Hipnoz Yöntemiyle Hedefe Ulaşmak

 

Safakk

Bilgili Üye
Katılım
21 Haz 2016
Mesajlar
304
Tepkime puanı
127
Puanları
7
Nasıl ne olduğunu merak eden denesin görsün bakalım
 

Nasip34

Bilgili Üye
Katılım
18 Kas 2017
Mesajlar
216
Tepkime puanı
34
Puanları
5
Evliyaullahın tayyi mekan dediği, Allah 'ın onlara ikram ettiği durumu bu astral denemelerle karıştırmamak lazımdır. Zira tayyi mekan hem ruh hem bedenen gerçekleşir. Reşahat isimli bine yakın velinin kıssalarının nekledildiği kitapta ve Ladikli Ahmet efendinin hatıratında böyle bahsedilir. Hatta şu iki bilgi aklımda kalmış bu kitaplardan ; 1. Kabe'de hergün mutlaka kırklardan bir zat bulunur. 2. Arafe günü Arafat ın arkasında kırklar toplanır yazıyordu... Neyse bu astral seyahat hakkında bilgim yok, bilmeden de bence şöyledir diye mantık da yürütmek akıllı işi olmaz.

Eğer başka varlıkların boyutlarına kapı açılıyorsa kesinlikle ehil birinin gözetiminde olmalı, aksi takdirde süfli varlıkların tasallutunda yıllarca şifa için kapı kapı dolaşmayı kimse istemez... Bir de benim hastalara okuyan hoca arkadaş vardı. Gece bazı duaları okuduğunda uykuda bunu alıp ormana götürerek bitkileri göstermişler ve bu bitki şuna şifadır diye bilgi veriyorlarmış ama her dendiğinde sabah ailesini üzgün ve sebepsiz ağlarken bulduğu için birkaç defadan sonra yapmamış. Yani bu işler merak ile bodozlama dalınacak basitlikte değil. Sana olmazsa ailene sıkıntı olur, şimdi olmazsa yarın olur, başka zaman olur, bu sebeplerden olduğu aklına bile gelmez. Ehlinin kontrolünde olmadan, bilmediğin bir boyuta girmek cahil cesaretinden başka değil maalesef... İşin hakikati hakkında Bilgisi ve tecrübesi olan biri olsa da yazsa artısını eksisini, dinleseydik ama buradan çıkmaz sanırım. Bugüne kadar da ne hocalar ne bu işlere bakanlarla tespit edilip alınan malı görmeyi bırkalım, duymak da nasip olmadı birinci ağızdan.
 

Karacasan

Aktif Üye
Katılım
1 Eyl 2018
Mesajlar
145
Tepkime puanı
156
Puanları
7
Seyahat olaylarını bi ara uğraşmıştım. Her denemeden sonra normal uykuya yattığımda ruyamda yaratıklar canavarlar görürdüm. Umursamazdım bir süre sonra yine yapardım. En sonunda uğraşmaktan bıktım bıraktım.
 

Y2J

Aktif Üye
Katılım
9 Nis 2017
Mesajlar
116
Tepkime puanı
27
Puanları
4
Erbaini İdrisiyye'den bir ismin 2 büyük havasını yazıyorum.

Büyük havvası diğer: eğer 40 gece boyunca halvet yere girip bu ismi şerifi 7071 defa okuyup sonra 700 defa inşirah suresini okusalar fermanı hak ile kişinin kalbi açılıp ilahi ilimler kalbine nakşedilir, hem zahiri hem batıni bütün ilimlerde en büyük dereceye ulaşırlar, çok büyük sırlara malik olurlar, dilerse tayyi mekan dilerse ihfa yapar, dilerse alemi gaybtan her türlü nesneyi hazır ederler.


Büyük havvası diğer: eğer Süleyman a.s gibi hayvanların ve bitkilerin lisanını anlamak ve onlarla konuşmak istersen 77 gün boyunca her gece bu ismi şerifi 7777 defa okuyup sonra 2222 defa ( مسب صعيهك ميحرلا نمحرلا ه مسبقسعمح ميحرلا نمحرلا ه yani bismillahirrahmanirrahim kef he ye ayn sad bismillahirrahmanirrahim ha miym ayn sin gaf) okusalar 77 gün tamam olunca her türlü hayvanatın dilinden anlayıp bilmukabele onunla konuşurlar.

