Sevgili kardeşlerim bu konu gerçekten kanayan bir yara. Bu yaranın iyileşmesi için karşılıklı fedakarlıklar gerekli. Şimdi diyelimki bizlere devletimiz gereken esnekliği sağladı. Hiç sonrasını düşündünüzmü neler olur diye. Sıra ile sayayım isterseniz.
BUNLAR TAMAMEN ÖRNEKLERDİR HEPSİ SANALDIR
1. Mehmet emmi alır kazmayı küreği eline gider bilmeden Tarihi bir eseri duman eder.
2.Mustafa amcam kepçeye biner gider nasılsa bir şey olmaz der ahmet amcanın tarlasını alt üst eder al sana kavga.
3. Hüseyin usta gider bir kale duvarını yerle bir eder gitti güzelim tarihi duvar
4. Diğer bir çok amcalar giderler güzelim işaretlerin içine sıç....rlar.. Gelde bir daha
o işareti bul.
5.Osman dayı alır dinamiti Falanca kapalı mağarayı patlatayım der canından olur
6. VS VS VS VS VS uzar gider
Gelelim nasıl çözümlenir konusuna.. Bence çok zor çözümlenir. Bir kere bizler önce kendimize bakmalıyız. Gerçekten sit alanı olan yerlere bile girme cesareti gösteren arkadaşlar var. Arkadaşlar böyle yerlere girmenin ve bir şeyler yapmaya çalışmanın kanunlarımızda ağır cezası var. Bu dağ başındaki her hangi bir yerde iş yapma ile aynı olmamalı. Bizlerin bir günümüzü bile kapalı yerde geçirmeye ne hakkımız varki.
Hayatta bazı şeyler maddiyattan daha önemlidir.
Şimdi size bir şey anlatayım çok eski bir defineci abimiz var kulakları çınlasın şimdi istanbulda kendisi. Bir gün aracı ile gidiyor yalnız yanında hiç bir şey yok öylesine keşif yapmak için . Gittiği yer sit alanı ve deniz kenarı oralara devamlı insanlar gelip giderler yazın zaten hiç boş kalmaz denize girenlerden dolayı. Neyse bu abimiz öylesine dikildiği yerden etrafı gözlemler iken birden yanına kolluk kuvvetleri geliyor ve abimize hayrola ne yapıyorsun burada diyorlar. Şimdi gelde şaşma adama ne yapıyorsun burada dedikleri yerler zaten devamlı kişilerin her türlü amaç ile gezdikleri bir yer. Abimizde kardeşim geziyorum hava alıyorum doğya bakıyorum diyor . Yok diyorlar sen burada başka bir şeyler bakıyorsun yoksa sen definecimisin diye çıkışıyorlar. Tamda adamına denk gelmişler ya. Bak sevgili komutanım tam 27 defa bu işlerden alındım sende beni alır isen 28 olacak artık ben kaşarlandım her defasında salındım . Alıştık artık demiş sevgili abimiz. Böyle söyleyince komutanda gülmüş tamam demiş hayırlı günler deyip çekmiş gitmiş.
İşte bu işler öyle bir hal aldıki gerçektende hava almaya bile insan korkarak gider oldu. Bende bu işlerden rahatsızım gerçekten nedir bu böyle kişiler şöyle çıkıpta amma dağ amma kale şurası burası rahatlıkla gezemeyecekmi. İnsan hakları denen kavram var kişi hürdür ve kimse onun gezmesini tozmasını engelleyemez.
Velevki adam hakikaten bir şeyler var onun için geziyor ve yer tespiti yapıyor yahu bunun için bile adam alınırmı. Zaten O adamın dağda bayırda çektiği eziyet ona yetiyor. Pandorranın kutusu misali tek kalan şey umutlar. Bir umut peşinde koşup duruyoruz. Ben derimki sit alanları dışındaki yerlerde devletimiz daha esnek davranabilir. Bu defineciliğin vaz geçilmez bir aşk olduğunun farkında değiler .
Bırakın mecnun leylasını arasın bırakın ferhat şirin için dağları delsin aşıkların aşkına engel olmayın .. Bu yüz yıllardır böyle gelmiş böyle gider. Adamın neresine vursalar ah arkam dermiş neden diye sorduklarında benimde arkam olsa siz bana böyle vuramazdınız demiş. Yani kısacası sevgili kardeşim herkes rant peşinde kimisi kendi ticareti için kimisi ben agayım istediğim gibi zıplarım gibi gibi. Hani bir şiir var ben çok severim
(((
Şu hayatta yaşayıp ecel tasını içti,
Sözde nice canlar geldi nice canlar göçtü.
Şu dünya içinden kimler geldi kimler geçti,
Ben ne insan gördüm, üstünde elbise yoktu,
Ne elbiseler gördüm, içinde insan yoktu.
Sevdiği ne ise onunla bir yol tuttular,
Bilmiyorum dünyada neye hizmet ettiler?
Hepsi şimdi ahrette, toprak olup gittiler,
Ben ne insan gördüm, üstünde elbise yoktu,
Ne elbiseler gördüm,içinde insan yoktu.
Kimi haram helal demedi yiyip içirdi,
Zengin olanlar malın ölçüsünü kaçırdı.
Fakir olan dert ile hayatını geçirdi,
Ben ne insan gördüm, üstünde elbise yoktu,
Ne elbiseler gördüm, içinde insan yoktu.
Gönül köşküne giderek taşınan olmadı,
Yüreği sevgi ile hiç aşınan olmadı.
İnan toprağın altını düşünen olmadı,
Ben ne insan gördüm, üstünde elbise yoktu,
Ne elbiseler gördüm, içinde insan yoktu.
Yusuf sana bunlar belki hayatta ders oldu,
Dünyada günahı olan cezasını buldu.
Şimdi bu cihanda adı bile unutuldu,
Ben ne insan gördüm, üstünde elbise yoktu,
Ne elbiseler gördüm, içinde insan yoktu.
Yusuf Tuna