MEDYUMLUK VE HİPNOTİZMA
Öncelikle forum üye ve misafirleri için '' Altın Göz '' Kitabından alındır. Tamamen kendi el yazımla yazdım. Keyifli okumalar...
Definenin yerini bulmada cinlerden yardım istenildiğini duymuştuk diğer konularım da . Definecilerin , aradığı
şeyin aradığı yerde olup olmadığını tespit edebilmek için kazı öncesinde başvurduğu daha başka kaynakları da vardır.
Bunlar ; iki ayrı dalda faaliyet gösteren ve yaşadığımız dünya boyutunun dışında farklı irtibatar kuran insanlardır.
1. Medyumlar ,
2.Hipnotizma yapanlar...
Şimdi bunları gerekli olduğu kadar inceleyelim hep beraber ;
1. MEDYUMAR :
'' Medyum '' Latince bir kelime olup lügatteki karşılığı '' Spritizmacılık için vasıtalık eden '' demektir.
Spritizma ise yine lügat anlamı ile : '' Ölücülerin ruhlarıyla bazı şartlar altında haberleşmenin mümkün bulunduğuna
inanan görüş ve bu maksatla yapılan çalışmalar , tecrübeler '' demektir.
Bu iki tariften yola çıkarak , medyumu şöyle anlamak mümkündür:
'' Medyum ; dünya hayatını tamamlayıp , öbür aleme göç etmiş insanların ruhlarından yardım ve bilgi isteyen , bunun için onlarla
temasa geçen insan '' demektir . Peki , bu mümkün müdür ?
İslam inancında ruh ; can , nefes , canlılık , öz anlamlarında kullanılır . İnsan ve hayvanlardaki bedenin ölümü,
ruhun onu terk etmesiyle eş anlamlıdır. İnsan bedeni ruhun ayrılmasıyla birlikte bütün fonksiyonlarını tedricen bitirir. Ruh ise artık
görmediğimiz , bilmediğimiz gayb alemi içindeki yerini alır.
İşte bu noktada meseleye iman noktasından bakmak gerekir. Peygamberler de dahil olmak üzere hiçbir ölünün ruhundan
bir şey istemek , dinen caiz değildir. Yalnız onları vesile ederek Allah dostu zatların ve peygamberlerin hatırına veya halk
tabiriyle '' filan sevdiğinin yüzü suyu hürmetine ,22 denilerek , Allah'tan istekle bulunulabilir.
inancımız buraya kadar bize müsaade eder. Ama ruhlardan yardım ve özellikle bilgi istemek , bizim inançlarımız ,
imanımız açısından kesinlikle kabul görebilecek bir şey değildir. Gaybı bilen ve bildiren yalnız Allah'tır ruhların her isteyenin istediği zamanda , istediği
zamanda , istediği mevzuda bilgi verebilecek , kalkıp yanımıza gelebilecek ne gücü ne yetkisi vardır. Ölmüş bir kimsenin,
adına '' Ruhaniyet '' dediğimiz devam etmekte olan ruhi kuvveti vardır . Bu , onun dünya hayatından kalan bir tesiri , etkisidir. Ama direkt olarak
çağrılıp aramıza katılması , sorularımıza cevap vermesi , geçmişten gelecekten haberler döktürmesi ... Bu olacak bir şey değildir.
İşte , '' Ruh Çağırma '' denilen seanslarda yaşanan şey aslında cinni varlıkların devreye girerek , seans düzenleyen insanları kandırmasından başka bir şey değildir.
Kaldı ki ruhların ya da ruhanilerin kendilerine yardım ve bilgi getirdiğini söyleyen medyum vasıflı bir kısım insanlar , Hz. Mevlana , Yunus Emre ve Battal Gazi gibi zatların ismini ulu orta ;
-'' Çağırdım hemen geldi '' gibi , seviyesiz bir biçimde ifade etmektedirler . Yine bu yolda tanıştığımız bir insan ; daha ilk konuşmada mevzuumuzla alakalı olarak bize :
-''Osman'ı çağırayım , bir soralım bakalım '' dedi.Merakla Osman'ın kim olduğunu sordum. Aynen şöyle dedi :
-''Hz. Osman yahu ! Peygamberimizin arkadaşı var ya , işte o . Lazım olduğunda çağırırım hemen gelir. ''
Evet , bu insan kendisini medyum ve bakımcı olarak tanımlıyor. Böyle cehalet, böyle seviyesizlik olmaz . Bu tip insanlar , bir de bu yoldaüstatlarından el aldıklarını , eğitim gördülerini söylüyorlar . Alınan
böyle ir eğitim alıntıysa şayet olsa olsa cehaletin tahsilidir. Başka türlü ifade etmek mümkün değildir.
İslami alt yapısı ve yaşantısı olmayan bir insanın bir peygamberi , ruhani bir Allah dostunu , kişisel menfaati
için , define yerini buldurup söyletmek için çağırması ne kadar mantık ve iman dışı ise ; bu durumu bile bile gidip onlardan yardım isteyenin durumu da daha farklı değildir.