Size ne kadar hoş görünüyor değil mi? Bir mürşide tabi olmak yada nefsi ciddi oranda terbiye etmiş kişiler bunu yapar. Diğerleri helak olur gider.

Tayyi mekan ulvi görevlilerle yapıldığı kadar sufli olanlarla da yapılabiliyor. İmamı Şibli'nin Cinlerin esrarı kitabında diyor ki öyle şedid ifritler var ki melekler onları gördüğü zaman lanetleyerek yollarını değiştirirler.
 
Son düzenleme:

sandalci14

Operatör
Katılım
8 Ocak 2019
Mesajlar
1,253
Tepkime puanı
1,163
Puanları
17
Yaş
49
Konum
ankara
DÜNYADA ÇOK OLAYLAR VAR ÇOĞU BİZİ AŞAR, ARASIRA ARAŞTIRMAK İYİDİR..
araştırmayı sevenlere birkaç konu aktarayım müsadenizle.( zamanda yolculuktan uzayda seyahate kadar çok şey var ve çoğu istihbarat örgütleri çok derin bilgilere sahip fakat herkes bunları bilmez,bilmemesi gerekir.)

https://onedio.com/haber/ruhun-bedenden-ayrilma-olayi-astral-seyahat-508001

https://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2019/08/23/bursali-thule

OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM!!!
Hikaye 1936 yılında Denizli'nin Acıpayam ilçesinde görevli öğretmenlerin pikniğe gitmeleriyle başlıyor.
Öğretmenler piknik yaparken keçilerini otlatan küçük bir çoban çocukla karşılaşır. Çobanı yanlarına davet edip çay ikram ederler ve ismini sorarlar.
Küçük çoban ürkek bir sesle cevap verir: Hüseyin...
Hüseyin’e öğretmenler yanlarındaki gazeteyi verip okumasını isterler. O tarihlerde okuma yazma bilenlerin sayısı o kadar azdır ki... Okuma öğrenenlerin diplomaları bizzat valiler tarafından imzalanır...
Hüseyin okuma bilmediği için gazeteyi eline almayı kabul etmez...
Öğretmenler bu kez yaşını ve neden okula gitmediğini sorar...
12 diye cevap verir ve ekler: 3 yaşımda annemi kaybettim, 11'imde de babamı...
Hüseyin ile süre sohbet eden öğretmenler, çocuğun aslında çok zeki olduğunun farkına varırlar. Mutlaka okuması gerektiğini tembih ederler... Hüseyin, karşılaştığı öğretmenlerin verdiği destek ve heyecanla Denizli’de parasız yatılı okumaya başlar. Bir süre sonra katıldığı bir matematik yarışmasında Hüseyin’e bir kitap hediye edilir. Hüseyin kitabı bir gecede bitirir.
Ertesi gün Fen Bilgisi öğretmenine gider, "Bu kitapta eksiklik var” der... Öğretmen şaşırır. Çünkü Hüseyin’in bahsettiği eksiklik, Görecelilik Teorisi hakkındadır. Söz konusu teorinin önemli bir parçasının kitapta olmadığını fark etmiştir Hüseyin. Fen öğretmeni konuyu İTÜ'nde kendi hocası olan rahmetli fizik profesörü Nusret Kürkçüoğlu’na mektup yazarak iletir. Nusret hocadan şu yanıt gelir: “Hüseyin liseyi bitirince İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği'ne gelsin”
Ve Hüseyin mezun olunca İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği'ne gider. Denizlili öksüz ve yetim çoban Hüseyin, orada da birtakım çalışmalar yapar ve çalışmalarını hocaları anlayamaz. Hocalarından biri, "Bu çalışmalarını bilse bilse Amerika Boston'daki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) görevli Prof. Dr. Morse bilir' deyip mektupla ona gönderir.
Prof. Morse’dan da şöyle bir cevap gelir: “Hüseyin’in bu yaptığını 5 sene önce bir grup buldu, ama bunu Hüseyin’in tek başına bulması olağanüstü bir şey. Biz Hüseyin’in tüm masraflarını karşılayacağız, Amerika’ya gelsin”
Yıl 1952... Hüseyin yüksek elektrik mühendisi olmuştur. Anne baba yok. Köyünün insanları son derece fakir. Bir gazete kampanya yapar ve toplanan parayla Hüseyin Amerika'ya giden bir gemiye bindirilir. Hüseyin, MIT’te Prof Morse’un karşısına geçer. Morse, Hüseyin’in tez hocası olacak ama Hüseyin’in İngilizcesi de iyi değil. Anlayamıyor pek Morse’un dediklerini. Hocasına “Write on the blackboard” der. Prof. Morse da Hüseyin’in tez konusu olacak konuyu tahtaya yazar ve Hüseyin de bunu defterine geçirip üniversiteden ayrılır. MIT’te genelde tez konuları 5 senede, 9 senede bitirilebiliyor olmasına rağmen Hüseyin çalışmasını 3 ay sonra bitirip hocasının karşısına çıkar. Morse birkaç gün sonra tezi inceleyip Hüseyin’i çağırır. “Senin tezin bitti. Ancak burası MIT. Biz burada böyle hemen doktora diploması veremeyiz. Sen git istediğin dersleri al, 2 sene sonra gel” der.
Hüseyin 2 sene sonra doktorasını alıp bu kez Princeton Üniversitesi'ne gider. Orada ünlü fizikçi Albert Einstein ile birlikte çalışır.
Birkaç yıl sonra Boston’a geri dönüp icatları destekleyen bir firmada çalışmaya başlar. Burada bilgisayarlar ile konuşmanın onlara talimat vermeye yönelik projeler yürütür. Sesle kumanda edilen bilgisayarı ilk defa 1960’ların başında Hüseyin Yılmaz yapar.
1958 yılında, çalışmalarını yakından takip ettiği Albert Einstein’in kendisi kadar ünlü fonksiyon teorisinde eksikler tespit eder ve bunu bir mektupla kendisine bildirir. Ancak mektup ulaşmadan Einstein ölür.
Yılmaz, bu hatayı ünlü bir bilim dergisinde yayımlayınca akademik dünyada adeta kıyamet kopar. Bilim dünyası ikiye bölür ve Einstein’in kuramına karşı Yılmaz kütle çekim kuramı da literatüre girer. 27 Ocak 2013'te ise ABD'de vefat eder.

