerinde?
 

Keskingöz

Tüm Yorumlarım, Resmi Kazılar İçin Geçerlidir.
Süper Moderatör
Katılım
11 Şub 2018
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
1,991
Puanları
23
“Yükümüzü bırakıp mühürledik nişanladık.” Çok araştırmışsın ya kardeşim. Beni de öğrencin kabul et ve anlat bakalım. belgelerde geçen
bu cümleden özellikle mühürledik nişanladık fiilinden ne anlıyorsun? Mühürlemekten kasıt işaret bırakmak mı yoksa başka bir şey mi?
şimdiye değin çıkarılamamasının sebepleri ne ola ki?
Bir de cihazların olumlu tepki verdi ise burda ustalarımıza niçin üslupsuz davranıyorsun? Ego tatmini nedir ?
Anlatır mısın?
 
Son düzenleme:

Storm

Editör
Katılım
14 Tem 2018
Mesajlar
680
Tepkime puanı
7
Puanları
7
Hamile kadın ve çocuk icin kullanılan tabir benim bildiğim bi kayaya çok güzel bi şekilde nakşedildi. Bu güzel esere zarar vermezsiniz görünce bu yüzdem çocuğun arkasından vurun diyor. Piyasa da dolasan tüm belgelerde. Burdan kabartma bi oyma olduğu belli ediyor.
 

nik

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
22 Şub 2015
Mesajlar
2,363
Tepkime puanı
1,352
Puanları
17
Yaş
64
Bırakalım bu kardeşimiz hayal görmeyi devam etsin.
 

Storm

Editör
Katılım
14 Tem 2018
Mesajlar
680
Tepkime puanı
7
Puanları
7
Eşkiya hazinesi sevdasına itaafenn
Öncelikle tüm doğasever define hobisi sever arkadaşların eşkiya gömüsü kovalamaktan vazgeçmelerii. dileğimle....Bu konu defineciliği karşı açılmış konu değildir sadece eşkiya muhabbeti ile zaman kaybedilmesi bu eşkiya işiyle milleti uyutup diğer alanlardan uzak tutulma konusunu ayıktırmak gerek milleti. ......... Her şey yaşlı kadının gece gördüğü bir rüyayla başladı. İlk önce damadına rüyasını anlattı. Ertesi gün ilk cinayet işlenmişti.

Sonra mı?



Başkentin kuytu köşelerinde bulunan özellikle Ulus ve civarında ki köhne çay ocakları büyük hazine peşinde koşan insanların, bir anda köşeyi dönerek sosyetik yaşama hayalleri ile tahta masa ve hasır sandalyelere oturan insanların “Bu gece nereyi kazıyoruz?” sözlerini içerir.

Memleketin dört bir köşesi gizli, kaçak ve gece yapılan define avcıların açtıkları çukurlarıyla doludur. Bazen o çukurlar nice hayalleri, nice canları yutup gitmiştir. Cebinde bir çay ve simit almaya parası olmayan insanların kurduğu büyük hayallerin altında bir cinayet kurban gitmesi kadar aptalca ne olabilirdi ki?

Ankara’nın Hüseyin Gazi Mahallesi ve o mahallenin bağlı olduğu Mamak ilçesi daha düne kadar gecekonduların merkezi, varoşların ve yoksulların yüksek apartmanlarda oturma hayalleri ile süslüydü. Burada oturan insanların define peşinde koşup yiten hayalleri, Toplu Konut İdaresinin Kentsel Dönüşüm adı altında üç artı bir kibrit kutusu evlere takılmıştı.

Hüseyin Gazi Mahallesin de bulunan kahveye her sabah günlük çıkan gazetelerden üç tane gelirdi. Emekli olup günün ilk ışıkları ile evden karısının dırdırından kaçanlar kahveye gelir. Çayını yudumlarken gazetelerde ki haberlere göz atarlardı.

Masada duran daha hiç okunmamış, buram buram kâğıt kokan o gazetelerden bir tanesinin manşetinde;

“Büyük define avında dokuzuncu cinayet işlendi” haberi göze çarpıyordu.

Oysa gazeteyi eline alıp, okuyan kişi bu hikâyenin başlangıcını daha doğrusu fitilini yakan yaşlı kadının damadı Nihat Efendiydi.

Yaşlı annesi bir gece rüyasında Çankırı’nın Eldivan ilçesine giderken yolun sağ tarafından ak saçlı bir adamın kendisine “burada çok büyük hazine var” demesi üstüne Emekli Nihat Efendinin kahvaltı masasından kalkıp, bu rüyayı mahallenin kahvesinde eşe dosta anlatması ile büyük define furyası işte oracıkta başlamıştı.

Hem de ne başlangıç!

Gecenin sessizliğini bölen bir baykuşun çığlığı, soğuk havanın esintisinde kıpırdayan bir kuru ağacın dallarının çıtırtısı bile insanın yüreğini hoplatmaya yetiyordu. En ufak çıtırtı tepelerden yankı yapıyor. Birileri geliyormuş gibi his veriyordu. U şeklini almış yüksek tepelerin ortasında yumru bir tepe onların yanında cüce kalıyordu. Kış olmasına kıştı. Ama nedense gökyüzünde bir tek bulut dahi yoktu. Karanlıkta yıldızların ışıltısı, bazen ansızın kayan bir yıldızın gökyüzünde oluşturduğu ince ışık çizgisi bile çok net görünüyordu.