Medyumlar Geçmişi ve Geleceği söyler mi ?
Cinci insanların yaptığı gibi daha önce belirttiğimiz yollarla , yer tespiti , kayıp bulma gibi işler yapan insanlar bu irtibatlarını kesinlikle ruhani
zatlarla değil , olsa olsa cinlerle yapıyorlardır. Esasen medyumluk yapan kişilerin pek çoğu cinlerle ilintili olduklarını saklamıyorlar . Sosyete
gazetelerinde bu alanda çarşaf çarşaf haberler yayınlanıyor. Bu insanlar , sosyete takımına gelecekle alakalı olanlardan başka haberler vermiyorlardır herhalde . Çünkü
medyumların çoğu rahatlıkla geleceği okuduklarını söyleyebilmektedirler. Oysaki '' Geleceği bilme '' ayrı bir şey '' Gayb'ı bilme '' ayrı bir şeydir. Bu ikisi birbirine karıştırılıyor.
Gayb dediğimiz kavramda Allah'ın yasakladığı bir şey yoktur. Kastedilen manaya bakmak gerekir. Örneğin gayb kelimesiyle bir '' yitik mal '' kastediliyorsa bu gayb değildir.
Türkçe ' ye giren ve yaygın ifadesiyle bu '' Kayıt'' tır . Bu fiil geçmişte vuku bulmuştur. Bunun belki doğru söyleyen cinlerle tespiti mümkün olabilir.
Ama geleceğe ait bir bilgi Kur'an'ın hükmüne göre kesinlikle mümkün değidir. Buna rağmen bazıları gelecek adına bir şeyler söylüyor ve bazen bunlar doğru , ya da doğruya yakın çıkıyorsa bu , tamamen tesadüf ya da
emareleri ortada olan işlerden yola çıkarak hüküm yürütmekten kaynaklanıyordur.
Cinlerin yaptığı işleri anlatırken verdiğimiz bilgiler burada da geçerlidir. Zira medyumlar , kenilerinin iddia ettikleri gibi ; ruhani zatlarla değil , '' Be , ruhani filan kişiyim '' diye gelen cinnilerle
birlikte çalışmaktadırlar.
Definecilik alanında bu insanlara başvurulduğunda , ihtiyatlı davranmak gerekir. Zira doğrulukları test edilemeyen bu tür bilgi ve bilgi kaynaklarının peşinde
koşmak , bize maddi ve manevi kayıplara neden olabilir.
Öncelikle forum üye ve misafirleri için '' Altın Göz '' Kitabından alındır. Tamamen kendi el yazımla yazdım. Keyifli okumalar...
Definenin yerini bulmada cinlerden yardım istenildiğini duymuştuk diğer konularım da . Definecilerin , aradığı
şeyin aradığı yerde olup olmadığını tespit edebilmek için kazı öncesinde başvurduğu daha başka kaynakları da vardır.
Bunlar ; iki ayrı dalda faaliyet gösteren ve yaşadığımız dünya boyutunun dışında farklı irtibatar kuran insanlardır.
1. Medyumlar ,
2.Hipnotizma yapanlar...
Şimdi bunları gerekli olduğu kadar inceleyelim hep beraber ;
1. MEDYUMAR :
'' Medyum '' Latince bir kelime olup lügatteki karşılığı '' Spritizmacılık için vasıtalık eden '' demektir.
Spritizma ise yine lügat anlamı ile : '' Ölücülerin ruhlarıyla bazı şartlar altında haberleşmenin mümkün bulunduğuna
inanan görüş ve bu maksatla yapılan çalışmalar , tecrübeler '' demektir.
Bu iki tariften yola çıkarak , medyumu şöyle anlamak mümkündür:
'' Medyum ; dünya hayatını tamamlayıp , öbür aleme göç etmiş insanların ruhlarından yardım ve bilgi isteyen , bunun için onlarla
temasa geçen insan '' demektir . Peki , bu mümkün müdür ?
İslam inancında ruh ; can , nefes , canlılık , öz anlamlarında kullanılır . İnsan ve hayvanlardaki bedenin ölümü,
ruhun onu terk etmesiyle eş anlamlıdır. İnsan bedeni ruhun ayrılmasıyla birlikte bütün fonksiyonlarını tedricen bitirir. Ruh ise artık
görmediğimiz , bilmediğimiz gayb alemi içindeki yerini alır.
