***Trakya Tümülüsleri hakkında her şey (Tez)***

edirne22

Editör
Katılım
2 Tem 2015
Mesajlar
507
Tepkime puanı
150
Puanları
7
bir kaynak buldum.
"Doğu Trakya'da mezar tepelerinin ortaya çıkışı ve gelişimi" adında bir doktora tezi.
2008 yılında yazılmış.
aşağıdaki linkten PDF olarak bilgisayarınıza indirebilirsiniz.
çok detaylı bir çalışma.
- Tümülüslerin ortaya çıkması, ve Tümülüs bulunan yerler.
- Trakyadaki tümülüs kazıları, planları ve çıkan malzemeler.
- Trakyada bulunan tümülüslerin listesi.
- Trakyada bulunan tümülüslerin bazılarının konum, resim ve mevcut halleri.

ben çok çok beğendim. zamanında ruslar bile 1800'lü yıllarda trakyadaki bazı tümülüsleri kazıp gitmişler.

bütün tümülüslerin hepsi önemlidir, hiç bilemezsin içinden ne çıkacağını.
ufak olur ama içi doludur. büyük olur ama içi boştur bilinmez...
tümülüslerin çoğu tescilsiz... ama kazı falan yapmayın !
iki tümülüs özellikle ilgimi çekti.
1- Gelibolu - koruköy - mühimmat komutanlığı içindeki tescilli tümülüs. batısında 90 m dromosu varmış. umarım zamanında askerler burayı açmamıştır.
2- istanbul - silivri - eskiçanta köyündeki, trakyanın en büyük ikinci tümülüsü. gayet iyi korunmuş.

meraklısına güzel bir kaynak:

Doğu Trakya’da Mezar Tepelerinin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi | Ankara Üniversitesi Açık Erişim Sistemi
 
Son düzenleme:

edirne22

Editör
Katılım
2 Tem 2015
Mesajlar
507
Tepkime puanı
150
Puanları
7
Tümülüs kazı raporları, çıkanlar vs. (farklı tümülüsler)

1- Mezardaki lahitin içinde altın bir çelenge ait defne yaprağı şeklinde 60 kadar altın varak, bulunmuş olup, bunların bir kısmı lahitin batı kenarında tüle benzer bir kumaşa sarılmış halde deriden bir şeride tutturulmuştur. Altın varakların diğerleri ise, lahitin içine yayılmış kırmızı bir mantoyu süslemektedir. Lahitin ortasında; iki adet üzeri kabartmalı altın yüzük, lahitin içinde de beş adet gümüş kadeh, bir tane de kepçe, Lahitin doğusunda bulunan ağzı bezle kapalı pişmiş toprak şarap testisi olması muhtemel bir küp, mezar sahibine ait olması muhtemel, insan başı şekilde yapılmış gümüş kaplamalı bronz bir miğfer de bulunmuştur. Bu miğfer, Vize’de oturan Doğu Trakya krallarından birine, Romalılar tarafından, lahitte bulunan diğer kıymetli bronz ve gümüş eserlerle birlikte, hediye olarak gönderilmiş, yahut kendini bir Romalı hisseden bir Trak kralı ya da prensi için böyle bir miğfer sipariş üzerine Roma’da yapılmıştır. Miğferin yanında bronz zincirleri olan bir zırh, ahşap muhafazası ile birlikte demir bir kılıç, iki demir mızrak ucu, gümüş bir maşrapa, bronz bir trulla, lahitin baş ve ayak uçlarında birer candelabrum, bunların üzerinde tam yanmamış fitilleri ile birlikte duran bronz kandiller, tunçtan bir fener, iki adet yine tunçtan yapılmış vazo, tunçtan yonca yapraklı ağızlı, kulpun alt kısmında Menad başı, üstünde Silen başı bulunan oinechoe, bir adet kalın boyunlu kap, iki adet birinin üzerinde Satyr, diğerinin üzerinde keçi başı bulunan patera, bir adet lenger, bir adet tencere, uzun boyunlu, tek kulplu, mavimtrak camdan yapılmış üç adet sürahi, dört adet pişmiş toprak testi ve bir adet amphora bulunmuştur.