Bugün dünyada çok popüler olarak kullanınan Siri, Google Now, Cortana gibi bütün programlardaki sesli komut sistemin mucidi Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz'dır.





KANSER HASTALIK DEĞİL!!!!
Yani şunu bilin ki, KANSER diye bir hastalık yok!.. Kanser, sadece vitamin B17 eksikliği!...
Başka bir şey değil!..
Kemoterapi, ameliyat veya değişik ağır haplar almanıza gerek yok!..
Düşünün bir zamanlar denizciler, çok sayıda niçin öldüler?
İSKORBÜT denilen hastalığa yakalanıyorlardı...
Çok sayıda insan öldü...
ve bazıları da bundan çok büyük PARA ve gelir elde etti!..
Sonra ne buldular?..
Meğer İskorbüt sadece vitamin C eksikliği imiş!..
Yani hastalık bile değil!...
KANSER de öyle!...
KANSER SANAYİSİ var artık!..
KANSER den milyar milyar milyar kere milyar PARA kazananlar var!...
Bu konu çok uzun. Çok derin!..
KANSER SANAYİSİNIN kökü, ta ikinci dünya savaşına kadar dayanıyor!...
Ne dolaplar dönüyor...
SİZ İNANMAYIN!...
Her gün sadece 15-20 kayısı çekirdeği yemeniz yeterli!..
Kanser olmuşsanız, önce KANSERIN ne olduğunu ANLAMAYA çalısın!..
KORKMAYIN!...
Sakin KEMOTERAPİ filan yaptırmayın!...
ARAŞTIRIN önce!...
Günümüzde İskorbüt den ölen var mi artık?...
YOK!...
Çaresi biliniyor...
Peki KANSER?...
SANAYİ haline gelmiş!...
Ancak, çaresi çoktan bulundu:
VİTAMİN B 17 eksikliği!...
Hepsi bu!...
Buğday çimi ekin... Buğday şırası için.
Kanseri engelleyen besinlerin başında atalarımızın Orta Asya`da içtikleri Buğday şırası geliyor. Klasik tedavi yöntemlerini reddeden tüm doktorların ortak iddiası, buğday çimi yenilmesi ve buğday şırası içilmesi. Pakistan`daki Hunzakut Prensliğinde kanserden ölüm yok. Ayrıca Hunzakutlular, acı badem ve kayısı çekirdeğini yiyorlar ve kansere yakalanmıyorlar.
Türkiye`de acı badem ve kayısı tüketilen bölgelerde kanser vakalarının azlığı dikkat çekiyor.
. Önemli olan bağışıklık sisteminin güçlendirilmesidir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek çok da zor bir şey değildir.
Buğday müthiş bir kanser ilacıdır. Buğday şırası kanseri önler ve bu önemli bir bitkisel tedavi aracıdır. Buğday çimi, bol klorofil maddesi dışında 100 kadar vitamin, mineral ve besin maddesi içerir. Taze olarak kullanılan Buğday çiminde, aynı ağırlıktaki portakaldan 60 kez daha fazla C vitamini ve aynı ağırlıktaki ıspanaktan 8 kat fazla demir bulunmaktadır.
Buğdayın bir başka özelliği ise kandaki toksinleri nötralize eden maddeler içermesidir.