İşte bu noktada meseleye iman noktasından bakmak gerekir. Peygamberler de dahil olmak üzere hiçbir ölünün ruhundan
bir şey istemek , dinen caiz değildir. Yalnız onları vesile ederek Allah dostu zatların ve peygamberlerin hatırına veya halk
tabiriyle '' filan sevdiğinin yüzü suyu hürmetine ,22 denilerek , Allah'tan istekle bulunulabilir.
inancımız buraya kadar bize müsaade eder. Ama ruhlardan yardım ve özellikle bilgi istemek , bizim inançlarımız ,
imanımız açısından kesinlikle kabul görebilecek bir şey değildir. Gaybı bilen ve bildiren yalnız Allah'tır ruhların her isteyenin istediği zamanda , istediği
zamanda , istediği mevzuda bilgi verebilecek , kalkıp yanımıza gelebilecek ne gücü ne yetkisi vardır. Ölmüş bir kimsenin,
adına '' Ruhaniyet '' dediğimiz devam etmekte olan ruhi kuvveti vardır . Bu , onun dünya hayatından kalan bir tesiri , etkisidir. Ama direkt olarak
çağrılıp aramıza katılması , sorularımıza cevap vermesi , geçmişten gelecekten haberler döktürmesi ... Bu olacak bir şey değildir.
İşte , '' Ruh Çağırma '' denilen seanslarda yaşanan şey aslında cinni varlıkların devreye girerek , seans düzenleyen insanları kandırmasından başka bir şey değildir.
Kaldı ki ruhların ya da ruhanilerin kendilerine yardım ve bilgi getirdiğini söyleyen medyum vasıflı bir kısım insanlar , Hz. Mevlana , Yunus Emre ve Battal Gazi gibi zatların ismini ulu orta ;
-'' Çağırdım hemen geldi '' gibi , seviyesiz bir biçimde ifade etmektedirler . Yine bu yolda tanıştığımız bir insan ; daha ilk konuşmada mevzuumuzla alakalı olarak bize :
-''Osman'ı çağırayım , bir soralım bakalım '' dedi.Merakla Osman'ın kim olduğunu sordum. Aynen şöyle dedi :
-''Hz. Osman yahu ! Peygamberimizin arkadaşı var ya , işte o . Lazım olduğunda çağırırım hemen gelir. ''
Evet , bu insan kendisini medyum ve bakımcı olarak tanımlıyor. Böyle cehalet, böyle seviyesizlik olmaz . Bu tip insanlar , bir de bu yoldaüstatlarından el aldıklarını , eğitim gördülerini söylüyorlar . Alınan
böyle ir eğitim alıntıysa şayet olsa olsa cehaletin tahsilidir. Başka türlü ifade etmek mümkün değildir.
İslami alt yapısı ve yaşantısı olmayan bir insanın bir peygamberi , ruhani bir Allah dostunu , kişisel menfaati
için , define yerini buldurup söyletmek için çağırması ne kadar mantık ve iman dışı ise ; bu durumu bile bile gidip onlardan yardım isteyenin durumu da daha farklı değildir.
Medyumlar Geçmişi ve Geleceği söyler mi ?
Cinci insanların yaptığı gibi daha önce belirttiğimiz yollarla , yer tespiti , kayıp bulma gibi işler yapan insanlar bu irtibatlarını kesinlikle ruhani
zatlarla değil , olsa olsa cinlerle yapıyorlardır. Esasen medyumluk yapan kişilerin pek çoğu cinlerle ilintili olduklarını saklamıyorlar . Sosyete
gazetelerinde bu alanda çarşaf çarşaf haberler yayınlanıyor. Bu insanlar , sosyete takımına gelecekle alakalı olanlardan başka haberler vermiyorlardır herhalde . Çünkü
medyumların çoğu rahatlıkla geleceği okuduklarını söyleyebilmektedirler. Oysaki '' Geleceği bilme '' ayrı bir şey '' Gayb'ı bilme '' ayrı bir şeydir. Bu ikisi birbirine karıştırılıyor.
Gayb dediğimiz kavramda Allah'ın yasakladığı bir şey yoktur. Kastedilen manaya bakmak gerekir. Örneğin gayb kelimesiyle bir '' yitik mal '' kastediliyorsa bu gayb değildir.
Türkçe ' ye giren ve yaygın ifadesiyle bu '' Kayıt'' tır . Bu fiil geçmişte vuku bulmuştur. Bunun belki doğru söyleyen cinlerle tespiti mümkün olabilir.
Ama geleceğe ait bir bilgi Kur'an'ın hükmüne göre kesinlikle mümkün değidir. Buna rağmen bazıları gelecek adına bir şeyler söylüyor ve bazen bunlar doğru , ya da doğruya yakın çıkıyorsa bu , tamamen tesadüf ya da
emareleri ortada olan işlerden yola çıkarak hüküm yürütmekten kaynaklanıyordur.
Cinlerin yaptığı işleri anlatırken verdiğimiz bilgiler burada da geçerlidir. Zira medyumlar , kenilerinin iddia ettikleri gibi ; ruhani zatlarla değil , '' Be , ruhani filan kişiyim '' diye gelen cinnilerle
birlikte çalışmaktadırlar.
Definecilik alanında bu insanlara başvurulduğunda , ihtiyatlı davranmak gerekir. Zira doğrulukları test edilemeyen bu tür bilgi ve bilgi kaynaklarının peşinde
koşmak , bize maddi ve manevi kayıplara neden olabilir.
Son düzenleme: