Mal bulanındır
BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Geçtiğimiz günlerde antik kentin satılığa çıktığı duyuldu. 330 dönümlük arazinin hissedarlarından 87 yaşındaki Hüseyin Üçpınar, 35 milyon liraya içinde antik kent olan arsasını satılığa çıkardığını açıkladı. İçinde 500 zeytin ağacı bulunan 1. derece arkeolojik sit alanı ilan edilen arsayı yıllardır satmak için uğraştıklarını belirten Üçpınar, diğer hissedarların kendisine kızdığını ve konuşmama kararı aldığını söyledi. Artık kenti koruyamadıklarını, devletin ya takas ya da istimlak ederek burayı koruma altına alması gerektiğini kaydeden Üçpınar, 35 milyon lira verene de araziyi satacaklarını belirtiyor.
Boğaziçi Mahallesi Tuzla Sulak Alanı yanında bulunan arazinin etrafı açık. Pek çok tarihi eser yol kenarından da görülüyor. Kentin mimari yapılarına yakından bakmak için girdiğimizde karşılaştığımız manzara korkunç. Her adım başında defineci çukuruna rastlıyoruz. Kaçak kazı çukurları o kadar yeni ki üstünde ot dahi yeşermemiş. Definecilerin mütemadiyen uğrak yeri olmuş. Köstebek yuvası gibi her taşın altı, her duvar dibi tarumar edilmiş. Taze kazıldığı belli bir defineci çukuruna yaklaştığımızda gördüğümüz manzara içler acısıydı. Defineciler, Roma dönemi olduğunu tahmin ettiğimiz bir taban mozaiğini hunharca kesip kaçırmışlar. Kentte bugüne kadar kaçak kazılarla ne kadar kültür varlığının tahrip edildiğini defineci çukurlarından anlamak mümkün. Denizden ve karadan defineci tehdidine açık antik kentin bir an önce koruma altına alınması gerekiyor.[Sahibinden kelepir antik kent]
BARGLOS'UN ÇİFTLİĞİ
Tiyatro, akropol, odeon, kilise, nekropol, sur duvarları gibi kentin en önemli mimari yapıları duruyor. Pek çoğu harabe ve toprak altında. Kentin Tuzla gölüne baktığı yamaçta oval apsisli mimari yapının manastır ya da kilise olduğunu tahmin ettiğimiz kalıntıları hayvan barınağı olmuş. Yapının kapısı ayakta kalmayı başarmış ama şimdilerde kapı saksı olarak kullanılıyor. Bir çobanın hayvanlarını bağladığı mimari kalıntılar etrafa saçılmış durumda. Çoban, “Definecilerin geceleri seslerini duyuyoruz ama korkudan bir şey yapamıyoruz” diyor..//. Çoban amca niye korkuyon. Bi telefon kadar yakınlar sana arasana.... //
Boğaziçi Mahallesi Tuzla Sulak Alanı yanında bulunan arazinin etrafı açık. Pek çok tarihi eser yol kenarından da görülüyor. Kentin mimari yapılarına yakından bakmak için girdiğimizde karşılaştığımız manzara korkunç. Her adım başında defineci çukuruna rastlıyoruz. Kaçak kazı çukurları o kadar yeni ki üstünde ot dahi yeşermemiş. Definecilerin mütemadiyen uğrak yeri olmuş. Köstebek yuvası gibi her taşın altı, her duvar dibi tarumar edilmiş. Taze kazıldığı belli bir defineci çukuruna yaklaştığımızda gördüğümüz manzara içler acısıydı. Defineciler, Roma dönemi olduğunu tahmin ettiğimiz bir taban mozaiğini hunharca kesip kaçırmışlar. Kentte bugüne kadar kaçak kazılarla ne kadar kültür varlığının tahrip edildiğini defineci çukurlarından anlamak mümkün. Denizden ve karadan defineci tehdidine açık antik kentin bir an önce koruma altına alınması gerekiyor.[Sahibinden kelepir antik kent]
BARGLOS'UN ÇİFTLİĞİ
Tiyatro, akropol, odeon, kilise, nekropol, sur duvarları gibi kentin en önemli mimari yapıları duruyor. Pek çoğu harabe ve toprak altında. Kentin Tuzla gölüne baktığı yamaçta oval apsisli mimari yapının manastır ya da kilise olduğunu tahmin ettiğimiz kalıntıları hayvan barınağı olmuş. Yapının kapısı ayakta kalmayı başarmış ama şimdilerde kapı saksı olarak kullanılıyor. Bir çobanın hayvanlarını bağladığı mimari kalıntılar etrafa saçılmış durumda. Çoban, “Definecilerin geceleri seslerini duyuyoruz ama korkudan bir şey yapamıyoruz” diyor..//. Çoban amca niye korkuyon. Bi telefon kadar yakınlar sana arasana.... //