Sıvı oksijenle dopdolu olan buğday çimi doğanın en güçlü anti kanseri olan `laetril` içermektedir.
Izgara etler ve füme besinlerin kanserojen maddeler taşıdığı kanıtlanmıştır. (Japon Bilim Adamı Nagivara)
Japon Bilim Adamı Nagivara, taze buğday çiminde bu maddeyi etkisiz hale
getiren enzimler ve amino asitler bulmuştur.
- Buğday çimini evde üretebilir miyiz?
- Evde de üretilebilir, küçük bir saksıda bile üretilebilir ve olduğu gibi yenebilir, evde üretemeyenlere tavsiyemiz ise buğday şırası üretmeleri...
- Buğday şırasını herkes üretebilir mi?
- Evet herkes üretebilir.
İsterseniz tarif edelim.
Bir bardak aşurelik buğday, önce tertemiz yıkanarak bir litrelik cam kavanoza konur. Üzerine 3 bardak su -klorlu olmamak şartıyla- ilave edilir.
Kavanozun ağzı bir tülbentle kapatılarak serin bir yerde 24 saat bekletilir.
Bu ilk su kullanılmaz, dökülür.
Kavanoza yeniden 3 bardak su ilave edilir.
24 saat bekletildikten sonra oluşan yarı gazozlu su içilmek üzere bir kaba aktarılır.
Böylece bir bardak aşurelik buğdaydan kış aylarında günde 5 kez, yazın
ise günde 3 kez şıra alınır. Buğday şırasının lezzeti bazılarına itici gelebilir. O takdirde her şıra bardağına bir C vitamini tableti eklenirse, nefis bir içecek ortaya çıkar.
- Az önce sözünü ettiğimiz `laetril` buğday çiminden başka nelerde bulunur? Çünkü anlaşılıyor ki, `laetril` kanserin tedavisinde en etkin maddelerden biri... Elmanın çekirdeğini de yiyin!
- Evet, Türkiye`de en kolay laetril`e ulaşabileceğimiz yer acı badem ve kayısı çekirdeğidir.
Ayrıca laetril elma çekirdeğinde de vardır. Elmanın çekirdeği yenilirse çok da iyi olur. Amerika`daki ilaç sanayinin maşaları bu `laetril` adlı ilacı yasaklatmayı başarmışlardır ama Meksika`da satılan `laetril` bu ülkeden alınıp kaçak olarak ABD`ye sokulmaktadır.
Laetril, vitamin ve minerallerle verildiğinde çok daha iyi sonuçlar alınmaktadır.










sonada çözülmüş bi görsel yakışır..
 

kaan5557

Engellendi
Katılım
7 Haz 2012
Mesajlar
150
Tepkime puanı
19
Puanları
4
Konum
ISTANBUL
DÜNYADA ÇOK OLAYLAR VAR ÇOĞU BİZİ AŞAR, ARASIRA ARAŞTIRMAK İYİDİR..
araştırmayı sevenlere birkaç konu aktarayım müsadenizle.( zamanda yolculuktan uzayda seyahate kadar çok şey var ve çoğu istihbarat örgütleri çok derin bilgilere sahip fakat herkes bunları bilmez,bilmemesi gerekir.)

https://onedio.com/haber/ruhun-bedenden-ayrilma-olayi-astral-seyahat-508001

https://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2019/08/23/bursali-thule

OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM!!!
Hikaye 1936 yılında Denizli'nin Acıpayam ilçesinde görevli öğretmenlerin pikniğe gitmeleriyle başlıyor.
Öğretmenler piknik yaparken keçilerini otlatan küçük bir çoban çocukla karşılaşır. Çobanı yanlarına davet edip çay ikram ederler ve ismini sorarlar.
Küçük çoban ürkek bir sesle cevap verir: Hüseyin...
Hüseyin’e öğretmenler yanlarındaki gazeteyi verip okumasını isterler. O tarihlerde okuma yazma bilenlerin sayısı o kadar azdır ki... Okuma öğrenenlerin diplomaları bizzat valiler tarafından imzalanır...
Hüseyin okuma bilmediği için gazeteyi eline almayı kabul etmez...
Öğretmenler bu kez yaşını ve neden okula gitmediğini sorar...
12 diye cevap verir ve ekler: 3 yaşımda annemi kaybettim, 11'imde de babamı...
Hüseyin ile süre sohbet eden öğretmenler, çocuğun aslında çok zeki olduğunun farkına varırlar. Mutlaka okuması gerektiğini tembih ederler... Hüseyin, karşılaştığı öğretmenlerin verdiği destek ve heyecanla Denizli’de parasız yatılı okumaya başlar. Bir süre sonra katıldığı bir matematik yarışmasında Hüseyin’e bir kitap hediye edilir. Hüseyin kitabı bir gecede bitirir.
Ertesi gün Fen Bilgisi öğretmenine gider, "Bu kitapta eksiklik var” der... Öğretmen şaşırır. Çünkü Hüseyin’in bahsettiği eksiklik, Görecelilik Teorisi hakkındadır. Söz konusu teorinin önemli bir parçasının kitapta olmadığını fark etmiştir Hüseyin. Fen öğretmeni konuyu İTÜ'nde kendi hocası olan rahmetli fizik profesörü Nusret Kürkçüoğlu’na mektup yazarak iletir. Nusret hocadan şu yanıt gelir: “Hüseyin liseyi bitirince İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği'ne gelsin”
Ve Hüseyin mezun olunca İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği'ne gider. Denizlili öksüz ve yetim çoban Hüseyin, orada da birtakım çalışmalar yapar ve çalışmalarını hocaları anlayamaz. Hocalarından biri, "Bu çalışmalarını bilse bilse Amerika Boston'daki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) görevli Prof. Dr. Morse bilir' deyip mektupla ona gönderir.
Prof. Morse’dan da şöyle bir cevap gelir: “Hüseyin’in bu yaptığını 5 sene önce bir grup buldu, ama bunu Hüseyin’in tek başına bulması olağanüstü bir şey. Biz Hüseyin’in tüm masraflarını karşılayacağız, Amerika’ya gelsin”
Yıl 1952... Hüseyin yüksek elektrik mühendisi olmuştur. Anne baba yok. Köyünün insanları son derece fakir. Bir gazete kampanya yapar ve toplanan parayla Hüseyin Amerika'ya giden bir gemiye bindirilir. Hüseyin, MIT’te Prof Morse’un karşısına geçer. Morse, Hüseyin’in tez hocası olacak ama Hüseyin’in İngilizcesi de iyi değil. Anlayamıyor pek Morse’un dediklerini. Hocasına “Write on the blackboard” der. Prof. Morse da Hüseyin’in tez konusu olacak konuyu tahtaya yazar ve Hüseyin de bunu defterine geçirip üniversiteden ayrılır. MIT’te genelde tez konuları 5 senede, 9 senede bitirilebiliyor olmasına rağmen Hüseyin çalışmasını 3 ay sonra bitirip hocasının karşısına çıkar. Morse birkaç gün sonra tezi inceleyip Hüseyin’i çağırır. “Senin tezin bitti. Ancak burası MIT. Biz burada böyle hemen doktora diploması veremeyiz. Sen git istediğin dersleri al, 2 sene sonra gel” der.
Hüseyin 2 sene sonra doktorasını alıp bu kez Princeton Üniversitesi'ne gider. Orada ünlü fizikçi Albert Einstein ile birlikte çalışır.
Birkaç yıl sonra Boston’a geri dönüp icatları destekleyen bir firmada çalışmaya başlar. Burada bilgisayarlar ile konuşmanın onlara talimat vermeye yönelik projeler yürütür. Sesle kumanda edilen bilgisayarı ilk defa 1960’ların başında Hüseyin Yılmaz yapar.
1958 yılında, çalışmalarını yakından takip ettiği Albert Einstein’in kendisi kadar ünlü fonksiyon teorisinde eksikler tespit eder ve bunu bir mektupla kendisine bildirir. Ancak mektup ulaşmadan Einstein ölür.
Yılmaz, bu hatayı ünlü bir bilim dergisinde yayımlayınca akademik dünyada adeta kıyamet kopar. Bilim dünyası ikiye bölür ve Einstein’in kuramına karşı Yılmaz kütle çekim kuramı da literatüre girer. 27 Ocak 2013'te ise ABD'de vefat eder.