Onların heyecan ve telaşında ağızlarından çıkan nefes gri bir pus havasında, ellerinde bulunan fenerlerin ışığı sanki birazdan kötü şeyler olacağının işaretiydi. Olmadık anda çevrelerinde dolaşan bir tilkinin ayak sesi, baykuşun ölüm çığlığına benzer ötüşü, rüzgârın bile onların aleyhinde ıslık gibi arada sırada esmesi bile yüreklerini ağızlarına getirmeye yetiyordu.

İçlerinden bir tanesi yüksek tepenin başında gözcülük yapıyor. Diğerleri ise kazma kürek ile hırsın ve telaşın arasında toprağı kazıyorlardı. İçlerinde en şişman ve yaşlı olanı bu işi defalarca kez yapmıştı. Çünkü ona gelen define ve hazine hikâyelerinin haddi hesabı yoktu. Peki ya diğerleri?

Herkes define bulup biran önce köşeyi dönebilir miydi?

Bir Kasım akşamı saatler sekize gelmiş. El ayak çekilerek, gündüzün tek tük insanların yerini kurda, kuşa bıraktığı saatler gelip çatmıştı. Çok soğuk bir hava, ellerinde kazma ve kürek vardı. Dört kişi gözcülük yapacak, diğer altı kişi yüzde yüz kesin olarak gördükleri o defineyi kazıp çıkaracaklardı.

Ellerinde çok eskilerden kalma bir harita, defalarca bu kazacakları yere gündüz gelip kontroller yapmışlardı. Hatta içlerinden bir tanesi cinci bir hoca bile getirmişti. Burası büyülü ve cinler tarafından korunuyordu. Bu büyünün çözülmesi ve cinlerin korumasından çıkması için hoca ne derse onun dediklerini harfiyen yapmaları gerektiğini bile öğrenmişlerdi.

Ellerinde bulunan haritaya göre burası iki bin yıl önce büyük bir kralın buralardan geçerken eşkıyalar tarafından yapılan saldırı sonucunda Kervanın büyük hazinesi soyulmuş, Kral öldürülmüştü. Bunu duyan Kralın ülkesinde ki karısı eşkıyalardan öcünü almak için büyük bir orduyla buraya gelmiş. Tüm eşkıyaları öldürerek, kralını bu dağın altına özel bir Tümülüs içinde onun özel eşyaları, altınları ve tüm mal varlığıyla gömülmesi için on ay boyunca ona gizemli bir kabir yaptırmıştı.

Yüksek tepelerin ortasında küçük bir tepe ve tepenin çevresinde bir şelale, kuzey tarafında bir dere akıyordu. Yıllar öncesinden Kervan yolunun hemen kenarında bulunuyordu. Tabi şimdi burası Çankırı-Eldivan karayolu olarak kullanılmaya başlanmıştı. Buralara günümüzde Yanların yeri diye biliniyordu.

Buralarda bu define ile ilgili yıllarca bir efsane dillerde dolanıp durmuştu. Gelin Kayası denilen yerin zamanında eşkıya inlerinin bulunduğu, bu kervan yolu üstünde Roma Hamamı, Kilise ve Hanların bulunduğu konuşulur. Ama nedense bu efsanelerin bir karşılığı hiçbir zaman bulunamamıştır.

Kazan kaya diye tabir edilen yüksek dağın çukurunda tonlarca altının gömülü olduğu dilden dile yayılırken, define avcılarının her gece gelip köstebek çukurları açarak kaçak kazı yapmaları bazı hayallerin hala zihinlerde yaşadığının işaretiydi.

Belki bir efsane, belki de binlerce yıl öncesinden dilden dile gelen anlamsız, ama kısa yoldan zengin olmanın hayallerini yaşayan insanların yalanları eşliğinde hikâyelerdi.

Hazine peşinde koşan Bit Ali, Kazma Hasan, Pezo Ahmet, Kürekçi Cesur, Lağımcı Selo bunların lakap ve isimlerini saymak ile bitmez.bu adamlar piriydi bu işin ve öylece yitip gittiler... Saygılarımla
ustam bahsettigin yerlerin hepsi doğru :D

Adı geçen cogu yer bulundu ve suan Anlara cogu kişi bu yüzden zengin. Haberleri yakından takip ediyorsan RTE nin hanımı Tekke dağı denilen kısımı ziyarete gitti. Bi yatır var ve yakınlarında eskini kuyumcuları olduğu söylenir. Kirazlı yayla Erikli yayla vesaire de buralarda :)
Bakma çoğu yeri tamam da beni aşan şeyler ben az çok sistemi oturttum ama bazen bazı şeyleri görmezlikten gelip yolumuza bakmak gerek. Ve istanbul Ankara yolu üzerinde dağları dikkatli incelediğimizde kadın memesine benzer dağı rahat bi şekilde görürüz. Bunlar bi kaç örnek olsun ayran pınar kızılcahamam. Sonrasında sadece Batı’dan Doğuya girişi olan kale vesaire Bağdat ve ipek yolu 3 doğal bent şeklinde kayalar vesaire vesaire roma hamamları
 
Üst