2- Ağustos 1992 yılında Kırklareli Müzesi’nin başkanlığında bir kurtarma kazısı yapılmıştır. Tümülüs daha önceleri tarla sahibi tarafından sürüldüğü için normal yüksekliğini kaybetmiştir. Bu kabartmalar arasında, söve taşı işlevi gören, Trakyalı süvari ana konudur; hareket halinde bir at, ata oranla daha küçük betimlenmiş süvari ve atın iki ön bacağı arasına yerleştirilen uzun ve pileli giysili, saçı topuzlu bir kadın, sol elinde bir testi ile birlikte belirtilmiştir. 2. Sahne olarak şaha kalkmış bir at ve üzerinde çıplak tasvir edilmiş bir erkek motifi bulunmaktadır. Bacaklarının arasında koşan bir tazı bulunmaktadır. 3, 4,ve 5. Sahnelerdeki tasvirler İstanbul Arkeoloji Müzelerindedir. Bu kabartmalarda ise, sırasıyla (Bu taşın yarısı kırıktır.) şaha kalkmış bir at üzerinde, kamçılı süvari ve tazı betimlenmiş, bir diğerinde ise, sahnenin üst kısmı kırık olmak üzere, boydan ayaklara kadar uzanan pileli ve bol kıvrımlı giysiler içinde “Üç Kızlar” sahnesi yer alır. Son sahne olarak, öne doğru eğilmiş bir kadınla, arkadan yaklaşan bir erkek tasvirinin erotik sahnesi işlenmiştir.

3- Bu mezar yapısının çatısının bulunduğu alanda, ölü ziyafeti sırasında yenilen hayvanların kemikleri ve ziyafet sırasında kullanılan amphora parçalarına rastlanılmış ve bronz bir saç iğnesi bulunmuştur(Resim 11). Büyük olasılıkla antik çağda mezar çatısının taşlarından bir ya da daha fazla sayıda taş, mezar hırsızları tarafından kırılarak içeri girilmiş ve mezar soyulmuştur. Akabinde gerçekleşen depremlerden ötürü de yapının tavanının büyük bölümü çökmüştür. At iskeletleriyle birlikte, M.Ö. IV. yüzyılın son çeyreğine tarihlendirilen üç adet parçalanmış halde Doğu Yunan amphorası ile pişmiş toprak bir kandil de bulunmuştur. Crematorium taşlarının arasında mezar sahibine ait olduğu düşünülen bir kül tabakası ile karşılaşılmıştır. Bu kül tabakası temizlenirken klinenin kuzey duvarına bitişik duran batı köşesinde yanmış bir adet altın varak parçası bulunmuştur. Mezar yapısının içindeki topraktan mezar tavanının üstünde gerçekleştirilen ziyafete ait bulgular da ortaya çıkarılmıştır. Bu killi toprak içerisinde çeşitli hayvanlara ait çok sayıda kemik parçası ve ziyafet sırasında kullanılan amphoralara ait seramik parçaları da oldukça bol miktarda bulunmuştur.
Kıbrıs Salamis’de bulunan 3 numaralı tümülüsdeki mezar yapısı ile Askertepe tümülüsünde bulunan mezar, plan tipi ve yapıldıkları dönem bakımından benzerdirler. Aralarındaki tek fark mezar yapılarının tonozları arasında bulunmaktadır. Salamis’deki mezar odası sivri tonozlu, Askertepe’de ise beşik tonozludur. Antik Salamis kentinin mezarlık alanı Salamis Ormanının batı ucundan başlayıp, güneybatıda Tuzla (Enkomi), kuzeybatıda ise Yeni Boğaziçi köyleriyle sınırlandırılan yaklaşık yedi kilometre karelik bir bölge içerisinde yer almaktadır. Bu alanda yapılan kazılarla, Geometrik dönemden Bizans dönemine kadar tarihlenen sayısız mezar bulunmuş ve ayrıca Cellarka Mezarlığının bir kısmı, Nikokreon Kenotafı ve arkeoloji literatürüne "Kral Mezarlan" olarak giren 9 tümülüs mezar açığa çıkarılmıştır. Bunların bir kısmının soylu veya varlıklı kişilere, bir kısmının ise halktan kişilere ait oldukları belirlenmiştir.