Bugün dünyada çok popüler olarak kullanınan Siri, Google Now, Cortana gibi bütün programlardaki sesli komut sistemin mucidi Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz'dır.





KANSER HASTALIK DEĞİL!!!!
Yani şunu bilin ki, KANSER diye bir hastalık yok!.. Kanser, sadece vitamin B17 eksikliği!...
Başka bir şey değil!..
Kemoterapi, ameliyat veya değişik ağır haplar almanıza gerek yok!..
Düşünün bir zamanlar denizciler, çok sayıda niçin öldüler?
İSKORBÜT denilen hastalığa yakalanıyorlardı...
Çok sayıda insan öldü...
ve bazıları da bundan çok büyük PARA ve gelir elde etti!..
Sonra ne buldular?..
Meğer İskorbüt sadece vitamin C eksikliği imiş!..
Yani hastalık bile değil!...
KANSER de öyle!...
KANSER SANAYİSİ var artık!..
KANSER den milyar milyar milyar kere milyar PARA kazananlar var!...
Bu konu çok uzun. Çok derin!..
KANSER SANAYİSİNIN kökü, ta ikinci dünya savaşına kadar dayanıyor!...
Ne dolaplar dönüyor...
SİZ İNANMAYIN!...
Her gün sadece 15-20 kayısı çekirdeği yemeniz yeterli!..
Kanser olmuşsanız, önce KANSERIN ne olduğunu ANLAMAYA çalısın!..
KORKMAYIN!...
Sakin KEMOTERAPİ filan yaptırmayın!...
ARAŞTIRIN önce!...
Günümüzde İskorbüt den ölen var mi artık?...
YOK!...
Çaresi biliniyor...
Peki KANSER?...
SANAYİ haline gelmiş!...
Ancak, çaresi çoktan bulundu:
VİTAMİN B 17 eksikliği!...
Hepsi bu!...
Buğday çimi ekin... Buğday şırası için.
Kanseri engelleyen besinlerin başında atalarımızın Orta Asya`da içtikleri Buğday şırası geliyor. Klasik tedavi yöntemlerini reddeden tüm doktorların ortak iddiası, buğday çimi yenilmesi ve buğday şırası içilmesi. Pakistan`daki Hunzakut Prensliğinde kanserden ölüm yok. Ayrıca Hunzakutlular, acı badem ve kayısı çekirdeğini yiyorlar ve kansere yakalanmıyorlar.
Türkiye`de acı badem ve kayısı tüketilen bölgelerde kanser vakalarının azlığı dikkat çekiyor.
. Önemli olan bağışıklık sisteminin güçlendirilmesidir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek çok da zor bir şey değildir.
Buğday müthiş bir kanser ilacıdır. Buğday şırası kanseri önler ve bu önemli bir bitkisel tedavi aracıdır. Buğday çimi, bol klorofil maddesi dışında 100 kadar vitamin, mineral ve besin maddesi içerir. Taze olarak kullanılan Buğday çiminde, aynı ağırlıktaki portakaldan 60 kez daha fazla C vitamini ve aynı ağırlıktaki ıspanaktan 8 kat fazla demir bulunmaktadır.
Buğdayın bir başka özelliği ise kandaki toksinleri nötralize eden maddeler içermesidir.
Sıvı oksijenle dopdolu olan buğday çimi doğanın en güçlü anti kanseri olan `laetril` içermektedir.
Izgara etler ve füme besinlerin kanserojen maddeler taşıdığı kanıtlanmıştır. (Japon Bilim Adamı Nagivara)
Japon Bilim Adamı Nagivara, taze buğday çiminde bu maddeyi etkisiz hale
getiren enzimler ve amino asitler bulmuştur.
- Buğday çimini evde üretebilir miyiz?
- Evde de üretilebilir, küçük bir saksıda bile üretilebilir ve olduğu gibi yenebilir, evde üretemeyenlere tavsiyemiz ise buğday şırası üretmeleri...
- Buğday şırasını herkes üretebilir mi?
- Evet herkes üretebilir.
İsterseniz tarif edelim.
Bir bardak aşurelik buğday, önce tertemiz yıkanarak bir litrelik cam kavanoza konur. Üzerine 3 bardak su -klorlu olmamak şartıyla- ilave edilir.
Kavanozun ağzı bir tülbentle kapatılarak serin bir yerde 24 saat bekletilir.
Bu ilk su kullanılmaz, dökülür.
Kavanoza yeniden 3 bardak su ilave edilir.
24 saat bekletildikten sonra oluşan yarı gazozlu su içilmek üzere bir kaba aktarılır.
Böylece bir bardak aşurelik buğdaydan kış aylarında günde 5 kez, yazın
ise günde 3 kez şıra alınır. Buğday şırasının lezzeti bazılarına itici gelebilir. O takdirde her şıra bardağına bir C vitamini tableti eklenirse, nefis bir içecek ortaya çıkar.
- Az önce sözünü ettiğimiz `laetril` buğday çiminden başka nelerde bulunur? Çünkü anlaşılıyor ki, `laetril` kanserin tedavisinde en etkin maddelerden biri... Elmanın çekirdeğini de yiyin!
- Evet, Türkiye`de en kolay laetril`e ulaşabileceğimiz yer acı badem ve kayısı çekirdeğidir.
Ayrıca laetril elma çekirdeğinde de vardır. Elmanın çekirdeği yenilirse çok da iyi olur. Amerika`daki ilaç sanayinin maşaları bu `laetril` adlı ilacı yasaklatmayı başarmışlardır ama Meksika`da satılan `laetril` bu ülkeden alınıp kaçak olarak ABD`ye sokulmaktadır.
Laetril, vitamin ve minerallerle verildiğinde çok daha iyi sonuçlar alınmaktadır.










sonada çözülmüş bi görsel yakışır..

Sakarya iline bağlı taraklı ilçesinde yüzyılların geleneği buğday çiminden yapılan
uğut tatlısı..uğut marmelatı ...uğut pekmezi ki hepsi aynıdır..tam isim bulamamışlar katagorize edememişler ..vesselam şifa kaynağıdır..kansere ilaçtır..
 

Ledun

Bilgili Üye
Katılım
10 Ağu 2019
Mesajlar
499
Tepkime puanı
1,194
Puanları
14
Yaş
57
Hayatimi karartmak
Aklimi kaybetmek
İnsan olmak istemiyorum
Seytanla tanismak
Cocuklariyla dolasmak
Neticede cehenneme de ugramak
İstiyorum
Diyenler bu islerle ugrasabilirler

Cunku bu islerin sonu
buralara gider

Seytanin kuyrugu uzundur
Herkese uzatir
Tutan helak olur

Allahin CC ipine tutunmayan
Hemen tutsun
Bosta kalana
Seytan kuyrugunu uzatir
Cok caliskandir
Son nefesine kadar
Kulun pesindedir
Umudunu asla kesmez

Lâ İlahe illallah
Muhammedun Rasulullah
Baska yol yoktur
Ve
RizkAllah
Rizik Allahtandir
Bu islere gerek de yoktur
 

Ak Sakallı

Member
Katılım
14 Ağu 2019
Mesajlar
95
Tepkime puanı
112
Puanları
7
Ledun
Hayatimi karartmak
Aklimi kaybetmek
İnsan olmak istemiyorum
Seytanla tanismak
Cocuklariyla dolasmak
Neticede cehenneme de ugramak
İstiyorum
Diyenler bu islerle ugrasabilirler

Cunku bu islerin sonu
buralara gider

Şimdi bunu böyle kesin bir ifadeyle dile getirirseniz o zaman tecrübe ya da delil var mı diye sormadan edemez insan. Allahualem bir tecrübe olayı söz konusu yanılıyor muyum?
 

