Hâdis Köşesi

 

Metalicvoice

Operatör
Katılım
29 Ocak 2019
Mesajlar
1,320
Tepkime puanı
1,857
Puanları
23
Konum
Merkez
Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah(aleyhissalâtü vesselâm) buyurdular ki: "Dünya mel'undur, içindekiler de mel'undur, ancak zikrullah ve zikrullah'a yardımcı olanlarla âlim veya müteallim hâriç." [Tirmizî, Zühd 14, (2323); İbnu Mâce, Zühd 3, (4112).][7]


AÇIKLAMA:


1- Bu rivâyet farklı şekillerde rivâyet edilmiştir. Bazılarında şöyle buyurulmuştur:
* "Dünya mel'undur, içindekiler de mul'undur, Allah için olanlar hâriç."
* Dünya mel'undur, içindekiler de mel'undur, emr-i bil ma'rûf nehy-i ani'lmünker veya zikrullah hâriç."
* Dünya mel'undur, içindekiler de mel'undur, Allah'ın rızası için yapılanlar hâriç."
Sadedinde olduğumuz hadis, mânasındaki derinlik ve câmiiyyet sebebiyle ulemâca künûzu'lhikem ve cevâmiulkelîm denen özlü hadislerden kabul edilmiştir. Zîra, açıklanacağı üzere, açık mânasıyla bütün güzel hasletlere şâmil olduğu gibi mefhum olarak da bütün kötü hasletlere yer vermektedir.
 

Gönül_Eri

Moderatör
Moderatör
Katılım
24 Kas 2018
Mesajlar
2,951
Tepkime puanı
3,851
Puanları
23
Konum
Galatia
Ammenin hukukunu ilgilendiren amellerinde noksanlık ve mutlak hakikate açık aykırılık bulunan bir dinî veya siyasî lidere karşı tavır “Eğer yanlış yaparsam ne yaparsınız?” diye soran halifeye karşı: “Seni kılıcımızla düzeltiriz ya Ömer!” diyen sahabe-i kiram gibi olmalıdır. NOT:Hadis değil ama günümüzde çok ihtiyacımız olan bi vasıfa örnek teşkil ediyor... Cesur Âlimlere hakkı Allah rızası için söylemekten çekinmeyecek Ebu Zerrlere, İbni Mesudlara her zamankinden çok ihtiyacımız var.... Radiyallahü anhüm ecmain...
 

Dampiel

Aktif Üye
Katılım
3 Eki 2018
Mesajlar
159
Tepkime puanı
3
Puanları
3
Selamun aleykum.
Bu aralar forumda denk geldiğim geleceği gördü geleceği bildi gibi konulara buradan ayet ve hadisle bir açıklık getirelim inşaallah.

Evet Gaybı yalnızca rabbim bilir fakat peygamberlerine ve dilediği dostlarına da bildirir..
Peygamberlere bildirdiğine VAHİY dostlarına bildirdiğine ise İLHAM denir.
Rabbim yüce kitabında ne buyuruyor?

Allah Hz. Musa (as)'ın annesine "Çocuğu emzir, başına gelecekten korktuğun zaman, onu suya bırak, korkma, üzülme biz şüphesiz onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız." (Kasas, 28/7)
Ayette rabbim Hz.musa (a.s)ın annesine gelecekten haber veriyor peki annesi peygamber olamayacağına göre demekki rabbimiz dostlarına ilham yoluyla gelecekten haberler bildirmiştir..

Peygamber efendimiz(s.a.v) ne buyuruyor bakalım.
Sizden önceki ümmetlerde muhaddesler (yani ilhama mazhar olanlar) vardı. [Bunlar peygamber olmadıkları halde hakkı dile getirirlerdi.] Eğer ümmetimde bunlardan biri varsa o da Ömer'dir." demiştir. (Buhârî, "Fezâilü ashâbı'n-nebî", 6,"Enbiyâ3", 54; Müslim, "Fezâ'ilü's-sahâbe", 23)

Burdan da anlaşılacağı üzere rabbimiz dilediği dostlarına ilham yoluyla gaybtan haber verir ama şöyle birşey var burada konu açıp geleceği bildi ya da gördü diyen arkadaşlar!
O geleceği gören bilen kişiler gerçekten Allah dostu mu? Belki sizinki tesadüfi bir meseledir çünkü Allah dostları bu tür meseleler ile uğraşmazlar başkalarına da açık etmezler onlar yalnızca rabbinin rızası için çalışır..
Rabbim kendine dost olabilmeyi nasip eylesin Amin.
 

Metalicvoice

Operatör
Katılım
29 Ocak 2019
Mesajlar
1,320
Tepkime puanı
1,857
Puanları
23
Konum
Merkez
Selamun aleykum.
Bu aralar forumda denk geldiğim geleceği gördü geleceği bildi gibi konulara buradan ayet ve hadisle bir açıklık getirelim inşaallah.

Evet Gaybı yalnızca rabbim bilir fakat peygamberlerine ve dilediği dostlarına da bildirir..
Peygamberlere bildirdiğine VAHİY dostlarına bildirdiğine ise İLHAM denir.
Rabbim yüce kitabında ne buyuruyor?

Allah Hz. Musa (as)'ın annesine "Çocuğu emzir, başına gelecekten korktuğun zaman, onu suya bırak, korkma, üzülme biz şüphesiz onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız." (Kasas, 28/7)
Ayette rabbim Hz.musa (a.s)ın annesine gelecekten haber veriyor peki annesi peygamber olamayacağına göre demekki rabbimiz dostlarına ilham yoluyla gelecekten haberler bildirmiştir..

Peygamber efendimiz(s.a.v) ne buyuruyor bakalım.
Sizden önceki ümmetlerde muhaddesler (yani ilhama mazhar olanlar) vardı. [Bunlar peygamber olmadıkları halde hakkı dile getirirlerdi.] Eğer ümmetimde bunlardan biri varsa o da Ömer'dir." demiştir. (Buhârî, "Fezâilü ashâbı'n-nebî", 6,"Enbiyâ3", 54; Müslim, "Fezâ'ilü's-sahâbe", 23)

Burdan da anlaşılacağı üzere rabbimiz dilediği dostlarına ilham yoluyla gaybtan haber verir ama şöyle birşey var burada konu açıp geleceği bildi ya da gördü diyen arkadaşlar!
O geleceği gören bilen kişiler gerçekten Allah dostu mu? Belki sizinki tesadüfi bir meseledir çünkü Allah dostları bu tür meseleler ile uğraşmazlar başkalarına da açık etmezler onlar yalnızca rabbinin rızası için çalışır..
Rabbim kendine dost olabilmeyi nasip eylesin Amin.
Amin kardeşim.
Benzer husus Musa as. İle hz. Hızır arasında kuranı kerimde geçen hadise için de geçerli. Ledum ilmine vakıf olması için Allah cc hızır as’mı Musa as’a hoca öğretici tayin etmişti. O da hikmet gereği yolculuk ettikleri gemiyi zedelemiş, eski bir duvarı karşılıksız örmüş ve küçük bir çocuğu öldürmüştü. Sonra da neden yaptığını bir bir anlatmıştı. Bu işin içinde define de var. :)

Özellikle tasavvuf yolcularında kemalata ermese bile olabilecek bazı haller vardır. Bazı şeyleri keşif ile bilebilirler. Fakat kamil olmadıklarından buna benzer açık edebilirler belki öyle bişeydir...

Mevzu Cinlerle alakalı olamaz, çünkü cinler de gaybı bilemez. Süleyman as. Asasına dayalı olarak ayakta vefat ettiğinde cinler uzun bir süre korkularından çalışmaya devam etmişler. Bir küçük ağaç kurdu asayı içten yiyip asa kırıldığı zaman Süleyman as vefat ettiğini anlayabilmişlerdi...
 

Hazin

Member
Katılım
20 Mar 2019
Mesajlar
77
Tepkime puanı
53
Puanları
5
Allah razı olsun ustam. Hele ki bu Ahir zamanda halimize dikkat etmezsek vay bizim halimize. Çünkü hem çok kolay günaha düşecek şeyler var, hemde çok güzel bir Şekilde Allah'ın rızasını kazanmak var bu Ahir zamanda. Malesef imanımızı elimizde tutmak çok zor tıpkı kor bir ateşi elde tutmak gibi. Genel olarak konuşuyorum lütfen kimse yanlış anlamasın, malesef çevremizde görüyoruz bazı şeyleri Allah muhafaza. Arada böyle dini konulardan bahsederek birbirimizi uyararak yardımcı olursak ne mutlu bize. Allah razı olsun selametle kalın.
 

Metalicvoice

Operatör
Katılım
29 Ocak 2019
Mesajlar
1,320
Tepkime puanı
1,857
Puanları
23
Konum
Merkez
İslamı yaşamayanın islamı anlatması islamı yaşamayana tesir etmez...
 

Gönül_Eri

Moderatör
Moderatör
Katılım
24 Kas 2018
Mesajlar
2,951
Tepkime puanı
3,851
Puanları
23
Konum
Galatia
“Kim ilmini artırır da (ona müsâvî olarak) dünyâda zühd'ünü takvâsını artırmazsa, (o ancak) Allâh’a olan uzaklığını artırmıştır…” (Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, II, 169)
 

Gönül_Eri

Moderatör
Moderatör
Katılım
24 Kas 2018
Mesajlar
2,951
Tepkime puanı
3,851
Puanları
23
Konum
Galatia
“Hikmet, değerli bilgiler müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa alsın.”(Tirmizi, İlim 19; İbn Mâce, Zühd 17)
 

Gönül_Eri

Moderatör
Moderatör
Katılım
24 Kas 2018
Mesajlar
2,951
Tepkime puanı
3,851
Puanları
23
Konum
Galatia
"Faydası olmayan ilimden Allah'a sığınırım."(Müslim, Zikir, 73)
 

psh

Bilgili Üye
Katılım
11 Ara 2018
Mesajlar
233
Tepkime puanı
6
Puanları
0
DÖVME: İnsan vücudunun muhtelif yerlerine yüze, kola, ele, göğse, derinin iğne vb. sivri âletlerle şekle uygun olarak delinip, üzerine mürekkep, çivit vs. dökülmek sûretiyle yapılan nişan ve resim hakkında kullanılan bir tabir.

Dövme süs olarak yapılırdı. Câhiliye Arapları arasında yaygın bir âdetti. Bilhassa Arap kadınları dövme hususunda çok ileri gitmişler, vücutlarının birçok kısımlarını nakışlarla doldurmuşlardı. Hattâ bazıları vücutlarına, tapındıkları put şekillerini kazımışlardı.

Eski Trakyalılarda dövme asalet nişanesi, eski Yunanlılarda da ahlâksızlık damgası sayılırdı. Hristiyanlar'da da vücutlarına dövme usulüyle haç resmi kazıtanlar vardı. Kudüs'e hacca giden hristiyanlar, kol ve ellerine dövme yaptırırlardı. Osmanlılar'da yeniçeriler arasında dövme çok yaygındı. (Tecrid-i Sarih Terr., 351, 381).

Eski çağlardan türlü şekillere bürünerek zamanımıza kadar gelen dövme geleneği bugün bile garip şekillerde sürmektedir. Cahiliye devirlerine ait ilkel bir süs halinde kalması yirminci yüzyıl mantığına daha çok yakışacak dövme; Mısırlılar'ın mumyası, Asurlular'ın örgü sakalı gibi, tarih yapraklarında birer hatıra gibi kalmamış, garip bir ilgi ile günümüze kadar gelmiştir. Dövmecilikte Japonlar oldukça ileridirler. Onlar bu işi güzel sanatların bir dalı olarak kabul etmişlerdir.

Dövme, domuz yahut balık ödü, is karası, susam yağı gibi ilaçlarla yapılır. İşlem sırasında kişi büyük bir ızdırap duyar. Büyük boyda dikiş iğneleri yanyana dizilerek bir deste halinde bağlanır. Beğenilen resim ve şekil çizilir, sonra bu iğne destesi o şekil üzerine bastırılarak zımbalanır. Bu cılk yaranın üstüne renk verici madde sürülüp bezle sarılır. Renk maddesi yukarıda saydıklarımızın dışında normal boya veya kara barut olabilir. Genellikle barut ve çin mürekkebi kullanılır. Dövme iğnelerinin acısı bittikten sonra yaranın acısı başlar. İğnelenen yer şişer, iltihap yapar, tıpkı normal bir yara gibi işler ve kabuklanır. Bir de cilt altına yabancı bir cisim gömerek yapılan dövme vardır ki, buna en fazla Eskimolar'da, Çukçiler'de Gurdenlandlılar'da ve İtalya'nın bazı bölgelerinde rastlanır.

Veşm; hem eziyet, hem de Allah'ın yarattığı güzel sûreti değiştirip bozmak olduğu için çirkin bir harekettir. İnsanları bu kötü işe teşvik eden şeytandır. Cenâb-ı Hak bu durumu şöyle özetliyor: "Şeytan dedi ki: Elbette senin kullarından belli birtakımı alıp onları saptıracağım. Onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını yarmalarını emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim. " (en-Nisâ, 4/119) Hz. Muhammed (s.a.s.) "Allah'u Teâlâ dövme yapan ve yaptırana kaşlarını incelten ve güzellik için dişlerini törpüleyip Allah'ın yarattığı şekli değiştiren kadınlara lânet etmiştir. " (İbn Hacer el-Heytemî, ez-Zevacir, Mısır 1970, I, 141) Sahih-i Müslim'de bildiriliyor ki:
İbni Mesud hazretleri,*(Dövme yapan ve yaptıran, peruk takan ve taktıranlara lanet olsun)*mealindeki hadis-i şerifi rivayet edince, Ümmü Yakub adında ihtiyar bir kadın itiraz edip, "Ben Kur'anın hepsini okudum, ama böyle bir lanet yok” dedi. İbni Mesud hazretleri, "Dikkatli okusaydın mutlaka görürdün” diyerek şu mealdeki âyet-i kerimeyi okudu:
(Resulullahın size verdiklerini alın, yasakladıklarından sakının!)*[Haşr 7]*
(Kaşlarını incelten ve dövme yaptıran lanetlenmiştir.)*[Ebu Davud) NOT: Dövme yaptırmak asla ve asla caiz değildir, Sebeplerine yukarda değindik. Atv çıkan meşhur bir hoca efendiye dövmeli bi kardeşimiz hocam dövme ile Abdest caizmidir ? dedi. Hoca efendi cevaben abdest geçerlidir diyip konuyu geçiştirdi, o an o kadar üzüldümki. Hocam keşke usulü fıkıhın Sedd-i zerai kaidesi gereği dövme meselesine detaylıca değinip insanları sakındırsaydınız ne güzel olurdu diye içerledim, çünkü karşında binler, ekran başında milyonlar seni izliyor Allah böyle bi nimeti nasip etmiş keşke hakkı izhar edip milleti uyandırsanız.
ben katilmiyorum size...

Dövme yaptırmanın dinen bir sakıncası yoktur. Peygamberimizin dövmeyi yasakladığı yönünde Buhari ve Müslim’de yer alan hadisler temelsizdir.(Bakınız: Hadisler Dinin Kaynağı Olabilir Mi?) Peygamberimiz Allah’ın yasaklamadığını yasaklamamıştır. Peygamberimizin Allah’ın hüküm koyma sıfatına ortak olduğunu iddia etmek Ona atılan ciddi bir iftiradır. (Bakınız: Neden Dinin Tek Kaynağı Kur’an’dır?)

Dövmenin abdeste engel olduğu yönündeki iddialar da temelsizdir. Allah Kuran’da yıkanması gereken uzuvları belirtmiştir. Örneğin Allah, abdestte dirseklere kadar kolun yıkanması gerektiğini söyler. Bu durumda bu organ yıkanmalıdır. Kolun dövmeli olup olmaması bir şeyi değiştirmez; dövme derinin içine işlediği için yıkanmayı engellemesi söz konusu değildir. İstenen açıktır: Kolun yıkanması. Yıkanması gereken yerler yıkandığı sürece Allah’ın istediği eylem yerine getirilmiş olur. “Takva” gibi bu tip davranışlarla ilgisiz bir kavramla Allah’ın Kuran’da yasaklamadıklarını yasaklamak hatalı bir tavırdır. Unutulmamalıdır ki Allah kendisinden dini konularda sürekli detay isteyen İsrailoğulları’nı Bakara suresinde eleştirmektedir. Müslüman’a düşen haramı haram, helali helal bilmek; yeni haram ve helaller üretmemektedir.

Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım? (6-Enam-114)

Biz bu kitabı sana, her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı, bir doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik. (16-Nahl-89)

Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz. Rabbin’in kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. (18-Kehf-26,27)

Sonuç olarak dövme yaptırmak dinen caizdir. Dövmenin sağlık açısından sorunlu olup olmadığı veya estetik açıdan güzel olup olmadığı kişinin kendi inisiyatifiyle değerlendirmesi gerekli hususlardır.
 

Gönül_Eri

Moderatör
Moderatör
Katılım
24 Kas 2018
Mesajlar
2,951
Tepkime puanı
3,851
Puanları
23
Konum
Galatia
ben katilmiyorum size...

Dövme yaptırmanın dinen bir sakıncası yoktur. Peygamberimizin dövmeyi yasakladığı yönünde Buhari ve Müslim’de yer alan hadisler temelsizdir.(Bakınız: Hadisler Dinin Kaynağı Olabilir Mi?) Peygamberimiz Allah’ın yasaklamadığını yasaklamamıştır. Peygamberimizin Allah’ın hüküm koyma sıfatına ortak olduğunu iddia etmek Ona atılan ciddi bir iftiradır. (Bakınız: Neden Dinin Tek Kaynağı Kur’an’dır?)

Dövmenin abdeste engel olduğu yönündeki iddialar da temelsizdir. Allah Kuran’da yıkanması gereken uzuvları belirtmiştir. Örneğin Allah, abdestte dirseklere kadar kolun yıkanması gerektiğini söyler. Bu durumda bu organ yıkanmalıdır. Kolun dövmeli olup olmaması bir şeyi değiştirmez; dövme derinin içine işlediği için yıkanmayı engellemesi söz konusu değildir. İstenen açıktır: Kolun yıkanması. Yıkanması gereken yerler yıkandığı sürece Allah’ın istediği eylem yerine getirilmiş olur. “Takva” gibi bu tip davranışlarla ilgisiz bir kavramla Allah’ın Kuran’da yasaklamadıklarını yasaklamak hatalı bir tavırdır. Unutulmamalıdır ki Allah kendisinden dini konularda sürekli detay isteyen İsrailoğulları’nı Bakara suresinde eleştirmektedir. Müslüman’a düşen haramı haram, helali helal bilmek; yeni haram ve helaller üretmemektedir.

Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım? (6-Enam-114)

Biz bu kitabı sana, her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı, bir doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik. (16-Nahl-89)

Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz. Rabbin’in kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. (18-Kehf-26,27)

Sonuç olarak dövme yaptırmak dinen caizdir. Dövmenin sağlık açısından sorunlu olup olmadığı veya estetik açıdan güzel olup olmadığı kişinin kendi inisiyatifiyle değerlendirmesi gerekli hususlardır.
Hayırdır güzel kardeşim dövme mesleğimi icra ediyorsunuzda bi siz rahatsız oldunuz ? Bu güne kadar dövme işi yapanlar dışında bu hükümlere itiraz eden çıkmadı karşıma.. Peki müctehitmisiniz ? Yada fakihmisiniz ? Veyahut müfti ? Eğer bu saydığım vasıflarda değilseniz Caizdir hükmünü neye göre verdiniz... Bu hükmünüzün hiç bi geçerliliği yoktur ister kabul edin ister nefsinize uyup etmeyin...Ekli dosyayı görüntüle 238957 Buyrun sizi Din işleri Yüksek kurulunun Fetvası ile baş başa bırakıyorum... Maksadım münakaşa değil öyle olsa buraya sizin yaptığınız gibi bende ayetleri sıralarım..
 
Üst