4- Bu mezarla ilgili olarak yörede yaşamış bir Rum papazı olan M. Kristodulos, 1828 yılında Rus işgali sırasında yapılan bir kazıda bir yapının meydana çıkarıldığını anlatmaktadır. Yörede incelemelerde bulunmuş İngiliz arkeologu F. W. Hasluck, bu üç tümülüsün 1828 ve 1878 yıllarındaki Rus işgallerinde kazıldıkları ve bu üç tümülüsden en güneye düşeninin açıldıktan sonra tekrar kapatılmadığı şeklinde bir ifadesi bulunmaktadır. 1937-1938 yılı kışında bu üç tepeden ortada bulunanından tarla sahibi tarafından işlenmiş taş çıkartıldığı, burada bu taşlardan dolayı bir bina olabileceği düşüncesiyle Asilbeyli yolunun güney batısında bulunan “A” tümülüsü kazılmıştır.

5- Naip Tümülüsü'nün 1980'li yıllarda definecilerin uğrak yeri olması üzerine, Tekirdağ Müzesi harekete geçmiş ve bir kurtarma kazısına girişmiştir. Kazı, Ekim 1984 - Şubat 1985 tarihleri. Kazı başkanının raporlarından öğrenildiğine göre, 24 Aralık 1984 tarihinde mezar odası "sağlam ve el değmemiş olarak zengin buluntularıyla" meydana çıkarılmıştır. Fakat kazı sırasında iş makineleriyle çalışılmış, yığma toprak bütünüyle açılmış ve kazı sonrasında mezar yapısının üzerine tekrar bir miktar toprak yığılmıştır. Günümüzde Naipköy'ün kuzeydoğusunda bir tümülüs bulunduğunu söylemek ne yazık ki, mümkün değildir. Anıtsal tümülüsten geriye, sadece küçük bir tümsek ile örtülü mezar yapısı kalmıştır. Naip tümülüsünün mezar odasında altın bir çelenk, beş adet gümüş phiale, 1 adet gümüş testi, 1adet gümüş kepçe ve süzgeç, gümüş bir tabak, 1 adet pişmiş toprak amphora, bir adet bronz tekne, bir adet patera, 1 adet bronz testi, 3 adet alabastron, 1 adet demir strigilis parçası, 1 adet bronz kandil, 1 adet bronz meşale, 1 adet bronz kalkan, 1 adet miğfer alınlığı, demir bir zırha ait parçalar ve demir mızrak uçları bulunmuştur. mezar envanterindeki metal eşyalar M.Ö. IV. yüzyılın son üçlüğüne yerleşir. Dolgudan çıkarılan unguentarium aynı yüzyılın son çeyreğine, mezar odasındaki Thasos amphorası M.Ö. 325-310 yıllarına aittir. Bir takım olarak imal edilmiş mermer eşyalar için, masa tablası M.Ö. 320 civarını ternıinus post quem vermektedir. Bu veriler ışığında Naip Tümülüs Mezarı'nın M.Ö. IV. yüzyılın son yirmi yılında inşa edildiği ve kapatıldığı belirlenebilir.

6- Bu lahit Ruslar yahut define arayıcıları tarafından ortasından kırılarak açılmış ve içindekiler alınmıştır. Lahitin içinde ve çevresinde yapılan araştırmalarda üzerleri parlak siyah vernikli gayet iyi pişirilmiş vazo kırıkları bulunmuştur. Bu vazo kırıklarının tekniği ve astarı bunların M.Ö. V. ve yahut IV. yüzyıla ait Yunan eserleri olduklarını göstermektedir. Ayrıca ölünün yakılmış cesedine ait olması gereken bir hayli kül bulunmuştur. Lahitin batı yanında ise bir at iskeletine ait oldukları anlaşılan birtakım kemikler de ortaya çıkarılmıştır.

7- Kristodulos adlı Kırklareli’li bir papazın “Trakya ve Kırkkilise” adlı 1897’de İstanbul’da basılmış eserinde, bu mezarla ilgili olarak bilgiler verdiği geçmektedir. 1891 de savunma amaçlı yapılmış tahkimat sırasında, ihtiyaç üzerine bu höyükten toprak alınması amacıyla kazı yapılmış, kazı sonunda bu höyüğün ortasında duvarları taşla örülmüş bir mezar binası ortaya çıkarılmıştır. Bu mezarda taş bir yatak üzerinde yatan ölüye ait kül ve bazı kemikler bulunmuştur. Bunun altında ise, bir atın kül ve kemiklerine rastlanılmıştır. Bundan başka altın kaplama, gümüş, bronz, demir ve pişmiş topraktan yapılmış birçok eser bulunmuştur. Bütün bu eserler İstanbul Arkeoloji Müzesine götürülmüştür. Bu eserler arasında gümüş bir phiale, gümüş bir vazo, gümüş ince yassı bir levha, bronz bir oinechoe, bronz bir miğfer, bronz bir candelabrum, bronz bir tencere, bronz oinechoe kulpları bulunmaktadır.

8- köylüler bu tümülüsden toprak alırlarken kubbeli bir mezarın giriş kısmını ortaya çıkarırlar. Durumu haber alan İstanbul Arkeoloji müzeleri duruma el koyar ve bu tümülüsde bir kurtarma kazısı gerçekleştirirler.
Yanına bırakılan hediyeler; İki pişmiş toprak kandil, tamamen okside olmuş durumda demir silah kalıntıları, ikisi tam, biri kırık halde gri topraktan yapılmış gümüş eşya taklidi üç tane omfaloslu kase, yine gri renkli çifte kulplu matara şeklinde vazo, gri tek kulplu bir kap, kırmızı topraktan kırık bir vazo ile tamiri mümkün olmayacak derecede parçalanmış halde bir bronz tas, palmet süslü bir bronz oinechoe ve çifte saplı ve saplarında kadın yüzü şeklinde aplikler olan bir kova bulunmuştur.
 

pusula17

Engellendi
Katılım
5 Eyl 2016
Mesajlar
323
Tepkime puanı
1
Puanları
3
Konum
YERALTI
Guzel bilgiler yeni bilgiler ogrenmek isteyenlere bu konuda bilgisi olmayanlar icin iyi bir konu.
 

pusula17

Engellendi
Katılım
5 Eyl 2016
Mesajlar
323
Tepkime puanı
1
Puanları
3
Konum
YERALTI
ThietKeWebChuyen.Com - 0934 150 770 Zalo - Thiết kế web nhÃ* chùa, tin tức Pháº*t giáo, các nÆ¡i linh thiêng ...

Chúng tôi nháº*n:

Thiết kế web cho nhÃ* chùa theo yêu cầu

Thiết kế web đăng tải các tin tức Pháº*t giáo, giáo há»™i, thÆ° viện kinh pháº*t, bÃ*i giảng, video, audio giảng kinh ...

Thiết kế web đình, miếu, các nơi linh thiêng

VÃ* cung cấp dịch vụ quản lý website sau khi thiết kế xong

CHI TIẾT LIÊN HỆ:

0934 150 770 Zalo - 0978 106 552 Zalo ( HoÃ*ng Mr ) - ThietKeWebChuyen. Com
Reklamami geldiler yine banda atsalar geri geliyolar.
 

edirne22

Editör
Katılım
2 Tem 2015
Mesajlar
507
Tepkime puanı
150
Puanları
7
çinliler, bütün forum sitelerine sürekli reklam gönderen ve her seferinde otomatik yeni üye olan bir yazılım geliştirmişler herhalde.
hele bir forum var (bilgisayar oyunlarıyla ilgili forum) bir kaç günde bir 10 tane yeni başlık açılıyor, otomatik olarak.
 

OsiriS

Moderatör
Moderatör
Katılım
28 Tem 2018
Mesajlar
574
Tepkime puanı
24
Puanları
0
Guzel konu emegine saglik.bilgilendirme adina cok detayli daha onceden incelemis bakmistim.genelde orda bulunan tümülüsler traklara ait coguda bos muhabbet tabiki ilk zamanlardan bahsediyorum.onlarda genelde kullandigi esyalar savas malzemeleri hatta ati icin bile ayri bi oda yapilirmis..o yuzden tumulusler icin iyi inceleme yapilmali ve ona gore islem yapilmali..bizim topraklarimizda bulunan tümülüsler bos degildir medeniyet farkindan dolayi ama genede kontrol etmek lazim
 
Üst