Ledun

Bilgili Üye
Katılım
10 Ağu 2019
Mesajlar
499
Tepkime puanı
1,194
Puanları
14
Yaş
57
Ledun
Hayatimi karartmak
Aklimi kaybetmek
İnsan olmak istemiyorum
Seytanla tanismak
Cocuklariyla dolasmak
Neticede cehenneme de ugramak
İstiyorum
Diyenler bu islerle ugrasabilirler

Cunku bu islerin sonu
buralara gider

Şimdi bunu böyle kesin bir ifadeyle dile getirirseniz o zaman tecrübe ya da delil var mı diye sormadan edemez insan. Allahualem bir tecrübe olayı söz konusu yanılıyor muyum?
[Nusaybin cinlerinin]
Boyunun
300 metre oldugunu
bilenlerdenim

Seytanin evlatlariyla
irtibat kurup
imanin yok zaten
seninle pazarlik yapmam
cevabini alan
tanidiklarim var

Yeterli mi?
Bence yeterli
Faydasi yok
Zarari cok

40 senedir musluman
abdest alip namaz kilmis
Hala kolunu ayagini
yikamadan otesine
gecemeyen musluman
Bir virdi
Sureyi
Duayi
bilmem 77.777 kez okuyacak
ona kapilar acilacak

Evet
kapilar acilir
Seytanin kapilarindan birisi

Yunus Emre
25 sene odun tasimis
Ben adam olamadim deyip
dergahtan kacmis

Taharetin farz olan alanini
bilmiyen musluman
Yunus Emre kadar olamayan
Tasavvuf ehline acilan her kapida
Seytan bekler

Dunya bu kadar cesur insanlari
bu zamana kadar gormedi
Zamanin insani
Herseyi biliyor
Bilmedigi sey yok
Evlat babaya nasihat cekiyor
Kiz 5 cocuk yetistiren
anasini begenmiyor
nasilsa hersey internette var

İman edilen Allah degisiyor
Musluman farkina varamiyor
Hani nefsini bilen Rabbini bilirdi?
Nefisler ilah olmus

Neyse
Sitenin formati uygun degil
Sana unutma diye bir guzel
kelam-ı kibari hatirlatayim

Abdulhalikil Gucdevani
Hazretleri var bilirsin
Demis ki
Hallaci Mansur
Ene el-Hak dedi.
Bunu demek kolaydir
Ancak
Zor olan ene den kurtulmaktir.

Ene den kurtulmayan
Kamil imana kavusamaz
Kalbi selime gelemez
Amma Allah CC
kalbi selim istiyor.

Yarama bastin
Kanadi
Bir daha bu konulara girmem
 

R00T

Profesyonel
Co Admin
Katılım
20 Kas 2018
Mesajlar
2,062
Tepkime puanı
2,548
Puanları
23
Yaş
38
Hipnoz felan tehlikeli durumlar uzak durmak gerek hemde itina ile uzak durmak.
 

Ak Sakallı

Member
Katılım
14 Ağu 2019
Mesajlar
95
Tepkime puanı
112
Puanları
7
[Nusaybin cinlerinin]
Boyunun
300 metre oldugunu
bilenlerdenim

Seytanin evlatlariyla
irtibat kurup
imanin yok zaten
seninle pazarlik yapmam
cevabini alan
tanidiklarim var

Yeterli mi?
Bence yeterli
Faydasi yok
Zarari cok

40 senedir musluman
abdest alip namaz kilmis
Hala kolunu ayagini
yikamadan otesine
gecemeyen musluman
Bir virdi
Sureyi
Duayi
bilmem 77.777 kez okuyacak
ona kapilar acilacak

Evet
kapilar acilir
Seytanin kapilarindan birisi

Yunus Emre
25 sene odun tasimis
Ben adam olamadim deyip
dergahtan kacmis

Taharetin farz olan alanini
bilmiyen musluman
Yunus Emre kadar olamayan
Tasavvuf ehline acilan her kapida
Seytan bekler

Dunya bu kadar cesur insanlari
bu zamana kadar gormedi
Zamanin insani
Herseyi biliyor
Bilmedigi sey yok
Evlat babaya nasihat cekiyor
Kiz 5 cocuk yetistiren
anasini begenmiyor
nasilsa hersey internette var

İman edilen Allah degisiyor
Musluman farkina varamiyor
Hani nefsini bilen Rabbini bilirdi?
Nefisler ilah olmus

Neyse
Sitenin formati uygun degil
Sana unutma diye bir guzel
kelam-ı kibari hatirlatayim

Abdulhalikil Gucdevani
Hazretleri var bilirsin
Demis ki
Hallaci Mansur
Ene el-Hak dedi.
Bunu demek kolaydir
Ancak
Zor olan ene den kurtulmaktir.

Ene den kurtulmayan
Kamil imana kavusamaz
Kalbi selime gelemez
Amma Allah CC
kalbi selim istiyor.

Yarama bastin
Kanadi
Bir daha bu konulara girmem
haddim olmayarak yazdıklarınızı tasdik ederim
 
Üst